Şiirlerim gibiyim daha çok hüzne mail
Bir şair düşünün ki İstanbul ya da Ankara gibi büyükşehirde doğup büyümemiş. Bir şair düşünün ki geldiği yeri unutmamış, ama geldiği yer ile kendini kısıtlayıp da kalmamış. Bir şair düşünün ki 2035 kadar kendine pek çok hedef koymuş, o hedeflerin birçoğuna şimdiden ulaşmış. Şair Özgür Çoban'dan bahsediyoruz. Afyonkarahisar'da adı dilden dile söylenegelen ve neredeyse 'efsane'ye [&hellip]
Bir şair düşünün ki İstanbul ya da Ankara gibi büyükşehirde doğup büyümemiş. Bir şair düşünün ki geldiği yeri unutmamış, ama geldiği yer ile kendini kısıtlayıp da kalmamış. Bir şair düşünün ki 2035 kadar kendine pek çok hedef koymuş, o hedeflerin birçoğuna şimdiden ulaşmış. Şair Özgür Çoban’dan bahsediyoruz. Afyonkarahisar’da adı dilden dile söylenegelen ve neredeyse “efsane”ye dönüşen Şair Özgür Çoban, Afyonkarahisar Belediyesi tarafından düzenlenen Sanat ve Edebiyat Şöleni’ne katıldı. Çoban, Şölen’den önce Gazeteniz Kocatepe’ye şiir üzerine görüşlerini ve gelecek planlarını anlattı.
ŞİİR HAYATIMDIR, HAYATIM ŞİİR
GAZETENİZ KOCATEPE: Afyonkarahisar’dan çıktınız ve bugünlere geldiniz. Afyonkarahisar’da nasıl bir yaşamınız vardı?
ÖZGÜR ÇOBAN: Afyonkarahisar, hayatımın önemli dönüm noktalarından bir tanesi. Yaşam denince “Şiir hayatımdır, hayatım şiir” mısrası aklıma geliyor. Ben on bir yaşında Sultandağı’nın Kırca Köyü’nden parasız yatılı sınavını kazandığım için buraya geldim. Şemsettin Karahisari Ortaokulu’ndan mezun olduktan sonra Afyon Lisesi’nde okudum ve oranın yurdunda 5 seneden fazla kaldım. Yaramaz ve çılgın bir öğrenci olduğum için lisenin son sınıfını Sultandağı’nda okumak zorunda kaldım. Sonra tekrar buraya döndüm, bir dershanede öğretmenlik yaptım, radyo/ TV programları yaptım ve gazetenizde edebiyata dair yazılar kaleme aldım.
İLK ŞİİR ORTA-2’NCİ SINIFTA
Şiir yazmaya o zamandan mı başladınız?
Benim ilk şiirim ilkokul yıllarındaydı. Onun bir nüshası yok elimizde. Kayda değer ilk şiirimi orta 2’de yazmıştım. Ne kadar kayda değerse.Şemsettin Karahisari Ortaokulu’ndaydım. Babam şiir gibi konuşur. Anne tarafında da dayılarımınkendi çaplarında bir şeyler yazdıkları vakidir. İnsanın yaradılışında şiir olduğunda, insan ister istemez buraya meylediyor. Son yazdığım dörtlüklerin birinde şöyle diyorum:
Şair eylemiş kader, müstesnayız ezelden
Canânın cefasına aşinayız ezelden
Bir an mülaki olduk, her dem hasret kalsak da
Ah, elâ gözlerine müptelâyız ezelden
Şiiri bir ölçüyle yazıyorsunuz, bu da emek gerektiriyor.
O, şiire nereden baktığınızla ilgilidir. Şiiri ne kadar ciddiye aldığınız da önemlidir. Kaliteli bir şiir yazmak isterseniz, serbest şiirin de emek gerektirdiğini düşünüyorum. Şu anda şiire Türkiye’de ciddi anlamda emek veren 3-5 kişiden biri olduğum kanaatindeyim. Yaşayan on önemli şair ya vardır ya da yoktur.
HECE’NİN ÖNEMLİ ESERLERİ
ARASINDA OLACAK
Siz bu on şair arasında mısınız?
Ona ben karar veremem. Şu an yazdıklarımla, yayımlanmamış olan yazdıklarımla Türk Edebiyatı’nda bana küçük ya da büyük bir parantez açılacağını düşünüyorum. “Gece Yarısı Rubaileri” ismini verdiğim bu eserle, bana açılacak parantezin daha büyüyeceğini düşünüyorum. “Hece”nin önemli eserlerinden birisi olacak. 6 ayda bir kitap çıkarayım derdinde olmadım hiçbir zaman. Kitaplarım en az 5 yıllık bir süreçten sonra yayımlanıyor.
