Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

SEHİV SECDESİNİ GEREKTİREN BÂZI DURUMLAR (1)

Bilindiği gibi namazın kıraat, rükû ve secde gibi farzları, Fâtiha okumak ve ardından başka bir sûre eklemek (zamm-ı sûre), tertibe riayet etmek gibi vâcipleri ve ka‘delerde salâvat okumak gibi sünnetleri bulunmaktadır. Namazın tam ve mükemmel olabilmesi için bunların hepsine uymak, namazın gereklerini tam ve yerli yerinde yapmaya çalışmak ve tam kalp huzuru içinde namaz kılmaya özen göstermek gerekir. Bununla birlikte çeşitli nedenlerle bu şartlara uyulmaması söz konusu olabilir. Bu bakımdan riayetsizlik söz konusu olabilecek fiilleri ve riayetsizlik durumunda ne yapılmak gerektiğini bilmek önem arz eder.
Namazda riayetsizlik edilmesi yani terk edilmesi söz konusu olabilecek fiil ya farz ya vâcip ya da sünnettir. Bunlardan her birinin terk edilmesinin hükmü farklıdır. Şimdi bunların terk edilmesinin hükümlerini ayrı ayrı görelim.
Namazın farzlarından birinin terk edilmesi durumunda, bu farzın namaz içinde telâfi (tedârik) edilmesi mümkün ise, farz olan bu fiilin-namaz içinde-kazâ edilmesi gerekir. Kazâ yoluyla telâfinin mümkün olduğu durumların her birinde sehiv secdesi yapmak gerekir. Namaz içinde kazâ yoluyla telâfi edilmesi mümkün olmayan durumlarda, namazın farzlarından birinin terk edilmesi sebebiyle oluşan eksiklik sehiv secdesiyle giderilemez. Namaz fasit olur ve yeniden kılınması gerekir
Namazın sünnetlerinden birinin veya birkaçının terk edilmesi durumunda bir şey yapılmaz. Sünnetler, namazın rükünlerinden olmadığı için terk edilmesi durumunda namazda bir eksiklik olmaz ve sehiv secdesi yapmak gerekmez.
Namazın vâciplerinden birinin terk edilmesi ise sehiv secdesini gerektirir. Sehiv secdesini gerektiren durumlar sayılırken, farzın tehir edilmesi, vâcibin terk ve tehir edilmesi diye sayılan üç ayrı durum esasında bir tek durum kapsamına girer. Şöyle ki, namazın farzlarından ve vâciplerinden her birini yerli yerinde, zamanında, hakkını vererek ve tertibini bozmadan yapmak vâciptir. Buna göre, namazın farzlarından veya vâciplerinden biri tehir edildiği zaman namazın vâciplerinden biri terk edilmiş olacağından, sehiv secdesi yapmanın bir tek sebebi vardır, o da bir vâcibin terk edilmesidir. Bu bakımdan namazın farzlarından birini tehir etme yani yapılması gereken yerden geriye bırakma durumu da bir vâcibin terk edilmesi anlamına gelmektedir. Yine namazın fiillerinden birini yeri değilken fazladan yapmak da vâcibin terki sayılır.
Namazın önemini ve anlamını bilen ve bunu inanarak yerine getiren bir kimsenin namazın vâciplerinden birini kasten terk etmesi düşünülemez. Bununla birlikte, fakihler, her türlü ihtimali göz önüne alarak vâcibin kasten terk edilmesinin hükmünü de belirlemişlerdir. Buna göre, vâcibin kasten yani bilerek terk edilmesi ile sehven (yanılarak) terk edilmesinin hükmü birbirinden farklıdır. Bir vâcip sehven terk olunmuşsa, sehiv secdesi gerekir. Vâcibin kasten terk olunması ise isâet yani yakışıksız ve kötü bir davranış olmakla birlikte, sehiv secdesi yapmayı gerektirmez. Bu durumda yani farzın veya vacibin kasten terk edilmesi durumunda namaz fasit olacağından yeniden kılınması gerekir. Sehiv secdesinin hangi hallerde yapılacağı ile ilgili geniş bilgi almak için ilmihal kitaplarına bakmak gerekir. Biz burada sık sık karşılaşılan durumlara birkaç örnek verelim:
Sözgelişi Kıyamda “Sübhaneke” den sonra, henüz kıraati yapmadan rükua varılıp ondan sonra hatırlanarak kıyama dönmekle farz olan kıratın yerine getirilmesi durumunda farz tehir edilmiş olur. Böyle bir durumda kıraat yapılır, ardından bir sure okunur ve tekrar rüku yapılır. İlk yapılan ruku geçerli olmaz ve namaz sonunda sehiv secdesi yapılır
Fatiha’dan sonra sure okuma unutulursa -vacib terk edilmiş olur- sehiv secdesi gerekir.
Farz namazların, üçüncü dördüncü rekâtında Fatiha suresinden sonra, bir sure veya ayet okunması sünnete aykırıdır. Ancak yanılarak sure okunduğunda farz olan rükû ve secdenin geciktirilmesine sebep olmakta ise de, kıyam kıraat mahalli olduğu için bu durumda sehiv secdesi yapmak gerekmez. (İbn Nüceym, el-Bahru’r-Râik, Daru’l Mafife, Beyrut, ts.II, 102)

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER