• Haberler
  • Genel
  • Prof. Dr. Zakir Avşar soruları cevaplandırıyor

Prof. Dr. Zakir Avşar soruları cevaplandırıyor

Rektör adayları konuşuyor Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektör Adayı belirleme seçimleri 26 Şubat günü Ahmet Necdet Sezer Yerleşkesi'nde gerçekleştirilecek. Adaylar çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. AKÜ'deki seçim sürecinde tarafsız ve objektif yayın ilkesiyle kamuoyunu bilgilendirmeyi amaçlayan gazeteniz Kocatepe, tüm Rektör adayı öğretim üyelerine şu soruları yöneltti 1- Sizi tanıyabilir miyiz? 2- Rektör adayı olma sebebiniz nedir? 3- Rektör [&hellip]

Prof. Dr. Zakir Avşar soruları cevaplandırıyor

Rektör adayları konuşuyor
Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektör Adayı belirleme seçimleri 26 Şubat günü Ahmet Necdet Sezer Yerleşkesi’nde gerçekleştirilecek. Adaylar çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. AKÜ’deki seçim sürecinde tarafsız ve objektif yayın ilkesiyle kamuoyunu bilgilendirmeyi amaçlayan gazeteniz Kocatepe, tüm Rektör adayı öğretim üyelerine şu soruları yöneltti;
1- Sizi tanıyabilir miyiz?
2- Rektör adayı olma sebebiniz nedir?
3- Rektör olursanız AKÜ’de ne değişecek?
4- Projeleriniz nedir? Rektör olursanız; görev süreniz bittiğinde, nasıl bir üniversite hayal ediyorsunuz?
5- Üniversite sanayi işbirliği konusundaki düşünceleriniz nelerdir?
6-Marka kent konusunda üniversitemiz, Afyon’a ne gibi katkılar sağlayabilir?
7- Afyonkarahisar’ın üniversiteyle bütünleşmesi, halkın üniversitenin sosyal imkanlarından daha fazla yararlanması konusunda ne düşünüyorsunuz?
8- Kampüslerin durumu ve planlamasıyla neler hedefliyorsunuz? Merkez kampus dışındaki kampüslerin sosyal imkanlarının iyileşti-rilmesiyle ilgili çalışmanız olacak mı?
9- Öğrenci alamayan bölümler ve MYO programlarıyla ilgili bir planlamanız var mı?
10- Akademisyen ve idari personel konusunda geçmiş dönemlerden farklı olarak ne gibi planlama hedefliyorsunuz? Öğrencilere yönelik ne gibi çalışmalarınız olacak?
Rektör adayı hocalara 1’er tam sayfa ayrıldı. Eşit yer-eşit zaman esasıyla sayfalarımızı açtığımız Rektör adayı hocalarımızdan cevapları bir sayfadan küçük yer alan adaylar; hocalarımızın gönderdiği cevapların kısa olmasından kaynaklanmaktadır. Bir sayfalık yazıdan daha uzun cevap gönderen hocalarımızın cevapları ise punto boyutu küçültülerek aynen aktarılmaktadır. Hiçbir kesinti ve değişiklik olmadan, akademik camiada kabul gören alfabetik soyadı sırasıyla yayınladığımız soru ve cevaplarda ilk gün sayfalarımızı; Prof. Dr. Zakir Avşar ve Prof. Dr. Hasan Çimen’e açtık.

