Şükrü Hoca büyük bir vefa ile anıldı

Afyonkarahisar’ın ilk mebuslarından, hoca, Milli Mücadele kahramanı İsmail Şükrü Çelikalay, ölümünün 71. yıldönümünde büyük bir vefa ile anıldı Milli Mücadele kahramanlarından Afyonkarahisar'ın ilk mebuslarından İsmail Şükrü Çelikalay, vefat yıldönümü olan 25 Aralık 2021 Cumartesi günü Korel Termal Otel'de düzenlenen vefa programıyla anıldı. Programa Vali Gökmen Çiçek, AK Parti Milletvekilleri Veysel Eroğlu, Ali Özkaya, İbrahim Yurdunuseven, [&hellip]

Afyonkarahisar’ın ilk mebuslarından, hoca, Milli Mücadele kahramanı İsmail Şükrü Çelikalay, ölümünün 71. yıldönümünde büyük bir vefa ile anıldı

Haber

Milli Mücadele kahramanlarından Afyonkarahisar’ın ilk mebuslarından İsmail Şükrü Çelikalay, vefat yıldönümü olan 25 Aralık 2021 Cumartesi günü Korel Termal Otel’de düzenlenen vefa programıyla anıldı. Programa; Vali Gökmen Çiçek, AK Parti Milletvekilleri Veysel Eroğlu, Ali Özkaya, İbrahim Yurdunuseven, Belediye Başkanı Mehmet Zeybek, Cumhuriyet Başsavcısı Fatih Karabacak, İl Genel Meclisi Başkanı Burhanettin Çoban, AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş, AFSÜ Rektörü Prof. Dr. Nurullah Okumuş, İl Emniyet Müdürü Ali Temiz, İl Jandarma Komutanı Albay Yılmaz Kırgel, Türkiye Harp Malulü Gaziler, Şehit Dul ve Yetimleri Derneği Şube Başkanı Malul Gazi İsmail Kumartaşlı, AK Parti Siyasi ve Hukuk İşler Başkanı S. Selcen Hıdıroğlu, AK Parti İl Kadın Kolları Başkanı Ferda Ertürk, AK Parti Gençlik Kolları Başkanı Ethem Karahan, İYİ Parti İl Başkanı Muhammed Mısırlıoğlu, daire müdürleri, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri, Çelikalay ailesinin temsilcileri, öğretmenler ve öğrenciler katıldı.
“HOCA ŞÜKRÜ DEDEM
CESUR BİR MUHALİFTİ”
Merhum İsmail Şükrü Çelikalay’ın fotoğraflarından oluşan serginin gezilmesinden sonra program Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Saygı duruşu ve istiklal marşı okunduktan sonra İsmail Şükrü Çelikalay’ın tanıtım filmi sunumu ardından açılış bölümünde ilk konuşmayı Çelikalay’ın torunlarından Prof. Dr. Özden Zeynep Oktav yaptı. Milli Mücadele kahramanlarından “Hoca Şükrü”nün anneannesinin dedesi olduğunu belirten Oktav, “Anneannem bizim evimizde kalırdı. Dolayısıyla anneannemle en fazla vakit geçiren torunu bendim. Rahmetli anneannem Sadiye hanım dedesini, hayatını bize çok anlatırdı. Bende çok şükür Allah’a Hoca Şükrü dedem gibi müderris yani üniversitede profesör oldum. Onun hayatını inceleme fırsatım oldu. Bir kere çok multidisipliner, köklü geleneksel bir eğitim almış. Onun dışında beni en fazla etkileyen muhalif kişiliğidir. Kendi halinde bir müderrisken, 1918 yılında Afyon’a İl Milli Eğitim Müdürü olmuş. 1918 Mondros Mütekaresi’nin imzalandığı tarihte aslında aynı zamanda İttihat ve Terakki’den de siyasete atılmış, 32 yaşında iken. Onun hem muhalif kişiliği hem inisiyatif alan, cesur, doğru bildiğinden şaşmayan, canı pahasınada olsa doğru bildiği gerçekleri asla anlatmaktan çekinmeyen kişiliği beni çok etkiledi.” dedi.

“HAYATI PAHASINA MÜCADELE ETTİ”
15 Mayıs 1919 tarihinden sonra dedesi İsmail Şükrü Çelikalay’ın bu özelliklerinin çok ortaya çıktığını belirten Oktav, “15 Mayıs 1919’dan sonra dedemin bu özellikleri ortaya çıkmış. O zaman İzmir işgal ediliyor, bu çok büyük bir olay. Ondan sonra Kuvva-i Milliye, Çelikalay Ordusunu kuruyor. Bir gecede 700 adet silah temin ediyor. İngilizler’den gizlice hayatı pahasına bunu yapıyor. Hayatını tehlikeye atarak vaazlar veriyor. Kuvva-i Milliye’nin İkaz adlı dergisinde çok duygusal yazıları kaleme alıyor. Kalemi de güçlü bir insan.” ifadelerine yer verdi.
“HİLAFETİN KALDIRILMA KARARI MUSTAFA KEMAL PAŞA İLE YOLLARINI AYIRIR”
İ. Şükrü Çelikalay’ın hilafetin kaldırılmasına karşı muhalefeti konulu Boğaziçi Üniversitesi’nde yüksek lisans tezi yazdığını söyleyen Oktav, “Londra’da doktora tezimi yazarken KewGarden’de İngiliz Dışişleri Bakanlığı arşivinde çalıştım. Orada hilafetin kaldırılış sürecinde İngilizler’in, diplomatların Londra’ya gönderdikleri kripto belgeler tesadüfen elime geçti. İngilizler çok da açık etmezler ama orada çalıştığım sırada bir hocamızın sayesinde bu kripto belgeleri ele geçirdim. Oradaki yazışmalardan ve birazda anneannenimin anlattığı bize çok fazla anı var. Onlardan birini anlatacağım. O dönem hilafetin kaldırılıp, cumhuriyetin kurulacağı belli olunca dedem hilafetten vazgeçmiyor. Onun gözünde hilafet çok önemli bir kurum. Hilafetten vazgeçmek kendi ilkelerinden, idealinden, dininden vazgeçmek, o kadar önemli onun için. Mustafa Kemal Paşa diyor ki, ‘Hocam gel benimle çalış. Beraber çalışalım.’ 1922 yılının Kasım ayında saltanat kaldırılmıştır. Belli artık. Abdülmecid şahsı biliniyor çok klâs bir adam. Mavi gözlü, sarışın, çok hoş diplomat bir adamdır. Fakat onunda ekarte edileceği bellidir. Dedem Mustafa Kemal Paşa’ya, ‘Paşam ben hilafetin kaldırılmasına evet dersem kendimi inkâr etmiş olurum. Hilafetsiz İslamiyet olmaz.’ diyor. Mustafa Kemal Paşa peki diyor. Mustafa Kemal Paşa da dedem gibi o da güçlü, o da dediğinden vazgeçecek birisi değil. Yolları ayrılıyor.” ifadelerini kullandı.
