Şükrü Küçükkurt'un şehrin yakın tarihinde seçkin yeri var
AKÜ Rektörlük Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Turan Akkoyun, Gazeteniz Kocatepe'nin kurucularından merhum Şükrü Küçükkurt'un, gazetecilikte önder olduğunu belirtti Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi'nde düzenlenen Müzakereli Anma Konferansı'nda konuşan AKÜ Rektörlük Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Turan Akkoyun, merhum gazeteci Şükrü Küçükkurt'u anlattı. Akkoyun, 'Yüksek [&hellip]
AKÜ Rektörlük Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Turan Akkoyun, Gazeteniz Kocatepe’nin kurucularından merhum Şükrü Küçükkurt’un, gazetecilikte önder olduğunu belirtti
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi’nde düzenlenen Müzakereli Anma Konferansı’nda konuşan AKÜ Rektörlük Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Bölüm Başkanı Doç. Dr. Turan Akkoyun, merhum gazeteci Şükrü Küçükkurt’u anlattı. Akkoyun, “Yüksek tahsil hayatı döneminde Afyon’dan İstanbul’a gittiğinde her gencin gönlünü kaptırdığı gibi Şükrü Küçükkurt da bir miktar Yeşilçam ile ilgilenmiş ancak aileler bugün de olduğu gibi ‘yapacaksan adam gibi iş yap. Adam gibi bir mesleğin olsun’ sloganıyla ona Yeşilçam’da yer alma demişlerdir. Belki de 2. bir Yücel Çakmaklı yetişmesi böylece imkan bulamamış. Yeşilçam macerası başlamadan bittikten sonra 1960 yılında abisiyle beraber Eskişehir’de Bozkurt Matbaasını kurarlar. Böylece iletişimin başka bir cephesinde Küçükkurtları görüyoruz. Bozkurt Matbaası sadece Afyon veya Eskişehir ile ya da sadece gazete basımı ile ilgili değil Anadolu’nun her bölgesinin kitap ihtiyacını karşılayabilecek kadar teknolojik, ileri gelişmiş bir matbaa olarak karşımıza çıkıyor” dedi.
SEL FELAKETİ
MATBAAYA ZARAR VERDİ
Küçükkurt’un 1962 yılında yaptığı evliliğin ardından 2 sene sonra Eskişehir’de meydana gelen sel felaketi sonucu varlıklarının büyük bir bölümünü kaybetmesi üzerine tüm kaderlerinin değiştiğini anlatan Akkoyun, “2 yıl sonra Eskişehir’de meydana gelen sel felaketi yaşanır. Sel sonucu hemen hemen bütün varlıklarını kaybederler. Eskişehir’deki bu sel felaketi Küçükkurt ailesinin kaderini değiştirdiği gibi Afyonkarahisar basın ve kültür tarihinin de kaderini değiştir” ifadelerini kullandı.
Akkoyun şöyle devam etti:
“Köklü bir basın geleneği olan Afyon 1910’lu yıllardan itibaren hızlı, dengeli, Milli Mücadele’de çok aktif bir basın geleneğine sahiptir. Cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren Abdullah Mahir Erkmen’in başlattığı bir basın geleneği içinde 1960’lı yıllarda bir çıkmaza girmiştir. Sel felaketinden sonra Şükrü Küçükkurt ve abisi Afyon’a gelerek Çevre Mecmuasını çıkarmaya başlarlar. Hemen arkasından da 30 Ağustos 1965 tarihinde Kocatepe Gazetesi’ni çıkarmaya başlarlar. Bu tarihin tesadüfen seçilmediği ortadadır. Afyon dediğimizde bu kentin kurtuluşundan ziyade Anadolu’nun kurtuluşu önemlidir. O yüzden 26-27 Ağustos değil de 3 gün sonrası yani 30 Ağustos tarihi başlangıç tarihi olarak seçilmiştir. O tarihlerde Afyonkarahisar’da Dr. Mehmet Sadettin Aygen’in haftada bir yayınladığı Türkeli gazetesi ve 11 matbaacının birleşerek çıkardığı Birlik gazetesi yayınlanmaktaydı. Birlik gazetesinin sahibi de Afyonkarahisar basın tarihinin önemli isimlerinden biri Hulusi Özerkan’dı. Bu ortamda sahaya çıkan Kocatepe her şeyden önce teknolojik açıdan ileri bir matbaa ve iyi bir gazete olarak Afyonkarahisar’da sunulduğunda Birlik gazetesi 6 ay gibi kısa bir süre içinde ortadan kalktı. Ancak Dr. Aygen tarafından hazırlanan görüntü olarak zayıf olmasına rağmen yılmayan bir Türklük gurur ve şuuru, İslam ahlak ve faziletinden beslenen mücadelesi ile Türkeli gazetesi de yayınına devam etti.”
AFYON BASINININ İKİ ARMADASI
Afyonkarahisar basınının son 50-60 yılında Kocatepe ve Türkeli gibi iki önemli ismin var olduğunu anlatan Akkoyun, “2 armada vardır ki bunlar Kocatepe ve Türkeli gazeteleridir. Bunlar da Küçükkurt ve Aygen ailelerinin eseridir” dedi. Kocatepe gazetesinin aynı zamanda gazetecilik mektebi olduğunu anlatan Akkoyun, şunları belirtti:
“Abdullah Mahir Erkmen, Kocatepe Gazetesi’nin ilk yazı işleri müdürüdür. Türk fikir tarihinin ve Cumhuriyet tarihinin önemli isimlerinden biri olan Rüştü Kutman da Kocatepe’de emek vermiş biridir. 1976 yılında babasını kaybettikten sonra Şükrü Küçükkurt’u bu sefer gazeteciliğin yanında başka bir alanda ticari hayatta kömür ve çimento ticareti yaparken de görüyoruz. Ancak Afyonkarahisar onu hep Kocatepe Gazetesi’nden tanıyacaktır.”
GAZETECİLİĞİN ONURUNU KORUDU
Merhum Şükrü Küçükkurt’un parayı amaç olarak değil, amaca ulaşmak için bir araç olarak gördüğünü ve bu anlayışı da babalarından bir miras olarak aldıklarını ifade ettiğini aktaran Akkoyun, “Bugün şehrimizde gazeteciyim diyen insanların yüzde 95’inin Kocatepe gazetesinden yetiştiklerini beyan etmektedir. Şükrü Küçükkurt ‘gazetecilik mesleğinin onurunun korunması, gerçek gazetecilerin görevidir’ diyerek gazeteciliği, basını, medyayı kendi amaçları için kullananlara 70’li, 80’li ve 90’lı yıllarda oldukça sert ifadelerle beyanlarda bulunmaktadır. Şükrü Küçükkurt, 1996 yılı sonlarında ‘basın gerçekten önemli bir güçtür. Yalnız bu gücü ülkemizin ve halkımızın yararına kullanmak gerekir. Medyasız ülkede diktatörlük var demektir’ demiştir” diye konuştu.
28 Şubat 1997’de yaşanan süreçte ise Şükrü Küçükkurt’un baş makalesinde ‘gazeteci kimsenin emir eri değildir. Gerçek gazeteci ne ısmarlama yazı yazar ne de ısmarlama haber yapar. Genç meslektaşlarımızdan ricam gazetecileri onun bunun emir eri sananlara gerekli dersi vermeleridir’ cümlelerini kaleme aldığını ifade eden Akkoyun, şöyle devam etti:
“1998 yılında Afyon basın tarihinin yazılmasını ister ve bu konuda kendisinin şahsi olarak yapabileceği her türlü yardım ve fedakarlığa hazır olduğunu da beyan eder. Şükrü Küçükkurt, gazetecilik onurunun her zaman var olması gerektiğini söylemiş ve bu onura yeterince sahip çıktığını da belirtmiştir. Ancak ülkemizde ve şehrimizde bu onura sahip çıkmayan insanların da var olduğunu Şükrü Küçükkurt’un kaleminden öğrenmekteyiz. 1937-2011 yılları arasında yaşamış olan bizim için gazeteci ama şehir için iş adamı gibi misyonlar üstlenmiş olan Şükrü Küçükkurt şehrin iktisadi ve kültürel açıdan gelişebilmesi için yayınlarının yanında faydalı gördüğü her türlü organizasyon içinde bulunmuş, dolayısıyla elini taşın altına sokmaktan çekinmemiş bir kişilik olarak şehrin yakın geçmişinde kendisine seçkin ve dikkate değer bir yer bulmuştur.”
