Sevgi Mektebi'nde dünya ve Ahiret öğretiliyor

Çocuğunuza Kur'an eğitimi aldırmak istiyorsunuz, ancak hangi yaşın daha uygun olacağını bilemiyorsunuz. Kur'an Kursu'na gereken yaştan önce vermekten de, Kur'an öğrenme yaşını geçirmekten de endişe ediyorsunuz. Bu endişenizi giderecek bir sıbyan mektebi var: Yeni Dünya Derneği Sevgi Mektebi. Ataköy'deki büyük Migros'un arka sokağında, önünde Türk Bayrağı olan binada 2,5 yaşından başlayarak tüm çocuklar Kur'an-ı Kerim [&hellip]

Çocuğunuza Kur’an eğitimi aldırmak istiyorsunuz, ancak hangi yaşın daha uygun olacağını bilemiyorsunuz. Kur’an Kursu’na gereken yaştan önce vermekten de, Kur’an öğrenme yaşını geçirmekten de endişe ediyorsunuz. Bu endişenizi giderecek bir sıbyan mektebi var: Yeni Dünya Derneği Sevgi Mektebi. Ataköy’deki büyük Migros’un arka sokağında, önünde Türk Bayrağı olan binada 2,5 yaşından başlayarak tüm çocuklar Kur’an-ı Kerim öğrenebiliyor. Aslında 2,5 yaş da bir sınır değil. Konuşmaya başlamış ve tuvalet eğitimini tamamlamış her çocuk bu mektebe gidebiliyor. Sevgi Mektebi, şimdiye kadar birçok çocuğa Kur’an-ı Kerim öğretti, birçok da hafız yetiştirdi. Yeni Dünya Derneği Sevgi Mektebi kurucusu ve müdürü Fatma Kaya Ünal, hedeflerini ve uyguladığı yöntemleri, Gazeteniz Kocatepe’ye anlattı:
GAZETENİZ KOCATEPE: Derneğinizin ve mektebinizin ismi nedir, gayeniz nedir?
FATMA KAYA ÜNAL: Derneğimizin ismi Yeni Dünya Derneği Sevgi Mektebi. Afyonkarahisar merkezli. Hiçbir yere bağlı değil. Tek kaynak Kur’an-ı Kerim ve Ehl-i Sünnet. Gayemiz, dünya ve ahiret için gerekli eğitimi aynı anda alabilecek çocuklar yetiştirmektir. Çocuklarımızın devletine, vatanına sadık kalabilecek şekilde, Kur’an çizgisinden şaşmadan yetişmesini sağlamak istiyoruz. 2002 yılından bu yana hizmet veriyoruz. Aslında Osmanlı İmparatorluğu döneminde başlayan medrese geleneğini burada devam ettirmek üzere çalışma yapıyoruz. Buradan çıkan öğrenci, Allah inancı ve korkusuyla, dünya bilgisiyle örnek bir birey oluyor. Uhrevi ve dünyevi ilimleri aynı günde satırlarda tedris eden, öğrendiklerini sadırlara, yani gönüllere indiren öğrenciler yetiştirmek istiyoruz.
Bu bağlamda diğer okullardan farkınız nedir?
Diğer sıbyan mekteplerinden farkımız var. Tarih öğretmenliği mezunuyum. Medrese eğitimini önce ailemde, ardından da İstanbul’da tedris ettim. İstanbul’da Kumrulu Mescidi’nde eğitim aldım. Bu konuya vakıfız. Dünya ve ahiret eğitimi çok önemli. Bunun yöntemini şöyle bulduk: Çocuk sabah 8’de kursa geliyor. Saat 9’da eğitim başlıyor. Saat 12’ye kadar ahiret eğitimi veriliyor. Saat 10:30’da mola veriyoruz. Maranki’lerle özel görüştüm, çocukların eğitiminde nasıl gıdalar temin edilmeli diye. Elmas Maranki ve Ahmet Maranki, çocukların beynine protein gitmesi gerek dedikleri için molada tatlı saati uygulaması yaptık. Saat 12’de, biz aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyız. Küçük çocuklarsa boyama etkinliği yapıyoruz, okul çağında çocuklarsa okullarına gitmek zorundalar. Buradaki disiplin ve eğitimi alan çocuklardaki başarı oranı çok yüksek.
Her çocuktan aidat alıyor musunuz? Maliyeti nasıl karşılıyorsunuz?
Bizim buradaki eğitimimiz Ashab-ı Suffa gibidir. Fakir çocukların kitaplarını, Kur’an-ı Kerimleri’ni biz veriyoruz. Orta halli aileler, kendi güçlerinin yettiği kadar destekte bulunuyor. İşadamları ise canı ne istiyorsa o kadar veriyor. Burası kira, 6 dairemiz var. 70 öğrencimiz yemek yiyor, hocalarla birlikte 85 kişi yemek yiyor. Maliyeti nasıl karşılıyoruz? Bizi tanıyan kişiler destek veriyorlar, kardeşlerimiz yardımcı olmaya çalışıyor. Bu kursun yüzde 80’i fakir oldu. Allah’ım bizim önümüzü aç diye dua ediyoruz. Allah bize yardım ediyor. Biz bodrum katından başladık buralara kadar geldik. ‘Benim ayetlerimi az bir dünya karşılığı satmayın’ buyruluyor. Biz bu bağlamda susmak durumundayız. En iyisini Allah bilir. Namazlarda her Müslüman gibi 40 defa Fatiha Suresi’ni okuyoruz. Fatiha’nın 4’üncü ayetinde‘Ancak sana kulluk eder ve ancak senden yardım dileriz’ buyuruluyor. 40 kez bu şekilde Allah’la konuşup halktan istemek uygun değildir. Dilekçemi Hakk’a yazıyorum. Hakk onaylarsa halk da onaylar. Kur’an eğitimi için küçük yaşın önemine büyük. Çocuğun dili açılmışsa, tuvalet eğitimini almışsa, burada Kur’an eğitimine başlayabilir. Devletimiz bize bir bakıcı tahsis etse, ben 1 buçuk yaşında bile eğitime başlarım.
