Reşat Çiğiltepe, Ziya Paşa'nın oğlu mu?
İstiklâl Harbi kahramanlarından, Afyonkarahisar'da adına anıtlar ve şehitlikler bulunan Miralay Reşat Bey'in ünlü şair ve devlet adamlarından Ziya Paşa'nın oğlu olduğu öne sürüldü Zaman Gazetesi yazarlarından Nazan Bekiroğlu Afyonkarahisarlılar'ın yakından tanığı Reşat Çiğiltepe ile ilgili bugüne kadar pek bilinmeyen bir bilgiyi gündeme getirdi. Bekiroğlu Reşat Çiğiltepe'nin meşhur şair ve devlet adamı Ziya Paşa'nın oğlu olduğunu [&hellip]
İstiklâl Harbi kahramanlarından, Afyonkarahisar’da adına anıtlar ve şehitlikler bulunan Miralay Reşat Bey’in ünlü şair ve devlet adamlarından Ziya Paşa’nın oğlu olduğu öne sürüldü
Zaman Gazetesi yazarlarından Nazan Bekiroğlu Afyonkarahisarlılar’ın yakından tanığı Reşat Çiğiltepe ile ilgili bugüne kadar pek bilinmeyen bir bilgiyi gündeme getirdi. Bekiroğlu Reşat Çiğiltepe’nin meşhur şair ve devlet adamı Ziya Paşa’nın oğlu olduğunu dile getirdi.
Zaman Gazetesi’nde yer alan yazısında Bekiroğlu konuyu şöyle dile getirdi:
Büyülenmiştim. Trablusgarp, Balkan ve I. Cihan harplerine katılan, Çanakkale cephesinde savaşan Reşat Bey esir düşmüş, kurtulduktan sonra Milli Mücadele’ye katılmak üzere Ankara’ya geçmişti. İnönü ve Sakarya muharebelerinde yer alan Reşat Bey son olarak 57. Alay komutanlığına getirilmiş ve Büyük Taarruz sırasında kendisine düşman elinde olan Çiğiltepe’yi temizleme görevi verilmişti. Çiğiltepe’nin önemi Büyük Taarruz’un dolayısıyla bütün memleketin kaderini belirleyecek bir mevkide olmasıydı. Oysa Yunan Başkomutanı Trikopis de önemini bildiği bu tepeyi tahkim etmiş; 57. Alay, Çiğiltepe’yi kuşatmışsa da bütün gayretlerine rağmen onu bir türlü ele geçirememişti. Reşat Bey, telefonla arayarak hedefe niçin ulaşılamadığını bizzat soran Mustafa Kemal’e, tepeyi yarım saat içinde alacağı sözünü vermişti. Fakat yarım saat geçtiği halde tepenin alınamaması üzerine bir not bırakarak intihar etmişti. Çiğiltepe, onun intiharından 45 dakika sonra düşmandan temizlenmişti. Soyadı kanununu takiben Atatürk tarafından Reşat Bey’in ailesine “Çiğiltepe” soyadı verilmişti.
Bunları anlattıktan sonra bir kitaptan soluk bir fotoğraf da göstermişti ağabeyim. Daha sonra Reşat Bey’in hikâyesini çok kez okudum. Bana bu destanı anlatan sesin ve gözlerdeki nemin kalbime kondurduğu ilk his hiç değişmedi. Doktora yıllarında ise bambaşka bir şey öğrendim. Reşat Çiğiltepe, Ziya Paşa’nın oğluydu. Şu bildiğimiz, Tanzimat şair ve siyasetçisi meşhur Ziya Paşa, Terkib-i Bend ve Terci-i Bend’in şairi. Babalar ve oğullar sırrı.Terci-i Bend’in taşıdığı onca felsefi derinliğe rağmen Terkib-i Bend halk muhayyilesinde daha fazla karşılık görmüştür. Halk onda kendisini daha fazla bulmuş, ona itibar etmiştir. Pek çok beyti, dizesi, söyleyeni bile unutularak yayılmıştır. Bu, Terkib-i Bend’in sade dili kadar dokunduğu meselelerin her dem geçerliğinden de kaynaklanır.
Geçen hafta Terkib-i Bend’i tekrar açtım. Beyitleri, kimi tebessüm kimi hüzünle gözden geçirdim. Paşa, çoğu kendi döneminin siyasasını telmihen nasihat makamında acı sözler söylemişti. Yer yer kaderden şikâyet etse de sonuçta “Hazreti Allah’ın doğruların yardımcısı olduğundan” emindi. El üstünde tuttuğu ise insaniyet ilkesiydi. Şimdi yerimiz elverdiğince bu beyitlerin birkaçını sizlerle muhabbet etmek isterim:
Bî-baht olanın bâğına bir katresi düşmez
Bârân yerine dürr ü güher yağsa semâdan
(Gökten yağmur yerine inci ve mücevher yağsa bahtsız olanın bahçesine bir damlası düşmez.)
Âyînesi iştir kişinin lâfa bakılmaz
Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde
(İnsanın aynası, yaptığı iştir, lâfa bakılmaz. İnsanın aklının derecesi onun eserinde görünür.)
En ummadığın keşfeder esrâr-ı derûnun
Sen herkesi kör âlemi sersem mi sanırsın
(İçindeki sırları en ummadığın kişi keşfediverir. Sen herkesi kör, âlemi sersem mi sanırsın?)
Milyonla çalan mesned-i izzette ser-efrâz
Birkaç guruşu mürtekibin câyi kürektir
(Milyonla çalan el üstünde, başı dik. Birkaç kuruş çalanın yeri ise zindan.)
İkbâl için ahbâbı siâyet yeni çıktı
Bilmez idik evvel bu dirâyet yeni çıktı
(Makam, mevki uğruna dostları çekiştirmek yeni çıktı. Biz önceleri bilmezdik, bu beceri yeni çıktı.)
Seyretti havâ üzre denir taht-ı Süleyman
Ol saltanatın yeller eser şimdi yerinde
(Denir ki, Hz Süleyman’ın tahtı havada uçardı. O saltanatın yerinde şimdi yeller esiyor.)