KÜLTÜR HAYATINA DA KATKI SAĞLADI
Merhum Küçükkurt’un şehrin kültürel hayatına da katkı sağladığını hatırlatan Akkoyun, “1968 yılında şehrin kültürel yapısının gelişmesi için şehir tiyatrosu kurulmasına karar verilir. Bu heyetin başkanlığına basın tarihinin önemli isimlerinden biri Lütfü Bozkurt Sepin getirilir ve Şükrü Küçükkurt da bizzat kurucu heyette bulunmayı vaat eder. Şükrü Küçükkurt, 1998 yılında baş makalesinde kaleme aldığı yazısında ahlak üzerine ‘avantacıların çoğaldığı, ahlak mefhumunun hiçe sayıldığı toplumlarda huzur ve güvenin olmayacağı bir gün gelip o toplumun yok olup gideceği hiçbir zaman unutulmamalıdır’ diye bir beyanda bulunmuştur. 1960’lı yılların sonunda gazeteler gazete kağıtlarının fiyatları arttığı için birbirine rakip olan gazetelerin birlikte olduğunu görüyoruz. Burada Şükrü Küçükkurt, Mehmet Tokman ve Mehmet Saadettin Aygen’in birlikte hareket aldıklarını görmekteyiz” ifadelerini kullandı. (Kocatepe Haber Merkezi)
KÜÇÜKKURT, REHBER VE ÖNDERDİ
AKÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Nakilcioğlu ise merhum Şükrü Küçükkurt’un 1937 yılından 2011 yılına kadar geçen 74 yıllık yaşam mücadelesinde gerek kalemi ile gerekse şahsiyeti ile hem bugünün gençlerine hem de o dönemin gazetecilerine ve basın meslek mensuplarına rehber, önder ve örnek olmuş bir kişi olduğunu söyledi
Merhum Küçükkurt’un hayatına dair kesitler aktaran AKÜ Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. İsmail Nakilcioğlu “Gençliğinde bazı merakları vardı. Motosiklet merakı bunların başında geliyordu. Hemen hemen belki de hiç vazgeçemediği eğlencesi, aksesuarı idi. Bununda yanında atı çok seviyordu, ata biniciliği konusun hep özlemle anmıştır, ‘Keşke daha sık ata binebilsem bile.’ Bu özlemi dile getirmiştir. Otomobile de meraklı olduğunu o dönemdeki hatıra fotoğraflarından anlayabiliyoruz” diye konuştu.
SÖZÜNÜ DUDAKTAN,
GÖZÜNÜ BUDAKTAN SAKINMAZDI
Nakilcioğlu, merhum Şükrü Küçükkurt’un cesur bir gazeteci olduğunu belirterek “Kişisel özellikler olarak baktığımızda zaman zaman yöneticilerle atıştığını görüyoruz. Eski Belediye Başkanı Hayrettin Barut’a Karaman Camii’nin çevresinin güzelleştirilmesi ve bir gasilhane yapılması konusunda verilen sözün yerine getirilmemesi dolayısıyla haklı eleştirilerini yazmaya başlamıştır. Yine eski Belediye Başkanı Abdullah Kaptan’ın bazı uygulamalarını da eleştirmiştir. Sözünü dudaktan, gözünü budaktan sakınmayan yapısıyla doğru olduğuna inandığı her konuda en sert eleştiride bulunmaktan çekinmemiştir” diye konuştu.
“FİKİRLERİNDEN VE
ARŞİVDEN YARARLANDIM”
Küçükkurt Ailesi ile yıllar öncesinden başlayan bir dostluklarının bulunduğunu söyleyen Nakilcioğlu, “Küçükkurt Ailesi ile ilişkilerimiz benim çocukluk dönemimde başlar. Aile’nin en küçüğü Ali İhsan Küçükkurt, okul arkadaşım idi. Özellikle Alaca Hamam’ın yayında bulunun idarehanenin vitrinine asılan Kocatepe Gazetesi’ni dakikalarca okurdum. Sonradan bu ilişki, giderek daha yakın işbirliğine dönüştü. Mülkiye mezuniyeti sonrasında basın hayatına atıldım. Yaptığım görevin eğitimini de almak amacıyla yüksek lisansımı gazetecilik alanında tamamladım. Medyaya bilgisayar teknolojisinin girmesi ile birlikte Marmara Üniversitesi’nde bilgisayar yazılımı ve donanımı hakkında lisansüstü eğitim aldım. Bilgisayarlı İletişim ve İnternet konulu doktora teziyle de akademik hayata başladım. Hemen her yaz Afyon’a geldiğimde Kocatepe Gazetesi’ne geldiğimde İbrahim ve Şükrü Beyler ile sohbet ederdim. Onların fikirlerinden ve gazete arşivinden yararlandığımı ifade etmeliyim. Küçükkurt kardeşler, teknolojiye çok yakın ve yatkın insanlardı. Çağın gereklerine ayak uydurmaya çalışan insanlardı. Teknolojinin kullanılmasında daima önayak olmuşlar, en yeni sistemleri getirip kurmayı, gelişmenin temel ilkesi kabul etmişlerdir” şeklinde konuştu.
KOCATEPE GAZETESİ,
ULUSAL BASINA ÖRNEK
Merhum Küçükkurt’un hayatından fotoğraflarla kesitler aktardığı konuşmasını şöyle tamamladı:
“Askerlik dönemini yedek subay öğretmen olarak Konya’nın Akşehir ilçesinin bir köyünde tamamladı. Vefatından bir şekilde haberdar olan öğrencileri o dönemin yetişkin insanları şiirler yazarak onun ölümü hakkında kendileri üzerindeki yaptığı katkı ve emek hakkında görüşlerini duygulu bir şekilde dile getirmişlerdir. İki kardeş Kocatepe Gazetesi’nin kurucusu olarak medyada ilk adımı atıyorlar. Fakat daha sonra o meşhur sel felaketi sonrasında hurdaya dönmüş makineleri Afyon’a getirip, adam ederek o makinelerden yeni bir gazete çıkartma cesaretini gösteriyorlar. Çevre mecmuası olarak arkasından da 30 Ağustos tarihi itibariyle 1965 yılında Kocatepe Gazetesi’nin yayın hayatına başladığını görüyoruz. Kocatepe Gazetesi yayın hayatına başladığında rahmetli İbrahim Küçükkurt 31 yaşında, Şükrü Küçükkurt da 28 yaşındadır. Çok genç yaşta bu işe cesaret edebilmişlerdir. 50 yılından beri yayın hayatını sürdüren bir gazeteyi aynı şehirde, aynı aile tarafından kesintisiz devam ettirmek, yerel basını bir kenara bırakın ulusal basın bile önemli bir olgudur. İbrahim ve Şükrü Küçükkurt, bu işin genç kuşaklar tarafından devam ettirilmesi kararını vermişler, bu işi ehil ellere teslim etmiştir.” (Kocatepe Haber Merkezi)
KOCATEPE…
AKÜ Fen Edebiyat Fakültesi Tarih Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mustafa Güler, Kütahya’dan Afyonkarahisar’a geldiği ilk günlerdeki bir hatırasını paylaştı. Güler, “Afyon’a geldiğimizde Kocatepe Mahallesi’nde oturuyorduk. Memleketimiz Kütahya’ya gittiğimizde sordular, ‘Nerede oturuyorsunuz’ diye. Çocuğumuz, ‘Kocatepe Mahallesi’nde oturuyoruz. Ben Kocatepe İlkokulu’na gidiyorum. Babam Kocatepe Üniversitesi’nde’ dedi. Ben de ‘Evimize Kocatepe Gazetesi’nin girdiğini de söyleseydin’ demiştim” ifadelerini kullandı.
NİYAZİ HOCA DENİLİNCE
TERKİB-İ BEND AKLA GELİRDİ
Kocatepe Gazetesi Sahibi Sezer Küçükkurt, “Sözümüzün en başında Afyon Kocatepe Üniversitesi’ne, siz değerli hocalarımıza ve öğrencilere böyle bir programın düzenlenmesi dolayısıyla teşekkür etmek istiyoruz. Sadece ailemizle ilgili değil, Afyonkarahisar’a mâl olmuş şahsiyetlerin tanıtımı ve geleceğe aktarılması konusunda ne kadar teşekkür etsek azdır. Merhum Niyazi İplikçioğlu Hocamız, bizim de hocamızdı. Biz öğrenciler üzerindeki etkisi, sadece tarih alanında değil, edebiyatla da ilgiliydi. Niyazi İplikçioğlu denildiğinde aklımıza Heredot ve Ziya Paşa’nın Terkib-i Bendleri gelir. Hangi konu olursa olsun rahmetli Niyazi Hocamız, konuyu bir şekilde Ziya Paşa’nın Terkib-i Bend’inden örnek vererek açıklardı. Rahmetli babam Şükrü Küçükkurt için söylenen sözler için de teşekkür ediyoruz” dedi.