Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

ŞEYTANIN AVUKATI-6 – Kocatepe Gazetesi

Mustafa Yılmaz DÜNDAR 24 Aralık 2018 Pazartesi 13:48:56
 

EMİR KİPİYLE KONUŞMAK
Emir kipiyle cümle kurmaktan mümkün olduğunca kaçınmalıyız demiştik, onu biraz açıklayalım.
Emir kipi doğrudan İlah Kipi’dir, bu yüzden Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiası bu kip ile bütünleşmiştir; yeter ki bu kipi konuşturabilmek için fırsatı bulsun. Ancak, korktuğu veya çekindiği bir sözde ilah ile ilişkide ise cümleleri yalvaran kipe kayar, ama içinden geçirdiği cümlelerin kipi yine emirdir. Böyle kişiler Allah’a dua ederlerse bile emir kipi ve ona uygun bir ses tonu kullanırlar. Oysa aynı insan bir başka insandan bir şey isterken daha ricacı davranışlar sergiler.
Siz Hakk’a talip birisi olarak artık biliyorsunuz ki, “Müstakilen varım ve muhtarım” iddiasındaki şeytanın avukatlığını yapan insanın en sevdiği cümle kipi Emir Kipi’dir, emir kipi ile cümle kurarken vücut ısısındaki bir suda yüzer gibidir, öylesine memnun ve huzurludur. Hatta siz ona emir kipiyle cümle kurmaya dayalı bir yaşantının sakıncalarını anlatmaya kalksanız, bunu ona izah edemezsiniz, size öfkelenir, Şeytanın Avukatı size gözlerini diker ve öyle bir bakar ki, siz iyilik sunan bir insana nasıl bakılırı görür ve öğrenirsiniz. Ancak onlar bunu fark etmiyor olsalar da, duniHi algı ve zanlarına tepkili, tanrılık iddiasını reddeden, “Müstakilen Varım ve Muhtarım” iddiası karşıtı öyle talipler vardır ki… Onların kalbleri öyle bir ihbat sahibidir ki, onlar kendilerine mahsus bir davranışla, bir hassasiyetle emir kipinden uzak durmaya çalışırlar ve “Kul Kipi” kullanmaya gayret ederler; “Gücün, Mülkün ve Hükmün sahibi Allah, ancak EMİR sahibidir” derler; ama bunu kimseye önermezler ve sessizce kendileri uygulamaya çalışırlar. Böyle miyiz değil miyiz, bunun bazı önemli göstergeleri vardır, onlardan birisine birlikte bakalım.
KIYAS ÖYLE BİR NİMET, ÖYLE BİR İKRAMDIR Kİ
Emir Kipi seven insanlar farkında olmadan Ezan’la yarışırlar. Dikkat ediniz! Bir Ezan’la yarışanlar vardır; bir de Ezan’a yarışanlar vardır. Ezan’la yarışanlar iki gruptur: Bir grup salât ikamesiyle ilgili değildir, diğer grup camidedir ve salât ikamesiyle meşguldür; bu iki grup da Ezan’ı duyduklarında kendileri de konuşuyorsa Ezan’la yarışırlar, seslerini yükseltirler ve Ezan’ın kendi seslerini bastırmasına müsaade etmezler. Oysa birçok hadiste inananlara Ezan’ı dinlemeleri önerilmiştir.
Bir de Ezan’a yarışanlar vardır, Ezan’a yapışacak gibi ona uzanırlar, bedenlerini ve ruhlarını salât ikamesine ittirirler, Ezan’ı dinler, dua için bu fırsatı değerlendirirler. Anlattığımız bu üç grubu konuşmaları açısından incelerseniz cümle kuruşlarının farklı olduğunu görürsünüz, Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiası ile ilişkilerinin farklı pozisyonlarda olduğunu görürsünüz.
Allahım, biz kullarını Ezan’a yarışanların önde gidenlerinden eyleyiver, lütfen! Âmin.
Kıyas öyle bir nimet, öyle bir ikramdır ki onu kullanırken israf ettiğini insanlar pek fark etmezler. Onu çok korkarak, çok önemseyerek ve Hakkıyla kullanmayı ancak talip olan önemser, ancak o bunun gayretine girer. Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiası’na sırtını dönmüş haniyf vasıflı talip kıyas nimetini İhlâs Suresi’ni anlamak için kullanır ve ihlaslanır; kıyas nimetinin şükrünü yapar, “Kıyas nimetini veren Allah’a aittir Hamd: Elhamdülillah” der. Bakın ne kadar kolay, sade, basit ve anlaşılır bir manzara var ortada.
Allahım, işte bu kolayı bize kolaylaştırıver, lütfen. Âmin.
