• Haberler
  • Gündem
  • 'Sosyal sermaye'nin anahtarı güvenilirliktir – Kocatepe Gazetesi

'Sosyal sermaye'nin anahtarı güvenilirliktir – Kocatepe Gazetesi

Afyonkarahisar Otobüs İstasyonu Turizm A.Ş Başkanı Kadir Altınkaya, Hollanda'nın İstanbul Başkonsolosluğu Kültür ve Ateşeliği ile İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından 3 yıldır yürütülen 'Sanat ve Kültür Yoluyla Bağlantılar Kurmak' adlı programda 19 il arasından seçilen konuşmacılardan birisi olarak Afyonkarahisar'da esnaf birlikteliği, sosyal sermayenin gücü ile nasıl başarı elde edildiği üzerine konuştu. Altınkaya, program değerlendirmesini [&hellip]

Afyonkarahisar Otobüs İstasyonu Turizm A.Ş Başkanı Kadir Altınkaya, Hollanda’nın İstanbul Başkonsolosluğu Kültür ve Ateşeliği ile İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı tarafından 3 yıldır yürütülen “Sanat ve Kültür Yoluyla Bağlantılar Kurmak” adlı programda 19 il arasından seçilen konuşmacılardan birisi olarak Afyonkarahisar’da esnaf birlikteliği, sosyal sermayenin gücü ile nasıl başarı elde edildiği üzerine konuştu. Altınkaya, program değerlendirmesini Kocatepe Gazetesi muhabirine yaptı.
Burcu Aydın: Öncelikle “Kültür Yoluyla Bağlantılar Kurmak” adlı programının ne olduğunu ve bu programın içeriğinin ne olduğunu anlatır mısınız?
Kadir Altınkaya: Bu program iki gün süreli bir programdı. Hollanda Başkonsolosluğu Kültür Ateşesinin, İstanbul Kültür Sanat Vakfı’na bir proje ile müracaatında, bundan 3 yıl önce başlayan bir programdır. Programın özü; Hollanda Başkonsolosluğu, ülkede yaşayan 180’e yakın farklı milletlerin kültürlerini tanımak, Hollanda’daki yaşamlarını kolaylaştırmak, Hollanda ile bu beraberliği zor değil, kolay hale getirmek için başta Türkler olmak üzere Türkiye’ de kendi ülkesine gelen insanları tanımak istemişler. Onların kültürel yapılarını gözlemek istemişler. Daha önce bu amaçla hep yaptıkları işler Büyükşehirlerde olur imiş. Bunu Anadolu şehirlerine yaymak istemişler. Bunu da kiminle iyi yapabiliriz, nasıl olur düşüncesinden hareketle İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın kapısını çalmışlar. Orada iki hanım var. Birisi İstanbul Kültür Sanat Vakfı adına Özlem Hanım, birisi de Hollanda Başkonsolosluğu adına İpek hanım. İKSV’nin en iyiyi, en doğruyu yapabileceklerini düşünerek bu talebi yapmışlar.
Burcu Aydın: Peki sizinle nasıl irtibata geçtiler? Daha da önemlisi sosyal sermaye ilkesinin hayata geçtiği ile olan Afyonkarahisar’ı nasıl keşfetmişler?
Burcu Aydın: Projenin kabul edilmesi ardından İstanbul Kültür Sanat Vakfı ve Hollanda Başkonsolosluğu birlikte 36 aya yakın bir sürede Anadolu’nun tespit ettikleri 19 ilinde kültür ve sanat açısından yenilikler, şehri etkileyen, şehir insanını heyecanlandıran birliktelikleri ve yeni çıkışları aramaya koyulmuşlar. Bu çıkışları yapanları arama sırasında bizim Afyon Otogarımızı da ziyaret ettiler. Ben de onları misafir edip dinlemek istedikleri otogarın öyküsünü anlatmıştım.
Burcu Aydın: Konferansta ağırlıklı olarak neyi anlattınız?
Kadir Altınkaya: Şimdi açıkçası bu işte fikir babasının, baş mimarın çok önemli olmadığı kanaatindeyim. Sebebi de şu; Sizde her türlü fikir olabilir, her türlü hayal olabilir, bunları güncelleştiremez, bunları kiminle yapacağınızı iyi seçemezseniz fırsatları değerlendiremezsiniz. Fırsatların değerlendirilmesi için bu bütün değerlerin bir araya nasıl getirileceğini bilmek ve bunları bir araya getirmek lazım. Bu doğrultuda 26-27 Mayıs 2019 tarihinde yapılacak olan konferansa beni katılımcı olarak çağırdılar. Ben de sürdürülebilir şehircilik üzerine bir sunum yaptım. Sürdürülebilir şehircilik konusunu ana hatlarıyla anlattık. O ortamda çeşitli doğa, sanat ve kültür alanlarından kişiler her bir şekilde, en şeyi, her şeyi doğrusunu yapılması üzerinde konuştular. Ben de Afyon Otogarının hikâyesini sürdürülebilir şehircilik örneği olarak sürdürülebilirliğin, sosyal sermayeli ve güvene dayalı işbirliğin paylaşımcılığı olduğu anlattım.
Burcu Aydın: Afyon Otogarındaki bu durumu ve sürdürülebilirliği nasıl keşfetmişler? Bu anlamda siz sunumunuzda nelerden söz ettiniz?
Kadir Altınkaya: Güvene dayalı sosyal sermayenin ürünü olan Afyon Otogarında on yılı doldurduğumuz izlenmiş. Bizim 10. yılımıza nasıl geldiğimizi merak ettiler.  Ben de ısrarla doğru bilgi kullandığımızı, işi doğru yaptığımızı anlattım. Çünkü biz müşterilerimiz kimse onlara doğru hizmet sunmanın, onlardan alacağımız karşı gelirinde doğru yerde kullanılmasıyla başarı sağladık. Bunları anlattım. Başarımızın en önemli unsurlarından birisi hem hizmet kalitemiz hem de ürettiğimiz ürünleri tüketici açısından tüketilebilir ve beğenilerek tercih edilir olmasıdır. Daha önemli olan da bu durumun sürdürülebilirliğidir.
Burcu Aydın: Programda sunduğunuz sürdürülebilirliği biraz açar mısınız?
Kadir Altınkaya: Sürdürülebilirliğin çok önemli yanlarından birisini şöyle bir örnekte vermek lazım. Biz bu otogarı 5 milyon sermaye ortaya koyup 20 milyonluk bir yatırım olarak yaptık. 15 milyon gibi bir ciddi bir borçlanma gerçekleşti. O borçlar Allah’a şükür ödendi. Zor bir dönemden geçtik. Önemli bir sıkıntıyı atlattık. Bu da bizim açımızdan ayrı bir başarıdır. O da şu; kredilendirme sırasında bir banka neredeyse bizim son can suyumuz olacak bir kredi dilimini bize vermedi. Biz de bu otogarı 8 ay çalıştırmıştık. Sonuçta Belediye ve yetkililere müracaat ettim. Banka krediyi kesince, ‘Efendim biz zordayız. Bu otogarı siz yeni Belediye ve hangi kurumsa devralsın, sıkıntı çözülsün’ dedik. Bu yapılmış iş boşa gitmesin demiştim. Sağ olsunlar, yöneticilerimizden de şu cevap geldi. Burayı 8 ay içerisinde Afyon’ u memnun edecek bir çalışma sergilediniz. Çok güzel çalıştırdınız, biz size yardımcı olalım dediler. Yöneticilerimizin, Belediye Başkanımızın, Bakanımızın, İl Genel Meclisi Başkanımızın önümüze düşmesiyle biz kredi aldık. Devlet bankalarından birisinin Genel Müdürü ‘Otogara kredi mi olur kardeşim?’ diye sordu. Biz de bu otogarda işi böyle yapıyoruz diye halimizi anlattık. Bu otogarda böyle iyi bir iş yapıyoruz. Şöyle güzellikler sergiliyoruz. Olur, mu falan derken biz de size uygun kredi yok denilmişti. O zaman gazetelerde okumuştum. Avrupa Yatırım Bankasının şehrin yaşam konforuna katkıda bulunan binalara kredi verilir durumu söz konusuydu. Genel Müdürden kredi dosyalarını talep ettim. Okuduklarımı orda gördüm. Çalıştıktan sonra 1 hafta sonra gittim. Biz bu şehrin konforuna nasıl katkıda bulunacağımızı anlattım onlara. Sonra oradaki Genel Müdür dedi ki ‘Yahu ne adamsınız. Biz bu krediyi bir türlü kullanmıyorduk’ dedi. Meğer o krediyi ilk biz kullanmışız.  
Burcu Aydın: Otogarın günlük şehir hayatına katkılarını ne şekilde anlattınız?
Kadir Altınkaya:  Bu şehrin otogarına şehre gelen misafir doğru ağırlanır, doğru misafir edilirse yan gelir çok artar. Bu şehre yatırımcı gelir. Bu şehre eğitilmeye insan gelir. Bu şehri geliştirir diye düşünüyorum. Katıldığım toplantıdaki sunumda işte bunları da izah ettim. Mesela ilk 8 ay otogarı iyi çalıştırmak, şehirle iyi bir intiba oluşturmak hakikaten bizim dar boğazımızı açtı. Tabii ki bu da çok önemlidir. İnsanlar bir yatırım yaparken sadece para kazanmayı değil bir şehre, bir topluma ve çevreye de katkıda bulunmayı düşünürse işte karşısına böyle bir çözüm çıkıyor. Çünkü bunun farklı gelir bildirimleri oluyor.
