• Haberler
  • Genel
  • “Pandora’nın kutusu açıldı, cin şişeden çıktı”

“Pandora’nın kutusu açıldı, cin şişeden çıktı”

CHP Milletvekili Ahmet Toptaş, ülke gündemini değerlendirirken iktidarı ağır bir dille eleştirdi. Toptaş, 17 Aralık tarihinde başlayan olayları Pandoranın kutusunun açılıp, cinin şişeden çıkması olarak yorumlarken, ne çaba gösterilirse gösterilsin bunun kapatılmasının mümkün olmadığını söyledi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş, 17 Aralık 2013 tarihi itibariyle yaşanan süreci yorumladı. YAĞMA DÜZENİ ORTADA SIRITIYORCHP [&hellip]

"Pandora'nın kutusu açıldı, cin şişeden çıktı"

CHP Milletvekili Ahmet Toptaş, ülke gündemini değerlendirirken iktidarı ağır bir dille eleştirdi. Toptaş, 17 Aralık tarihinde başlayan olayları Pandoranın kutusunun açılıp, cinin şişeden çıkması olarak yorumlarken, ne çaba gösterilirse gösterilsin bunun kapatılmasının mümkün olmadığını söyledi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş, 17 Aralık 2013 tarihi itibariyle yaşanan süreci yorumladı.
YAĞMA DÜZENİ ORTADA SIRITIYOR
CHP Milletvekili Ahmet Toptaş, 17 Aralık 2013 tarihine gelmeden önceki sürece bakılması gerektiğini, bu tarihin tesadüf değil patlama noktası olduğunu söyledi. AK Parti iktidarının 11 yıldır Türkiye’yi yönettiğini bu sürede kullandıkları para miktarının 1 trilyon 400 milyar doların üzerinde olduğunu kaydeden Toptaş; “Türkiye sıcak cennet parası oldu. Türkiye kalkınmış, milli geliri artmış bir ülke falan değil ne yazıkki. Cumhuriyet döneminde, buhran ve savaş dönemlerini bile içine kattığımızda o dönemlerin hızına ulaşamamamışız. Türkiye aslında dar boğazdan geçiyor. Ama bir pembe dünya yarattılar. Kendi akıllarında yarattıklar pembe dünyayı insanlara anlatıyorlar. İnsanlarda aynen Aziz Nesin hikayelerinde olduğu gibi bu pembe dünyanın peşinden bunlara oy vermeye devam ettiler. Fakat biz onun altında bir yağma düzeninin olduğunu her zaman söylüyorduk. Bu orta yerde sırıtıyor. 20 Yaşındaki çocukların gemi şirketleri, büyük şirketleri var.” dedi.
BAŞLANGIÇ GEZİ DİRENİŞİ
AK Parti iktidarının çok ciddi bir baskısı olduğu için 17 Aralık 2013 tarihine kadar bir hareket olmadığını belirten Milletvekili Ahmet Toptaş, iktidarın her kesim üzerinde korku yarattığını söyledi. Bu korkunun özellikle yargı ve güvenlik kesiminde daha derinden hissedildiğini belirten Toptaş; “Taksim Gezi direnişi toplumun tüm kesimlerinin gözündeki korku perdesini yırttı attı. Tayyip Erdoğan’ın esas patlayan bombasının tarihi 17 Aralık değil Gezi hareketindeki halkın direnişidir. Herşey ortada, eşkiya diye tanımlanan 4 milyon direnişçi dağdan inmişse bunun üzerinde düşünülmesi lazım. Oradaki insanların profilleri Emniyet Genel Müdürlüğü’nce yapılan istatistiklere göre; CEO’luk yapan, bir kaç yabancı dil bilen, dünyayı tanıyan, farkındalığı olan kişiler. Ama tüm derdi yaşam hakkını korumak isteyen, çevreyi, tarihi, doğayı korumak isteyen bilincin ortaya getirdiği insanlardı onlar. O bilinç etrafından örgütlenen insanlardı. Bu insanları istedikleri gibi suçlayabilirler. Bu gerçeği değiştirmez.” diye konuştu.
