Sendikal iletişim seminerle anlatıldı – Kocatepe Gazetesi
Eğitim-İş Genel Eğitim Sekreteri Önder Yılmaz, sendika yöneticilerine “Sendikal İletişim” konulu bir seminer verdi. Yılmaz, etkin sendikal iletişimin yollarını anlattı Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) Sendikası İl Temsilciliği’nce Beyaz Saray’da hafta sonu eğitim semineri düzenlendi. “Sendikal İletişim” konulu semineri Eğitim-İş Genel Eğitim Sekreteri ve MYK Üyesi Önder Yılmaz verdi. Seminere yaklaşık 80 sendika yöneticisi [&hellip]
Eğitim-İş Genel Eğitim Sekreteri Önder Yılmaz, sendika yöneticilerine “Sendikal İletişim” konulu bir seminer verdi. Yılmaz, etkin sendikal iletişimin yollarını anlattı
Eğitim ve Bilim İşgörenleri Sendikası (Eğitim-İş) Sendikası İl Temsilciliği’nce Beyaz Saray’da hafta sonu eğitim semineri düzenlendi. “Sendikal İletişim” konulu semineri Eğitim-İş Genel Eğitim Sekreteri ve MYK Üyesi Önder Yılmaz verdi. Seminere yaklaşık 80 sendika yöneticisi katıldı.
“KEMALİSTLER BİRBİRİNE
DÜŞTÜ DEDİRTMEYİN”
Seminer öncesi Eğitim-İş Sendikası İl Temsilcisi Ümit Kılçar katılımcıları selamladı. Eğitim-İş Genel Eğitim Sekreteri ve MYK Üyesi Önder Yılmaz, kritik bir süreçte bulunulduğunu söyledi. 1 Kasım Milletvekili Genel Seçim sonucunun 7 Haziran seçim sonucuna benzemeyen sonuca dönüşmesi ile özellikle toplumun bazı kesimlerinde bir moral bozukluğu olduğunu belirten Yılmaz; “Açıkçası samimi davranmak gerekirse bende moral bozukluğu yaşadım. 1 Kasım seçim sonucu nedeniyle sabaha kadar uyumadım. Sabahleyin ise başım ağrıyordu. Fakat moral bozukluğu ile umutsuzluk başka şeyler. Biz öyle bir ülke de yaşıyoruz ki en zor koşullarda bile içinden Mustafa Kemal gibi bir dahi çıkarmış bir toplumuz. O yüzden umutsuz olmayacağız. Ara sıra moralimiz bozulabilir, canımız sıkılabilir. Ümit Kılçar ile yaşadığımız bir hatırayı anlatmak isterim. Kuşadası’nda Başkanlar Kurulu Toplantımız da biraraya geldik. Kendisi ile telefonda konuştuk çok fazla karşılaşma fırsatımız olmadı. Afyon adına bir konuşma yapan Ümit hoca kendisi ile birlikte hepimizi ağlattı. ‘Zor ve sıkıntılı durumlarda çalışıyor buna rağmen ayakta duruyoruz. Lüften bu sendikayı yönetirken Kemalistler birbirine düştü dedirtmeyin.’ diyerek kürsüde kendi ağlarken bizi de ağlattı” dedi.
KONU SENDİKAL İLETİŞİM
Eğitim-İş Sendikası mensuplarının birbirine düşme ve sorumsuz olmak gibi lüksleri olmadığını söyleyen Önder Yılmaz seminer de sendikal iletişimin nasıl kurulması gerektiğinden söz edeceklerini belirtti. Sendikayı tanımladıktan sonra örgütlenme de dikkat edilmesi gerekenler hakkında konuşacaklarını söyleyen Yılmaz; “Sıkıcı bir eğitim olmayacak. Katılımcılarımızın soru sorup katkı da bulanabilecekleri bir seminer planladık. Geçen yıl Aralık ayında 19. Milli Eğitim Şurası toplandı. O şuraya katılanlardan biriydim. Kendinizi oldukça yalnız hissettirecek şekilde yapılanmıştı. Şura’ya 600 katılımcı vardı. Altı yüz kişinin içerisinde bir iki kişiydik Atatürkçü ve cumhuriyetçi düşünen. Şura da yandaş sendika gündem ile hiçbir ilgisi olmayan bir takım yapay gündem önerilerinde bulunmaya başladı. İlk gün okul öncesi konuşuldu. Bunlar malum olduğu üzere değerler eğitiminin ana sınıfına konulmasını önerdiler. Ben de değerler eğitiminden ne anladıklarını sordum. Bir tanesi çıktı dedi ki, ‘Benim için değer din, iman, mezheptir.’ dedi. Bende değerler eğitiminden kardeşlik, dayanışma ve paylaşımı anladığımı söyledim. Evrensel insanlık değerlerinden söz ettim” diye konuştu.
SOYUT VE SOMUT
KAVRAM ANLAŞILAMADI
Eğitim-İş Genel Eğitim Sekreteri Önder Yılmaz, şura da okul öncesi eğitim de cennet, cehennem gibi kavramların öğretilmesi halinde soyut kavramların anlaşılamayacağını söylediğini aktardı. Bir Din Kültürü öğretmeninin Tanrı’ya soyut kavram diyemeyeceği tepkisini verdiğini belirten Yılmaz; “Sen ataist misin? Seni buraya kim getirdi şeklinde tepkiler verdi. Etrafı mı çevirdiler, ayaklandılar. Tanrı soyut değil ise somut mu diye sordum. Türkçe’yi yeniden keşfedecek halimiz yok. Daha fazla sinirlendiler. Aradan bir ay geçti evdeyim. Kızım bana Allah’ın neye benzediğini sordu? Bir ay önce Tanrı’ya soyut kavram dediği için linç edilmeye çalışılmış bir adamım. Ben kızıma soruyu yanlış anladığını söyledim. Bu çocuk soruyu niye sordu? Çünkü anlatılan dini kavramı anlayabilecek olgunlukta değil. Geçen yıl 5 yaşında olan ana sınıfına giden kızıma malum Allah, din kitap öğretmeye başlamışlar. İletişimi anlatırken bu soru üzerinden hareket edeceğiz. Kızımın sorduğu bu soru üzerinden bir değerlendirme yapacağız.” şeklinde konuştu.
KAYNAK SON DERECE ÖNEMLİ
İletişim seminerlerinde sıkça verdiği bir örnekten söz eden Önder Yılmaz, yolda giderken bir kişinin Japonca küfür etmesi halinde katılımcıların nasıl tepki verecekleri sorusunu sordu. Japonca bilmeyenlerin birşey yapamayacağı, Türkçe küfür edilmesi halinde kavga çıkacağı cevabını aldığını aktaran Yılmaz; “Mesele konuştuğunuz da anlaşabilmektedir. Belki bir Japon’la konuştuğunuz da anlaşabilirsiniz. Ama Türkiye’de öyle bir kesim var ki soyut ve somut kavramlarında dahi anlaşamıyoruz. Bizler sendikanın aktif unsurları olarak birilerine birşey anlattığımız da nasıl anlaşılacağını hep beraber görüyoruz. Kaynağın ifadesine göre hedef kitle değişir. Bütün iletişim mekanizmasında ki en önemli kavram kaynaktır. Bu yüzde 50’lik yarıdır.” ifadelerini kullandı. >> Burcu AYDIN’ın haberi