“HİLAFETİN KALDIRILMASINA
28 SAYFALIK RİSALE İLE KARŞI ÇIKIYOR”
İ. Şükrü Çelikalay’ın muhalif kişiliği üzerinde duran Oktav, “Hoca Şükrü dedemin muhalif kişiliğinden bahsetmek istiyorum. 1923 yılının Ocak ayında Mustafa Kemal Paşa Meclis’i lağvedip yeni bir yönetim kurulacağı zaman Batı Anadolu gezisine 15 Ocak 1923 tarihinde çıkıyor. Ertesi gün Hoca Şükrü dedem arkadaşlarıyla birlikte 28 sayfalık hilafetin kaldırılışına karşı çıkan ince bir risaleyi hazırlayıp Meclis’te dağıtılmasını sağlıyor. Bu risalenin altında bu insanların imzaları yoktur. İmza şöyle; Risale ile sonuç niteliğinde bir mukaddime var. Mukaddime’de TBMM azasından Karahisar-ı Sahip Mebusu Hoca Şükrü imzası var. Bu çok büyük bir cesaret isteyen birşeydir. Çünkü hayatı pahasına böyle bir dönemde Risale’nin Meclis’te dolaştırılması Mebuslara dağıtılmasını sağlıyor dedem. Örgütçü bir adam çok enteresan bir şeydir. Hayatıda tehlikede biliyoruz fakat vazgeçmiyor. Bunun karşılığında Mustafa Kemal Paşa hemen karşı risale hazırlatıyor. 28 sayfalık risaleye karşı 30 makaleden oluşan 239 sayfalık bir karşı risale hazırlatıyor. İstanbul’daki gazeteciler; Ahmet Emin Yalman, Celal Nuri, Ağaoğlu Ahmet, Yunus Nadi, Halid Rıfkı, Ziya Gökalp’le çalışıyor. Karşı risalede yer alan makalelerin sahibi bu isimlerdir. 30 makaleden sadece 24’ncü makalenin adı yoktur. F ve C kodlu yani ad belli değildir. ‘Hoca Şükrü Efendi’ye Cevaptır’ başlığıyla direk dedeme cevap veren bir makaledir.” diye konuştu.
“FARKLI GÖRÜŞLERDE DE OLSA
DÜŞMANA KARŞI BİRLİKTE
SAVAŞAN ATALARIN TORUNLARIYIZ”
Hilafetin kaldırılması sürecinde çok büyük bir güç çatışması olduğuna dikkat çeken Oktav, “Bunları niye anlatıyorum? Çünkü çok büyük bir güç çatışması var. Milli Mücadele devam ederken bu güçler çatışması aslında 1920 Meclisi’nde de vardır. Ben 30 küsur yıldır üniversitede öğrencilerime ders öğretiyorum. Diyorum ki; Tarihinizle övünün. Mustafa Kemal Paşa ile övünün, İsmet İnönü ile övünün, Abdülhamid Han ile övünün ve dedem gibi muhaliflerle övünün. Çünkü demokrasi bizim genlerimize işlemiş. Hiçbir ülke yok ki şurada İngiliz’le, Yunan’la savaşıp şurada da Meclis’e gelip birbirleriyle siyasi görüşlerini çatıştırsınlar. Bu kavga etmek değildir. İdeolojik bir halkın zümresi, benim dedemin içinde bulunduğu ikinci gruptur. Bu grupta Mehmet Akif Ersoy gibi İslam Âlimlerinin bulunduğu hilafet için savaşan kişiler yer alır. Halkın zümresi yeşil ordu diye bir grup vardır. Yeşil Ordu Sovyetler Birliği’nin Kızıl Ordusu’ndan ilham alınarak İslam’ın rengi yeşil olduğu için bu ismi tercih eden bir grup Meclis içerisinde yer almıştır. Şunu söylemek istiyorum; Meclis içerisinde farklı görüşlerden ama düşmana karşı savaşmak gerekiyorsa beraber savaşan demokrasi içine işlemiş ataların torunlarıyız biz. O yüzden asla ayrışmamalıyız. O yüzden aşırı ideolojik şekilde birbirimizle çatışmamalıyız. Elbette görüş alışverişinde bulunacağız.” şeklinde konuştu.
