Sabır, anlayış, tahammül…

Basın, Yayın ve Enformasyon İl Müdürü Cemil Paslı, kendi adına açılan internet sitesinde 3 Nisan 2015’te yayınladığı makalede, kadına karşı şiddetin nasıl son bulacağı ile ilgili önerilerini anlattı. Kadına şiddetin engellenmesi için küçük yaştan başlayarak çalışmaların yapılması gerektiğini söyleyen Paslı, “Şiddetin önlenmesi çalışmaları her açıdan birbirine denk ve uyumlu evliliklerin gerçekleştirilmesi ile başlamalıdır. Kaliteli bir [&hellip]

Basın, Yayın ve Enformasyon İl Müdürü Cemil Paslı, kendi adına açılan internet sitesinde 3 Nisan 2015’te yayınladığı makalede, kadına karşı şiddetin nasıl son bulacağı ile ilgili önerilerini anlattı.
Kadına şiddetin engellenmesi için küçük yaştan başlayarak çalışmaların yapılması gerektiğini söyleyen Paslı, “Şiddetin önlenmesi çalışmaları her açıdan birbirine denk ve uyumlu evliliklerin gerçekleştirilmesi ile başlamalıdır. Kaliteli bir evlilik sevgi ve muhabbet dolu bir aile hayatını netice verecektir. Bize göre şiddetin en büyüğü ve temeli özellikle 0-3 yaşta anneden babadan ya da her ikisinden çocuğun kısmi veya tam zamanlı mahrum bırakılmasıdır. Kur’an-ı Kerim 3 yerde bebeklerin en az 2 yıl süreyle emzirilmesini emreder. Annelerin ‘uçan ve kutsal terlik’ anlayışından vazgeçerek çocuklarını sabırla, anlayışla, tahammülle, muhabbetle büyütmesi konusunda eğitilmeleri önemlidir. Zira şiddet aile içerisinde erken dönemde öğrenilen ya da öğrenilmeyen bir olgudur. Babalarında eğitim ve problem çözmede şiddetten uzak durması gerektiği eğitimlerle sağlanmalıdır” dedi.
BASINA DA
GÖREV DÜŞÜYOR
Paslı’nın makalesindeki vurgular şöyle:
“Eğitim sisteminde ‘eti senin kemiği benim’ gibi şiddeti kutsayan ifade ve anlayışlar terk edilmelidir. Medya ve sosyal medyada şiddetle etkin şekilde mücadele edilmeli çocukların ve toplumun şiddetten korunması tüm özgürlüklerin üzerinde değerlendirilmelidir. Şiddete yönlendiren tüm yayınlar en ağır biçimde cezalandırılmalıdır. Daha etkin bir sosyal devlet İçin bu alanda koordinasyonla çalışması istenen ve çalıştırılmaya çalışılan Sivil Toplum Kuruluşları’da dahil tüm kurumlar bir çatı altında toplanmalıdır. ’Herkesin işi hiç kimsenin işi’ sözünün uygulamadaki etkisi göz önüne alınmalıdır. Bu gün sosyal politikalarda kullanılan ve batıdan devşirilen tüm kelime ve kavramları kendi dinimiz, kültürümüz, ananemiz geleneğimiz süzgeciyle gözden geçirerek bize ait politikalar oluşturma konusunda azami gayret göstermeliyiz. 8 Mart 2012 tarihli 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddeti Önleme kanununu uygulayıcıların çoğunlukta olduğu ilgili tüm kesimlerin katılımıyla acilen yeniden değerlendirilmesi ve revizyona tabii tutulması gerekmektedir.” >> Murat ARISOY’un Haberi

Bakmadan Geçme