Sarıkamış Harekâtı anlatıldı

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Coğrafya Topluluğu tarafından 'Sarıkamış Harekâtı' adlı panel düzenlendi   Erdal Akar Konferans Salonunda gerçekleştirilen panele, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sadık Sarısaman ve Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Okan Bozyurt konuşmacı olarak katıldı. Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. [&hellip]

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Coğrafya Topluluğu tarafından “Sarıkamış Harekâtı” adlı panel düzenlendi

Erdal Akar Konferans Salonunda gerçekleştirilen panele, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sadık Sarısaman ve Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Okan Bozyurt konuşmacı olarak katıldı.
Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Sadık Sarısaman, 107 yıl önce millet ve vatan kavramını oluşturan olaylardan birinin yaşandığını söyledi. Zafer ve yenilgilerin bir bedeli olduğunu ifade eden Sarısaman, “1. Dünya Harbinde ve diğer mücadelelerde zaferler de oldu, yenilgiler de oldu. Her ikisi de bir bedel ödemek anlamına geliyor. Hepsinde de bedel ödememiz söz konusu. Zaferlerde de şehitler veriyoruz, gazilerimiz oluyor, yenilgilerde de öyle. Yenilgilerden ders alarak bu yenilgileri yaşamamak, yenilgileri zafere dönüştürmek gibi sonuçlar çıkarmak gerekiyor” diye konuştu. Sarıkamış Harekâtı denildiğinde insanların akılına kar, buz, soğuk ve donarak ölen askerler geldiğini dile getiren Sarısaman, “Savaş başladığında Kars, Ardahan, Batum ve Artvin bizde değil. 93 Harbinde imzalanan Berlin Anlaşması ile buralar Rusya’ya terk edildi. 1878’den 1914’e gelene kadar 36 senedir bu topraklar bizde değil.” dedi.
“ENVER PAŞA, SARIKAMIŞ
HAREKATINDA KARARLI”
Osmanlı Devletinin 1. Dünya Savaşına nasıl girdiğini ve Enver Paşa’nın Sarıkamış Harekâtını nasıl gerçekleştirdiğini anlatan Sarısaman, şunları söyledi:
“Goeben ve Breslau, İngiliz donanmasından kaçan iki Alman gemisi. İngilizlerden kurtarmak için bu gemileri satın aldık. İçerisinde Alman mürettebatı duruyor, sadece bayrak değişti, gemilere Türk bayrağı takıldı, isimleri Yavuz ve Midilli oldu. Bu gemiler, Karadeniz’deki Rus limanlarını bombaladılar. Böylece savaşa girmiş olduk. Savaşa girmemizle beraber Ruslar saldırmaya başladılar. Bizim, Rus topraklarındaki Müslümanları, Türkleri ayaklandırmak gibi düşüncelerimiz vardı. Rusya’yı bu yoldan vurmak ve zaafa uğratmak gibi isteklerimiz vardı. Harbiye Nazırı Enver Paşa’nın bölgeye gitmesi söz konusu. Rus taarruzları, Kasım ayı içerisinde Köprüköy Muharebeleri ve Azap Muharebeleri neticesinde geri püskürtülüyor. Enver Paşa’nın Aralık ayında bölgeye gittiği sıralarda Rus Kralı Nikola da geliyor. Enver Paşa Kafkaslara yönelik bir harekât yapma kararında. Bu konuda Liman Von Sanders Paşa’ya öneri sunuyor. Liman Von Sanders Paşa ‘zaman müsait değil’ diyor. ‘Olmaz’ cevabını veriyor. Enver Paşa, bu cevabı kabul etmiyor. Görevi 3. Ordu Komutanı Ahmet İzzet Paşa’ya yaptırmak istiyor. Bölgeye geliyor, ordu komutanına durumu açıyor. Ordu komutanı ‘bu şartlarda yapamayız’ diyor. ‘Narman üzerinden Rusları atalım, sonra baharı bekleyelim’ diyor. Enver Paşa, ona ‘Hocam olmasaydın seni idam ettirirdim’ diyor. Enver Paşa kararlı; bu askeri harekâtı yapacak. Enver Paşa 3. Ordu kumandanlığını devralarak bu harekâtı gerçekleştirmeye çalışıyor. Enver Paşa tarafından 21 Aralık tarihinde emri verilen harekât, 22 Aralık tarihinde başlıyor.”
