'Satırcı mantığı ile kapılara kilit vurmak doğru değil'
Türk Eğitim-Sen Afyonkarahisar Şube Başkanı Nizamettin Şenol, dün Anayasa Mahkemesi'nin dershanelerin kapatılması ile ilgili kanun hükmünü iptal etmesi ile ilgili yaptığı basın açıklamasında, satırcı mantığı ile kapılara kilit vurmanın doğru olmadığını belirtti Türk Eğitim-Sen Afyonkarahisar Şube Başkanı ve Kamu-Sen İl Temsilcisi Nizamettin Şenol, Türkiye'de uzun bir süredir dershanelerin kapatılması ve eğitim kurumu yöneticiliği kadrolarına hiçbir [&hellip]
Türk Eğitim-Sen Afyonkarahisar Şube Başkanı Nizamettin Şenol, dün Anayasa Mahkemesi’nin dershanelerin kapatılması ile ilgili kanun hükmünü iptal etmesi ile ilgili yaptığı basın açıklamasında, satırcı mantığı ile kapılara kilit vurmanın doğru olmadığını belirtti
Türk Eğitim-Sen Afyonkarahisar Şube Başkanı ve Kamu-Sen İl Temsilcisi Nizamettin Şenol, Türkiye’de uzun bir süredir dershanelerin kapatılması ve eğitim kurumu yöneticiliği kadrolarına hiçbir kriter gözetmeden, siyasi iktidarın kendi yandaşlarını ataması tartışmalarını yaşadığını ifade etti.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın, tüm eleştirilere, karşı çıkışlara rağmen okul yöneticilerinin, Bakanlık Merkez Teşkilatı yöneticilerinin tüm haklarını bir gecede ellerinden alan, okul yöneticiliği koltuklarına yandaşlarını oturtmayı hedefleyen, dershanelerin kapatılmasını, dershane öğretmenlerinin KPSS’siz MEB kadrolarına atanmasını içeren bir kanun çıkardığını söyleyen Şenol, “Bu kanunun dershanelerin kapatılması ve dershane öğretmenlerinin MEB kadrolarına atanması ile ilgili maddeleri Anayasa Mahkemesi’nden döndü. Ayrıca edindiğimiz bilgilere göre okul müdürleri ve Bakanlık Merkez Teşkilatı yöneticilerinin durumları ile ilgili madde de iptal edilmiştir. Müdür yardımcıları ve müdür başyardımcılarının durumu netlik kazanmamıştır” dedi.
SATIRCI MANTIĞI İLE
KAPILARA KİLİT
VURMAK DOĞRU DEĞİL
AYM’nin dün verdiği iptal kararının çok önemli olduğunu kaydeden Şenol, “Öncelikle dershanelerin kapatılması ile ilgili düzenlemenin iptali konusunda şunları söylemek istiyoruz. Türk Eğitim-Sen olarak dershanelerin okullara alternatif kurumlar olmasına her zaman karşı çıktık. Eğitim-öğretimin yapılması gereken yerler dershaneler değil, okullardır. Dershanelerin varlığı elbette ki bizleri mutlu etmez. Ancak dershaneler bir ihtiyaç iken, ortada ciddi bir yarış varken, siyasi hesaplaşmalar uğruna satırcı mantığı ile dershanelerin kapısına kilit vurmak doğru değildir. Bu noktada yapılması gereken dershaneleri ihtiyaç olmaktan çıkarmaktır. Ülkeyi yönetenler dershaneleri ihtiyaç olmaktan çıkarabilirse, o zaman bu işletmeler zaten kendiliğinden kapanır. Üstelik bu işletmelerin maddi zararını karşılamadan kapatılması hukuki de değildir. Bu noktada Anayasa Mahkemesi’nin kararı doğru bir karardır. Tabi şunu da vurgulamak gerekir: Bu sistem bu şekilde devam etmemelidir. Dershaneler okullara alternatif olmamalıdır. O halde ne yapılmalıdır? Yapılması gereken eğitim sistemini belirlenen hedeflere uygun hale getirmek ve dershanelere olan ihtiyacı ortadan kaldırmaktır. Yoksa ‘benden olmayana hayat hakkı tanımam, dükkânlarının kapısına kilit vururum’ anlayışıyla hareket edilmesinin hukuken kabul görmediği açıktır. Anayasa Mahkemesi’nin bu kararı hukukun geleceği açısından çok önemlidir” diye konuştu.
Güçler savaşının, inatlaşmanın fayda getirmediği, gündemi boşuna meşgul ettiği, dershaneleri, öğretmenleri, öğrencileri mağdur ettiğini sözlerine ekleyen Şenol, dershane öğretmenlerinin MEB kadrolarına KPSS’siz atanması ile ilgili maddenin de iptal edilmesi hakkaniyete uygun olduğunu aktardı. Şenol bu konudaki görüşleri de şöyle aktardı:
“Zira bu ülkede yüz binlerce insan öğretmen olmak için KPSS’ye girerken, büyük bir emek ve alın teri dökerken, yüksek puan almasına rağmen atanamazken, dershane öğretmenlerinin KPSS’siz MEB kadrolarına atanması büyük bir haksızlık olacaktı. Üstelik Bakanlığın sözlü sınavla bu öğretmenleri alacağı düşünüldüğünde kadrolarını kendi yandaşları ile doldurması kaçınılmaz olacaktı. Dolayısıyla kimileri KPSS ile öğretmen olurken, diğerlerinin KPSS’siz, adeta havadan inme bir yöntemle öğretmen olması hem çalışma barışını bozacaktı, hem de ciddi bir hak gaspına yol açacaktı.” (Kocatepe Haber Merkezi)