Prof. Dr. Zakir Avşar soruları cevaplandırıyor

Sizi tanıyabilir miyiz?
Aslen Kayseriliyim ve 1967 doğumluyum. İletişim ve kamu yönetimi alanlarında lisans ve yüksek lisans öğrenim gördüm. İletişim alanında doçent (1997) ve profesör (2004) oldum. Memuriyete Başbakanlık’ta başlayarak, değişik birimlerde görev aldım. Bir süre TBMM’de başkanlık müşaviri olarak çalıştıktan sonra sırasıyla; Başbakanlık, Halkla İlişkiler Dairesi Başkanlığı, Başbakanlık Müşavirliği, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel müdürlüğü ve Reklam Kurulu Başkanlığı görevlerinde bulundum. 2000-2005 yılları arasında RTÜK üyesi ve başkan vekili, 2005-2010 yılları arasında ise, Başbakanlık Müşaviri olarak görev yaptım. Akademik ve mesleki alanlarıyla ilgili yurt içi ve yurt dışında yayınlanan makaleler ve kitapların yanı sıra halen Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Dekanı olarak görev yapıyorum.
Sorularınızın tamamına özet bir cevap metni yollayan Zakir Avşar’ın açıklamaları şu şekilde;
Üniversitelerimizin sayısı her geçen gün artıyor. Liselerden mezun olan öğrenci sayısı ise, yıllar itibariyle bir azalma eğiliminde. Öte yandan, artan üniversitelerle birlikte, üniversitelere yerleştirilen öğrenci sayısı/kontenjanı da artıyor. Kuşkusuz ki, bu çok iyi bir gelişmedir.
Ancak, işin esası şudur; liselerden mezun öğrenci sayısı azaldıkça veya sabit kaldıkça, üniversitelerimiz ve kontenjanları arttıkça, üniversite kapılarında bekleme, hatta mevcut haliyle sınav sistemi anlamını yitirecek; var olan üniversite talep eden öğrenci stoku eriyecek ve bir süre sonra da bazı bölümler, okullar, fakülteler ve hatta üniversiteler öğrencisizlikten kapılarına kilit vurmak durumunda kalacaklardır.
Nitekim, pek çok ilçede pekçok üniversitemizin meslek yüksek okulları bu sıkıntıyı yaşamaya başlamıştır. İl merkezlerinde yine birçok bölüm büyük emek ve masraflarla yapılmasına rağmen öğrenci bulamamaktadır. Buralarda var olan kıymetli hocalarımızdan daha az sayıda öğrencinin bölümleri tercih ettiği zaman zaman medyaya yansımaktadır.
Yıllar önce de, Afyon Kocatepe Üniversitesi için yarışa girerken, bu gelişmelere ve değişmelere dikkat çekmiş ve yeni Türkiye’nin, yeni Üniversitesinin rekabetçi ve yarışmacı bir karakter üzerine inşa edilmesi gerektiğini ifade etmiştim. Artık, üniversitelerimizin sürdürülebilirliğini sadece ve sadece yarış ve rekabet ortamındaki konumu belirleyecektir. Bu bakımdan da eskinin üniversitelerine ait parametrelerin hızla terkedililip; yeniye adapte olmak; yarış ve rekabet ortamında olabildiğince önde olmanın mücadelesine girişmek lazımdır.
Eskiden devlet bütçemizi veriyor, aileler çocuklarını yolluyor; hattı zatında üniversite kapılarında yüzbinlerce çocuk okuma şansı bulanların yerinde olabilmek için yıllarca sınava girerek adeta şansını deniyor ve hatta zorluyor idi. Çocuklar açıkta kalmasın diye de aileler, neresi olursa olsun, hangi bölüm tutarsa tutsun çocuklarını gönderiyorlardı. Şimdi bu tatlı hayat yok, üniversitelerimiz için. Her şehirde en az bir üniversite var, bazılarında ise birden çok… Aileler de, öğrenciler de çocuğunun açıkta kalacağı endişesini taşımıyor. Nasılsa bir yere yerleşebileceğini biliyor. O zaman, bize düşen açıktır; bellidir. Bu gelişmelerin farkında hareket etmek…
Yarınlarda daha fazla üniversitemiz olacak. Olması da gerekli. Daha çok kontenjan olacak, olması da gerekli… Ama daha çok üniversite ve daha çok kontenjan; hepsinin dolacağı anlamına gelmiyor. Dolmayacak… Bu durum da çok güzel… Kim iyi ise, kim kaliteli ise, kim daha fazla bu rekabet ortamına girmiş ve göz dolduruyor ise, o ayakta kalacak, markalaşacak ve yığılmalar onların önünde olacak; onlar seçtikten sonra, diğer üniversiteler kalanlardan kontenjanlarını dolduracak.
Üniversitelerimizin birilerinin “camialaştığı”, “kamplaştığı”, istediği gibi kullandığı bölgeler olmaktan çıkarıp artık, yeni Türkiye’ye uygun bir şekilde, bu gerçekleri görerek özgür bilimin, huzurun, çalışma barışının, üretip yarışabilmenin merkezleri haline getirmemiz gerekmektedir.
“Senden”, “Benden”, “Ondan” anlayışlarının terk edilip, sadece bilim için var olan insanlardan müteşekkil kurumlara dönüştürüp, insanların özlük haklarıyla tehdit edilmediği, ülkemizin, insanlarımızın ve insanlığın daha iyi günlere ulaşması için elbirliği ile çalıştığımız iklimlere kavuşturulması lazım.
Bunun da ötesinde, önce Allah’a, sonra bizlere emanet edilen pırıl pırıl yavrularımızın bu ülkenin fedakar, vefakar ve çilekeş insanlarının emekleriyle kurulmuş, idame ettirilmekte olan bu bilim yuvalarında bilgiyle mücehhez, başarma azmi ve kabiliyeti ile donatılmış vaziyette hataya atılmalarının ve tutunmalarının temin edilmesi lazım.
Bu anlayışla yola çıktık. Şimdi Afyon Kocatepe Üniversitesi rektör adaylarından biriyim. Akademisyen arkadaşlarıma da her vesile ile, önümüzdeki Türkiye’yi ve bu Türkiye’nin üniversitesinin olması gerektiği yeri hatırlatıyorum.
Dayandığımız tek kuvvet Yüce Allah’ın izni ile, bu anlayışı benimseyen, ötekileştirici, ayrıştırıcı, kendisinden olmayanı yok eden dar cemaat anlayışlarının dışında kalan hür ve açık fikirli akademisyenlerdir. Yeni Türkiye’nin yeni üniversitesi için bu yarış ve rekabet ortamında biz de varız diyebilmek için hep birlikte hareket edeceğiz…

Bakmadan Geçme