Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Burcu Aydın

“Sendikalı değil Harranlıyım” – Kocatepe Gazetesi

Burcu Aydın 25 Ekim 2010 Pazartesi 03:00:00
  Sendikal faaliyetler malum olduğu üzere işçi hareketleriyle başlar ve tarihi eskidir. Memur sedikacılığının ise tarihçesi yeni sayılır. İşçi sendikacılığında ideolojik tavır hak elde etme, mevcut hakkı koruma ön plandadır. Daha özgürlükçü ve keskin çizgiler vardır. Memur sendikacılığı bir çok kişiye göre ölü doğmuş bir hak arama ve koruma mekanizması. Daha çok iktidar partisinin arka bahçesi görevini üstlenen ya da çok koyu bir ana muhalefet çizgisinde durur tavırlar sergileyen bir yapının ortaya konduğu gözlemlenmektedir.
Oysa mevcut hakları koruyup hakların elde edilmesi için verilmesi gereken sendikal mücadelenin idelojik fantazilerin tatmin edil-meye çalışılıp bu duyguları okşanan kişilerin üzerinden bir yerlere varılması noktasında bir yere ulaşması hoş değildir. Hangi iş kolunda olursa olsun çalışan kesimin emek mücadelesi yerine siyasetçilerin üzerinde oy karşıtı kurulacak baskı ile küçük hesaplar peşinde koşar bir hal pek çok sendika üyesinin ortak yakınma konusu. Tayinler, atamalar, terfiler, adam kayırma ve bertaraf etmeler sendikacılığın ana faaliyet konuları olarak değerlendiriliyor. Tabi işçi sınıfındaki sendikaların da baronlaşan bir tavırla emekten ve emekçiden bi haber bir çizgiye kaymaları da ayrı bir rahatsızlık konusu. Tüm bu şikayet ve yakınmaların birleştiği tek yer artık Türkiye de sendikacılığın gerçekçiliğini kaybetmiş olmasıdır.
Bir bakıyorsunuz iktidar safhında olduğu iddia edilen konfederasyona bağlı olduğu söylenen iş kolundakı memur sendikalarının varlığı eleştiri konusu. Hemen ardından bir önceki iktidarın arka bahçesi olmakla itham edilen bir konfederasyona bağlı olduğu söylenen iş ko-lundaki memur sendikaları yazılı ve sözlü olarak atışıyorlar. Genel kurul toplantıları bu atışma, eleştiri ve yakınmaların en etkin şe-kilde gerçekleştirildiği toplantılar oluyor. Hak arama ve koruma bunların neresinde. Hal böyle olunca akla ilk gelen bir film repliği olu-yor.
Allah rahmet eylesin Kemal Sunal bir filminde inşaat işçisi birini canlandırır. Filmin kahramanı yevmiyesini almak için sırada bekler, sıra kendisine gelince eksik ücret öder ustabaşı. Kahraman kendisine niçin eksik ödendiğini sorduğunda Ustabaşı “ O sendikalı” der. Filmin kahramanı Kemal Sunal o şapşal mimikleriyle : “Ben de Harranlıyım” diye cevap verir. Sendikalı-Harranlı arasında kurduğu bağ ile cehaletin anlatıldığı film sahnesi güldürürken düşündüren bir yapı ortaya koyar. Sendikalı olmanın bir artı bir avantaj olmaktan uzaklaştığı bir dönemde insanda sendikalı olmak yerine Harran’lı olmanın daha iyi olacağı fikri uyanıyor. Afyonkarahisar’da ikamet eden işçi ve kamu çalışanları içinde herhalde en kısa ve kafa yormayan metod sendikalı değil Afyonkarahisar’lı olmak.
Demokratik onore etme modası
Takvim 12 Eylül 2010 tarihini gösterdiğinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti vatandaşları sandığa giderek kısmı anayasa değişiklik paketi için düzenlenen halk oylamasında tercihlerini belirtti. Milletvekili Genel Seçimlerini andıran bir propaganda çalışması yürütüldü referandum öncesinde. Ramazan ayına rast gelen propaganda çalışması için mi-tingler organize edildi. Mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcağa aldırış edilmeden. Liderlerin bazı zamanlarda seviye düşüklüğüne ulaşan tutum ve söylemlerinden tutunda ağzı olanın konuşup yorum yaptığı bir süreç yaşandı. Bilgi kirliliği ve demokrasi adı altında adam markajlama tattikleri ile bir referandum süreci tamamlandı.
Ekim ayında Belediye Meclis toplantısında referandum da eve ve hayır oyu kullanacaklarını açıklayan Sezen Aksu ve Adnan Şenses’in isimlerinin birer caddeye verilmesi konusu ciddi bir tartışma oluşturmuştu. Meclisin AK Parti cephesinden gelen bu teklfe muhalif kanat MHP’den tepkiler gelince konunun görüşülmesi Kasım ayı meclis toplantısına ertelendi. İlçe Belediye Meclislerinde de benzeri ölçekte cadde ve sokak isim değişikliğine gidildiğini öğrendik. Sanatın ve sanatçının sözde demokrasiye ve siyasete alet edilmemesi gerektiğine inanıyoruz. Demokrasinin insana layık bir toplum düzeni ve hizmeti ile sağlanacağı inancından hareketle lüzumsuz tartışmalarla gündem oluşturmanın manasızlığına temas etmek istiyoruz. Bir cadde ve sokağın ismini değiştirmek için sanatından daha çok siyasi tercihini açıklaması ile sanatçıyı onere etmenin moda haline gelmesi de tuhaf geliyor insana.
Bir başka isim değişikliği de kısa adı Keka olan Kuzey Ege Kalkınma Ajansı (KEKA) için gerçekleşti. Bu kalkınma ajansının ismi daha önce de değişikliğe uğramıştı. KEKA oldu ZEKA. Yani Zafer Kalkınma Ajansı. İsmi değiştirmeden önce zaferin kazanıldığı topraklarda üretimden istihdama kadar ekonomik bir zaferin kazanılması ile asil amaca ulaşıldıktan sonra isim değişikliği yapılırsa amaç gerçekleşir.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti