• Haberler
  • Eğitim
  • Rektör Karakaş, salgının sosyolojisini anlattı “Kırılma noktalarında en önemli dönüm noktası, bunalımlardır”

Rektör Karakaş, salgının sosyolojisini anlattı “Kırılma noktalarında en önemli dönüm noktası, bunalımlardır”

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü ve Sosyal Araştırmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi (AKUSAM) tarafından düzenlenen 'Sosyoloji Konuşmaları' kapsamında AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş, Kovid-19 salgınının sosyolojisini anlattı   Çevrim içi gerçekleştirilen programda AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş, salgının sosyolojisini sağlık, eğitim, siyaset, ekonomi, dini yaşam, ev hayatı, aile ve [&hellip]

Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü ve Sosyal Araştırmalar Uygulama ve Araştırma Merkezi (AKUSAM) tarafından düzenlenen “Sosyoloji Konuşmaları” kapsamında AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş, Kovid-19 salgınının sosyolojisini anlattı

Çevrim içi gerçekleştirilen programda AKÜ Rektörü Prof. Dr. Mehmet Karakaş, salgının sosyolojisini sağlık, eğitim, siyaset, ekonomi, dini yaşam, ev hayatı, aile ve birey-toplum ilişkisi gibi alt başlıklarla çok yönlü olarak değerlendirdi. Tarihin farklı zaman dilimlerinde bütün toplumları etkileyen büyük kırılmaların yaşandığını aktaran Karakaş, “Bu büyük kırılmalar, büyük dalgaları ve arayışları beraberinde getirmiştir. Bu arayışları incelediğimizde toplumsal dünyayı dönüştürecek nitelikte oldukları görülecektir. Özellikle tarihte yaşanan savaşlar, felaketler, buluşlar veya büyük gelişmeler gibi kırılmalara yol açan, toplumsal dünyada dalgalar yaratan ve bunun sonucunda da birtakım arayışlar neticesinde, yeni toplumsal düzenlerin kurulduğunu ve buna bağlı olarak büyük değişim ve dönüşüm süreçlerinin yaşandığını biliyoruz. Büyük değişim ve dönüşümlere yol açan büyük kırılmalara kaynaklık önemli faktörler vardır, ancak bunlar içerisinde en etkili faktörler, dünyanın ortak yaşamış olduğu bunalımlardır.” diye konuştu.
“HİÇBİRŞEY ESKİSİ GİBİ OLMAYACAK MI?”
İçerisinde yaşadığımız küresel dünyanın büyük imkânlarla birlikte büyük riskleri de barındırdığını ifade eden Karakaş; “Kovid-19 virüsünün yol açtığı salgının tüm dünyayı bireysel ve toplumsal bağlamda etkilemiş olması ve bunun neticesinde Dünya Sağlık Örgütü tarafından pandemi ilan etmesi, Kovid-19 salgınıyla tüm dünyanın ortak bir bunalım yaşadığına işaret etmektedir. Küresel düzeyde bir bunalım hali gözlemliyoruz. Başlangıçta bu durum değerlendirilirken artık ‘hiçbir şey eskisi gibi olmayacak’ söylemi hâkimdi, adeta slogana dönüşmüştü. Bu söyleme karşı tepkiler de vardı. Gerçekten de hiçbir şey eskisi gibi olamayacak mı yoksa statüko devam mı edecek? Bunu zaman gösterecek ama değişimin emarelerini ve bazı şeylerin değişeceğinin göstergelerini şimdiden gözlemliyoruz.” dedi.
“SALGIN YAŞAMIN BÜTÜN
BOYUTLARINI ETKİLİYOR”
Salgın sürecindeki arayış ve sorgulamalara bakıldığında, yapılan yayınlarda ve tartışmalarda, televizyonlardaki açık oturumlarda, gündeme getirilen meselelerde; hem bugünü tanımlayan hem de geleceğe ilişkin değerlendirmeleri içeren 3 öngörüden bahseden Karakaş, sözlerine şöyle devam etti:
“Birincisi, salgın sadece sağlık sistemini değil yaşamın bütün boyutlarını da etkilemektedir. İkincisi, salgın sonrası hiçbir şey eskisi gibi olamayacaktır. Üçüncüsü ise salgın sonrası yeni yaşam, yeni normallerle devam edecek ve şekillenecektir. Bu 3 öngörü ve önermeyi, salgının bütün boyutlarını içerecek şekilde ilişkilendirebileceğimiz önermeler olarak değerlendiriyorum. Kuşkusuz bu önermelerin yaratacağı etkileşimler önemli bir değişim sürecinin kapısını aralayacaktır. Kapısı aralanacak değişim sürecinde, hem pandeminin kendi gücüyle yarattığı atmosfer var hem de sonu iki yüzyılı aşkındır yaşanan modern ve postmodern zamanın ruhunun oluşturduğu etkiler var. Bunları bir bütün olarak değerlendirdiğimizde, belki bu salgının sonuçları üzerinde daha geçerli ve isabetli analizler yapabiliriz diye düşünüyorum.”
“SALGIN, KOVİD KUŞAĞI GETİREBİLİR”
Salgının eğitim anlayışlarında ve sistemlerinde de çok ciddi bir etki bıraktığını belirten Karakaş, eğitim hayatında yaşanan değişimleri anlattı:
“Hemen aklımıza Uzaktan Eğitim Sistemi geliyor. 1,5 milyardan fazla öğrenci, örgün eğitimden mahrum bırakıldı ve birçok ülke ve toplum, uzaktan öğretim sistemleriyle eğitim hayatını devam ettirmeye, bu süreci telafi etmeye çalıştı. Bu süreç gerçekleşirken ‘eğitim felsefesinde, yönetiminde ve mekanizmasında büyük ölçekli değişimler oldu mu?’ sorusu önemli diye düşünüyorum. Bu süreç eğitimi kökten etkileyecekse bu alanları da etkilemesi gerekir. Bana göre kısmi etkilenmeler var. Eğitim yönetimi doğrudan etkilendi. Eğitim felsefesinin ne kadar etkilendiği bir soru işareti. Ama bu salgınla birlikte eğitim sisteminin içerisine uzaktan öğretim yöntemleri girdi. Örgün eğitim süreçleri başladıktan sonra da bu sistem varlığını devam ettirecektir diye düşünüyorum. Çünkü bunun avantajları var. Eğitimci ve yönetici olarak da biz örgün öğrenimin avantajlarının uzaktan eğitimden daha fazla olduğunu açıkça gördük. Ama uzaktan öğretimin avantajlarını da gördük. Dolayısıyla dijitalleşme, eğitim sistemlerinin içerisinde daha fazla yer alacak; bu da zaman içerisinde eğitim felsefesini ve eğitimi yönetme biçimini de belli ölçülerde değiştirecektir. Eğitimin bireyler üzerindeki etkisi açısından salgın, özellikle günümüzde Y ve Z kuşağı şeklinde tanımlanan kuşakların niteliklerini dikkate aldığımızda onların karması olarak ifade edebileceğimiz bir ‘Kovid kuşağını’ getirebilir. Bu iddialı bir cümle tabi. Bunu söylememin nedeni pandeminin uzun sürmesi. Bu kuşağı olumsuzlamamak da gerekir. Yapılan çalışmalarda telafi edilemeyecek niteliklerden yoksun kaldılar gibi cümleler kuruluyor. Kısmen doğru cümleler olsalar da aynı zamanda gayretli bir çabayı, bir beceri üretmeyi de beraberinde getirdiğini düşünüyorum. Bu anlamda Kovid kuşağının niteliklerine uygun, beceri temelli yeni bir durumun ortaya çıktığını, eğitim anlayışının da buna doğru evrilebileceğini ifade edebilirim.”
“YENİ NORMAL, DEĞİŞİM DEMEK”
Konuşmasının sonunda değerlendirmede bulunan Karakaş, şunları söyledi:
“Sonuç olarak salgın sosyolojisinin, toplumsal yaşamın ve toplumsal düzenin bütün boyutlarında kendini hissettirdiğini, sadece ana boyutlarında değil bazı boyutlarında toplumsal kıvrımlara kadar indiğini ve dolayısıyla da toplumu hem ana boyutlarında hem de kıvrımlarında belli ölçütlerde etkileyen bir gelişme olduğunu ifade etmek mümkün. Devam eden süreçte de salgının yol açtığı zorluklarla mücadele, baş etme stratejileri varlığını sürdüreceğe ve bu mücadele belli bir süre daha devam edeceğe benziyor. Bundan dolayı da ‘yeni normal’ meselesinin, salgın sosyolojisini belirleyecek bir olgu olduğunu, diğer bir deyişle salgın sosyolojisinin şekillenme sürecini belirleyen faktör olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü yeni normal demek, yeni davranışlar, yeni alışkanlıklar, yeni korkular, yeni pazarlar, yeni endüstriler, eskiyi tasfiyeler ve yeni kültürel, bireysel, toplumsal davranış kalıpları anlamına gelmektedir. Özetle yeni normal demek, değişim demektir. Dolayısıyla salgının sosyolojisi bizi özellikle yeni normal kavramı üzerinden yeni durumlarla yüzleştirecektir. Aynı zamanda birey üzerinde toplum yaşamındaki etkilerinin de salgın sonrasında devam edeceğini göstermektedir. Değişimin olumlu yönde olması hepimiz için iyimser beklentidir. Ancak, yaşamın daha çok nasıl kontrol edilebileceği üzerine kurgulanıyor olması bu beklentiyi de zayıflatmaktadır diye düşünüyorum. Bu beklentiyi ifade ederken tabiki umut önemlidir, umutsuzluğa kapılmamak gerekir. Yeni normalle birlikte beklentilerimiz, hem dünya sisteminin hem bireysel ve toplumsal yaşamlarımızın belirli değerleri tekrar hatırlayarak paylaşmayı, dayanışmayı, iş birliği imkânlarını, diğergamlığı, adaleti, barışı tesis edecek bir yeni düzenin ve anlayışın gelişmesi yönündedir. Ama gelecek dönemin nasıl daha sıkı bir şekilde kontrol edilebileceği ve güçlü dijital gözetim gibi kurgular üzerine tasarlandığını görüyor olmak da bu beklentimizi zayıflatıyor, ancak umutsuz da olmamak gerekir. Nihayetinde dünyada insanlar yaşıyor ve bu dünyayı insanlar şekillendiriyor. İnsan büyük oranda da iyiliğin peşindedir.”
Program, katılımcılardan gelen soruların cevaplanması ile sona erdi. >> Burak AYDIN’ın Haberi

Bakmadan Geçme