HAYAT,
HAYAL VE EMEK
Yazdıklarınızı sildiğiniz ya da gözden geçirdiğiniz oluyor mu?
Gözden geçirmediğim hiç olmuyor. Benim bir ajandam vardır. Günlük neler yapacağımı yazarım. Neredeyse her gün şiirler ile ilgili notlar alıyorum, her şey ve herkesten bir şeyler öğrenmeye çalışırım. Ben emeği her şeyin üzerinde tutan birisiyim, ama Allah bir kabiliyet vermemiş olsa belli bir standardın üzerine çıkmak imkânsızdır. Bunu tersi de geçerli, Allah vergisi var ama kul gayreti yoksa yine ciddi bir gelişim söz konusu olmaz. Şiirlerim üç aşamada ortaya çıkar genelde. Anlık gelenleri not alırım. Sonra o şiirlerin iskeletini çıkarırım. Sonra ince işçiliği yaparım. Üçünün bir arada aynı anda çıktığı da olur. Hayat, hayal ve emek, şiirimin üç sacayağıdır.
Sevgilinin ardından bakanlar şair olur
Göz pınarından kanlar akanlar şair olur
Aşka türkü yakanlar ve bir tek mısra için
Her gece yatağından kalkanlar şair olur
ISMARLAMA ŞİİRLER YAZMAM
Şiirlerinizde gerçek kişilerin yanı sıra imgeler de yer alır mı?
Yüzde yüz aynı olmasa da hayatımdan birebir izler taşır. Sizin bir hikâyeniz vardır, ondan etkilenir ve şiir yazarım. Sevdiğim bir insan, bana hayat hikâyesini anlattı. Onun şiirini yazdım ve o da bestesini yaptı. Bu her zaman olmaz ama nadiren olur. Çok da anında şiir yazabilen biri değilim, ısmarlama şiirler de pek yazmam.
ŞAİR İLE ŞUUR İÇİÇEDİR
Şiir beste için yazılmaz; ama ahengi taşımak zorunda değil mi?
Şiir, o ahengi taşımak zorunda. Günümüz şarkı sözleri bunu ne kadar taşıyor, tartışmaya açık değil. (Maalesef çok vasat sözler şiir hükmünde değerlendiriliyor ve beste oluyor)Benim 90’ı aşkın şiirim bestelendi. Söz yazarlarına saygım var, ama şiir başka bir şey. Şairlik, Neyzenlik ve bestekârlık gibi bazı makamların ayrı bir önemi olduğunu ve hak eden insanlar için kullanılması gerektiğini düşünüyorum. Şair ile şuur içiçedir. Şair, gaibi kurcalayan bir çilingirdir Necip Fazıl’ın ifadesiyle. Âşık olmak, şair olmak, hamuş olmak. Şiirle ilgilenenlerin makamları sanki…
HAKK’IN
TAKDİRİ,
HALKIN
TAKDİRİ
Şairlik bir paye midir, edinilen bir unvan mıdır?
Paye, aslında önce Hakk’ın, sonra halkın ve nihayet edebiyat tarihçilerinin verdiği bir payedir. Bana halkın şairlik payesini verdiği kanaatindeyim. “Hak” vermese zaten şiir yazamazdım. Gerçi hakkımda hazırlanan yazılar oldu oldu; ama edebiyat tarihçileri de o payeyi verecektir; zaten halkın ve Hakk’ın takdiri olduktan sonra gerisi lafügüzaftır… Ortaya koyduğunuz eser kadarsınız. Bunu görmek gerekiyor. Eser koyan insanların ortaya çıkması gerekir. Benim hayallerimden biri, ölmeden değeri anlaşılan bir şair olmak…
Hâline tercümandır şeyda bülbül şairin
Nereye metfun olur sonu meçhul şairin
Ne yardan ne ağyardan kabul görür dünyada
Hayatından ziyade mevti makbul şairin
MEMLEKETİMİN İZLERİ,
ŞİİRİMDE VAR
Yazmak için testiyi nasıl dolduruyorsunuz?
Ben Edebiyat Bölümü mezunuyum, İslamî Türk Edebiyatı alanında doktora yapıyorum. Yaşayarak/çekerek doluyorum; çok doldum… ama şiir hakkında, teorileri hakkında bilmediğim çok şey olduğunu düşünüyorum. Ömrümün önemli bir kısmını Batı ve Doğu alanındaki şiir anlayışlarına ayırmayı düşünüyorum. Sadece kitap okuyarak şair olunmaz, aynı zamanda hayatı gözlemlemek gerekiyor. Herkesin baktığı yerden değil de farklı yerden bakmayı bilmek gerekiyor. Hayatın içinden bir şairim. Kendi ülkemin, yöremin, memleketimin izleri şiirlerimde var. Divan Edebiyatı’ndan, Halk Edebiyatı’ndan beslenen, modern şiire de kayıtsız kalmayan bir insanım. Kendi yazdıklarından başka şiirleri itibara almayan, başka şairleri görmezden gelen kişilerin kalıcı eserler üretemeyeceği kanaatindeyim.
KİTABI ÇIKARMADAN, “MOLLA KASIM”LARA DANIŞTIM
Molla Kasım gibi şiirlerinizi yakan oldu mu ya da siz kendi şiirlerinizi yaktınız mı?
Ben onları yakarak ya da silerek değil de kitaplarıma almayarak cezalandırıyorum. Bir Molla Kasım’a ihtiyacım yok aslında, kendimi acımasızca eleştirebilen biriyim; fakat “Kördüğüm Gibi” kitabı çıkmadan önce en az 50 Molla Kasım’a gönderip eleştiri almışımdır. Bunun içinde edebiyat profesöründen tutun, yaşayan üstatlara kadar birçok insanın tenkidinden feyzaldım. Fakat son inisiyatifi de kullanan ben oluyorum çünkü şiirin sorumluluğunu alamayan şair olamaz.Bilhassa Bestami Yazgan ve Abdullah Şengül hocamın eleştirilerini çok önemsiyorum.
EN YIL 20 BİLİNÇLİ BİR ÇALIŞMA GEREK
Özgür Çoban denilince edebiyat dünyasında bir karşılığı var, bunu nasıl sağladınız?
Emek verdim, şairane konuşmalarım oldu yüzlerce gönüllü dinleti yaptım. Kitabımı on binlerce bastım, aslında yıllarca öğretmenlikten kazandığımı şiire harcadım. Son 3 yıldır şiir benim işim oldu.İnsanın aşkının işi olması çok güzel bir duygu… Şu anda Gürcistan’da bir üniversitede çalışıyorum aynı zamanda. Bana şairlik yaşı ile peygamberlik yaşı kırkmış gibi geliyor. Aslında verdiğiniz emek sizi şair yapıyor, bence müteşairin şair olması için en az 20 yıl bilinçli bir emek vermesi gerekiyor. Nesirde bu süre daha kısa olabilir ama şiir gibi daha özel bir sahada bir yere gelmek apayrı bir çaba gerektiriyor.
GİTTİĞİM YER “HİRA”MDIR
Peki şiirlerinizi yazdığınız, teşbihte hata olmaz, bir Hira’nız var mı?
Benim dünyam genelde Hira oldu. Önce Konya sonra Afyon daha çok İstanbul ama bu aralar Gürcistan Hira oldu benim için. Hira’m yok gittiğim yere götürüyorum Hira’mı, desem daha doğru olur sanki. Esas edebi yönüm Gece Yarısı Rubaileri’nde gizli. Şiirde Anneme Yalanlar’ı çıraklık, Kördügüm Gibi ve Özgürce Şiirler’i kalfalık dönemi, Gece Yarısı Rubaileri, Dîvane Şiirler ve İstanbul Rubaileri’ni de ustalık dönemi olarak görüyorum. Ömrüm yeterse üstatlık dönemi eserleri de vermek isterim.
RUBAİLER İNGİLİZCEYE ÇEVRİLECEK
Aynı zamanda 2035’e kadar varacağınız hedefleriniz var. Bu hedeflerin bazılarına şimdiden ulaşmışsınız. Bunu nasıl sağladınız?
İstanbul’a gittiğimden bu yana hayatımda tesadüfe yer yok. Her şey planlı ve programlı. Şu anda, kafamdaki projelerin yüzde 30’unu hayata geçirebilsem dünya edebiyatına bile iz bırakacak bir şair olurum, diye düşünüyorum. Meselâ bir arkadaşımız Gece Yarısı Rubaileri isimli eserimi “Rubaiyat of Midnight” ismiyle İngilizceye çevirmeye hazırlanıyor.
İngilizce ve hece/aruzlu bir sone yazar mısınız?
