'Personel alımlarında Rektör tek yetkili değildir'

Gazeteniz Kocatepe'de 9 Ocak 2018 tarihinde 'cevap ve düzeltme hakkı'na hassasiyet gereğince yayınlanan AKÜ Tıp Fakültesi eski Dekanı Ahmet Songur'un açıklamalarına Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörlüğü'nden cevap geldi. AKÜ Hukuk Müşaviri Av. Nurşen Özgül tarafından, Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörlüğü adına yapılan açıklamada üniversitelerdeki kadro ve atama usulleri hakkında bilgilendirilmede bulunuldu. Yapılan açıklamada özetle, Üniversitelerde yasa ve [&hellip]

Gazeteniz Kocatepe’de 9 Ocak 2018 tarihinde “cevap ve düzeltme hakkı”na hassasiyet gereğince yayınlanan AKÜ Tıp Fakültesi eski Dekanı Ahmet Songur’un açıklamalarına Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörlüğü’nden cevap geldi. AKÜ Hukuk Müşaviri Av. Nurşen Özgül tarafından, Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörlüğü adına yapılan açıklamada üniversitelerdeki kadro ve atama usulleri hakkında bilgilendirilmede bulunuldu. Yapılan açıklamada özetle, Üniversitelerde yasa ve yönetmelikler gereği atama, kadro ve akademik alım işlemlerinde Rektörlerin tek başlarına sorumlu olmadıkları belirtildi. Atama, kadro ve akademik alımlarda işleyen sistemin özetlendiği AKÜ Rektörlüğü açıklamasında, eski Dekan Ahmet Songur’un, kendi istediği atamalar yapılmayınca AKÜ Rektörlüğü ile Mahkemelik olduğuna da dikkat çekildi.
AKÜ Rektörlüğü tarafından yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi:
“Kocatepe Gazetesinin 9 Ocak 2018 tarihli sayısında; “Suçlamadım, kendimi savundum” başlığı ile bir haber yapılmış, haber kapsamında; üniversitemizde bir dönem dekanlık yapmış olan A.S. isimli kişinin yargılandığı dava duruşmasında sarfettiği ifadelere yer verilmiştir. Gazete haberi ile; üniversite içerisinde yapılan atama, kadro ve akademik alım işlemlerinde üniversite rektörlük makamının tek başına yetkili olduğu, üniversite bünyesinde çalışmaktayken 15 Temmuz darbe kalkışması sonrasında Emniyet Müdürlüğü ve Başsavcılık makamınca yapılan soruşturma ve takiplerde FETÖ/PDY/Terör örgütü mensubu olduğu anlaşılan ve kamudan ihraç edilen bir kısım akademik personelin üniversiteye alınmasından yine rektörlük makamının sorumlu olduğu şeklinde bir algıya yol açılmıştır.
Bu iddiaların asılsız ve mesnetsiz olduğu hususundaki açıklamalarımızı kanun ve yönetmelikler kapsamında yapmak yerinde olacaktır. Zira üniversite kurumları birer devlet idaresi olup kanunlar çerçevesinde yönetilmekte, yöneticilerin görev ve yetkileri yine bu kanunlarla açıkça belirlenmektedir. Üniversite rektörünün, Üniversite Yönetim Kurulunun, dekanın ve diğer yöneticilerin görevleri de kanunda açıkça düzenlenmiş olup bu görev ve yetki sınırının dışına çıkılması mümkün değildir. Kanunla görev ve yetki düzenlemesi yapılan yöneticilerden biri diğerinin yetki ve görevini devralma hakkına sahip değildir.
2547 sayılı YÖK Kanununun 13 üncü maddesi ile üniversite rektörünün atanma ve görevleri ile ilgili hususlar düzenlenmiş yine bu madde kapsamında; “üniversitenin kadro ihtiyaçlarını, bağlı birimlerinin ve üniversite yönetim kurulu ile senatonun görüş ve önerilerini aldıktan sonra hazırlamak ve Yükseköğretim Kuruluna sunmak,” rektörün görevleri arasında sayılmıştır. Aynı görev düzenlemesine Üniversitelerde Akademik Teşkilat Yönetmeliği madde 4/b-3 bendinde de yer verilmiştir.
Kanun ve yönetmelikte geçen “bağlı birim..” ifadesinden hareketle ve gazete haberine konu iddia sahibi kişinin ilgili dönemde dekan olduğu dikkate alınarak belirtmek isteriz ki; 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 16/b maddesinde Dekan’ın görev ve yetkileri düzenlenmiş ve bu kapsamda; “Fakültenin ödenek ve kadro ihtiyaçlar��nı gerekçesi ile birlikte rektörlüğe bildirmek,” görevi de dekana verilmiştir. Aynı görev düzenlemesine Akademik Teşkilat Yönetmeliği madde 8/b-3 bendinde de yer verilmiştir.
