- Haberler
- Faydalı Bilgiler
- Tarihte Menemen Olayı Nedir?
Tarihte Menemen Olayı Nedir?
Şeriat ile laiklik arasındaki fikir ayrılıklarını vurgulaması açısından önem taşıyan tarihte Menemen Olayı nedir? Nasıl, nerede ve ne zaman meydana gelmiştir?
Kubilay Olayı olarak da anılan Menemen Olayı, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında gerçekleşen önemli gelişmelerden biri kabul ediliyor. Olaylar, uygulanan sıkıyönetim ve faillerin idam dahil cezalara çarptırılması ile sonuçlanırken arka planında ise şeriat ile laiklik arasındaki fikir ayrılıkları ya da daha net bir ifadeyle mücadele yer alıyordu.
Peki şeriat ile laiklik arasındaki fikir ayrılıklarını vurgulaması açısından önem taşıyan tarihte Menemen Olayı nedir? Nasıl, nerede ve ne zaman meydana gelmiştir? Sonuçları neler olmuştur?
TARİHTE MENEMEN OLAYI NEDİR?
Menemen Olayı, 23 Aralık 1930’da İzmir’in Menemen ilçesinde yaşandı. Olaylarda askerliğini yapmakta olan Öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay ile bekçiler Hasan ve Şevki, şeriat isteyen bir grup tarafından öldürüldü. Peki tarihte Menemen Olayı nedir sorusuna verilen bu özet yanıtın arka planında neler var?
Tarihte Menemen Olayı nedir sorusu gündemin merak duyulan sıcak maddelerinden biri halini aldı. Tarihi bir gerçekliğe uzanan yanıtı için detaylara göz atmak gerekiyor. 23 Aralık 1030 sabahı Manisa’dan Menemen’e sarıklı ve cübbeli dört kişi geldi. Silahlıydılar. Bir camiden aldıkları yeşil sancağı ilçe meydanına diken grup, silah zoruyla etraflarına adam toplamaya çalıştı.
Halkın toplanması ile grup kısa sürede büyüdü, dini korumaya geldiklerini söylemeye başlayan insanlar arasında kendini mehdi olarak tanıtmaya başlayan biri de vardı. Arkalarında 70 bin kişilik halife ordusunun bulunduğunu söyleyen grup, öğle saatlerine kadar şeriat bayrağı altında toplanmayanların öldürüleceğini ifade etti.
Zikirler, tekbirler eşliğinde devam edilirken şapka giyenler kafir denildi. Yakında yeniden şeriata dönüleceği gibi söylemler yüksek sesle dile getiriliyordu.
OLAYLARIN BÜYÜMESİ
Olayların duyulması üzerine Menemen’deki alay komutanı, yedek subay Kubilay’ı bir manga asker eşliğinde olay yerine gönderdi. Kubilay, askerlerin arasından ayrıldı ve tek başına eylem yapan grubun arasına girerek onları ikna etmeye çalıştı.
Eylemcilerden biri ateş etti, askerler olayın üzerine ateşle karşılık verdiler, ancak tüfeklerinde manevra fişekleri vardı. Öldürücü özelliği bulunmayan bu karşılık verme üzerine elebaşlarından Derviş Mehmet “Bana kurşun işlemiyor” diyerek halkı inandırmaya çalıştı.
Yedek subay yaralıydı ve yakındaki cami avlusuna sığındı, ancak Derviş Mehmet çantasından testere ağızlı bir bıçak çıkararak Kubilay’ın başını gövdesinden ayırdı. Kesik başı bayrağın sopasına iple bağlayan grup, iki kişiyi daha öldürdü. Olay yerine intikal eden takviye birliklerin teslim ol çağrısına uyulmaması üzerine çatışma çıktı, göstericilerden ölenler olurken elebaşları ve eylemciler tutuklandı.
İDAM CEZALARI VE SIKIYÖNETİM
Kubilay Olayı, 1925’teki Şeyh Said İsyanı’ndan sonraki genç Türkiye Cumhuriyeti’nin tanık olduğu önemli olaylardan biri olarak tarih sahnesine geçti. Bölgede Sıkıyönetim ilan edildi.
Olaylara katılan veya dolaylı katılan 105 sanık anayasayı cebren tağyir, eyleme iştirak ve azmettirme; Derviş Mehmet’in mehdilik iddiasıyla harekete geçtiğini bildikleri halde zamanında hükümete haber vermeme veya tekkelerin seddinden sonra tarikat ayini icra ettikleri suçlamalarıyla 1931’den itibaren Divanıharp’te yargılanmaya başladılar.
28 kişi idam edildi, çok sayıda kişi hapis cezası aldı. 1934’te Menemen’de iki bekçi ve Kubilay için anıt dikildi.