Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Mustafa Yılmaz DÜNDAR

SABAH SALÂTINDA DİKKAT EDİLMESİ GEREKENLER

Mustafa Yılmaz DÜNDAR 19 Ocak 2018 Cuma 14:43:45
 

 

– 83 –
“B” sıfır noktasındaki kişi de “BEN” der, o da kendini takdim eder ve bir ikilik hissedilir. “BEN”li hayat” eğer rablık ilan eden “BEN”li hayatsa o ikilik tehlikelidir, ona “A” Takdim Formu” dedik. İhlâs Hayat Döngüsü’nün “lem yelid ve lem yûled” bölümündeki “BEN” deyiş ve oradaki hayat, kendisini “B” sırrıyla “BEN” diye takdim edenin hayatıdır. “Amentü Billahi” ve “Amentü Bil Kaderi” imanıyla “BEN” diyen o yapıya ise “B” Takdim Formu” dedik. Bu takdimle “BEN” diyenin bir iddiası yoktur, yalnızca takdimi vardır. O takdim “ben İlmullah’ta Allah’ın dileğinin suretiyim” diyen bir takdimdir. O takdimle et-tahıyyatü okuyan aslında Rabbıyla konuşan bu surettir. Şimdi de ikilik var. Ama bu ikilik bu yoldaki yasal ikiliktir, şirk değildir, “A” takdiminde olanlara bakınca o şirk değildir. Ama “B” yolunda ilerlemek isteyen için o da şirktir. Gördüğünüz gibi bu takdim tanrılığını/rablığını ilan edenin “BEN”liğiyle hiç ilişkili değildir, iki takdimin birbiriyle hiç ilgisi yoktur. “A” takdimi gittikçe kuvvetlenen bir “BEN” iken “B” takdimi gittikçe olmayacak bir “BEN”dir, gittikçe zayıflayan değil.
LEGAL OLAN “BEN”İ RAHATLIKLA SÖYLEYEBİLİRSİNİZ
 Aslında “B” takdimi kulluk için gereklidir. O takdimin olmadığı hale gelmenin prosedürü önce onun olmasıdır, yani olmaması için olması gerekiyor. Olacak ki olmamaya gitsin. O “BEN”in olmaması İhlâs Suresi’nin yukarısıdır: “HuvAllahu Ehad, Allahus Samed.” Bu kısımda bu “BEN” yoktur. “Lem yelid ve lem yûled” ile birlikte kesret hayatı yani varlıklar başladığı için mecburen bir “BEN” diyen olacak, birisi “BEN” diyecektir. Ama iki türlü: Birisi tanrılık “BEN”i, diğeri cennet ehlinin “BEN”i. Bu “BEN” bu döngü için vardır, “aslına rücu etsin” diye vardır. Eğer o “BEN” olmazsa, olmayan bir şey aslına nasıl rücu edecek? Bir şey olacak ki rabbını tanısın. Bu yüzden, cümlelerimize çok dikkat etmeliyiz. Mesela, “tanıdıkça kişi olmadığını anlar” gibi cümleler yanlıştır, öyle bir şey olamaz: Olmadığını anlayan biri var ve hatta sonra o Allah’ta yok olacak! Olamaz. “Ben Allah’ta yok oldum” gibi bir cümle olabilir mi: Bunlar muhal bakışlar olup bu işi yaşamamış olanların ifadeleridir. O cümleler, o hali yaşayanın tarifi değildir, tahminen söylenmiş şeylerdir. Dolayısıyla, kişi yokluğunu anlar diye bir şey olmaz, kişi yok olur. Anlayamaz! Nasıl anlayacak? Yokluğunu anladığı zaman o var demektir. Belki “yok olacağını anlar, yok olacağını bilir” diyebilirsiniz. O nedir? İlimle bilmektir, ona “İlmel Yakin” denir, sonra “Aynel Yakin” yaşanır, sonra da “Hakkal Yakin”. Hakkal Yakin’in ileri noktalarında yokluğunu da anlamaz, çünkü öyle bir varlık olmaz. Kendini takdim eden birisi vardı, o takdim eden artık yok. O noktaya kadarki yaşantılarda kendisini “BEN” diye takdim eden biri vardır. Bu yüzden, et-tahıyyatü okurken, şahitlik ederken kullandığınız “BEN”den korkmayın, o legaldir, rahatlıkla söyleyin. O “BEN”i rahatlıkla söyleyeceksiniz ki, elde ettiğinizle gördüğünüzü yok olmaya götüresiniz.
