Sanatçılar AKÜ GSF öğrencileri ile söyleşti
Büyük Taarruz'un 100. yılı kapsamında düzenlenen ve Afyon Kocatepe Üniversitesinin (AKÜ) de paydaş olduğu Büyük Taarruz Uluslararası Kısa Film Festivali kapsamında Sinema Sanatçıları Erkan Pektaş ve Veysel Diker ile Yönetmen Selahattin Sancaklı ve Yapımcı Baran Mayda Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) öğrencileri ile düzenlenen söyleşide bir araya geldi   İbrahim Küçükkurt konferans salonunda düzenlenen söyleşiye İl [&hellip]
Büyük Taarruz’un 100. yılı kapsamında düzenlenen ve Afyon Kocatepe Üniversitesinin (AKÜ) de paydaş olduğu Büyük Taarruz Uluslararası Kısa Film Festivali kapsamında Sinema Sanatçıları Erkan Pektaş ve Veysel Diker ile Yönetmen Selahattin Sancaklı ve Yapımcı Baran Mayda Güzel Sanatlar Fakültesi (GSF) öğrencileri ile düzenlenen söyleşide bir araya geldi
İbrahim Küçükkurt konferans salonunda düzenlenen söyleşiye İl Kültür Turizm Müdürü Mehmet Tanır, Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema TV Bölüm Başkanı Nesrin Kula Demir ile öğretim elamanları ve öğrenciler katıldı.
“BAŞARININ ÖN ŞARTI İŞİNİ SEVMEK”
Soru-cevap şeklinde ilerleyen söyleşide Sinema Sanatçısı Erkan Pektaş, sinema sanatını icra etmek isteyen kişinin bir hikayesinin, gözlemlerinin, tasarrufunun ve projelerinin olmasının önemli olduğunu belirtti. Pektaş, “Asistan da olsanız da geleceğe yönelik projeleriniz olacak. Mutlaka bir gün onları yapma şansı elde edeceksiniz. Geleceğe dair ben gideyim setlerde asistanlık yapayım diye bir tasarrufunuz varsa zaten asistan olarak kalırsınız” dedi. Pektaş, “Tiyatroda ve sinemada ben işini sevmeyen insanların bir yerlere geldiğini hiç görmedim ama işini seven, zorluklara rağmen işinden heyecan duyan, keyif alan insanlarla her zaman işini yapmaya devam edenler bir şekilde yaşamını sürdürüyor. O yüzden keyif alıyorsanız devam edin. Bu zaten keyif alınacak bir meslek.” diye konuştu.
Pektaş, sözlerine şöyle devam etti:
“Sektörde 10 bin insan var 500 kişi ile iş dönüyor. 500 tane işini iyi yapan insanlar işini yapacak. Onun dışındakiler ile TikTok’tan, YouTube’dan kendini gösterecek, işini yapacak, kıymetini bilinecek ve o da bir yere gelecek. Bu bir mücadeledir. Keyif alan, işini iyi yapan, iyi gözlemleyen, iyi projeler ortaya koyan, aleti edevatı iyi kullanan insanlar bir yere gelecek. Mesela dün 12 yaşında alaylı bir çocukla tanıştım. Büyük Taarruz Uluslararası Kısa Film Festivaline 2 film ile katılmış. Çocuk daha 12 yaşında sinemaya aşık olmuş. Bu iş böyle bir iş. Bir hocamın dediği gibi bu iş bir aşktır, aşık değilseniz lütfen bu işi yapmayın.”
“SİNEMA SEKTÖRÜNDE ALTERNATİF MECRALAR GENÇ SİNEMACILAR İÇİN ŞANS”
Yönetmen Selahattin Sancaklı ise Mimar Sinan Üniversitesine 1987 yılında başladığını ve o yıllarda tek televizyon kanalı olan bir dönem olmasından dolayı sektörel istihdamın çok büyük olmadığını belirtti. Sancaklı, “O dönemde bizim iş bulup çalışabileceğimiz tek mekan Yeşilçam’dı. Daha sonra reklam sektörü gelişti ve o sektöre de girmeye çalıştık. Bizim hayata atıldığımız dönemde alanda eğitim veren 4 üniversite vardı. Şu an 110’a yakın üniversitede bölümün var olduğunu biliyorum” dedi. Sancaklı, “Bu kalabalığın arasında fark edilmeniz gerekiyor. Fark edilmek için de çok okumanız, çok gözlem yapmanız ve kendinizi çalıştığınız ortamda bir şekilde göstermeniz gerekiyor. Eğer sıradan bir eleman gibi davranırsanız kimse sizi bir yerlere taşımaz. Onun için olabildiğince hırslı olmak zorundasınız” diye konuştu.
