Öztrak: Türkiye üreterek büyümeli

CHP Genel Başkan Yardımcısı Parti Sözcüsü Faik Öztrak, Türkiye'de yönetim krizi yaşandığını ileri sürerek, 'Türkiye'nin iflas etti dediğimiz büyüme modeli borçla ekonomiyi şişirme modelidir. Hâlbuki bizim üreterek büyümemiz lazımdır. Sanayicimizi desteklemek daha yeni aklımıza geliyor' dedi   CHP Milletvekillerinden oluşan Ekonomi Masası dün 29. toplantısını Afyonkarahisar'ın esnaf, sanayici ve iş insanlarıyla gerçekleştirdi. CHP MİLLETVEKİLLERİ ÖNCE [&hellip]

CHP Genel Başkan Yardımcısı Parti Sözcüsü Faik Öztrak, Türkiye’de yönetim krizi yaşandığını ileri sürerek, “Türkiye’nin iflas etti dediğimiz büyüme modeli borçla ekonomiyi şişirme modelidir. Hâlbuki bizim üreterek büyümemiz lazımdır. Sanayicimizi desteklemek daha yeni aklımıza geliyor” dedi

CHP Milletvekillerinden oluşan Ekonomi Masası dün 29. toplantısını Afyonkarahisar’ın esnaf, sanayici ve iş insanlarıyla gerçekleştirdi.
CHP MİLLETVEKİLLERİ ÖNCE SANAYİCİLERLE BULUŞTU
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ekonomi Masası programı dün sabah Afyonkarahisar Ticaret Odası (ATSO) Toplantı Salonunda başladı. Toplantıda; CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekirdağ Milletvekili Parti Sözcüsü Faik Öztrak, Antalya Milletvekili Çetin Osman, Tarımdan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal, Tekirdağ Milletvekili İlhami Aygün, Uşak Milletvekili Özkan Yalım, İstanbul Milletvekili Gökhan Zeybek, Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur, İzmir Milletvekili Bedri Serter, İstanbul Milletvekili Mehmet Akif Hamzaçebi, Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal yer aldı.
“SİYASETÇİLERLE İŞ İNSANLARI BİRBİRİNİ DİNLEYECEK”
Toplantının ev sahibi Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Yönetim Kurulu Başkanı Hüsnü Serteser açış konuşmasını yaptı. Serteser, CHP Ekonomi Masasını oluşturan milletvekillerinin iş dünyası ile biraraya gelerek karşılıklı olarak birbirlerini dinleyecek olmalarını önemsediklerini söyledi. Serteser, Ekonomi Masası Toplantısının verimli geçmesini diledi.
“CHP EKONOMİ MASASI SORUNLARIN ÇÖZÜMÜ İÇİN AFYON’DA”
CHP Afyonkarahisar Milletvekili Burcu Köksal, toplantı açılışında yaptığı konuşmada, CHP olarak yurdun dört bir tarafında yarın seçim olacakmış gibi çalıştıklarını belirtti. Köksal, “Yarın seçim olacakmış gibi yurdun dört bir yanında çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Afyonkarahisar’da da, Edirne’den Kars’a tüm illerimizde de yoğun şekilde bütün kitlelerle buluşuyoruz. Her kesimin sıkıntılarını dinliyoruz. Çözüm önerilerini dinliyoruz. Bizim çözüm önerilerimizi ilgili kesimlerle paylaşıyor ve partimizin iktidarına adım adım ilerliyoruz. Afyonkarahisar’da partimizin Ekonomi Masası iş insanlarıyla, esnaflarla tüm sıkıntı yaşayan herkesle sektörel sıkıntıları konuşmak, çözüm önerilerini paylaşmak için Afyonkarahisarımız’dalar. Öncelikle şehrimize gelen tüm arkadaşlarımıza çok teşekkür ediyorum. Bizler için katkıları çok önemli. Biz bundan sonrada yine Afyonkarahisar’da her kesimin sıkıntılarını dün olduğu gibi bugünde dinleyip yerinde tespit edeceğiz. Şahsım 6 yıldır insanlarımızla birlikte sürekli adım adım her kesimin bize ulaşan, tespit ettiğimiz sıkıntılarıyla yerinde ilgileniyoruz. Sorun ve sıkıntıların çözümü için mücadele ediyorum. Bundan sonra yine CHP olarak sorunların çözümü için iktidarın söz veripte tutmadığı tüm vaatlerin takipçisi olmaki için çalışmaya ve mücadele etmeye devam edeceğiz. ATSO yönetimine ev sahipliği ve misafirperverliği için dolayı ayrıca teşekkür ediyorum. Toplantının Afyonkarahisar’a, ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.” diye konuştu.