Çocukları Kur’an-ı Kerim’e yaklaştırmak zor olmuyor mu?
Ben pedagojik formasyon aldım. Bu nedenle çocuklara nasıl yaklaşılacağını biliyorum. Bireysel sosyoloji okuyorum. 2 buçuk yaşındaki bir çocukta 40 dakikadan 5 dakikası ders. Geri kalan kısmı ise oyun. Ben 2 buçuk yaşındaki çocukla eğitime şöyle başlıyorum. ‘Seni çok seviyorum, çok güzel yaratılmışsın’ diyorum. Çocuğu ikna ediyorum. Somut olarak gösteriyorum. Çocuğa Allah’ı anlatıyorum. Çocuk, ertesi gün benimle konuşmak için geliyor. Anneler çocuklarıyla yeterince konuşmadıkları için bu yön eksiklik kalıyor. Çocuklarımın isimlerine göre Esma-ül Hüsna isimlerini araştırıyorum. Buradaki tüm arkadaşlarımız, bizim asistanlarımızdır. Duvarlarımızın renklerine de mümkün mertebe Maranki’lerin tavsiye ettiği şekilde yön verdik. Her grubumuzun adı farklıdır. Papatya grubu, Tomurcuk grubu gibi grup isimlerimiz var. ‘Allah sana mektup gönderdi’ diyorum, inanamıyor çocuk. Elif harfini gösteriyorum. Hem görsel hem de duyu olarak bu konuda çalıştırıyorum. Allah’a gitmek istiyorum dediği zaman ben de ‘Allah’a gitmek için hazırlık yapılması gerek’ diyorum. Biz bu kursun yönetimini Allah’a bıraktık. Ben bu kapının bekçisiyim, kapıcısıyım. İşin sahibi Allah’tır. Bizim çocuklarımızın her Cuma günü Vakıa Suresi’ni okur. ‘Bizi halkın eline düşürme’ diye dua ederiz. Allah’ın kitabı dünyaya hâkim olsun istiyoruz. Bütün insanlığın kanunu Kur’an-ı Kerim’dir.
Öğrencileriniz ve aileleri size bu mektep dışında da ulaşabiliyorlar mı?
Hafızlığa bir ayetle başlıyoruz. Çocuklar, ayetleri benimle birlikte ezberliyor. Kur’an-ı Kerim’i kelime kelime ezberletiyoruz. Babam ve eşim destek verdi. Hoca kadrolarımız da kuvvetli. Sabah 8:30’dan başlıyoruz, bitiş süremiz belli değil. Biz tüm yol boyunca eğitim yapıyoruz. Görüntülü aramalar vasıtasıyla dersleri okutuyoruz. Kur’an-ı Kerim için 24 saat beni arayabiliyorlar. 28 Şubat’ta Kur’an-ı Kerim’in yasak olduğu günlerden geçtik. Bu nedenle önemsemek gerekiyor.
Kur’an okuyan öğrenciler, okul hayatlarında başarılılar mı?
Kur’an okuyan öğrenci ile okumayan öğrenci arasında beynin çalışma farkı var. Bunu uzmanlarla da konuştuk. Benim çocuklarım yorulmadan derslerini tamamlıyorlar. 6 yaşına kadar insan beyni alacağını alır. Ben 2 buçuk yaşında Hakk’ın kelamını depolayınca, benim çocuklarım adeta yata yata geçiyorlar. Takdir alıyorlar, ama derece yapmıyorlar. ‘Birinci olacak kişi var zaten’ diyorlar. Beyni her haliyle çalışmaya hazır.
Kursunuzda mülteci öğrenciler de var mı?
Mülteci öğrencilerimize de Kur’an-ı Kerim ve hafızlık eğitimi veriyoruz. Giderlerse vatanlarına, kalırlarsa vatanımıza yararlı olsunlar istiyoruz. Bu nedenle mülteci öğrencilerimize Türkçe de öğretiyoruz. Mülteci öğrencilerimiz için ev taraması yapıyoruz, onları namaza teşvik ediyoruz. Ramazan-ı Şerif’te iftar saatlerinde etli pide, ayran ve salata ikram ediyoruz.
Eğitim kavramının gereklerini de yerine getiriyorsunuz, değil mi?
Eğitimde ödüle başvuruyoruz. Anne ve babalar gezmeye giderken ‘Senin adına gidiyorum’ deyin diye tavsiye ediyorum. Çocuğun hayatındaki modellerden ve sevdiği şeylerden yola çıkarak çocukla bir hikâye yazıyorum her gün. Bu hikâye en sonunda Allah’ı öğrenmeye çıkıyor. Bizim eğitimimizde babamızın rolü çoktur. Babamız bizi, iki dünya için de hazırladı. O sıkı eğitimin olumlu sonuçlarını alıyoruz.
Hafızlık, bizim toplumumuz için neden önemsenmeli?
Halkımız, hafızları önemsemiyorlar. Bu yanlış bir tutumdur. Hindistan’da İngilizler işgal ettikleri bölgelerde Kur-an’ı Kerim’lerin hepsini imha etmişler. Ertesi gün bir bakıyorlar matbaalardan tekrar basılmış. Bu nasıl oluyor diye araştırdıklarında hafızlık kurumunu görüyorlar. Hafızlık, bu nedenle çok önemli.
Hafızlık Belgesi nasıl alınıyor?
Burada kursa devam edenler için Müftülük’e başvuruluyor. 3 ayda bir Ankara’da Hafızlık Sınavı yapılıyor. Orada sınavdan geçenler belgeyi alıyorlar. >> Murat ARISOY’un Özel Röportajı