Sahabelerden bir zat bütün geceyi ibadetle geçiriyor. Herhalde gündüz de oruç tutuyor. Gündüz oruç, gece ibadet derken eşi şikâyetçi oluyor. Efendimiz (SAV)’e, “bütün geceyi ibadetle geçiriyor, bize bir hayrı yok” diyor. Efendimiz (SAV) ona tavsiyelerde bulunuyor, ama kendini bir türlü kontrol edemiyor. Bunun üzerine Efendimiz birisini ona görevlendiriyor. Yeni yatıyorlar, biraz sonra bu diyor ki hadi kalkalım. Diğeri “hayır, yat” diyor. Biraz sonra tekrar kalkıyor, “hayır, yat” diyor. Bu birkaç defa tekrar ediyor, geceyi ibadetle geçirmek için hep kalkmaya çalışıyor. Ama gecenin sonuna doğru, görevli olan arkadaşı “haydi, şimdi kalkalım” diyor. Biz bu hadisten ne anlamalıyız?
ESAS OLAN SABAH SALÂTININ İKİ REKATLIK FARZI
1) Esas yapılması gereken ibadet sabah salâtının (salât-ı fecrin) iki rekâtlık farzıdır. Bu önemli, çünkü esas ibadet budur! Bir kişi ibadet yapacağım diye gece boyu uğraşsa, tam o saatte de uyusa, gece ibadetinin hiçbir manası kalmaz. Esas o iki rekât farz önemlidir. Bütün gece uyusa, kalksa o iki rekât farzını ikame etse daha hayrlı bir iş yapar. Demek ki en alt seviye bu, olmazsa olmaz bu: Salât-ı fecrin iki rekâtlık farzı. Olmazsa olmaz budur, onu güneş doğmadan önce ikame etmek gerekiyor. Bu nedenle güneşin doğma saatini takip edip, titizlenmek lazım. Mesela, şimdi Ankara’da güneş saat sekizde doğuyor. Biliyoruz ki, güneşin doğduğu, tepede olduğu ve battığı anlar tehlikelidir, o anlarda salât olmaz. “Battığı an” tehlikelidir, batarken değil! Battığı an, doğduğu an, tepede olduğu an! Bazen Cuma salâtlarında dikkatimi çekiyor, bazıları girmişken iki rekât namaz kılıyorlar. Halbuki o an belki de tam güneşin tepede olduğu ana rastlayabilir, tehlikeli olur, dikkat etmek lazım.
SABAHIN İKİ REKAT SÜNNETİNİ DE ÖNEMSEMELİYİZ. “DAHA” DERSEK, “DAHA”SI VAR
2) Sabahın iki rekât farzını sağlıklı şekilde ikameyi güvenceye aldıktan sonra yapacağınız şey, sabahın iki rekât sünnetini hayatınıza yerleştirmektir. Sabahın iki rekât sünnetini de umursamak gerekiyor. Diyelim ki iki rekât farza ancak gücün yetiyor, tamam, o zaman farzını öncele. Ama yeni umursuyorsan, başka bir şey de yapmak istiyorsan, daha fazlasını yapmak isteyen için sünnet oluşur. Ona da imkân tanımak gerekiyor, bu yüzden sünnetler var! Farzlardan fazlasını yapmak isteyenin aşırıya gitmemesi için bize sünnet mekanizması ikram edilmiştir. Efendimizin eşi, on rekâtlık sünnet tarif etmiştir. O on rekâtlık sünneti ikame edenin cennette şansının yüksek olacağı, bazı mükâfatlarının olacağına dair müjdeler vardır. O on rekâttan ikisi sabahın iki rekât sünnetidir. Sabah salâtının farzı ve sünnetini oturttuktan sonra daha da yapmak istiyorsan, bu sefer işrak vakti ikame edilen iki rekât ile o sünnetle tanışırsın. Farz salâtları ve sünnetlerini sağlıklı hale getirdikten sonra daha mı istiyorsun, “daha”larıyla tanışırsın. Ama geceyi ibadetle geçirip salâtın farzında sallanıp “bir an önce bitse de yatsam” derseniz olmaz. Sabah salâtı için sağlıklı, zinde bir hali güvenceye alacaksınız, ondan sonra da kendinize ait bir orta yol tesbit edeceksiniz. Herkes için kendi orta yolu önemlidir, yani senin kendi orta yolun önemlidir. Var olan hayat akışı içerisinde yapabileceğimiz bir orta yol tesbit edeceğiz. Örneğin, “ben gece kalksam ibadetle meşgul olsam, sonra yatsam, tekrar kalkıp gayet zinde olarak