“BÖYLE BİR ARZUM YOK AMA İSTENİRSE HİLAFET TEKRAR GELEBİLİR”
KewGarden’de İngiliz Dışişleri Bakanlığı arşivinde hilafetle ilgili belgelere ulaştığını tekrarlayan Oktav şunları söyledi: “İngilizler hilafetin kaldırılması için ne lazımsa yaparlar. İslam dünyasının büyük bir silahını elinden alırlar Türkler’in. Osmanlı demeyeceğim artık. Neden Mustafa Kemal Paşa hilafetin kaldırılmasını ister? Aslında halifenin elinden alınır. Hilafet Meclisi’ndir dedemin dediği gibi. Meclis’tir hilafet. Yani halife hal edilmiştir. Hilafet kaldırılmamıştır. Eğer bugün mecliste partiler tekrar biraraya gelse, böyle bir arzum falan olduğundan değil bunu sadece teknik açıdan söylüyorum, hilafet tekrar gelebilir. İnanın uluslar arası siyaset aynı zamanda dinler arası çatışmadır. Bu uluslar arası sistemde çok büyük bir infiale yol açar. Mesele öyle bir raddeye gelmiştir ki iş, halifelik mi ulusal egemenlik mi tartışmasına dönmüştür. Hoca Şükrü dedem gani gani rahmet olsun bakmıştır ki ben vazifemi yaptım diyerek Maltepe’deki köyüne çekilmiştir. Bir sene kadar korkudan evinden çıkamamıştır. Dedem değil ninem korkudan sedef hastalığına tutulmuştur. Vücudu bütün sedef hastalığından perişan olmuştur. Çünkü onlar için zor bir dönem başlamıştır. Fakat dedem vaizliğe devam etmiştir. Bir hac dönüşü de 25 Aralık 1950 tarihinde son nefesini vermiştir. Ruhu şad olsun. Görüşleri, vicdanı, dürüstlüğü, vatanseverliği tüm gençlere örnek olsun.”
“DEDİMİZE GÖSTERİLEN VEFAYA MİNNETTARIZ”
İ. Şükrü Çelikalay’ın torunu Suat Sarısoy yaptığı konuşmada, Hoca Şükrü’nün torunu olmanın çok ağır bir sorumluluk olduğunu ifade etti. Sarısoy, “O’nun torunu olmaktan hep gurur duyduk. Vefa toplantısını düzenleyen bu vefa duygusunu gösteren ilimizin tüm yönetimine ailem adına teşekkür ediyorum. Şükran borçluyuz, çok mutluyuz, Allah razı olsun. Dedemin hayatı, kişiliği ve değerleriyle ilgili bilim insanları, tarihçilerimiz görevlerini yaptılar. Allah razı olsun. Keşke daha önce doğmuş olsaydım çünkü rahmetli dedim 1950 yılında vefat ettiğinde ben 2 yaşındaydım. Beni hatırımdakiler annemden, ağabeyimden, ablamdan duyduğum hikâyeler ve kahramanlıklarla sınırlıdır. Gerçekten çok isterdim onun dizinin dibinde oturup dinleyebilmeyi. Biz üç kardeşiz. Dedemin iki kızı olmuş. Rahmetli Düriye teyzem ve rahmetli annem Sadiye hanımdır. Onlarında iki kızları birer oğulları olmak üzere üçer çocukları oldu. Bu aileden rahmetli dedemin torunları olarak 6 kişiyiz. Dört torun olarak bizler hayattayız.” dedi.
“AİLE FERTLERİNİN GÖSTERİLEN
VEFAYA ŞAHİT OLMASI ÇOK ANLAMLI”
İl Genel Meclisi (İGM) Başkanı Burhanettin Çoban, merhum Şükrü Çelikalay’ın hatırasına hürmet edilen güzel ve özel bir vefa programı gerçekleştirildiğini söyledi. Çoban, “Özelikle rahmetli Şükrü Hocamızın torunlarının çocuklarının vefa programında yer alarak bu vefaya şahit olmaları çok anlamlıdır. Bize bu toplantı için emir veren böyle bir toplantı düşünüp yapılması noktasında iradesini ortaya koyan Orman ve Su İşleri eski Bakanımız Veysel Eroğlu’na çok teşekkür ediyorum. Kendileri bu talimatı vermiş Sayın Valim, Değerli Başkanımız, şehrimizin tüm yetkilileri, İl Özel İdaremizin Genel Sekreteri, Yazı İşleri Müdürlüğü bu organizasyonu üstlenmişlerdir. Hepsine teşekkür ederiz. Katılımcılar olarak hem tanıtım filminden hemde torunlarının çocuklarından çok güzel bilgiler edindik. Şükrü Çelikalay’ı yakından tanıdık. Sergide kırmızı yeşil şeritli madalyayı gördük. Bunun anlamının; Kurtuluş Savaşında cephede