Burcu Aydın: Afyonkarahisar’ı temsilen yaptığınız konuşmaya dönersek ana başlıklarıyla neler söylersiniz? Size göre bu konuşmadaki en temel kritik nokta nedir?
Kadir Altınkaya: Açıkçası belki de ekonomik olarak biraz teşviki yapabilecek işlerden birisi de budur. Bizim oradaki konuşmamızın başlığı “Değnekçilikten otogar sahipliğine” idi. Bu başlık bir özeleştiriyi değil mesleğin aslı ismini anlatır. Ben bunu o noktada söyledim. Değnekçiliğin sözlükteki anlamına baktığınızda bunu görürsünüz. Her orkestranın bir şefi olur. Ama kulağa da çok hoş gelmediği doğrudur. Orkestrayı yöneten şeftir. Nasıl şef orkestrayı düzenliyorsa sopa şefin elindeyse yani o motorlu taşıtları da değnekçi düzenler. Önemli olan olaya nasıl baktığınızdır. Eğitimin yeterli olması önemine değindim. Hatta bu konuda bir örnek de verdim. Rahmetli babam beni hiç otogara sokmadı. Adam olayım diye. Biz de okuduk adam olduk, meslek sahibi olduk diye düşünüyorum. Sonra merak ettim ya ben adam oldum da bizim ortaklarımız ve çocukları neden adam olmasın dedim. Düşündüm otogarda 7 gün 24 saat iş yerinde olan babalar hiçbir öğünde sofrada değiller. Böylece kafamda kurumsal bir yapının nasıl olacağını şekillendirmeye başladım.
Burcu Aydın: Bu kurumsal yapı nasıl hayata geçirildi?
Kadir Altınkaya: Bu kurumsal kurumun nasıl olacağını da düşünüyorum. Otogar içinde çok rekabetli bir esnaf kuruluşu amma ilde temsili rakibi yok. Orijinalliği de burada. Herkeste bir tane otogar olur, içinde 30-40 esnaf olur ve bunlar rakiptir. İlginçtir yani bu rakipler iş hayatında sürekli yan yanadır ve ciddi sürtüşmeler içerisindedirler. Bu işi nasıl gerçekleştireceğimizi hayal ederek işe başladım. Ama düşüncelerimi yani hayallerimi şartlara göre güncellemeyi bildim. Afyon Belediyesi bir otogar yapmaya karar verdi. Bana da “İnşaat Mühendisiniz, otogarcılık baba mesleğiniz’ Toplumda konuşan kendini ifade edebilen bir insan olduğumdan ayrıca kimsenin hakkını kimsede bırakmama karakterimiz de bilindiği için bu iş bize emanet edildi. Ben ayrıca işletmecilik okudum. Oraya bir işletmecilik anlayışı ortaya koyduğumdan bu özellikte dikkat çekti. Bir süre sonra bana “Ağabey esnaflıkla birlikte bu otogarı sen yapar mısın?” Bu arada Afyon Belediyesi eski otogarın yerini ciddi bir daire karşılığı bir müteahhit firmaya vermişti. Açıkçası gene bir fırsattı bu.
Burcu Aydın:  Değnekçilikten otogar sahipliğine giden süreçteki sunumda size yöneltilen sorular nelerdi?
Kadir Altınkaya: Benden önce iki kişinin konuşması oldu. Neden bu çalışmaya başladınız diye soruldu. İki konuşmacının ortaya koydukları çok önemliydi. Bu da, bir şeyi yerinde incelemek ve kiminle oturup kalktığını iyi bilmekti. İş yapacağınız insanları iyi tanımaktı. Bilgi kadar güvenilirlikte lazımdır. Benim avantajlarımdan birisi rahmetli babamın da bu o camiada çok güvenilir, sıkıştıkları zaman müracaat ettikleri adam olmasıydı. Ben de yurt dışından geldikten sonra Afyon’da birçok insanların makine parklarında İngilizcemle bedelsiz işler yaptım. Bir yerde topluma yararlı bir insan olursanız, size güveniliyor. Artık diyor ki “Ya bu bizim Kadir işte yani bir sürü bedelsiz iş yaptırabiliyoruz her zaman. Adam zaten iyi kötü geçim şartlarını da kendisi sağlıyor” algısı oluşuyor. Otogarcılıkta kendimize göre iyi para kazandık. Sermayemize göre çok ciddi olan borçlarımızı 7-8 yılda ödedik.