YALAN SONUNA KADAR GİTMEZ
Milletvekili Toptaş, Gezi Taksim direnişi ile Türkiye’de başlayan direnme gücünün toplumun tüm kesimlerine Tayyip Erdoğan iktadırının kağıttan bir kaptan olarak aslında çok güçsüz olup baskı ile Gezi direnişini engelleyemediklerini gösterdiğini ileri sürdü. Toplumda korkunun aşılma eşiğinin Gezi direnişi olduğunu kaydeden Toptaş; “Operasyonlarla ilgili takipler ve dinlemeler sürüyor. Orta yerde çok delil var. Ama bu delilleri toplayacak savcı, güvenlik görevlisi yoktu. Çünkü insanlar korkutuluyorlardı. Şimdi başlarına gelenleri de görüyoruz. 17 Aralık’ta üç ayrı dosyadan operasyon başlatıldı. Bunların üçü birleştirilmiş dosyalardı. Ama teker teker açılsa diğer ikisine belki devam edilemeyecekti. Yalan sonuna kadar gitmez bu yalanı 11 yıldır sürdürdüler. Yalanla, dolanla bu işi sürdürme şansları artık yok. Bu sonun başlangıcıdır.” şeklinde konuştu.
MEVCUT ANLAYIŞ BU KADAR
17 Aralık’ta başlatılan üç dosyanın birlikte takip edilmesi gerektiğini bu dosyaların birbiri ile bağlantılı olduğunu belirten Milletvekil Ahmet Toptaş, iktidarın polis teşkilatını değiştirip, savcıları tayin ederek herşeyi değiştirme eğiliminde olduğunu kaydetti. Her kim nereye sürülürse sürülsün Türkiye’de hala daha namuslu savcıların olduğunu vurgulayan Toptaş; “Bu ülkede halen daha namuslu savcılar, namuslu hakimler ve namuslu polisler vardır. Her şeye rağmen. Bakın o sürdüğü polisler yakın tarihteki Gezi direnişinde destan yazan polislerdi. Orada gençleri öldüren insanları ikramiyelerle ödüllendirerek destan yazan polisler diye tanıtmıştı. Şimdi halkın çocukları ölürken o polisler destan yazıyordu, kendi çocuklarının evlerinin kasalarla yakalanınca o polisler hain oldular. AKP’nin insan ve hukuk devleti anlayışı da demokrasi anlayışı da bu kadardır.” ifadelerini kullandı.
DÖRT BAKAN NİYE
GÖREVDEN ALINDI
Cemaat ve AK Parti arasındaki koalisyonun nasıl bozulduğunun o kesimlerin sorunu olduğunu, ilişkilerin kurulduğu şekilde bozulduğunu kaydeden Toptaş şöyle konuştu: “Benim derdim Türkiye’de yolsuzluk yapılıp yapılmadığıdır. Yakın geçmişte bir Bakan’ın rüşvet isteme ses kaydından sonra Turgut Özal kaydı göndererek Yüce Divan tarafından ceza almasını sağladı. Hiç kimse polisi, savcıyı tayin etmedi, soruşturmaya müdahale etmedi. İsmet Paşa Milli Şefken kardeşi Rıza yargılanmıştı. O zaman yargı bağımsızlığı da yoktu. İsmet Paşa’nın o zaman bir kez müdahil olduğunu kimse iddia edemez. Sonuçta beraat etmiştir. Diyolarki bunlar geçmişte de oldu. Geçmişte hangi bakanın 20-25 yaşındaki çocuğunun evinde 6 kasa para yakalandı, para sayma makineleri çıktı? Kendilerine güveniyorlardı da dört tane bakanı niye görevden aldılar? Orta yerde hırsızlık, yolsuzluk yoksa ki bunu tartışmak bile mümkün değil niye 4 tane bakan görevden alındı. Alnın aksa niye çocuğunu ifade vermeye göndermiyorsun?”
HALK DEMOKRASİYİ DAHA İYİ BİLİYOR
CHP Milletvekili Ahmet Toptaş, cemaat operasyonu ya da paralel devlet ifadelerinin gerçeği yansıtmadığını, AK Parti iktidarının ülkeyi yönettiği 11 yılda Başbakan Erdoğan’ın “Ne istediler de vermedim?” sözlerini hatırlattı. Başbakan’ın “Valilik mi istediler vermedim.” ifadeleriyle verilen makamların paralel devlet anlamına gelmesi halinde bunların yine iktidar eliyle kurulduğunu belirten Toptaş şunları söyledi: “Bunları kuran ve sorumlusu sensin. Bizim ülkemiz bugüne kadar böyle bir gafletle badire ile karşılaşmadı. Bu badire gafletten gelen bir badiredir. Hıyanet diyemiyorum. Bu ülkeyi bu kadar gafletle yöneten anlayış üzerine ancak bunu söyleyebilirim. İstedikleri kadar değiştirmeye çalışsınlar Cumhuriyetin bu topraklara kazandırdığı çok önemli şeyler var. Hala cumhuriyetin değerleri bu ülkenin insanları için önemli değerlerdir. İnsan vicdanı çok önemlidir. Bu topraklarda adalet duygusu çok önemlidir. Demokrasiyi biz siyaset yapanlara anlatamadık ama halk demokrasinin farkında ve siyasetçilerden daha iyi biliyor. Hukukun üstünlüğünün ne işe yaradığını halk siyasilerden daha iyi biliyor. Başbakan’ın hukukun üstünlüğünden anladığı şey ‘Benim hukukum. Benim dediğim olur.’ anlayışıdır.”
BAŞKACA SENARYOLAR ÜRETİLİYOR
Başbakan Erdoğan’ın biat kültüründen geldiğini bu nedenle altındakileri tebası olarak kabul etttiğini iddia eden CHP Milletvekili Ahmet Toptaş, teba kabul edilen bir toplumda demokrasinin olamayacağını söyledi. Paralel devlet ve cemaat ifadelerinin hepsinin vatandaşın gündeminden hırsızlık ve yolsuzluğu çıkarmak için ortaya atıldığını belirten Toptaş şu ifadeleri kullandı: “Bizim burada ısrarla durmamız gereken bu ülkede paralel devlet varsa 11 yıldır neredeydin o senin sorunun çözseydin kardeşimdir. Ben öyle birşeyin olduğuna da inanmıyorum açıkçası. Bu ülkede bir yerlerde suç işleyen varsa Müsteşar, Genel Müdür, Vali, Emniyet Müdürü vs eğer elinizde kanıt varsa mahkemeye verirsiniz hesabı sorulur. Onun dışında kendi hırsızlıklarını, soyunun, sopunun, çoluğunun çocuğunun bulaşma ihtimali olan şeyleri vatandaşın gözünden kaçırmak için başkaca senaryolar üretmektir. Bu cambaza bak lafıdır. Cambaza bak derken yankesici cebindeki parayı alır götürür. Bu iş buna benziyor. Dolayısıyla ben 17 Aralık hadisesini Pandoranın kutusunun açıldığın, cinin şişeden çıktığını ne çaba gösterilirse gösterilsin bunun kapatılmasının mümkün olmadığını söylüyorum. Tayyip Erdoğan’ın da giderek bu olaylar nedeniyle sağlığının, psikolojinin çok ciddi bozulduğunu düşünüyorum. Doğru kararlar veremediği de ortada. Türkiye’nin bu sorunu hukukun üstünlüğü çerçevesinde aşması lazım.” Burcu AYDIN’ın haberi

Bakmadan Geçme