bizzat iştirak edenlere kırmızı şeritli madalya verilmesi, cephe gerisinde Kurtuluş Savaşına emeği geçenlerede yeşil şeritli madalya verilmesi olduğunu öğrendik. Rahmetli İsmail Şükrü Çelikalay büyüğümüze kırmızı-yeşil şeritli madalya hem cephede hemde cephe gerisindeki üstün hizmetleri dolayısıyla verilmiştir. Ne mutlu böyle bir kahraman herhalde başka bir yerde yoktur. Bizler Afyonlular olarak böyle bir kahramanın memleketinde bulunmaktan gerçekten çok mutluyuz. Hoca Efendi de siyasi, yazar ve vaizlik olmak üzere herşey vardır. İnşallah onun örnekliğinde ülkemizden ve İslam dünyasından birçok fertler yetişir. 3 yıl 4 ay süreyle yaptığı milletvekilliğinde 300 soru önergesi vermiş. Demek ki aktif, ülke meseleleriyle ilgilenen bunları dert edinip meclise taşıyormuş. 3 yıl 4 ayda 300 soru önergesi vermek ciddi bir meşgale gerektirir. Onun izinden yürümek hepimize nasip olsun. Adının bir alt geçide verilmesinden dolayı Belediye Başkanımız Mehmet Zeybek’e çok teşekkür ediyorum.” diye konuştu.
“MISIRLIOĞLU’NUN SARIKLI MÜCAHİTLER KİTABINDAN BİR AFYONLU OLARAK GURUR DUYDUM”
Afyonkarahisar Belediye Başkanı Mehmet Zeybek, 25 Aralık 2021 tarihinin rahmetli İsmail Şükrü Çelikalay’ın vefatının 71. yıldönümü olduğunu belirterek merhumun rahmet ve şükranla yâd edildiğini söyledi. “Rabbim mükâfatını kat kat versin.” diyen Zeybek şunları kaydetti: “Ben Şükrü Hocamı her ne kadar birileri ‘Takkeli deli Kadirde’ deseler onları ben kendi vicdanlarına havale ediyorum. Afyon’da, Türkiye’de yakın tarihi benimsemiş yakın tarihi iyi irdelemiş Kadir Mısırlıoğlu’nun Kurtuluş Savaşı’ndaki ‘Sarıklı Mücahitler’ isimli kitabından okumuş ve bir Afyonlu olarak gurur duymuştum. Karayolları kavşağımıza bir alt geçit yapalım dedik. 195 günde bitmesi gereken alt geçidimizi belkide en kısa sürede 160 günde tamamlayarak oradaki trafik akışını rahatlatalım istedik. Alt geçidin açılışına hazırlanırken ismini hiç kimse ile paylaşmadım. Açılışta Valimiz dedi ki ‘Sayın Başkanım bu alt geçidin ismi nedir?’ diye sordu. Bende Kadir Mısırlıoğlu’nun Sarıklı Mücahitler kitabından aldığım bilgileri görüntülerde de izledik. Afyon işgal altındayken yokluk var. Silah yok at yok. Savunma durumumuz neredeyse sıfır. Şükrü hocam Atatürk’e gidip, ‘Bana 40 tane tüfek, 40 tane at verirsen ben Yunan’ı Afyon’dan bu tarafa geçirmem.’ diyor. Mustafa Kemal ordonatı açıp baktığında kırık bir tüfekten başka hiçbir şey bulamıyor. Şükrü hocaya ne yapalım diye soruyor. Şükrü hoca da Atatürk’e ‘O zaman müsaade et ben Hacı Bayram da bir vaaza çıkayım.’ diyor. Rahmetli tanıtım filminde de ifade edildiği gibi vaazda diyor ki, ‘Vatan toprağı düşman çizmeleri altında çiğnenirken duvarda asılı tüfeklerle, ahırda beslediğiniz atların vebalini veremezsiniz.’ O zaman ilim adamları toplumda fark edilsin diye ilmiye cübbesi giyerlermiş. İlmiye cübbesinin altında asker kıyafetiyle kalkıp cemaate diyor ki ‘Bunun vebalini veremezsiniz. Ben ilmiye cübbemi çıkarıp cepheye gidiyorum.’ deyince halk galeyana gelmiştir. Koşarak evlerinden tüfekleri ahırlarından atlarını alıp Hacı Bayram Camii avlusuna bırakıyorlar. Hoca Şükrü içerisinden 40 tüfek 40 atı alarak Mustafa Kemal’e kalanını alınabileceğini söylüyor. Onlarda dönüp Hıdırlıkmekviinde mazgallar yaparak soba borularını yerleştirerek sanki elde top, tank varmış gibi. Sabah uyanıp Yunan baktığında Türkler taarruza geçecek gibi toplar yerleştirilmiş görüntüsü veriliyor. Kendisini bu ince düşüncesinden dolayı tekrar rahmetle anıyorum.
