• Haberler
  • Eğitim
  • 'Şiddetin kaldırılması için toplumsal seferberlik başlatılmalı'

'Şiddetin kaldırılması için toplumsal seferberlik başlatılmalı'

Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Nizamettin Şenol, eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması anlamında toplumsal bir seferberlik haline ihtiyaç olduğunu belirtti   Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Nizamettin Şenol sendika üyeleriyle birlikte dün öğleden sonra PTT önünde eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin kaldırılması için yaptığı basın açıklamasından sonra talep ve önerileri içeren mektubu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a gönderdi. [&hellip]

Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Nizamettin Şenol, eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması anlamında toplumsal bir seferberlik haline ihtiyaç olduğunu belirtti

Türk Eğitim-Sen Şube Başkanı Nizamettin Şenol sendika üyeleriyle birlikte dün öğleden sonra PTT önünde eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin kaldırılması için yaptığı basın açıklamasından sonra talep ve önerileri içeren mektubu Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a gönderdi.
“ŞİDDET OLAYLARI  İNANILMAZ ÖLÇÜDE ARTTI”
Nizamettin Şenol, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hitaben yazdığı mektubu postaneden göndermeden önce basın açıklaması düzenleyerek okudu. Sözlerine, “Malumunuz üzere, şiddet olaylarında toplum sıhhatimizi etkileyecek düzeyde önemli bir artış söz konusudur. Başta kadın ve çocuklara yönelik olmak üzere, şiddet vakaları adeta toplumsal bir cinnet seviyesine ulaşmış durumdadır.” ifadeleriyle başlayan Şenol, “Bu kapsamda öğretmenlerimize ve eğitim çalışanlarına karşı şiddet olaylarında da inanılmaz bir artış söz konudur. Şu bir gerçektir ki, eğitim çalışanlarına yönelik şiddet meselesi, hali hazırda eğitim hayatımızın öncelikli ve önemli sorunlarından birisi haline gelmiştir. Gün geçmiyor ki, öğretmene dönük bir şiddet hadisesine dair bir haber medyaya yansımamış olsun. Sözlü ya da fiziksel şiddete maruz kalan, darp edilen ve hatta canına kast edilen öğretmenlerimiz yüreklerimizi dağlamaktadır.” dedi.
“ÖĞRETMENE ŞİDDET EĞİTİM SORUNU”
Durumun can acıtıcı bir diğer tarafının da öğretmenlere yönelik gerçekleşen şiddet vakalarının faillerinin, büyük oranda öğrenci ya da öğrenci velisi olduğunu aktaran Şenol, “Sendikamızın geçen yıl gerçekleştirdiği bir anket çalışması göstermiştir ki, eğitim çalışanlarına şiddet uygulayanların yüzde 67’si öğrenci ya da öğrenci velileridir. Bu, üzerinde önemle ve uzun uzun düşünülmesi gereken bir noktadır. Dün, canından parçasını yani evladını okula getirirken ‘Eti senin kemiği benim’ teslimiyetiyle ve muteber bir tutumla öğretmene yaklaşan bu toplum, ne zaman ve nasıl bu duruma gelmiştir? İşte problemin çözülmesi gereken asıl düğümü buradadır. Artan şiddet olayları, eğitim çalışanlarında can güvenliği endişesine dahi yol açmakta ve motivasyonlarını olumsuz etkileyecek ölçüde tedirgin etmektedir. Yani şu gözden kaçırılmamalıdır ki; öğretmene şiddet, sadece adli boyutu olan bir sosyal problem değil, aynı zamanda bir eğitim sorunu halini almıştır.” diye konuştu.
“ÖĞRETMENLİĞİN İTİBARI ARTTIRILMALI”
Sadece son birkaç yılda ölümle sonuçlanan şiddet olaylarına örnek veren Şenol, “Çankaya Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde araştırma görevlisi olan Ceren Damar Şenel, sınavda kopya çektiğini tespit ettiği öğrencisi tarafından 2 Ocak 2019 tarihinde üniversitedeki odasında hunharca öldürüldü. 2 Nisan 2019 tarihinde Gebze Atatürk Anadolu Lisesi’nde görevli Müdür Yardımcısı Necmettin Kuyucu öğrencisi tarafından okulunda vahşice katledildi. İzmir’in Ödemiş ilçesinde, 15 Aralık 2017 tarihinde öğrencisi tarafından vurularak öldürülen Okul Müdürü Ayhan Kökmen ve İzmir’in Karabağlar ilçesinde 25 Eylül 2012 tarihinde bıçaklanarak öldürülen Rabia Sevilay Durukan öğretmenimizi de unutmadık. Sanırım herkes kabul eder ki, öğretmenlere yönelik şiddet hadiselerinin artış göstermesinin nedenlerinin başında, öğretmenin itibarının rencide edilmiş olması gelmektedir. ‘Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum’ şuuruyla yoğrulmuş bir medeniyet ikliminde, öğretmenler bu kadar kolay hakaret edilebilen ve her önüne gelenin şiddet uygulayabildiği kimseler olmamalıdır. Dolayısıyla bu noktada atılacak ilk adım öğretmenlik mesleğinin itibarını artırıcı tedbirleri almaktır. Bu amaç doğrultusunda yapılacak yasal düzenlemelerin yanı sıra, başta yöneticiler olmak üzere toplum kanaatini yönlendiren herkesin bu yüksek sorumluluk duygusuyla öğretmenlerimize yönelik söylem ve tutumlarına dikkat etmeleri gerekmektedir.” şeklinde konuştu.
“ŞİDDET DOĞURAN UNSURLAR GÖRÜLMELİ”
Şiddet hadiselerine zemin ve ortam hazırlayan başka hususlarında görülmesi gerektiğini kaydeden Şenol şöyle konuştu:
“Öncelikle, güvenlik tedbirleri ve hizmetleri çok yetersizdir. Biliyoruz ki, okulların çok büyük kısmında yeterli güvenlik tedbirleri alınmamakta, Kent Güvenlik Yönetim Sistemine entegre kamera imkanları bulunmamakta, hatta bir çok okulumuzda güvenlik hizmeti sadece nöbetçi öğretmenler eliyle sağlanmaya çalışılmaktadır. Okullarımıza ve üniversitelerimize öğrenciler hatta öğrenci olmayan unsurlar sopa, kesici/delici alet ve hatta ateşli silah dahi sokabilmektedir. Öğrenci, veli ve diğer toplum kesimlerinin şiddet hususunda adli ve hukuki açıdan bilinçlendirilememiş olması, öğrencilerimizin bağımlılık ve kötü alışkanlıkların cenderesinde bırakılmış olması, disiplin mevzuatının yetersizlikleri, medyanın öğretmenlerimiz hakkında sorumsuz ve ölçüsüz yayınları ve en önemlisi de yasal koruma eksikliği eğitim çalışanlarına yönelik şiddet olaylarına uygun zemin ve fırsat hazırlamaktadır.”
“YASAL DÜZENLEME MESAFE ALDIRIR”
Eğitimcilerin, eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin ortadan kaldırılması anlamında toplumsal bir seferberlik haline ihtiyaç olduğunu belirten Şenol şunları söyledi:
“Şiddetin ortadan kaldırılması için toplumsal bir seferberlik haline ihtiyaç olduğuna inanıyoruz ki, zaten öğretmene yönelik şiddet sadece eğitim çalışanlarının sorunu değil, toplumun sorunudur. Çünkü unutulmasın ki, öğretmene verdiğimiz değer, aslında ülkemizin geleceği olan çocuklarımıza verdiğimiz kıymettir. Sayın Cumhurbaşkanımızın iradesiyle ve TBMM’nin yapacağı yasal düzenlemelerle şiddetin önlenmesi yolunda mesafe kat edeceğimize inanıyoruz. Hayatını eğitime adayan, bilgi ve tecrübesini aktarmak için ihlâsla çaba sarf eden, öğrencilerini kendi çocuklarından ayırmayan ve fedakârca görevini yapan öğretmenlerimizin can güvenliğinin sağlanması anlamında yasal düzenleme yapılmalıdır. Türk Ceza Kanunu’nun 112 inci maddesinde düzenleme yapılmalı, şiddeti önleyici tedbirler ve caydırıcı müeyyidelerin getirilmesi sağlanarak eğitim çalışanlarının güvenlik içinde çalışması yasal koruma altına alınmalıdır. Ayrıca bu düzenlemeyle, eğitimcilere şiddet uygulandığında bir şikâyete bağlı kalmaksızın, fail hakkında kamu davası açılması ve en ağır cezai müeyyidelerin uygulanmasını talep ediyoruz.” >> Burcu AYDIN’ın Haberi

Bakmadan Geçme