“Şemşeddin Karahisari’ye sahip çıkalım”

Afyonkarahisar’ın imarı ve gelişiminde, tarihi dokusunun korunmasında önemli katkıları bulunan hemşehrimiz Mimar Erdoğan Emre’ye yeni kuruluş çalışmaları devam eden Hat Müzesi ile ilgili görüşlerini sorduk. Mimar Emre, Hat Müzesi ile ilgili önerilerde bulunurken Afyonkarahisar’ın tarihin büyük hat sanatçılarından birisi olan Şemsettin Karahisari’ye sahip çıkması gerektiğini dile getirdi

Afyon’da Hattat Karahisari ile ilgili bir müze açılacağını ve uygun yer arayışı içinde olduklarını; 150 kadar replika eserin sergileneceğini, geçen yıl ortalarında Bursa’da bir sanatçı arkadaşımdan öğrendiğini söyleyen Mimar Erdoğan Emre, bu amaçla Afyon’a gelip hat-tat Mahmut Şah-in’in talebelerinden H. Hüseyin Ertunç ile temas kurup çalışmalara hakkında bilgi aldığını ve Vali Mustafa Tutul-maz’ın konuya samimiyetle eğildiğini görüp mutlu olduğunu, Taş Medrese’nin (Eski Müze) bu işe tahsis edilmesi gerek diye ısrarla dikkat çektiğini söyledi.
Afyon’daki bütün kültürel faaliyetlerde bir şekilde parmağı olan İbrahim Alimoğlu’nun bu konuda da hizmeti olduğunu ifade eden hemşehrimiz Erdoğan Emre aşağıdaki konuyla ilgili olarak şunları söyledi:
“Şehrimizdeki bütün STK’ların bu büyük dâhi “Şems-ül Hattatin” diye vasıflandırılan Ahmet Karahisari’ye sahip çıkmamız gerekir, Ticaret Odası, Borsa, Mimarlar ve Mühendis Odaları ve bilhassa Yerel Basının (Gazete ve TV) aktif rol oynaması lazımdır.
Bu müzenin Sobacılar içinde garip kalıp unutulmasından korkuyorum, çevre esnafında uyarılması, temizlik vb. şartların sağlanması lâzım mahalli otoritelerin burayı sık sık ziyaret etmesi gerek.
Işıklandırma, sokak zemin kaplaması, bitkisel zenginlik artırılmalıdır. Mahalle muhtarına ikazda bulunmalı ve güzel broşürler basılarak esnafa dağıtılmalıdır.
Ahmet Karahisari, Mimar Koca Sinan’ın çağdaşı ve arkadaşıdır. Karahisari’nin Afyon’daki izleri araştırılmalı, tespit edilmelidir. Ben mütevazi araştırmalarında rahmetli Fikri Yazıcıoğlu’nun bu sülaleye mensup olduğu kanaatine vardım.
Bilindiği gibi (Yazıcı= Hattat) şecere araştırmalarında Arapça bilme gerekiyor; dahi mahkeme kayıtları (Şerriye Sicilleri)’nin müzemizde ya da Kültür Müdürlüğü’nde mikro filmleri olacak. Rahmetli Belediye Başkanı M. Sami Hancıoğlu bu belgeler Ankara’ya Milli Kütüphaneye gönderilirken kopyalamıştı. (Kaynak, Arkeolog Ahmet İlaslı)
Fikri Yazıcıoğlu’nun oğlu Kâmil ile yaptığımız tespitlerde 200 yıl kadar geriye inebildik ve Sivrihisar Ulucamii’nde görevli dedeleri de dahil olmak üzere sülalede pek çok hattat olduğunu gördük.
Zaten soyadları da buradan gelmektedir, diye düşünüyorum.
Genel âdetimiz olduğu vechile sağ iken kıymetini bilmediğimiz değerlerimizi kaybettikten sonra aramaya çıkıyoruz. Sağlığında Fikri Hoca ile bu konuda çok yüzeysel konuşmalarımız olmuştu. Ancak kendisi Hattat (kaligraf) değil araştırıcı, yazar idi, babasının çok velüd (verimli) hat sanatçısı olduğunu, dedem Mevlevi Kemal Bayık ve müftü dede Hüseyin Bayık, aynı mahallede olmalarının da etkisiyle özellikle bu yönünü belirtirlerdi. (El Yazması Kur’an) (Çolak Kâmil ve kardeşi Mevlevi Cami İmamı Hasan hoca)
Bugünlerde resmi açılışını beklediğimiz “Hattat Karahisari Müzesi” eski bir Ermeni Yapısı olup 1800 sonlarında Volta Kemerli döşemesiyle 2 katlı, mağaza olarak yapıldığını bir süre Yün-Yapağı deposu olarak kullanıldığını Bekir Hoca (Çete Bekir) liderliğinde birkaç zengin Afyon-lu’nun iştirakiyle Kooperatif gibi çalışıldığını hatırlıyorum. (Diğer iştirakçiler Nuri Genel, Akosman-lar, birkaç ermeni tüccar vb. olabilir)
Sözün Özü, Kütahya’nın Ressam Ahmet Yakupoğlu’na sahip çıktığı gibi biz de, İstanbul Sütlüce’de mezarı dahi belli olmayan sadece Kırık mezartaşı olan ve “Yakut-i Rum” diye de adlandırılan dünya çapındaki sanatçımız Karahisari’nin (1468-1556) anılarına sahip çıkalım.” >> Esra Küçükkurt’un haberi