sabah salâtını ikame edebilirim” diyorsanız, bu size ait bir haldir, sizin için bu olabilir. Herkes becerebilir mi onu? Beceremez. O size ait bir haldir. “Kalkıp yatarsam sonra tekrar kalktığımda kendimi toplayamam” diyorsanız, o zaman sabah salâtına yakın kalkarsınız. Çünkü sabahın farzı önemli, o güvencede olacak. Bu olmazsa olmaz! Onu siz tespit edersiniz; “ben ne kadar erken kalkarsam başarırım? Yarım saat erken kalkarsam, bu yarım saat içerisinde şunları yaparım. Örneğin, sabah salâtının sünnetini ikame ederim. Farzdan önce çeşitli zikirler yapar, sonra da farzı ikame ederim” der öyle yaparsınız, bu da güzel bir yoldur. “Ben bir saat önce kalkabilirim” diyen onu yapar. Çok önemli olan şey, o işi her gün yapabilmektir, her gün yapabildiğiniz şey makbuldür. Bir sefer coşup da sonra “halim kalmadı, coşmak için zamanını bekliyorum” demek olmaz. O yüzden, AZ AMA SÜREKLİ yapabileceğiniz çok önemlidir. Diyelim ki salâttan kırk beş dakika, bir saat önce kalktınız, o sizde bir alışkanlık yaptı, bunu halledebilecek bir vücut ritminiz oluştu, sonra bunu beşer, onar dakika öne çekebilir, başardıkça da ilerletebilirsiniz.
SABAH SALÂTINDAN SONRA UYAMAYIN!
3) Sabah salâtını ikame ettikten, güneş doğduktan sonraki onbeş yirmi dakika, yarım saat çok önemlidir; orada uyumamak gerekiyor. Uyumamak gereken esas önemli yer orası! Gece uyuyun, ama orada uyumayın. Güneşin doğma saatinden sonraki yarım saatlik sürede uyumayın. Orası çok önemli, orada uyumak aklınız için tehlikelidir. Gece uyumak akıl için tehlikeli değildir, ama geceyi yoğun geçirip orada uyursanız yanlış yapmış olursunuz. Olmazsa olmazlardan birisi de budur: Salâtı vaktinde ikame edip, güneş doğduktan sonraki yarım saatlik vakitte uyumamak. Eğer, o yarım saatten sonra iki rekât salât ikame edebilirseniz çok güzel olur. O İşrak Vakti’dir ve Efendimiz (SAV) şöyle buyurmuştur: “Kim sabahın farzını ikame eder (hatta cemaatle ikame eder), sonra o vakitte uyumaz da, zikirle (zikrullah ile) meşgul olur ve işrak vakti de iki rekât salât ikame ederse tam, tam, tam bir Hac ve Umre sevabı alır.” Her gün! Anlaşılsın diye de üç defa bastırarak söylüyor: Tam, tam, tam bir hac ve umre sevabı alır. “Yapmış olur” demiyor, o farklı bir şey, “Hac ve umre sevabı alır” diyor. Bunu hiç yerinden kıpırdamayacak şekilde bir başarmak lazım. Baktınız ki bu her gün yapabildiğiniz hale gelmiş, sonra kalkma saatini kalkabildiğiniz kadar erkene alırsınız. Size kolaylaşan kadar, gidebildiğiniz kadar. Bu sizin orta yolunuz! Sürekli yapabildiğiniz, ifrata kaçmayan miktar sizin için orta yoldur. Sizi dışarıdan izleyen birisi için, bu hal ifrat sayılabilir, ama sizin için ifrat değildir. Sizin orta yolunuz odur, kendinizi ona alıştırdınız, o size kolaylaştırıldı. Mesela bu okuduklarınızı ertesi gün tümüyle uygulamaya kalkarsanız zorlanırsınız, o aşırılık olur, ifrat olur; devam edemezsiniz, hayatınız aksar. Onu ancak uygun bir disiplinle süreyi genişleterek yapabilirsiniz. Daha sonra “ne kadar saat olursa makbuldür?” der, onu arar, bulur, dener, yaparsınız. Ama önce böyle bir disiplinle, olmazsa olmazları aksatmadan, gitmek lazım!

HİSSETMEK VE MUHTARİYET-83-

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER

Afyon Haber Son Dakika Afyon Namaz Vakti