“SARIKAMIŞ, RUSLARIN ASKERİ MERKEZİ”
Sarıkamış’ın Ruslar için neden stratejik öneme sahip olduğunu anlatan Sarısaman, “Rusların demiryolu bağlantısını sağlayan Sarıkamış, Kars-Tiflis demiryolu bağlantısını sağlayan konumda. Eğer Sarıkamış-Kars demiryolu kesilirse, Rusları çembere almak suretiyle orada bulunan Rus kuvvetlerini esir etmek ve imha etmek söz konusu olabilir. Çünkü Sarıkamış, Rusların askeri merkezi. İleriye yönelik taarruzlarda burayı çıkış noktası olarak kullanacaklar. Cephaneyi buraya yığmışlar. Eğer bu plan gerçekleşebilirse Rusların gıda ve cephanesi alınabilir. Bizim ordumuza takviye yapılabilir.” diye konuştu.
“İKLİM OLAYLARI, TARİHİ
OLAYLARI ETKİLİYOR”
Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Öğr. Üyesi Okan Bozyurt ise iklim değişimlerinin sosyal hayata etkisini anlattı. Önemli olaylar ile tarihi olayların yaşandığı zamanın aynı olduğunu belirten Bozyurt, konuşmasına şöyle devam etti:
“Çok önemli iklim olayları ile birlikte tarihi olayların çakıştığını görüyoruz. M.S. 900’den sonra güneş aktiviteleri giderek artıyor. Güneş patlamaları neticesinde de dünyaya çok fazla miktarda güneş radyasyonu geliyor. Bu da dünyadaki ortalama sıcaklığı inanılmaz derecede artırıyor. Bunun hem olumlu hem de olumsuz sonuçları meydana geliyor. İklim olayları, Viking kolonileşmesini sağlıyor. Vikingler, kuzeyden güneye doğru inmeye başlıyor. Orta Asya su kaynaklarını kaybetmeye ve çölleşmeye başlıyor. Bunlardan en fazla etkilenen toplumların başında Moğollar geliyor. Cengiz Han döneminde özellikle çok büyük rahatsızlıklar ortaya çıkıyor. Cengiz Han, bu kuraklık sonrası gözünü Çin’e çeviriyor. Çin o dönemde zenginlik kaynağı. İpek, pirinç ve her şeyden önce sarı nehir var. Tarihe baktığınız zaman bütün uygarlıkların nehir kenarında oluşmaya başladıklarını görüyoruz. Bugünkü Mezopotamya’nın uygarlığa beşiklik etmesi tabi ki de tesadüf değil. Moğolistan, Çin’de çok büyük yıkımlara yol açıyor. Daha sonra yönünü Batıya çeviriyor. Bir şekilde o da Kavimler Göçüne yol açıyor. Her gittiği yerde yıkımlara yol açıyorlar. Çok sayıda can ve mal kaybı yaşanıyor. Bu yıkımlar sonrası bazı kütüphaneler yakılıyor, bazı kütüphanelerde ise kitaplar nehirlere atılıyor. Hatta o dönemin tarih kaynaklarına baktığımız zaman bazı nehirlerin 40 gün boyunca mürekkep aktığı söylenir. Bazı tarihçilere göre o kitaplar nehirlere atılmasaydı dünyanın kaderinin değişebilecek ölçüde bilgilere ulaşılabileceği söyleniyordu. Orta Asya’da kuraklıktan dolayı bazı salgın hastalıklar da ortaya çıkıyor. Bunlardan bir tanesi de veba hastalığıdır.”
Panel, soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.
>> Ş. Cüneyt BURSALIOĞLU’nun Haberi

Bakmadan Geçme