“SIRADA DEHŞET-İ NEBİ’NİN İSMİNİ BİR YERE VERMEK VAR”
Şükrü Hoca gibi bir değeri Afyonkarahisar yetiştirdiği için yeni alt geçide Şükrü Hoca’nın ismini verdiklerini belirten Zeybek şunları söyledi: “Alt geçide Şükrü Hocamızın ismini vereceğimizi ifade ettiğimizde Valimiz ve Milletvekillerimiz ve Afyon halkı gerçekten müteşekkir oldular. Alt geçit açılışında yaptığım konuşmada da söyledim. Bende Afyon milliyetçiliği vardır. İnşallah Dehşet-i Nebi Efendi’nin ismini de uygun bir yere vereceğiz. O da Afyon’un yetiştirdiği ender insanlardandır. İnşallah ömrümüz vefa ederse yeni bir yere de onun ismini vermeyi düşünüyoruz. Ruhu şad olsun.”
“YÜZ YIL SONRA AYNI VİCDAN
15 TEMMUZ’DA MÜCADELE ETTİ”
AK Parti Milletvekili İbrahim Yurdunuseven, Afyonkarahisar’ın şehitler diyarı bir toprak olduğunun altını çizdi. Yurdunuseven şöyle konuştu: “Bu şehitler diyarı topraklarda Şükrü Hoca gibi bir sarıklı mücahiti anıyoruz. Şükrü Çelikalay hocamızı rahmet ve minnetle yâd ediyorum. Üzerinde İlmiye Cübbesi ve asker elbisesiyle Hacı Bayram Veli Camiinde vaaz verirken cübbesini çıkarıp ben artık cepheye gidiyorum diyen ve gerçekten büyük bir mücadeleden hem alim hem cephe anlamında mücadele eden büyük bir kişiliktir. Hem kırmızı hemde yeşil şeritli İstiklal Madalyası kazanmıştır. Kendisini tekrar rahmet ve minnetle yad ediyoruz. TBMM’nin Afyonkarahisar’dan ilk mebusudur. Özellikle Meclis kayıtlarını açıp baktım. Üç yıl 4 aylık görev süresinde 304 soru önergesi vermiş. Bu sayıda soru önergesi vermek çok büyük bir fikir, ilim ve çaba gerektiren bir şeydir. Hakikaten önemli bir şeydir. Hocamızın da ifade ettiği gibi ikinci dönem muhalif olduğundan mebus olmamış. Zaman ve mekân farklı olabilir ben yüz yıl sonrasına gelmek istiyorum. Günümüze geldiğimizde 15 Temmuz 2016 tarihinde zaman, mekânlar belki yüzler farklı. Ama aynı vicdan, aynı vatanseverliktir. İşte bu millete sevdalı evlatları, şehit sevdalıları 15 Temmuz gecesi Cumhurbaşkanımızın talimatıyla aynı amaçla bu vatanın topraklarına düşman çizmesi değmesin birileri işgal etmesin diye gerçekten büyük bir mücadele örneği verdiler. Meyhanelerden çıktılar kalktılar 201 şehit verdik. Demek ki bu topraklar hakikaten şehitler diyarı. Atalarının evlatları gereğini yapmıştır.”
“ALLAH BİZİ VATANIN BATTIĞINA SEVİNENLERDEN HİÇ ETMESİN”
AK Parti Milletvekili Ali Özkaya, siyasi tarihi çok meraklı olduğunu son 2 yıl boyunca 30 kadar Kurtuluş Savaşı dönemi komutanlarının hatıratlarını okuduğunu söyledi. Özkaya sözlerine şöyle devam etti: “Ben hatırat okumaya çok önem veriyor, zaman ayırıyorum. İsmail Şükrü Çelikalay’ları öğrencilikte tarih bilgimizle okuduk, öğrendik. Ama İsmail Şükrü Hoca’yı gerçekten bilmediğimizi son 3 yıl içerisinde sözünü ettiğim kitapları derinlemesine okuyunca anladım. Kazım Karabekir’in hatıratlarından Salih Bozok, Cevat Abbas Gürel, Ali Fethi Okyar hepsinin hatıratlarını okuduğunuzda Çelikalay’ın kahramanlığını görüyorsunuz. Bu çok önemlidir. O günün şartlarında 1912 Balkan Harbinden itibaren 1919 yılının sonuna kadar sürekli savaş var. Koca imparatorluk bitmiş İstanbul ve İzmir her yer işgal edilmiş. Yeniden bir Kurtuluş Savaşı başlamış. Bir tarafta İstanbul’da esir bir Şeyhülislam’ın verdiği bir fetva var. Kuvva-i Milliye’ye kalkanların katli vaciptir diyen bir fetva. Karşı bir fetva esir kişinin hürriyeti ve görüşleri yoktur. Dolayısıyla bu fetvanın kıymeti yoktur diyen karşı hocalar vardır. Bunları okuduğunuzda o karşı duran insanların kahramanlığını daha iyi takdir ediyorsunuz. Normal zamanlarda elbette cephe belliyse herkes kahraman olacaktır. Ama ortalık çok karışıksa 15 Temmuz gibi dönemlerde o zaman nerede durduğunuz, kimin kazandığında kahraman kimin kazandığında vatan haini olduğu o dönemlerde çok daha belli oluyor. Birinci Meclis çok ilginç bir meclis’tir. Türk Milletinin her ferdini, her görüşünü temsil eden bir Meclis’tir. Oradakilerin 3 hedefi vardı. Birincisi hilafetin kurtulması, dinin kurtarılması, vatanın kurtarılmasıdır. Farklı insanlar ama mutlak bir beraberlikleri var. Bu amacı gerçekleştirmek için kuruduğu 23 Nisan 1920 tarihinde açılan birinci Meclis için değişik rivayetler olmakla birlikte 114 mebus geliyor. Eylül 1920 yılına kadar seçimler sürüyor. Sayı değişmekle birlikte 120 kişiyle başlıyor. İsmail Şükrü Çelikalay hoca da bu 120 kişinin başındadır. Afyonkarahisar 5 yeni seçilen mebusu 5’de Meclis-i Mebusan’dan gelenlerle 10 mebusla temsil edilen ender illerden birisidir. Savaş için kaçırılan silahlardan birisini de 23. Fırka Komutanı Yarbay Mebus-u Meclisan Üyesi Ömer Lütfi beydir. İşte bu kahramanlar biraraya geliyor ve tam 9 ay düzenli ordu kuruluncaya kadar Yunan’ı Dumlupınar’da durduruyorlar. Bu çok zor birşey. Ama bu insanlar bunu yapıyor. Yüz yıl sonra buranın yöneticileri ve insanları vefa gösterin onu anıyorlar ve isimlerini veriyorlar. Allah onlara gani gani rahmet eylesin. Şimdi bizlerde mebus olarak o makamı temsil eden kişiler olarak her hal ve şartta onlara layık olmalıyız. Vatanın battığından sevinen insanlardan Allah bizi hiç etmesin. Siyasal düşüncemiz ne olursa olsun bu vatan batarsa gelen düşman hiçbirimize hayr etmez.”