ŞEYTANIN AVUKATI’NA ZOR HAL KOLAYLAŞTIRILMIŞ, KOLAY İSE ZORLAŞTIRILMIŞTIR
Bir de Şeytanın Avukatı’na ait manzaraya bakalım. Bu ise diğerinin aksine olabildiğince karmaşık ve anlaşılmaz bir manzara. Şeytanın Avukatlığındaki kıyas halini daha kolay ve daha kalıcı anlamak üzere, inşaAllah onu doğuran sebeplerden başlamak üzere şöyle basamaklandıralım:
Bütün ilah iddialarıyla bir mücadele;
Bu mücadeleye sebep büyük bir NEFRET;
Nefretten köken alan ve kesintisiz çalışan bir HASED;
Hased’in vazgeçilmez yaptığı KIYAS;
Kıyas’la gelen, sözde ilahları çekememezlik sonucu GÖZ DİKME;
Göz dikmenin öfkesi, hırçınlığı ile ortaya çıkan FESAD davranışlar;
Bütün bunların Sadr’da yer edinerek Şeytanlık Zann Alanı oluşturması;
Bu alandan gerçekleştirilen ŞEYTANIN AVUKATI yayınları;
Ve bütün bu zorlu mücadeleden sonra cehenneme yuvarlanış!
Şeytanın Avukatı’na işte bu zor hal kolaylaştırılmış, yukarıda tanımladığımız kolay ise zorlaştırılmıştır.
ŞEYTANIN AVUKATININ CÜMLELERİ
İşte bu karmaşık ve anlaşılması zor mekanizmanın avukatı ağzını açıp bir cümle kuracağı zaman genellikle, büyük çoğunlukla bu cümle şu tarzlardan birisidir:
* Başka bir sözde ilahın Müstakilen Var ve Muhtar iddiasıyla yaptığı herhangi bir şeyi takdir etmek, tasdik etmek veya örnek almak yönünde cümleler kurar. Bu davranışta bir dürüstlük yoktur; çünkü bir sözde ilah hiç bir zaman başka bir sözde ilahı gerçekten takdir etmez, tasdik etmez. Bu davranış kişinin; kendi özlemi, ulaşmak istediği, olmak istediği, hücum etmek istediği, birisine ders vermek istediği, yaranmak istediği, kendi anlayışını belirtmek istediği, nefret ettiği şeyden intikam almak istediği… gibi şeylerin sonucudur. Yani buradaki takdir ve tasdikin esas sebebi, kişinin Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiası’ndan kaynaklanan heva ve heveslerdir.
* Şeytanın Avukatı ağzını açtı ve konuşacak; o halde bir suçlama cümlesi kurabilir. Bu suçlamayı açıktan ve gizleyerek yapabilir. Elbette sebep yine onun Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiası’dır. O kişi bu iddiası ile diğer sözde ilahlar arasında; öne geçmek, üstün gözükmek, haktan yanaymış gibi gözükmek, haklı gibi gözükmek, hakkı gizlemek, birisini sindirmek, birisini sinirlendirmek istiyor olabilir.
* Bir şikâyet cümlesi kuracaktır. Sözde ilahların birbirlerine karşı hücumu bu ortak dille yapılır; şikâyet cümlesi! Şikâyet Şaki’nin dili demektir. Şeytanın Avukatı’nın; her şeyden şikayet eden birisi olduğu, memnun olmasının mümkün olmadığı, kimseyi ve hiç bir şeyi beğenmeyen tatminsiz beyin yapısı, cümlelerinde hep dikkati çeker.
* Avukat konuşuyorsa cümleleri birisini veya bir şeyi kınamaya yönelik cümlelerdir. Ancak kınama sebebini analiz edebilirseniz, gerisinde Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiası’nın nefret hamleleri vardır.
* Avukat ağzını açtıysa, ya övünecek veya kendisine acınmasını sağlayacak cümleler kuracaktır.  Övünme veya acındırma politikasını bazen de birileri üzerinden yaparlar ve “şu kişi bana şöyle diyor, beni şöyle anlatıyor…” gibi cümleler kurarlar.    
* Şeytanın Avukatı bazen de sohbet etmek ister ve sohbet adı altında ya bir yalan, ya bir dedikodu, bir gıybet veya iftira cümlesi kuracaktır.  
* Şeytanın Avukatı stratejik cümleler de kurar. Hedef, birisini veya birilerini kendi Müstakilen Varım ve Muhtarım İddiası yönünde yönetmek, yönlendirmek veya bir yere yıkılmak yani hep birilerini kullanmak planlarıdır.
Şeytanın Avukatlığını yapanı, hem kendimizde hem dışımızda, cümlelerinden tanımak biraz kolaylaştı değil mi?

ŞEYTANIN AVUKATI-6-

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER