'Parti değil ülke kaygısıyla hareket edilmeli'

Saadet Partisi'nde basın toplantısı düzenleyen Saadet Partisi (SP) İl Başkanı Adnan Şenel, 15 Temmuz darbe girişiminin son zamanlarda karşılaşılan darbelerin en sinsisi olduğunu söyledi.'15 TEMMUZ DARBELERİN EN SİNSİSİ'15 Temmuz darbe girişiminin son zamanlarda karşılaşılan ihanetlerin en kirli ve acımasızlarından olduğunu ifade eden Şenel, 'Bazıları buna 'darbe değil' diyor. Ama netice ordu mensupların bir kısmı dışarı [&hellip]

Saadet Partisi’nde basın toplantısı düzenleyen Saadet Partisi (SP) İl Başkanı Adnan Şenel, 15 Temmuz darbe girişiminin son zamanlarda karşılaşılan darbelerin en sinsisi olduğunu söyledi.
“15 TEMMUZ DARBELERİN EN SİNSİSİ”
15 Temmuz darbe girişiminin son zamanlarda karşılaşılan ihanetlerin en kirli ve acımasızlarından olduğunu ifade eden Şenel, “Bazıları buna ‘darbe değil’ diyor. Ama netice ordu mensupların bir kısmı dışarı çıktı. Meclisimiz bombalandı. Birçok yerde çatışmalar oldu. Milletimiz sadece darbe girişimini önlememiştir. Kendisine vurulacak prangaları kırıp parçalamıştır. Bağımsızlığına karşı yapılan ipoteği milletimiz tarihin çöplüğünü atmıştır. Büyük bir kararlılıkla mücadele gösterenleri rahmetle anıyorum”
EHLİYET VE LİYAKAT ESAS ALINMALI
15 Temmuz’dan birçok dersin çıkartılması gerektiğinin altını çizen Adnan Şenel, “Kanlı cunta hareketi içinde yer alanlardan hesap sorulmalıdır. Milletine kurşun sıkan, Meclisini bombalayandan hesap sorulmalıdır. En ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Ancak bu süreçten de ders almalıyız. En önemli ders ise Türkiye’de bir daha bırakın darbe yapılması, kimsenin darbeyi aklından geçiremeyeceği köklü hukuki ve siyasi dönüşümleri yapmak olmalıdır. SP olarak Türkiye’de bir daha 15 Temmuzların yaşanmaması için önerilerimiz; öncelikle devlete yandaşlık değil, ehliyet ve liyakat esas alınmalıdır. İcraata dönük kararları parti kaygısı ile değil, ülke kaygısıyla hareket edilmelidir” diye konuştu.
SUÇLU İLE MAZLUM YANMAMALI
Mahkemelerde ‘kurunun yanında yaş da yanar’ algısından kurtulunması gerektiğini belirten Şenel, “Suçlunun yanında mazlumun yanmamasına dikkat edilmelidir. Bir devleti ayakta tutan en önemli unsur adalettir. Adaletin kâmil manada sağlanması için yargı bağımsızlığı teminat altına alınmalıdır. Yargı bağımsızlığı kadar savunma hakkı en kutsal haktır. Kimsenin savunma hakkı engellenmemelidir. OHAL döneminde yüzlerce değil, on binlerce insan birdenbire görevinden, işinden uzaklaştırıldı. Kendilerine hiçbir savunma hakkı verilmediğine şahit olduk. Onlara savunma hakkı vermiyorsanız, devlet hukuk devleti olmaktan çıkar. Bu iş sadece ceza merkezi olarak ele alınmamalıdır. Sosyolojik boyutu da ele alınmalıdır. Bu çok önemli bir unsurdur. Kukla ile uğraşırken kuklacılarla da uğraşılmalıdır. Karanlık mihraklara karşı da muhakkak önlem alınmalıdır” şeklinde konuştu.
OHAL’İN CİSMİ KALIYOR
15 Temmuz darbe girişiminin ardından 3 aylığına getirilen OHAL, 2 yıl sonra kaldırılıp, uzatılmamasını sevindirici bir durum şeklinde değerlendiren Şenel şöyle konuştu:
“Fakat bazı gelişmeler ‘OHAL’in ismi kalkıyor ama cismi kalıyor’ endişesine neden oluyor. Nitekim ülke OHAL kararnamesi ile değil, artık Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle yönetilir hale geldi. 15 Temmuz günü Resmî Gazete’de yayımlanan 7 Cumhurbaşkanlığı kararnamesi bunun en somut adımıdır. Genelkurmay Başkanlığı, Savunma Bakanlığı’na bağlandı. Milli Eğitim Bakanı ve Hazine ve Maliye Bakanı, Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) üyesi oluyor. Bunu pek anlamadık, neden Milli Eğitim Bakanı ve Hazine Bakanı YAŞ üyesi oluyor? Ciddi kararlar alınıyor ama bundan yasama kuvveti olan Meclis’in haberi bile yok. İstişare, denetleme yok. Ülkemiz kararnamelerle, tek bir kişinin aldığı kararlarla yönetiliyor. Sultanlarda olmayan bir güç ve yetkiyle ülke yönetilecek.”
KIBRIS, TÜRKİYE’NİN BİR
NUMARALI GÜVENLİK ÇİZGİSİ
20 Temmuz tarihinin Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 44’uncu yıldönümü olduğunu belirten Şenel sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye kendi vatandaşları, kendi ülkesi gibi bir tehdit altına girdiği için anlaşmalara dayanarak bir hareket gerçekleştirdi. Dünyada bu şok etkisi oluşturdu. ABD donanması Cebelitarık’ı geçti ama gelemedi. Çünkü kararlılığı gördüler. Kıbrıs konusunda taviz verilmemelidir. Kıbrıs bir yük ve dış politikada bir engel görülmemelidir. Kıbrıs, Türkiye’nin bir numaralı güvenlik çizgisidir. Kıbrıs konusunda taviz verilmemelidir. Kıbrıs bir yük ve dış politikada bir engel görülmemelidir. Kıbrıs bir kambur değildir, bir fırsattır. Bu yüzden yapılacak işler de bellidir. Türkiye, adadan asker çekmekten öte bölgedeki askeri varlığını artırmalıdır. Askeri varlığımız her geçen gün azalıyor. Ada’da muhakkak hava üssü kurulmalıdır.”

Bakmadan Geçme