Sultan Divani adına şifa olsun

Afyonkarahisar Mevlevihanesi’nde yaklaşık 500 yıl önce Mevlana’nın torunu Sultan Divani’nin başlattığı şifalı aşure geleneğinin yıldönümünde Afyonkarahisar Belediyesi 60 bin kap aşure dağıttı Mevlana’nın torunu Sultan Divani anısına düzenlenen Sultan Divani Anma ve Şifalı Aşure Günü etkinlikleri kapsamında Afyonkarahisar Belediyesi'nce hazırlanan 60 bin kap aşure, içinde Sultan Divani’nin türbesinin bulunduğu Mevlevi (Türbe) Camii başta olmak şehrin [&hellip]

Sultan Divani adına şifa olsun

Afyonkarahisar Mevlevihanesi’nde yaklaşık 500 yıl önce Mevlana’nın torunu Sultan Divani’nin başlattığı şifalı aşure geleneğinin yıldönümünde Afyonkarahisar Belediyesi 60 bin kap aşure dağıttı

Mevlana’nın torunu Sultan Divani anısına düzenlenen Sultan Divani Anma ve Şifalı Aşure Günü etkinlikleri kapsamında Afyonkarahisar Belediyesi’nce hazırlanan 60 bin kap aşure, içinde Sultan Divani’nin türbesinin bulunduğu Mevlevi (Türbe) Camii başta olmak şehrin 20 ayrı noktasında dağıttı. Mevlevi Camii’nde dün duası yapılarak, karıştırıldıktan sonra Afyonkarahisarlıların kendi aşurelerine karıştırmak için aldığı aşure, büyük küçük yüzlerce kişinin camiye akın etmesine neden oldu. Tarsus’tan sivil toplum üyelerinin de katıldığı şifalı aşure töreni renkli görüntülere sahne oldu.
Afyonkarahisar Belediyesi’nin Mevlevihane’de bulunan tarihi kazanlardan birini örnek alarak hazırladığı 40 tarihi görünümlü kazanı alan 40 ailenin maddi destekleriyle gerçekleşen etkinlikte, kazan sahibi ailelerin temsilcileri de kazanların başında bulundu. 40 Hafızın 40 hatimi eşliğinde karıştırılarak hazırlanan aşurelerin dağıtımı için, Cuma Namazı’nın ardından düzenlenen tören öncesi camii bahçesinde sergilendi. Aşureler kazanlarının üzerine Hindistan cevizi ve narlarla yapılan Türk Bayrağı ile sema dönen Mevlevi figürleri büyük ilgi gördü. Aşure kazanlarının önünde bol bol hatıra fotoğrafı çektiren Afyonkarahisarlılar, Cuma Namazı’nda camii ve bahçesini doldurdu.
SEMA VE MEHTER BİR ARADA
Camii bahçesinde bulunan en büyük kazanın üzerine ise, yine aşure malzemeleriyle, anne karnında duruşu temsil eden Mevlevilikte önemli anlamları bulunan Arapça ‘vav’ harfi işlendi. Semazenlerin camii bahçesinde yaptığı sema törene katılanları geleneğin başladığı 16 yüzyıla götürdü. Sema müziğine başlarıyla eşlik edenler, sema gösterisi boyunca bol bol fotoğraf çekmeyi de ihmal etmedi. Afyonkarahisar Belediyesi Mehteran Takımının da marşlarıyla camii bahçesinde renk kattığı törende, sevimliliği ile dikkat çeken 2 yaşındaki Nisa Ersavaş mehter müziğine alkışlarıyla işlek etti.
İNSANLIĞIN İHTİYACI OLAN TÜM MANEVİ COŞKU
MEVLANA’DA
Aşure geleneğini anlatan Mevlevihane Müze Müdürü Hasan Özpunar’ın aşure geleneği ile ilgili bilgiler verdi. Hz. Mevlana’nın asırlar önce rahmeti rahmana kavuşmasına rağmen günümüzde bütün dünyanın ilgisinin ona yöneldiğini hatırlatan Mevlevihane’nin eski müdürü Konya Karatay Mevlana İmam Hatip Ortaokulu Meslek Dersi Öğretmeni Lokman Derya Solmaz ise, Mevlana’nın dünya insanlığının ihtiyacı olan bütün manevi coşkunun merkezi olduğunu kaydetti. Afyonkarahisar’ın ise 16. yüzyılda Sultan Divani döneminde, Mevle-vilik kültüründe önemli bir merkez olduğunu vurgulayan Solmaz, “İnsanlık tarihi ile neredeyse aynı zamana eş değer olan aşurenin bu Mevlevihane’de farklı bir boyut kazandığını biliyoruz. Özellikle Bektaşi ve Alevi geleneğinin birlikte yaşandığı bu Mevlevihane’nin dervişleri ile birlikte karılan aşure, ayrıca bu mahallede yaşayan gayrimüslim azınlıkların da katılımıyla ayrı bir güzellik kazanmıştır. Ne var ki bazı kaynaklarda, bu gelenek dünyanın birçok yerinde Mevlevihanelere yayıldığı gibi son asırlarda unutulmuş. 1990’ların başında Afyonkarahisar’daki büyüklerimiz tekrar bu geleneği canlandırmış ve belediyenin üstlenmesiyle bugünkü kurumsal haline kavuşmuştur” dedi.
KAZANLARI VAV HARFİYLE KARIŞTIRDIK
Şifalı aşure geleneğini başlatan Afyonkarahisar Mevlevihanesi’nin bu geleneği 500 yıldır sürdüğünü anlatan Belediye Başkanı Burhanettin Çoban, Afyonkarahisar Mevlevihanesi’nin Konya’dan sonra en önemli ikinci Mev-levihane olduğun hatırlattı. Aşurenin pişirilmesi sırasında da kazanların vav harfi şeklinde karıştırıldığını ifade eden Çoban, şifalı aşure geleneğinde her şeyi aslına uygun yapmaya çalıştıklarını söyledi. Mevlevihane’nin bulunduğu mahallenin gayrimüslimlerle Müslümanların bir arada yaşadığı bir mahalle olduğunu hatırlata Başkan Çoban, “Geçmişte bu Mevlevihane, ne kadar Müslüman Türk kardeşlerimizin bir ibadethanesi olsa da bu mahallede yaşayan gayrimüslimlerin de önem verdiği bir mekân. Özellikle burada yaşayan gayrimüslimler de aşure gününde evlerindeki hububatları getirmişler. Bu bakımdan bu etkinlik, hem Bektaşi hem de Sünnilik kültürünün ve hem de gayrimüslimlerin içerisinde yer aldığı en güzel etkinliklerden bir tanesidir” dedi.
UNESCO KÜLTÜR MİRASI ADAYI
Yıllar önce Mevlevi Camii’nin olduğu mahallede yaşayıp yurtdışına göç eden bir aile büyüğünden dinlediklerini kendisine anlatan bir kişinin kendisini ziyaret ettiğini vurgulayan Başkan Çoban sözlerini şöyle tamamladı; “Bu etkinliği devam ettirdikçe tüm dünyaya duyuracağız. UNESCO bu etkinliği yaşatılması gerekli kültür mirası olarak incelemeye aldı. İnşallah bunu da kendi listesine dahil edecek. Tüm hemşerilerimize, kazan sahiplerine ve katkı verenlere teşekkür ediyorum”.
DUALARLA SONA ERDİ
Aşure törenine Emirdağ İlçesi’nin Karacalar Köyü’nden gelen Aşık Yoksul Derviş Şemsettin Kubat, “Gönül birliği ile el birliği ile bu güzelliği yaşatan bütün insanların ayağının turabıyım” diyerek, aşure ile ilgili yazdığı bir şiiri okudu. İl Müftüsü Burhan İşliyen tarafından okuduğu duanın ardından Öğretmen Lokman Derya Solmaz Gülbank duası yaptırdı. Camii bahçesinde toplananların ‘huu’ selamlamasının ardından dağıtılan aşure sırasında ilginç görüntüler oluştu. Kadınların kazanlarda kalan tek bir aşure tanesini bile almak için birbiriyle yarıştığı şifalı aşure geleneği kapsamında şehir genelindeki camiler, okullar, devlet daireleri, otogar ile İzmir- Antalya- Konya- İstanbul ve Ankara karayollarının kesişme noktasında sürücüler ve yolculara da aşure dağıtıldı.

ŞİFALI AŞURENİN İÇİNDE NE VAR?

Sultan Divani tarafından hazırlandığı bilinen şifalı aşure içerisinde pirinç, göce, pekmez (şeker), kuru fasulye, nohut, arpa, kuru üzüm, incir, fıstık, fındık, ceviz içi, limon, vanilya, pirinç unu, karanfil, tarçın, susam, haşhaş, hardal, çörek otu, gül suyu, şekerpare, kayısı, kuş üzümü, dut kurusu, zencefil, yeni bahar, hıdır yaprağı, portakal özü ile Hindistan cevizi bulunuyor.

SULTAN DİVANİ KİMDİR?
İstanbul Galata, Burdur, Eğirdir, Muğla, Sandıklı, Bağdat (Irak), Cezayir, Kahire (Mısır), Lazkiye (Suriye), Midilli ve Sakız (Yunanistan) mevlehanelerini açan kişi olarak bilinen Sultan Divani, Mevlana’nın yedinci nesilden torunudur. Sultan Veled ve Ulu ^Arif Çelebi’den sonra mevleviliğe önemli hizmetlerde bulunan isimlerden olan Divane Mehmet Çelebi´nin (Sultan Divani) kırk Mevlevi, kırk da Bektaşi müridi olduğu bilinir. Onur BAYRAM

Bakmadan Geçme