Sultan Divanî olmasa Mevlevilik de olmazdı

Afyon Musiki Cemiyeti ve Afyon Turizm Tanıtma Derneği'nin başkanlığını 1960'lı yıllardan başlayarak sürdüren, Afyonkarahisar'ın tanıtımında rol oynayan, şehir kültürüne katkı sağlamak için gayret gösteren Osman Ünver, Afyonkarahisar'ın önemli değerlerden birinin Sultan Divani Hazretleri olduğunu belirtti. Ünver, görüşlerini Gazeteniz Kocatepe ile paylaştı:İKİ BÜYÜKDEĞERİMİZDEN BİRİGAZETENİZ KOCATEPE: Sultan Divani Hazretleri'nin Afyonkarahisar için önemi nedir?Osman Ünver: Sultan Divani Hazretleri, [&hellip]

Afyon Musiki Cemiyeti ve Afyon Turizm Tanıtma Derneği’nin başkanlığını 1960’lı yıllardan başlayarak sürdüren, Afyonkarahisar’ın tanıtımında rol oynayan, şehir kültürüne katkı sağlamak için gayret gösteren Osman Ünver, Afyonkarahisar’ın önemli değerlerden birinin Sultan Divani Hazretleri olduğunu belirtti. Ünver, görüşlerini Gazeteniz Kocatepe ile paylaştı:
İKİ BÜYÜK
DEĞERİMİZDEN BİRİ
GAZETENİZ KOCATEPE: Sultan Divani Hazretleri’nin Afyonkarahisar için önemi nedir?
Osman Ünver: Sultan Divani Hazretleri, Mevlevilik’i bir anlamda kurtaran kişidir. O günkü şartlarda Hazreti Mevlana’nın eserleri İran Şahı’nın eline geçmiş. Sultan Divani Hazretleri, rüyasında Hazreti Mevlana’yı görüyor. Mevlana ‘Benim eserlerimi kurtarın, mahvoluyor’ diyor. Sultan Divani kalkıp İran’a gidiyor ve o eserleri kurtarıp buraya getiriyor. Büyük bir zahmet çekiyor. Sultan Divani, bu işin piri. Mevlevilik’i yaygınlaştıran zat Sultan Divani. Turizm Derneği olarak biz Zafer Haftası’nda ikinci bir program yapardık. Afyonkarahisar’ı çok güzel tanıtırdık. İki büyük değerimiz var: Biri Zafer Haftası. Allah bin kere razı olsun, Kadir Altınkaya Otogar’a ‘Zaferin kazanıldığı topraklar’ diye yazdırmış. Hoşuma gitti. İkinci önemli değerimiz de Sultan Divani’dir. Büyük bir zattır.
KONYA’YA AFYONLULAR ÖĞRETTİ
Konya’da yaşatılan geleneği Afyonkarahisarlıların yaygınlaştırdığı söylenir hep…
Tüm tarikatlar kapatılınca Mevlevilik de çalışmalarına ara vermiş. Konya Turizm Müdürlüğü, Konya’da Mevlevilik tanıtımı gerçekleştirmek istemişler. Afyonkarahisarlı mıtrip heyeti, semazenler, saz heyeti giderek orada Mevlana İhtivali’ni Afyonkarahisarlılar düzenlemiş. Sultan Divani’den gelen gelenekle Konya’ya gitmişler. Semazenlerin özel külahları bile Afyonkarahisar’da yapılırmış. Başka yer bilmiyor bu işi. Tek sargıyı bir kişi sarardı. Ondan başka saran adam yoktu o zaman .Bizim yetiştirdiğimiz, Sultan Divani’den gelen kişiler olmasa Konya’da Mevlevilik olmazdı. Bizim büyüklerimiz gitmişler, eğitim de vermişler. Nota olunca bilimsel olarak herkes yapabiliyor.
ANTALYA’DA
MEVLANA’YI TANITTIK
Afyonkarahisar’da nasıl canlandı Mevlevilik?
Biz müsaade aldık ve Afyonkarahisar’da bunu yapmaya başladık. Dahiliye Bakanlığı müsaadeyi veriyordu, biz de müsaade aldık. Antalya Belediye Başkanı, ‘Mevlevilik’i tanıtmak istiyorum’ dedi. Ben Antalya’ya gittim ve yaptığımız çalışmaları gösterdik. Bir film festivalinde bizim Mevlevilik’i tanıtmamız için bizi Antalya’ya davet etti 1968 yılında.  
MÜFTÜ CELAL YILDIRIM DA DESTEK VERDİ
Şehirden destek verenler oldu mu?