Aruz denemelerim oldu öğrencilik yıllarında. İngilizce ve Farsçaya olan muhabbetimi kemale erdirmek gibi bir niyetim de var. Ben İngilizce bir sone yazmam, çünkü şair, ana diliyle şiir yazar ya da şaheserlerini ana diliyle kaleme alır. Ama İngilizceye vâkıf kişiler, benim bir şiirimi sone tarzında hece ya da aruz vezniyle İngilizceye çevirebilir. Bundan da memnuniyet duyarım.
3000 KİTAP YOKSA
“ŞAİRİM” DEMESİNLER
Genç şairler ne yapmalı?
Emekten başka bir şey yok. Kitap okumadan, şiir okumadan şair olamazsınız. İlk denemelerinde üstatlık itibarı görmek isteyen bir nesil var. Böyle olmaz. Şiir yazan çok ama şair olan az; fakat müteşair çok. Bir kere hayatında şiir kitabına para vermemiş insandan şair mi olur? Evinde en az 3000 kitabı yoksa insanın şairim diye ortalıkta dolaşmamalı.
DOĞRU DERGİCİLİK,
EDEBİYATA HİZMET EDER
Edebiyat dergilerine şiir gönderiyor musunuz, onlara bakış açınız nasıl?
Edebiyat dergilerindeki siyasi ayrışmayı doğru bulmuyorum. Doğru dergicilik yapılmış olsa, Türk Edebiyatı’na hizmet edileceğini düşünüyorum. Ahbap çavuş ilişkisinin yani iltimasın edebiyata değil insanlara ve bazı kurumlara hizmet etmekten başka bir işe yaramadığını görüyorum. Bu sebeple yıllarca dergilere hiç şiir göndermedim.
Siz Sezai Karakoç gibi kendi yayınevinizi kurar mısınız?
Bir ara ben düşündüm. Yapabilirim de. Şu an şairliğe ve şiir dinletilerine verdiğim emek, ciddi anlamda benim enerjimi alıyor. Bu işlerin altyapısını bilen bir arkadaşımın teklifi de söz konusu. Şu anda biraz kararsızım. Şiir söylemek kadar eyleme geçmek tarafım da güçlüdür; ama zamana ve Rahman’a bırakmayı bilmek gerek…
İYİ İNSAN, BÜYÜK ŞAİR
Geleceğe dair hayalleriniz nelerdir?
Otobüste bile arkaya bakan koltuklara oturmayı sevmiyorum. Yüzüm hep öne dönüktür. Öyle ki bazen ânı yaşayamam. Ardımdan iyi bir insan/kul ve büyük bir şair idi deseler yeter. Dünyevi olarak huzurdan geçtim de mutsuz olmasam yeter. Ömrüm ya hayalle ya muhalle geçti benim… Edebî olarak ise dünya edebiyatında şiirde bilhassa rubai Ömer Hayyam gibi hatırı sayılır üstatlardan biri olmak. Türkçeyi en güzel kullanan Yunus Emre gibi Mehmet Fuzuli gibi Mehmet Akif gibi üstatların arasında yer almak…
TESELLİYİ ŞİİRDE
BULUYORUM
Huzur mu, şiir mi desem?
Geçen gün bir öğrencim nasılsınız, diye sordu: Şiirlerim gibiyim daha çok hüzne mail, dedim. Çok şaşırdı, beni çok mutlu biri olarak algılamış. Ben de senin gördüğün benim mücadele ruhum yoksa şair ruhumu görsen daha farklı düşünürdün, dedim. Çok kafa yordum, hangisi daha önemli diye… En sevdiğim şair Nedim’dir acaba bende olmayan neşeyi yazdığı için mi onu bu kadar seviyorum… Bu arada şunu da belirteyim, öyle derdini düşünüp duran biri de değilimdir. Çözüme odaklanırım. Ne kavgadan ne sevdadan korkum var. İkisinin bedelini de ödedim, gerekirse yine öderim. Huzura kıyabiliyorum ama şiire kıyamıyorum nedense, ama bazen şunu düşündüğüm de olur. Bazen şiiri bırakacak kadar huzurlu bir hayatım olsun diye düşünmüyor değilim; ama şiirden ayrı olmak da beni mutsuz eder… Şiirle huzur arasında gidip geliyorum…Ama şiirden hiç gidemiyorum… Belki de huzuru şiirde buluyorum ya da huzuru bulamadığım için teselliyi şiirde buluyorum. >> Murat ARISOY’un ÖZEL röportajı
Şair Özgür Çoban, Afyonkarahisar Belediyesi tarafından düzenlenen Sanat ve Edebiyat Şöleni’ne katıldı.