SIBYAN MEKTEBİ’NİN GEÇMİŞİ

Sıbyan Mektebi geleneği nasıl doğmuş?
Fatma Kaya Ünal: İslamiyet’in ilk yüzyılında küttap ismi ile tanınan bu okullara Karahanlılar ve Gazneliler Sübyan Mektebi ismini yakıştırmışlardır. Sıbyan Arapça bir kelime olup, sabi-çocuk kelimesinin çoğuludur. Sıbyan mektebi çocuklar için açılan anaokulu demektir. Selçuklu dönemi, Osmanlı Devleti sıbyan mektepleri medrese eğitiminin başlangıcıdır. Sıbyan mektepleri Fatih Sultan Mehmet ile İstanbul’a girmiştir. Fatih Sultan Mehmet; Muallimlerin medresede eğitim görmüş olmalarını mecbur koşmuştur. Ana ders Kur’an-ı Kerim ve matematikti. Sonradan tarih, coğrafya eklendi. Edebiyat, mantık, geometri, astronomi ve kelam okumayanların ders vermelerini yasakladı.Sultan 2’nci Mustafa sıbyan eğitimini almayanların sanata, zanaata yönelmelerini yasakladı. Sultan 2’nci Mahmut ergenliğe kadar mecburidir, dedi. 4 yıl 4 ay 4 gün ‘AminAlayları’ ile Bed’i Besmele ile eğitim törenlerle başlardı. Sabah namazı başlayan eğitim ikindiye tatildi.