“TÜRKİYE’DE YÖNETİM SIKINTISI YAŞANIYOR”
Toplantı açılıştan sonra basına kapalı olarak CHP kurmaylarının iş insanlarıyla sohbeti şeklinde devam etti. Daha sonra CHP Genel Başkan Yardımcısı Tekirdağ Milletvekili Parti Sözcüsü Faik Öztrak, 20 dakikalık bir sunum yaptı. Türkiye’nin yönetim sıkıntısı yaşadığını CHP olarak sürekli söylediklerini dile getiren Öztrak, “Türkiye bir yönetim sıkıntısı yaşıyor. CHP olarak biz bunu sürekli söylüyoruz. Bir buhran içerisindeyiz. Üç krizi aynı anda yaşıyoruz. Birincisi büyüme modelimiz tıkandı. 2007 yılından itibaren bakıldığında Türkiye’nin kendine benzer ekonomilerden ayrışmaya başladığını görüyoruz. Özellikle 2013 yılından sonra bu ayrışma daha da hızlanıyor. İkincisi devleti yönetim krizi yaşıyoruz. Son yapılan anayasa referandumu ve seçimlerden sonra ülkeye gelen rejim maalesef ki temel kurullarını çok büyük bir süratle yıpratıyor ve demokratik standartlarımıza çok hızlı bir gerileme yaşıyoruz. Hukuk devletinde ciddi bir yıpranma görüyorum. Bu da tabi ister istemez Türkiye’de ki tüm karar alıcıları mikro- makro, iş insanlarını, esnafları hepsini etkiliyor. Çünkü geleceğe doğru baktıklarında malların, mülklerin ne kadar güvencede olduğu konusunda ciddi tereddütleri var. Birde bunun üzerine 2020 yılında bir küresel salgın geldi. Küresel salgın ekonomik krizle devlette ki yönetim krizini daha da ağırlaştırdı.” dedi.
“MALİ KRİZ SANAYİCİYİ VURUR
ÜRETİMİ TAMAMEN DURDURUR”
Türkiye’nin ciddi bir buhran içerisinde sürüklendiğini belirten Faik Öztrak, “Bugün itibariyle geldiğimiz noktada şu anda cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturan AK Parti Genel Başkanı şunu söylemişti, ‘Para tıpkı bayrak gibi tıpkı milli marş gibi bir ülkenin gücünü, itibarını, bağımsızlığını simgeler. Paranın itibarı milletin itibarıdır.’ Doğru ama bugün Türk Lirasının seyrine baktığımız zaman Türk Lirası gerçekten belli bir kontrolden çıkmış vaziyette gidiyor. Özellikle iş insanlarından fiyat vermekte zorlandıklarını sıkça duyuyorum. Türk Lirasının değer kaybetmesi başlangıçta rekabet gücünü arttırır. Ama rekabet gücünü bu şekilde artırmak izlenebilecek en yanlış politikadır. Çünkü bir yerden rekabet gücünü arttırırken bir yandan da dar gelirlilerin sırtına yüklenirsiniz ve ülkede ileriye doğru baktığınızda sosyal sıkıntılara neden olabilecek bir takım sıkıntılara sebep olabilirsiniz. Ama onun da ötesinde bu şekilde rekabet gücü kazandırmaya yönelik işi abarttığınız andan itibaren ülkede bir kur krizi yaratabilirsiniz. Döviz krizi yaratabilirsiniz. O döviz krizide döner mali krize neden olabilir. O mali krizde sonuçta bugün iyi durumda dediğimiz sanayicimizi vurur. Üretimi tamamen durdurur.” diye konuştu.
“MERKEZ BANKASI’NIN BAĞIMSIZLIĞI İŞ İNSANININ ARADIĞI İSTİKRARI SAĞLAR”
Ünlü bir Türk yönetmenin sözünü “Benim yalnız ve güzel Liram” olarak değiştirdiklerini söyleyen Öztrak, “Hakikaten bugün Türk Lirası sahipsizdir. Çünkü açık söyliyeyim ekonomi yönetiminde ciddi hatalar yapılıyor. Birinci hata Merkez Bankasıdır. Merkez Bankası bugün Türkiye’de araç bağımsızlığına sahip değildir. Bağımsız Merkez Bankası derken seçilmişin iradesinden bağımsız bir Merkez Bankası’ndan bahsetmiyoruz. Merkez Bankası ekonomi hedefini seçilmişlerle birlikte belirler. Ama ekonomi ile ilgili enflasyon hedefi belirlendiği andan itibaren Merkez Bankası elindeki tüm araçları o enflasyonu gerçekleştirmek için kullanmakta serbesttir. Bağımsızlıktan biz bunu anlıyoruz. Bu iş insanlarının hep aradığı istikrarı getirir. Enflasyon oynak bir vaziyette, kur oynayan bir vaziyette gitmez. Uzun faizle oynayan bir vaziyette gitmez, uzun dönemde istikrarlı bir ekonomi olur.” şeklinde konuştu.
