• Haberler
  • Genel
  • Sen Kalk İstanbul'u Suya Kavuştur İstanbul Sana Bir Tas Suyu Çok Görsün

Sen Kalk İstanbul'u Suya Kavuştur İstanbul Sana Bir Tas Suyu Çok Görsün

Osmanlı tarihinin unutulmaz mimarı ve dehası Mimar Sinan'ın hayatına dair anlatılan hikâyelerden biri, onun sadece eserleriyle değil, ahlaki duruşuyla da halkın gönlünü fethettiğini gösteriyor. Ancak bu hikâye, bir o kadar da hazin ve düşüncülerle dolu.

Mimar Sinan’ın ünlü çalışmalarından biri olan İstanbul’a su getirme projeleriyle başlayan bu serüven, onun susuz bir evde vefatıyla son bulur.

KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN’IN FERMANI

16.    yüzyılda İstanbul’un nüfusu arttıkça şehirde su sorunu büyük bir problem haline geldi. Halkın su ihtiyacı, dönemin padişahı Kanuni Sultan Süleyman’ı harekete geçirdi. Sultan, Mimar Sinan’ı huzuruna çağırarak, şehrin su ihtiyacını giderecek bir proje düşünmesini istedi.
Mimar Sinan, padişaha şöyle cevap verdi: “Sultanım, çevreyi incelememe izin buyurun. İstanbul’un yakınlarında mevcut su kaynaklarını tespit edip, bunları şehre getirme yollarını araştırayım.

Sen Kalk İstanbul'u Suya Kavuştur İstanbul Sana Bir Tas Suyu Çok Görsün

” Bunun üzerine Sinan, yardımcılarıyla birlikte Çekmece’den Beşiktaş’a kadar İstanbul’un çevresini dolaşır ve şehirdeki su kaynaklarını tespit eder. Günler süren detaylı incelemeler sonrasında Kanuni’nin huzuruna çıkarak, İstanbul’a su getirilmesinin mümkün olduğunu, ancak bunun maliyetinin büyük olacağını belirtir. Kanuni’nin cevabı ise kesin ve kararlıdır: “Sinan, yeter ki İstanbul’a su gelsin; gerekirse hazinemin tamamını bu iş için harcarım.”

KIRK ÇEŞME PROJESİ

Mimar Sinan’ın liderliğinde şehirde büyük bir altyapı projesi başlatılır. Kağıthane civarındaki su kaynakları toplanır ve buralardan şehir merkezine su getirilir. Sinan’ın titizlikle tasarladığı kemerler, su yolları ve çeşme sistemleri sayesinde İstanbul, Kırk Çeşme adı verilen bu projeyle temiz suya kavuşur. Projenin tamamlanmasıyla birlikte şehrin birçok meydanında çeşmelerden su akmaya başlar. Bu başarısı nedeniyle Kanuni, Sinan’a evine bir lüle su alma izni verir.

SİNAN’IN YALNIZLIĞI VE SORŞTURULMASI

Yıllar geçer, Kanuni Sultan Süleyman vefat eder ve yerine başka padişahlar geçer. Sinan ise 99 yaşına ulaşmış, çevresindeki dostlarını kaybetmiş ve yeni nesillerin tanımadığı bir şahıs haline gelmiştir. Bu dönemde Sinan’ın kapısını bir postacı çalar ve onu saraydaki bir divana çağırır.

Divanda, Sinan’a evine su bağlamasıyla ilgili şikayet olduğu belirtilir. Kadılar, ulemalar ve vükela karşısında sorguya çekilen Sinan, Kanuni tarafından kendisine verilen izni anlatır ancak bir fermanın olmadığını söyler. Divan uzun tartışmalar sonrası, Sinan’ın evindeki suyun kesilmesine karar verir. Ancak bu durum Sinan’ın kalbini kırmaz; o hizmetini Allah rızası için yaptığını, dünyalık bir menfaat beklemediğini belirtir.

Sen Kalk İstanbul'u Suya Kavuştur İstanbul Sana Bir Tas Suyu Çok Görsün

HAZİN BİR SON: SUSUZLUK VE VEFAT

100 yaşına geldiğinde Mimar Sinan, hastalanır ve yatağa düşer. Son nefesinde düdüğü kuruyan dudaklarına su çalınmak istendiğinde, evindeki musluktan su akmadığı fark edilir. İstanbul’u suya kavuşturan bu büyük mimar, susuz bir evde hayata veda eder. Vefatı sırasında etrafında bulunanlara şu sözleri söyler:

“Biz hizmetimizi dünyada bir bardak suya satacak kadar menfaat düşkünü değiliz. Hizmetimizi Allah için yaptık ve mükâfatını ahirette bekliyoruz.”

Bakmadan Geçme