SULANDIRMA ÇABALARI 'FARK EDİLEMİYOR' GİBİ SANKİ
Afyonkarahisar Baro Başkanı Av. Turgay Şahin, yargılama süreci, savunma hakkı, yargı mensuplarının birbirine yaklaşımı üzerine güncel değerlendirmelerde bulundu.Burcu Aydın: Yakın zamanlarda her ay güncel olarak yaptığınız hukuk değerlendirmesi vardı. Belli bir süredir sistematik olarak bu gerçekleşmiyor. Bu anlamda genel ve Afyonkarahisar özelinde nelerden söz edersiniz?Turgay Şahin: Afyonkarahisar Barosu olarak sıkça stajyer avukatlarımızın yemin töreninde ruhsat [&hellip]
Afyonkarahisar Baro Başkanı Av. Turgay Şahin, yargılama süreci, savunma hakkı, yargı mensuplarının birbirine yaklaşımı üzerine güncel değerlendirmelerde bulundu.
Burcu Aydın: Yakın zamanlarda her ay güncel olarak yaptığınız hukuk değerlendirmesi vardı. Belli bir süredir sistematik olarak bu gerçekleşmiyor. Bu anlamda genel ve Afyonkarahisar özelinde nelerden söz edersiniz?
Turgay Şahin: Afyonkarahisar Barosu olarak sıkça stajyer avukatlarımızın yemin töreninde ruhsat veriyoruz. Afyonkarahisar Barosu giderek güçleniyor. Bu törenlerde bir takım dertlerimizi orada da ifade ediyoruz. Ülkenin hukuk gündemi ve özellikle bu gündemin avukatlara ilişkin olan kısmını biraz kendi aramızda dertleşme sadedinde gerçekleştiriyoruz. Birazcık da bu değerlendirmeler gazeteci arkadaşlarımız aracılığıyla basında da yer alıyor. Böylece kamuoyuna mesaj verilmiş oluyor. Daha önce biz ayda bir yaptığımız basın toplantılarını aslında avukat meslektaşlarımızın yemin törenleri sayesinde her hafta yapıyor olduk. Burada özellikle genç meslektaşlarımıza avukatlık mesleğinin önemi ve ağırlığını, her hafta başka bir konuşma metni, yeni bir ifade ile tekrarlamamak koşuluyla anlatmaya çalışıyoruz. Bazen anlatanda bu konuşma metninin muhatabı oluyor. Bir anlamda burada kendimize de mesaj veriyoruz. Meslekte 25 yılı doldurmuş bir avukat olarak, genç meslektaşlarımıza âcizane yaptığımız tavsiyeler aslında bizim de kendimizi için bir check-up ya da bir değerlendirme anlamını taşıyor.
Burcu Aydın: Sizler de bir nevi yemin tazelemiş mi oluyorsunuz?
Turgay Şahin: Böyle olmasını istiyoruz. Hatta yemin törenlerinde şunu söylüyoruz: Biraz sonra ifade edeceğimiz metnini, bu yemini zamanında biz de yapmıştık diyoruz. Hani eskiden Perşembe günleri camilerde yatsı namazından sonra nikâh ve iman tazeleme olurdu. Bu törenler de bizler için bir yemin tazeleme olsun diye düşünüyoruz. Çünkü yemin metni avukatlığa başlarken okunup geçilen bir şey değil. Hayatımız boyunca sıkı sıkıya bağlı kalacağımız çok temel ve çok özlü ifade edilmiş ilkeleri içeriyor. Bunun sıkça tekrarlanması bizim için güzel. Bunu sıkça hatırlamak anlamında bir şans olarak görüyoruz.
Burcu Aydın: Ülkemizin hukuk gündemine gelirsek nasıl bir kritiğiniz olur?
Turgay Şahin: Olağanüstü Hal’in tekrar uzatıldığı malumdur. Olağanüstü Hal anayasal bir kurumdur. Anayasanın ortadan kaldırıldığı bir uygulama değil. Ama adı üzerinde olağan üstü bir hal. Hızla olağana dönmek gerekiyor. Ama bunun içinde olağanüstü hal ilanını gerekli kılan ne varsa sebepler bunların ortadan kalkması gerekiyor. Ama biz biliyoruz ki 15 Temmuz’da karşılaştığımız darbe girişiminin arkasındaki örgütle mücadele henüz bitmedi. Bu anlamda olağanüstü halin devamını anlayabiliyoruz. Bu konuda hukukçu olarak, Baro olarak başından beri hukuk çerçevesinde kalmak koşuluyla desteklediğimizi beyan etmiştik.
Burcu Aydın: Hukukçular ve Baro olarak desteğinizin yanı sıra eleştirileriniz neler?
Turgay Şahin: Olağanüstü Hal bir müddet daha devam edecek gibi gözüküyor ama bizim katılmayıp eleştirdiklerimiz de var. Birtakım düzenlemelerin olağanüstü hal icabıyla alakalı olmadığını gördük ve görüyoruz. Bunu da eleştiriyoruz. En dramatik örnek at yarışlarıyla ilgili düzenlemelerin olağanüstü hal kararnamelerinde yer alması en azından bu işin ciddiyetine mani oluyor. Bu mücadeleye gölge düşürdüğünü düşünüyoruz. Kimsenin böyle önemli bir mücadeleye gölge düşürmeye hakkının olmadığını âcizane ifade etmek istiyorum. Bu konuda özellikle hukukçuların, özellikle yargı mensuplarının bu hassasiyeti çok gözetmeleri gerektiğini düşünüyorum. Tabii yargı mensupları sadece karar vermiyorlar. Olağanüstü hal kararnamelerinin hazırlanmasında da en önemli rol Adalet Bakanlığı’nda ki yargı bürokrasisindedir. Yargı bürokrasisinin ağırlıklı olarak hâkim ve savcı meslek gruplarından oluştuğunu biliyoruz.
Burcu Aydın: Beklentiniz nedir Sayın Başkanım?
Turgay Şahin: Onlardan özel beklentimiz şu: Asli görevleri, asli unvanları yargı mensubudur. Her ne kadar Adalet Bakanlığı’nda geçici bir süre ile bürokrat olarak görev yapmaktalarsa da asli görevleri yargı mensupluğudur. Şu an yapmakta olduğu işlere önemli katkı verecek olan bu kimlikleridir. Ama olağanüstü hal kararnameleri özelinde söylüyorum ama bu yakın zamanda çıkmış tüm mevzuat içinde söylenebilir. Bu konuda acelecilik bazen de derbederlik görüyorum. Bunu ifade etmek gerekiyor. Biz hukukçuları çok zor durumda bırakıyor. Çünkü bunca karmaşık ve sık değişen mevzuat içinde adaleti aramak çokta kolay değil. Mevzuat basit anlaşılır üst hukuk normları dediğimiz temel prensiplere uygun olmalı. Milletin kahir ekseriyetinin tamamına yakınının olağanüstü hali anlayışla karşılayıp anladığını biz biliyoruz.
Burcu Aydın: Peki size göre uygulamalarda sorun teşkil eden konular var mı?
Turgay Şahin: Özellikle adil yargılanma hakkının önemli bir unsuru olan savunma hakkını kısıtlayacak mahiyette yani olağanüstü hal gereklerini aşacak mahiyettekileri kast ediyorum. Asında bu düzenlemelerin mücadeleye hizmet etmediğini, ileride Türkiye’nin işini zorlaştıracağını, elini zayıflatacağını görüyor ve düşünüyorum. Çünkü biz birçok uluslar arası kuruluşa üye bir devletiz. Demokratik bir hukuk devleti olmamız hasabiyle BM başta olmak üzere uluslar arası birçok örgütün üyesiyiz. Hatta birçoğunun da kurucu üyesiyiz. Avrupa da birçok yargı kuruluşunun da uluslar arası anlaşmalarla yargı yetkisini tanıyan, bunların denetim hakkını kabul etmiş bir hukuk devletiyiz.
Burcu Aydın: Rahatsızlık duyduğunuz noktaları biraz açar mısınız?
Turgay Şahin: Bu anlamda Türkiye Cumhuriyetinin hukuk devleti olduğunu ve buna güvendiğini gösteriyor. Biz bu hususta, ‘Benim verdiğim kararlar adildir istenirse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nde de denetlenebilir’ diyoruz. Bu konuda Türkiye son derece açık ama basına yansıyan yargılama haberleri var. Bu metinlerin satır aralarında biz aslında bazı sanıkların Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine malzeme topladığını fakat bunun fark edilemediğini görüyor ve üzülüyoruz. Bu konuda kişileri ve makamları ilzam edici somutlaştırmaya girmek istemiyoruz. Türk yargısının adil bir karar vereceğini bilen, bu konuda yaptığı savunma atraksiyonlarını bir kısımları için söylüyorum, yutmayacağının farkında olan bir takım sanıklar artık tribünlere onun bir aşama sonrasında olan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine oynayacak tarzda savunmalar yaptığını, işi sulandırmaya dönük bir takım çabaların olduğunu ama bunun ‘fark edilemediğini’ görüyoruz. Başkaca bir şey söylemeye gerek yok.
Burcu Aydın: Siz bunu nasıl görüyorsunuz?
Turgay Şahin: Biz bunu nasıl görüyoruz? Bir gün sonra yerel basınımızda çıkan haberler aslında ilk bakışta halkın hoşuna gidecek, gururunu okşayacak ifadeler içerse de bu ifadelerin aslında bir aşama sonrasında ayağımıza takılabileceğini, ülkemizin hukuku itibarının aleyhine olabileceğini düşünüyorum. Bu konuda herkes kendi pozisyonunu takdir edecek donanıma sahiptir. Gerek yargımız gerekse basınımız ama biz unutmamalıyız ki bu milletin ve bu devletin bir ferdiyiz. Yapacağımız faaliyetler, atacağımız adımlar bu anlamda devletimiz, milletimiz ve devletimizin değerlerine ne derece hizmet ettiğini bilerek olmalı. Bu konuda ben daha fazla uzatmak istemiyorum. Âcizane diyebileceğim böyle bir eleştirim var. >> Burcu AYDIN’ın Özel Röportajı