Bu noktada atama işlemleri prosedürü hakkında kısa bir bilgi vermek dekanlık makamının bu işlemlerdeki yeri ve konumu açısından yerinde olacaktır. Zira fakülteler kendi kadro ihtiyaçlarını belirleyerek, Fakülte Kurulundan geçirilen açıklamalı ve gerekçeli kadro ihtiyaç forumlarını/ taleplerini rektörlük makamına göndermekte ve atama prosedürünü başlatmaktadır. Görüldüğü üzere atama yapılması istenilen kadroyu belirleyen, kadro ile ilgili şartları ve açıklamaları oluşturan birim fakülteler, yani dekanlık makamıdır. Rektörlük makamı fakültelerden gelen bu talepleri Üniversite Yönetim Kurulunun onayına sunar ve onaylanması akabinde Yükseköğretim Kuruluna gönderir. Yükseköğretim Kurulu Başkanlığından atama izni gelen kadrolara ait liste herkese açık şekilde ulusal bir gazetede yayınlanmak üzere Basın İlan Kurumuna gönderilir. (Kadro ilanlarının yapıldığı gazetelerin tespiti ve ilan işlemlerinin gerçekleştirilmesi tamamen Basın İlan Kurumunun uhdesinde gerçekleşmektedir.) Bu aşamadan sonra atama işlemleri yine fakülteler/dekanlık makamı tarafından yürütülür ve ilana başvuran adayların durumlarını incelemek üzere -fakülteler tarafından- jüri kurulur ve jürinin vereceği mütalaa doğrultusunda belirlenen, atanması uygun görülen kişiler rektörlük makamına bildirilir. Rektörlük makamı Üniversite Yönetim Kurulu kararı sonrasında atama işlemini yapar.
Görüleceği üzere atama işlemlerini başlatan rektörlük makamı değil bağlı birimler (fakülteler/dekanlık makamı) olmaktadır. Rektörlük makamı atama işlemlerinde koordinasyon görevi üstlenmekte ve gazete haberinde belirtildiği gibi birincil bir görev ifa etmemektedir.
Yukarıda belirtildiği üzere üniversite rektörü, “üniversitenin kadro ihtiyaçlarını, bağlı birimlerin ve üniversite yönetim kurulu ile senatonun görüş ve önerilerini aldıktan sonra hazırlamak ve Yükseköğretim Kuruluna sunmak,” şeklinde işlem yapmaktadır. Bu düzenlemede geçen Üniversite Yönetim Kurulu ve Senatonun görüş ve öneri vermesi toplantı ve oylama işlemi ile yapılmakta olup bu işlemler; 2547 sayılı kanunun 61 inci maddesi “Bu kanunda sözü geçen juri ve kurullarda, her üye oyunu kabul veya ret yoluyla vermekle görevlidir. Çekimser oy kullanılamaz. Yükseköğretim Kurulu dışında yer alan kurulların toplantı nisabı kurul üye tamsayısının yarıdan fazlasıdır. Bütün kurullarda kararlar toplantıya katılanların salt çoğunluğu ile alınır. Üçüncü turda salt çoğunluğun sağlanamadığı hallerde dördüncü turda oy çokluğu esası uygulanır.” uyarınca gerçekleştirilmektedir.
Üniversitelerde kadro ihtiyaçları yukarıdaki şekilde belirlenip Yükseköğretim Kurulundan atama izni alındıktan sonra kadro ilanına çıkılmakta ve öğretim üyesi atama işlemleri aşağıdaki prosedür çerçevesinde gerçekleştirilmektedir.
Yardımcı doçent alımları; 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu kapsamında gerçekleştirilmektedir. Kanunun 23/a bendinden geçen ifadeyle; “İlan edilen kadrolara müracaat eden kişiler ile ilgili olarak, fakültelerde ve fakültelere bağlı kuruluşlarda dekan, rektörlüğe bağlı enstitü ve yüksekokullarda müdürler; biri o birimin yöneticisi, biri de o üniversite dışından olmak üzere üç profesör veya doçent tespit ederek bunlardan adayların her biri hakkında yazılı mütalaa isterler. Dekan veya ilgili müdür kendi yönetim kurullarının görüşünü de aldıktan sonra önerilerini rektöre sunar. Atama, rektör tarafından yapılır.” (Rektörlük makamı yukarıda belirttiğimiz üzere bu aşamada da atama işlemini üniversite yönetim kurulu kararı ile yapmaktadır.)
Bu madde düzenlemesinde rektörlük makamının atama yapmaması, teklifin reddedilmesi şeklinde düzenleme yapılmamıştır. Rektörlük makamı bu görüş ve önerilerin belirli bir kişiyi tarif eder şekilde olmamasına, eşitlik ve şeffaflık kriterine uyularak yapılmasına dikkat eder, aksi bir durumda görüş ve öneriler dikkate alınmaz. Bu duruma en açık örnek; gazetede iddialarına yer verilen ve bir dönem üniversitemiz Tıp Fakültesi dekanlığı yapmış olan A.S. isimli kişi tarafından rektörlük makamına karşı açılan iptal davasıdır. A.S. isimli kişi Tıp Fakültesi Dekanlığını yürütmekte iken dekanlığı tarafından rektörlük makamına bir liste gönderilmiş ve liste kapsamında bulunan kişilerin atanması istenmiştir. Ancak söz konusu liste üniversite yönetimimizce incelendiğinde; eşitlik ve şeffaflık kriterine uyulmadığı görülmüş ve dekanlık kadro ihtiyaç/talep görüşü dikkate alınmamış ve liyakat ölçüsünde atama işlemleri gerçekleştirilmiştir. Gazete haberine konu A.S. tarafından üniversite yönetiminin  yaptığı bu atama işlemlerinin iptali talepli dava açılmış ve kendi istedikleri kişilerin atanması için rektörlük makamına baskı uygulanmıştır.
Doçentliğe atama; 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu kapsamında gerçekleştirilmektedir. Kanunun 25/a bendinden geçen ifadeyle; İlan edilen kadrolara müracaat eden adayların durumlarını incelemek üzere rektörlük makamı tarafından varsa biri ilgili birim yöneticisi, en az biri de o üniversite dışından olmak üzere üç profesör tespit edilir. Jüri oluşturulması da yine üniversite yönetim kurulu kararı ile gerçekleşmektedir. Bu profesörler, adaylar hakkında ayrı ayrı mütalaalarını rektöre bildirirler. Rektör, bu mütalaalara dayanarak, üniversite yönetim kurulunun görüşünü/kararını aldıktan sonra atamayı yapar.
Profesörlüğe yükselme ve atama; 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu kapsamında gerçekleştirilmektedir. Kanunun 26/b bendinden geçen ifadeyle; İlan edilen kadrolara müracaat eden adayların durumlarını ve bilimsel niteliklerini tespit etmek için üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsü yönetim kurulunca en az üçü başka üniversitelerden veya yüksek teknoloji enstitülerinden olmak üzere ilan edilen kadronun bilim alanıyla ilgili beş profesör seçilir. Jüri oluşturulması da yine üniversite yönetim kurulu kararı ile gerçekleşmektedir. Bu profesörler her aday için ayrı ayrı olmak üzere birer rapor yazarlar ve kadroya atanacak birden fazla aday varsa tercihlerini bildirirler. Üniversite veya yüksek teknoloji enstitüsü yönetim kurulunun bu raporları göz önünde tutarak alacağı karar üzerine, rektör atamayı yapar.
Görüleceği üzere üniversite personel alımları belirli bir prosedür çerçevesinde, eşitlik ve şeffaflık ilkesine riayet edilerek gerçekleşen işlemler silsilesinden oluşmaktadır. Gazete haberinde iddia edildiği şekilde rektörlük makamının doğrudan ve tek başına yetkili olması ve atama, ilan ve akademik personel alım işlemlerini bizzat yapması mümkün değildir. Her türlü idare işlemi üniversite içerisinde AKÜ EBYS (Elektronik Yazışma Sistemi) içerisinde ve arşiv olarak da klasik şekilde klasörlerde muhafaza edilmektedir. Üniversite işlemleri rutin ve periyodik şekilde Sayıştay denetimine de açık tutulmaktadır.
Son olarak belirtmek isteriz ki; 15 Temmuz Darbe Kalkışması tüm ülkemizde olduğu gibi üniversite camiamızda da etkilerini göstermiş, Emniyet Müdürlüğü, Savcılık Makamı ve diğer resmi kurumlardan gelen bilgi ve belgelerle bir kısım akademik ve idari personelin FETÖ/PDY/Terör Örgütü ile bağlantılı olduğu bildirilmiştir. Bu süreçte üniversite rektörlük makamımız başta olmak üzere üniversite yönetimimiz tarafından gerekli inisiyatif alınmış ve en hızlı şekilde kurum içerisinde soruşturma işlemleri başlatılarak nihayetlendirilmiştir. Bu soruşturma işlemleri tüm üniversiteler arasında model oluşturacak nitelikte, hızlılıkta ve salahiyette tamamlanmıştır. Öte yandan devam eden FETÖ/PDY mücadelesi kapsamında üniversitemize ulaştırılan yeni bilgi ve belgeler doğrultusunda soruşturma işlemleri devam etmektedir.
Bu itibarla üniversite rektörlük makamımız ve yönetimimiz tarafından mevzuat çerçevesinde hareket edildiğini, hiçbir yapı ve oluşuma karşı kayırmacı bir tutum sergilenmediğini ve tesis edilen işlemlerde kamu yararı, eşitlik ve şeffaflık ilkelerinin gözetildiğini önemle belirterek bu açıklama yazımızın 9 Ocak 2018 tarihli ve “Suçlamadım, kendimi savundum” başlıklı yazının yayınlandığı aynı sayfa ve köşede kamuoyuna duyurulmasını rica ederiz.
Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörlüğü

Bakmadan Geçme