Sancaklı sektör çok büyük gibi görünse de istihdam edilen kişi sayısının sanıldığı kadar fazla olmadığını anlatan Sancaklı, şunları söyledi:
“Çok da büyük olmayan bir pastayı kabaca 500 kişiye pay etmeye çalışıyoruz. Sektörel bazda yeni açılımlar söz konusu. Eskiden televizyon kanallarında görülen işler vardı ama şimdi Netflix, YouTube gibi var olan ve kısa süre sonra gelecek olan Disney ve Paramount platformlar var. Türkiye’de sektörel anlamda iş olanakları maliyetler anlamında yurt dışına göre daha avantajlı bir durumda. Bu nedenle de yurt dışına göre daha fazla iş olanağı söz konusu demek mümkün. Bu alanda eğitim alan öğrenciler için yeni fırsatlar da demek aslında. Ancak bu tamamen kendinizi nasıl yetiştirdiğiniz ile alakalı bir durum. Ben setçilikten başladım. Işık asistanlığı yaptım. Laboratuvarda çalıştım. Görüntü yönetmeni ustaların yanında onların çantalarını ve lenslerini taşıdım. Burada amaç öğrenmekti. Ben hiçbir zaman aldığım titrleri kendim talep etmedim. Birileri bana verdi. Kamera asistanı olarak başladım; gel ikinci ol dediler sonra gel birinci ol dediler. Sonra focusa gel veya operatör ol dediler. Sonra bu birikimlerle gel görüntü yönetmeni ol dediler. 25 yıl sinema filmlerinde görüntü yönetmenliği yaptım. 1200 bölüm kadar dizi çektim. Sonrasında bana gel artık sen yönetmen ol dediler. Siz çalışın ve emek verin ki sonunda birileri o unvanları size verecektir. Asıl olan kendinizi ne kadar yetiştirdiğinizdir.”
“AFYONKARAHİSAR FİLM PLATOSU GÖRÜNÜMÜNE SAHİP”
Sanatçı Veysel Diker ise öğrencilerin önlerine çıkan engelleri iyi algılamaya çalışıp, çözüm üretmeye çalışmalarının daha sonraki zamanlarda önlerine çıkacak büyük engellerin çözümü için çok iyi bir egzersiz alanı oluşturacağını belirtti. Diker, “Geleceğin kaygısı ile yaşayarak bugünü zehir etmeyin. Bugüne özel çözümler üretmeye ve iyi öğrenci olmaya çalışın. Önünüze gelen dertlere pratik zekayla çözümler üretmeye çalışın. Ben Muş’ta memur bir babanın çocuğu olarak dünyaya geldim. Ağır fakir bir çocukluk geçirdim. O gün bana şimdi yapacağım işleri söyleseler gülemezdim bile. Öğleye kadar okula gider sonrasında terzi çıraklığı yapardım. İğneyi alıp sufle yapardım. Onu iyi yaparak bu günlere geldim. Onu başaramasaydım sonraki zorlukları aşamazdım diye düşünüyorum” diye konuştu. Diker, Afyonkarahisar’ın 3 binlik yıllık Frig Vadisi ile Büyük Taarruz’un önemli yerlerine ev sahipliği yapmasıyla, Afyon Kalesiyle ve tarihi imkanlarıyla adeta bir sinema platosu konumunda olduğunu; GSF’nin de teknik anlamda yeterli donanıma sahip olduğun belirterek, “Burada iş artık öğrencilere düşüyor. Bir fikir veya proje ile ortaya çıkmalısınız. Üretmelisiniz. Festivallere mutlaka katılmalısınız.” dedi.
“AKÜ GSF ÖĞRENCİLERİ PEK
ÇOKLARINA GÖRE AVANTAJLI”
Yapımcı Baran Mayda ise 13 yıldır sektörde çalıştığını belirterek, “Mühendislik fakültesi mezunuyum. 13 yıldır sektördeyim. Ben eve para götürene kadar annem benim mühendis olacağımı düşünüyordu. Hiç mühendislik yapmadım ama ailem bunu kabullenmedi. AKÜ GSF öğrencileri pek çok üniversiteye kıyasla çok ileri durumda. Teknik imkanlar noktasında siz çok iyi imkanlara sahipsiniz. Burada yapmanız gereken şey kendinizi zorlamak. Lütfen belirli bir yere gelmeden para kazanacağız diye düşünmeyin. Rakiplerinizden daha iyi olduğunuzu ispatlamanızı gerekiyor. Teknik imkanlar noktasında bakarsak artık cep telefonları bile 4K kalitesinde görüntü çekebiliyor. Bu telefonla bile bir şeyler çekebilir ve kurgu yapabilirsiniz. Kendinizi asla televizyonla sınırlandırmayın. Artık YouTube gibi pek çok alternatif mecra var. Niyetinizin çok samimi olması lazım.” diye konuştu.
>> Mustafa ERTÜRK’ün Haberi