ERDOĞAN, İSMAİL
KUTLU’YU TEBRİK ETTİ

Yeni Dünya Derneği Sevgi Mektebi’nde Kur’an-ı Kerim öğrenen ve hafızlığa kadar yükselen İsmail Kutlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Afyonkarahisar ziyaretinde Erdoğan’ın elinden öptü. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a Kur’an-ı Kerim’den ayetler okuyan İsmail Kutlu, Erdoğan tarafından tebrik edildi.

KENDİMİZİ ALLAH’A VAKFEYLEDİK

Yeni Dünya Derneği Sevgi Mektebi’nin kurulmasında Fatma Kaya Ünal’ın babası Mehmet Kaya’nın büyük desteği olmuş. Hayatını ve çocuklarını Kur’an-ı Kerim’e adayan Mehmet Kaya, bu konudaki gayretini şöyle özetliyor:
“Gönenli Mehmet Efendi, bir insanın bir kolu olsa neye yarar derdi. Hem bu dünyadan hem Ahiret’ten haberin olacak derdi. Kur’an-ı Kerim her iki dünyadan da haber verir derdi. Matematiği en iyi sen bileceksin. Tarihi en iyi sen bileceksin. Devletin şahdamarı ağır sanayidir derdi rahmetli Erbakan. Bu konuya dikkat çekmek gerekiyor. Almanlar, iki cihan harbini geçirmesine rağmen kendi silahını üretiyor. Biz aradığımız her konuyu Kur’an’da bulacağız, Kur’an’da bulamazsak mutlaka sünnette vardır. Ben köyümde Kur’an-ı Kerim okudum. Ama bir yerden sonra ‘Benim verebileceğim bu kadar, Emirdağ’a gidin’ dedi. Babam buna izin vermeyecek oldu. Ben de kendimi asar gibi bir görüntü hazırladım. Ahırda ipi doladım boynuma, kapının arkasında beni gördü. Beni yüklendi dışarı çıktı. Babama durumu anlattılar. Ben de ‘Eğer göndermezseniz ormanda çobanlık yaparken kendimi asarım’ dedim. Babam, ‘Asarım dediyse asar’ dedi. Böylece benim Emirdağ’da Kur’an’a devam etmeme izin verdiler. Ondan sonra da İstanbul’a gittim. Ben Hacc’a gittiğimde, Arafat’ta bir dua ettim. Dedim ki, ‘Allah’ım, ben de çocuklarım da senin vakıf malınız. Biz, kendimizi sana vakfeyledik. Bizi kendi yolunda kullan.”

FATMA KAYA ÜNAL KİMDİR?

1974’te Emirdağ’da doğan Fatma Kaya Ünal, 1980 yılında Almanya’nın Lebenstedt şehrinde anaokuluna başladı. Aynı dönemde Süleymaniye Medresesi’nde yetişen ve İstanbul Sultanahmet Camii İmamı Gönenli Mehmet Efendi’nin talebesi olan babası Mehmet Kaya Hoca’dan Kur’an-ı Kerim dersi almaya başladı. 6 yaşında, 1 haftada Elif-BaCüzü’nü bitirerek tevcid, talim, ilmihal bilgilerine yöneldi.
İlköğretim dönemlerinde ilk medrese Arapçasını, Mahmut Efendi’nin talebesi hafız, müderrise ve ilahiyatçı olan ablası Hatice Kaya’dan alan Fatma Kaya Ünal, İstanbul/Fatih’te tedrisata devam etti.
1992 yılında İstanbul Kumrulu Mescit Medresesi’ni birincilikle bitirerek talebe yetiştirmeye başladı. 1999 yılında Süleyman Demirel Üniversitesi Tarih Bölümü’nü birincilikle bitirdi. 28 Şubat süreci dolayısıyla Üniversite kariyeri engellendi. Başörtüsü serbest hâle geldikten sonra İlahiyat Fakültesi’ni bitiren Fatma Kaya Ünal, Sosyoloji Bölümü’ndeki eğitimine devam ediyor.
Evli ve iki çocuk annesi olan Fatma Kaya Ünal, Arapça, Osmanlıca, İngilizce, kısmi olarak da Almanca ve Farsça biliyor.

Bakmadan Geçme