Burcu Aydın: Türkiye’de otogarcılık anlamında ilk ve tek oldunuz. Sunumda bunları ne şekilde ilettiniz?
Kadir Altınkaya: İlk defa Türkiye’de bir otogarda şekercisiyle, kahvesiyle, çaycısıyla, bakkalıyla, acentesiyle, emanetçisiyle, tuvaletçisiyle hepsini ortak ettim. Bu bizde başlı başına bir yenilikti. Çünkü otogarların sahipleri olarak taşımacılar görülür. Otogarda iyi güzel bir şeylerin çıkması zorunluydu. Özümüze dönerek “O Lokum” üretimi ile lokumda da ürünün hijyeni ile ambalajıyla herkesin otogardan beklemediği kaliteyi ortaya koymaya mecburduk. Çünkü otogarlara olan güven sona ermişti. Bizim bunu yeniden tesis etmemiz gerekiyordu. Otogardan bir şey alınmaz algısını yıktık. Suyu 50 kuruşa, çayı 75 kuruşa satıyorum ki bize olan güven artsın. Tuvaletleri temiz tutuyorum ki bu insanların bize olan güvenleri artsın. Böylece bizim ürettiğimiz lokumu alsınlar. Amma adamsın ya havaalanına giden adam da para verecek, sizin buraya gelen de nasıl olsa parayı verecek denildi. Bu sözler beni uyandırdı. Sürekli müşteri veli nimettir. Beş sene önceki güvenin beş sene sonrasında da devamı yani işin sürdürülebilirliği önem taşır. Açılışı bilen biri kalkıp size “Açılışta her şeyi pırıl pırıl sundunuz daha sonra her şeyi bozdunuz! Sürdürülebilirlik bu mudur? Tabii ki hayır, mesela ucuzluk pazarlar bir hafta on günlük yer açıyorlar. Daha sonra tası tarağı toplar giderler. Ama bizim işimiz bu mantıkla yürümez. Tecrübelerimi yansıttığım sunumum da onlara şunu söyledim; “Güvenilirlik çok önemli” ki sosyal sermayenin anahtarı güvenilirliliktir.
Burcu Aydın: Bu programda diğer sunumlardaki gözlemlerinizi aktarır mısınız?
Kadir Altınkaya: Çorum Müzesinden bahsetmek isterim. Müze Müdürü bir alanı yatakhaneye çevirip hafta sonu ortaokul ve lise öğrencilerini yatılı misafir ederek bahçede temsili kazılar yaptırdığını dinledim. Orada  Tunceli’den bir sinemacı ile tanıştım. Kazım Öz’ün filmlerde rol almış ve yapımcılarıymış bunlar Zer diye bir film çevirmişler. Film Afyon’da Dersim’de evlatlık alınan bir hanımın daha sonra torunlarıyla Amerika’da tedavi sırasında tanışmasında mırıldandığı bir şarkıyı Amerika’daki müzik okuyan torunun merak etmesiyle ortaya çıkmış. Zer adlı şarkının özünü Tunceli’de bulmak için torunun gelmesiyle oluşan bir film. Kültür ve Turizm Bakanlığı önce destekleyip sonra yasaklamış. Olayın ve filmin ilginçliği; Çok küçük yaşta evlatlık verilen bir hanımın bir melodi sonucu yıllar sonra babaanne ve torun buluşmasını ortaya çıkarmasıdır. Torunun bu melodiyi merak etmesi olayları tetiklemiş. Bu filmin bir parçasını Afyon’da da çekmişler yaşayan bir aile Afyon’da bilinen bir ailenin filmi bu. >> Burcu AYDIN’ın Röportajı

Kadir Altınkaya kimdir?
Demiryolcu, Muhasebeci, Otel, Restaurant, Afyon Gönen Garajı İşletmeleri sahibi merhum Orhan Altınkaya’nın tek oğludur. 2006 yılından beri Afyonkarahisar Otobüs İstasyonu Turizm A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı, Afyon Kültür Turizm Derneği Başkanı, Afyon Şehirlerarası Yolcu Taşıma Acenteleri Derneği Başkanı ve Afyon Kitap Kulübü Kurucu Üyeliği gibi faaliyetlerde bulunmaktadır. Afyon Lisesi ve 1969-1974 dönemi İnşaat Fakültesi mezunudur. Dil öğrenmek için İngiltere’de bulunmuştur. Halen Afyon Otogarında Yönetim Kurulu Başkanı ve yönetici olarak çalışmaktadır.

Bakmadan Geçme