Saadet Partisi: Faturalar Ödenemez Halde
Saadet Partisi Afyonkarahisar İl Başkanı Beytullah Karataş ve İl Başkan Yardımcıları İlçe ziyaretleri kapsamında bulundukları Bolvadin'de vatandaşlarla ve esnafla buluşarak sorunlarını dinledi.
Saadet Partisi Afyonkarahisar İl Başkanı Karataş, “Saadet Partisi olarak tüm ilçelerimizi, teşkilatlarımızı ziyaret ediyoruz. Büyük bir fedakârlıkla vatandaşlarımızın derdini dinleyen, çözüm üreten Bolvadin İlçe Başkanımız Hasan Basri Kantar’a ve ilçe yönetimimize teşekkür ediyorum. Burada hemşehrilerimiz özellikle artan enflasyon ve ekonominin kötü gidişatı konusunda dertli. Yıllarca destekledikleri iktidarın artık hem şehrimizi hem ülkemizi yönetemez hale geldiğini ifade ederek artık değişimin zamanı geldiğini ifade ediyorlar.” dedi.
“MİLLETİN DERDİ ORTAK”
Açıklamasında ekonomik sorunlara dikkat çeken Karataş, “Uzun zamandır Afyonkarahisar’ın tüm ilçelerine giderek hemşehrilerimizi dinliyoruz. Gördüğümüz manzarada milletin derdi ortak. Pazara çıkan eli boş dönüyor, ay sonunu getiremeyen milyonlar var, kiraya, faturalara yetişemeyen yüzbinlerce hane var! Ortalama kira bedellerini ele aldığımızda, bugün Türkiye’de ve Afyonkarahisar’da asgari ücret bir evin kirasına bile yetmiyor!
Enerji Bakanlığı’nın 2024 verilerine baktığımızda, 206 bin vatandaşın doğalgazı, 148 bin vatandaşın elektriği, fatura ödenmediği için kesilmiş! Şimdi bir de faturalara yeni zamlar eklendi. 2025’te ambleminde ampul olan bir iktidar döneminde, insanlar elektrik faturasını ödeyemediği için karanlıkta oturuyor.
Gıda fiyatlarına bakıyorsunuz; OECD ülkeleri arasında gıda enflasyonunda yıllardır açık ara birinciyiz. Son yaşanan zirai don ile birlikte bu tablo daha da kötü bir hâle gelecek. Tarım cenneti olması gereken ülkemizde, bizim ürettiğimiz domatesi, patatesi, kirazı Londra’daki Hans, Sandıklı’daki Hasan’dan daha ucuza yiyor. Daha acısı Bolvadin’deki Yusuf, Telaviv’deki Josef’ten daha pahalıya yiyor. Kirasını ödeyemeyen, hatta elektriği bile ‘lüks’ olarak kullanan, borçlu bir nesil bu memleketi nasıl omuzlayacak? Nasıl hayal kurup, nasıl üretecek?” diye konuştu.
“AİLE YILI” AÇIKLAMALARINA ELEŞTİRİ
İktidarın "Aile Yılı" kapsamında yaptığı açıklamalarını da eleştiren Karataş, bu söylemlerin "aileyi gerçekten koruyacak eylemler" yerine sadece popülist söylemlerden ibaret olduğunu söyledi. Karataş, iktidarın "en az üç çocuk" politikasına ilişkin şunları söyledi;
“Gelin bunu Türkiye’nin gerçekleriyle bir ele alalım. Çok açık bir gerçeklik var. Gençlerimiz evlenemiyor. Manevi sebeplerle birlikte maddi sebepler öne çıkıyor. Düğün masraflarından dolayı hem gençlerimiz hem ebeveynleri çaresiz kalmış durumda. Evlenebilenler de çocuk sahibi olmaktan çekiniyorlar. Orada da aynı şekilde maddi sebepler ön plana çıkıyor.
Bir çocuğun masraflarını karşılamak bile çok zorken, '3 çocuk' neredeyse aileler için hayal kalıyor. Sonucunda Türkiye’nin doğum hızı çok hızlı düşüyor, genç nüfus eriyor. '3 çocuk olsun' diyorsunuz, istiyorsunuz ama büyütmekten, korumaktan hatta yaşatmaktan söz etmiyorsunuz. Asıl mesele, '3 çocuk' demek değil, bu üç çocuğu büyütmektir. Asıl mesele, 'Bu işlerin kaderinde var' demek değil çocukların ölümündeki ihmalleri ortadan kaldırmaktır. Asıl mesele, 'Aile kutsaldır' demek değil, aileyi korumak için mücadele etmektir. Asıl mesele, 'Kadın ve çocuğa şiddete karşıyız' demek değil, kadını ve çocuğu koruyacak adımları atmaktır."
KARATAŞ’TAN “AİLE” SÖZ
İktidar olmaları durumunda, kadınların toplumun her alanında, karar alma mekanizmalarında kadınların liyakate dayalı olarak hak ettiğini alması için güçlü, kararlı ve adaletli politikaları hayata geçireceklerini söyleyen Karataş, sözlerini şöyle sürdürdü;
“Kadına karşı işlenen suçlarda cezaları caydırıcı hale getirecek, indirim ve erteleme uygulamalarına son vereceğiz. Kadınların güvenli çalışmasını, eşit işe eşit ücret almasını, iş-aile dengesini kurmasını sağlayacak yasal düzenlemeleri hayata geçireceğiz.
Tarım ve kırsal kalkınmada kadın girişimciliğini destekleyecek, üretim ve paketleme programlarıyla kadınlarımızı ekonominin merkezine koyacağız. Emeklilik sistemini yaş değil, hizmet yılı esaslı hale getirecek, kadınların 25 yıl çalıştıktan sonra emekli olabilmelerinin önünü açacağız. Çocuklarına bakan annelere sosyal güvenceli ‘bakım desteği’ sağlayacak, evde çalışma ve doğum izni haklarını genişleteceğiz.
Ev hanımlarını sosyal meslek statüsüne alacak, sigorta güvencesine kavuşturacağız. Medya ve sosyal medyada aile yapısını ve kadın onurunu zedeleyen içeriklere karşı etkin denetim mekanizmaları kuracağız. Düşük gelirli annelerin çocuk bakım masraflarını devlet olarak biz üstleneceğiz.”