Bir gün Müftü Celal Yıldırım’a çekine çekine gittim. ‘Antalya, Mevlana konusunda bizi davet ediyor. Sizin bu konudaki bilginiz sonsuz. Bize eşlik edebilme imkanınız var mı’ diye sordum. ‘Ne demek Osman Bey’ dedi. ‘Biz camiye gelenlere Mevlana’yı anlatıyoruz. Camiye değil de salonlara gelenlere de tanıtmak bizim görevimizdir’ dedi. Celal Yıldırım da bizimle geldi.
HERKES AFYON’U KONUŞTU
Antalya’daki etkinliğe katılım nasıldı, yankı buldu mu?
Antalya’da bu işi yaptıktan sonra Antalya’da spor salonu tıklım tıklım dolmuştu. Birkaç gün evvel festival heyetinin katıldığı Antalya Büyük Otel vardı, orada kokteyl verdiler. Orada gelen misafirleri ve basın mensuplarını da Mevlevi İhtivali’ne davet ettim. Hepsi de geceye geldiler. Antalya Belediye Başkanı konuşma yaptı, bizi övdü. Ertesi gün bütün basında Afyonkarahisar’ın adı duyuldu. Bunu duyan Konya Turizm Derneği Başkanı Feyzi Halıcı, ‘Siz bunu yapamazsınız, ben Bakanım’a söyledim. Size yasaklıyorum’ dedi. Aslında Feyzi Halıcı, yüksek kimya mühendisiydi. Ben de ‘Mevlana’nın her yerde anılmasından gurur duymanız gerekir. Bir de yüksek kimya mühendisisiniz. Böyle bir kişi, nasıl yasaklamayı düşünebilir, anlamış değilim. Kısa zamanda yapacağımız Mevlana İhtivali için size davetiye gönderiyorum’ dedim. Bakanlık ‘yapabilirsiniz’ diye yazı göndermiş. Konya, sonra güzel geliştirdi. Para olarak bunu kazandı. Ben buraya Profesör Nafiz Uzluk, Abdülbaki Gölpınarlı’yı davet etmiştim. Profesör Nafiz Uzluk, ‘Sultan Divani olmasaydı Mevlevilik diye bir şey yoktu, bu büyük bir zattır. Değerini siz bilmiyorsunuz’ demiştir. Mesela Namık Kemal’in annesinin mezarı Mevlevi Türbe Camii’ndedir. Bu önemlidir.
İNSAN DİNLEMEDEN EDEMİYOR
Sizin merakınız nereden geliyordu?
Benim merakım şöyle: Afyon Musiki Derneği’nin bir konserini gördüm. Ondan sonra o derneği buldum. O dernek üyeleri ile tanıştık. Onlar kısa sürede beni dernek başkanı yaptılar. 15 sene ben Musiki Derneği Başkanlığı yaptım. Musiki Derneği’nde Türk Sanat Müziği ile beraber Mevlevi Musikisi’ni yöneten Kemal Bayık, Mevlevi geleneğinden gelen Ahmet Tuğrul gibi isimlerle tanıştık. Burada Mevlevilik ile ilgili bir şeyler yapmak istediler. Benim de hoşuma gitti. Onu dinlemeden edemez hale geldim. Evvela insanları sıkıyor, ama alışınca dinlemeden edemiyorsunuz.
Siz de icra ediyor muydunuz?
Ben daha ziyade musikiyi çok seven ve yönetici olarak işin içindeydim. Radyoda bir eser çalsa hangi makamdır, bilirim. Yönetici olarak, dernek başkanı olarak merakım vardı. Afyon Musiki Cemiyeti’nin icra organları vardı, ben onların isteklerini yerine getirirdim. O zamanın müzisyen insanlar çoktu. Onlarla birlikte çalışmaları yürütürdük. Evlerde bu çalışmaları yapardık.
MEVLEVİLİK BİR HİS İŞİDİR
Mevlevilik ile ilgili çalışmalar bugün de yapılıyor mu?
İstanbul’da Galata’da bir dede var. Neresi yapsa mani olmuyorlar. Burada da yapıyorlar, mani olunmuyor. Esasında Mevlana’nın büyük bir değeri var, büyük bir ilim adamı. Bunda zamane tarikatçıları gibi halkı değişik yollara değil, insanlığa teşvik eden bir yanı var. Bu gelenekten gelenler de kendilerini dünyaya değil Allah’a adamışlar.
Mevlana’nın durumu ruhi bir duygu. Nida Sarı vardı, Ahmet Öğüt vardı. Sema yaparken dünya yıkılsa duymazlardı, kendilerinden geçerlerdi. Bu bir his işidir. Ben Musiki Cemiyeti’nde Mevlevilik meselesi üzerine 5-10 sene çalıştık. >> Murat ARISOY’un özel röportajı

Bakmadan Geçme