“ÇELİKALAY VE TÜM KAHRAMANLARIMIZDAN ALLAH RAZI OLSUN”
Orman ve Su İşleri eski Bakanı, AK Parti Milletvekili Veysel Eroğlu, kahraman İsmail Şükrü Çelikalay’a özel hazırlanan vefa programı nedeniyle Vali Gökmen Çiçek’e, Belediye Başkanı Mehmet Zeybek’e, İGM Başkanı Burhanettin Çoban’e ve emeği geçen herkese teşekkür etti. Eroğlu şöyle konuştu: “İsmail Şükrü Çelikalay’ın hayatı anlatıldı ona girmeyeceğim. Ama bugünlere nasıl gediğimizi kısaca bir tarih süzgecinden geçirerek anlatmak istiyorum. Osmanlı geçirdiği harplerin sonunda bitap düşmüştür. Ancak maalesef ordu siyasete bulaşmıştır. Onu anlatmaya gerek yok. Ordu siyasete bulaştığında tam o sırada 1. Dünya Savaşı patlak vermiştir. Biz harbe dâhil olmadık. Ancak harbe dâhil olmamız gerçekten gaflet ve ihanettir. Bizim 1. Dünya harbine girmemiz gerçekten büyük bir saçmalıktır ve ihanettir. İsmail Şükrü Çelikalay bir ilim adamı olmasının yanı sıra iyi bir hatiptir. Cesur bir insan kahramandır. O ve onun gibi kahramanlarımızın hepsinden Allah razı olsun. Gurur duyuyoruz. Torunu Zeynep hocanın çok güzel ifadesiyle kendisi gerçekten düşündüğünü söylemekten çekinmeyen bir kahramandı. Kahraman Meclis’te iki Şükrü vardı. Birinci bizim Şükrümüz İsmail Şükrü, ikincisi Trabzon mebusu Ali Şükrü’dür. Bunlar kahramanca mücadele ettiler. Ama Ali Şükrü mücadelesini hayatıyla ödedi. Allah ondan da razı olsun. Muhalefette oldukları için herşeyi çıplak şekilde söylediler. Aslında bu demokrasinin gereğidir. Bir yerde 3 T dediğimiz; Tenkit, tavsiye, teklif olmazsa gelişme olmaz. Hakikat fikirlerin çatışmasından ortaya çıkar. Dolayısıyla her fikre açık olacağız. Tabi belli değerlerimizden taviz vermemek kaydıyla bunu yapacağız.”
“AFYON’DA ŞÜKRÜ ÇELİKALAY ANLATILACAK”
Programın son konuşmasını Afyonkarahisar Valisi Gökmen Çiçek yaptı. Fahri bir Afyonlu olarak 43 yaşına kadar kahraman İsmail Şükrü Çelikalay’ın hayatını detaylı incelememenin vicdan azabı ve utancını yaşadığını söyledi. Çiçek şunları kaydetti: “İl Valisi olarak dinlediğim konuşmalar sırasında şunu söyledim; Şu anda Afyonkarahisar’da ilk ve orta derecede öğrenim gören şehrimize bir şekilde yolu düşen Şükrü Çelikalay’ı bilmeyen hiç kimse kalmasın. 10 yaşındaki oğlumu karşıma alıp Şükrü Çelikalay’ı araştırıp okumasını isteyeceğim. Bu akşam evimizdeki konu Şükrü Çelikalay olursa bir milat olur. Arkasından Milli Eğitim’deki arkadaşlar Şükrü Çelikalay’ın ilkeli duruşu ve yaptıklarını tüm Afyonkarahisar’da anlatılacak.”
Vefa programı akabinde Fatih Mahallesi’nde bulunan merhumun ismini taşıyan İsmail Şükrü Çelikalay Camiinde Çelikalay’ın ruhuna ithafen Kur’an-ı Kerim okutuldu.
>> Burcu AYDIN’ın Haberi

Bakmadan Geçme