“FAİZ DÜŞÜK OLACAK Kİ YATIRIMCI
İLERİYİ GÖRÜP YATIRIM YAPABİLSİN”
Türk Lirasının, ABD doları, Bulgar Levası ve Pakistan Rubisi karşısında değer kaybettiğini ifade eden Öztrak, “Türk Lirası sadece dolar karşısında değer kaybetmiyor. Bulgar Levası ve Pakistan Rubisi karşısında da değer kaybediyor. Demek ki sorun bizde. Bugün baktığımızda hem dünya fiyatlarıyla hemde kendi ligimizin fiyatlarında Türk Lirası benzer ekonomi paralarına karşı reel olarakta değer kaybediyor. Sonuçta bir kur, enflasyon, faiz sarmalına giriyoruz. Döviz talebi faizi baskıyla sunni olarak düşürürsünüz. Düşük faizi bizde tercih ediyoruz. Faiz düşük olacakki yatırımcı ileriyi görüp yatırım yapabilsin. Yatırım yapmanın, finansman bulmanın maliyeti ucuz olsun. Ama sunni olarak hiçbir gerekçeye dayanmadan faiz düşürülüyor. Arkasına çok ciddi bir program koyarsınız. O programla birlikte faizi düşürmeye başlarsınız. Bu olur ve olması gerekende zaten budur.” ifadelerine yer verdi.
“FAİZ VE DÖVİZ ARTIŞINDA
BİR KISIR DÖNGÜ YAŞANIYOR”
Faik Öztrak, rekabeti arttıracak bir takım vergi tedbirlerinin yanında, diğer tedbirlerle, üreticiyi rahatlatacak bir takım tedbirler alınması halinde yavaş yavaş enflasyon ve faizin düşüceğini söyledi. Öztrak şu ifadeleri kullandı: “Önceki gün Lütfü beyin söyledikleri doğrudur. Ama yaptıkları bu değildir. Türkiye’de tamamen farklı bir şey yapılıyor. Faiz baskıyla indiriliyor. Faiz düştüğünde vatandaş ben tasarrufumu nasıl koruyacağım diyor. Bu sefer döviz artmaya başlıyor. Döviz artınca enflasyon artıyor. Bu seferde vatandaş kendi döviz ve tasarrufunun değerini koruyabilmek için döviz talebi daha da artıyor. Yine enflasyon artıyor. Bunun üzerine bir daha faizi düşürürseniz bu süreç sürekli bir kısır döngüye giriyor. Bugün geldiğimiz noktada 12 aylık enflasyona baktığımızda üretici fiyatlarında yüzde 46 oranda artmıştır. Esnafında vatandaşa sattığı malların fiyatı yüzde 19,9 oranda artmıştır. Bu fiyatların doğru olmadığına dair birçok iddia vardır. Bağımsız bir takım fiyat toplayan akademisyenlerin yapmış oldukları analizlere göre gerçekten yüzde 19,9’luk fiyatı pek piyasada ne çarşıda ne de pazarda fiyat artışlarını görmek pek mümkün değil. Develüasyon olunca herşeyden önce borç yükümüz ağırlaşıyor.”
“TÜRKİYE’NİN DIŞ BORCU
70 GÜNDE 836 MİLYAR TL AĞIRLAŞTI”
Faik Öztırak, son 70 günde Merkez Bankası Başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun öncelikle enflasyona bakacağını ve faizlerin enflasyonun altında olmayacağı ifadelerine dikkat çekti. Öztrak şöyle konuştu: “Merkez Bankası Başkanı baktı ki enflasyon istediği gibi gitmiyor, yukarıdan da kendisini düşür şu faizleri diye sıkıştırıyorlar. ‘Ben o enflasyona bakmayacağım çekirdek enflasyona bakacağım.’ dedi. Çekirdek enflasyonunda istenildiği gibi gitmesi bu politikalarla mümkün değildir. O da yukarı doğru gitmeye başlayınca bu sefer denildi ki ‘Ben cari açığa bakacağım.’ Cari açığa bakan cari açıkla enflasyonu düşürmeye çalışan bir Merkez Bankası Başkanı dünya da yok. Bizde ilktir, cari açık hükümetlerin görevidir. Merkez Bankası Başkanının tek bir hedefi vardır. Hükümetin ona verdiği hedef enflasyonu tutturmaktır. Elindeki araçları onu tutturmak için kullanamayınca ‘Ben cari açığa bakacağım.’ dedi. Sonuç itibariyle 70 günde dış borcumuz meydana gelen develüasyon nedeniyle 836 milyar Türk Lirası ağırlaştı.”
“TÜRKİYE’NİN ÜRETEREK
BÜYÜMESİ LAZIMDIR”
Türkiye’nin hızla borçlanan bir ülkeye dönüştüğünü dile getiren Öztrak şunları söyledi: “Aslında Türkiye’nin borcunun GSMH’ya oranı noktasında borca böyle bakılır deniliyordu. 2002 yılının çok üzerindedir. Bu iş kabaca 2003 yılında krizden hemen sonra yüzde 95 iken şu anda yüzde 153’dür. Borç vatandaşın, devletin borcudur. Bunları üst üste koyuyoruz. Bankaların borcu ilave ediyoruz. Ailelerin borcu bunları üst üste koyup toplayıp GSMH’ya oranladığımızda yüzde 95’den milli gelirin altındayken şimdi milli gelirin 1,5 katı olmuştur. Bu Türkiye’nin iflas etti dediğimiz büyüme modeli budur. Borçla ekonomiyi şişirme modelidir. Hâlbuki bizim üreterek büyümemiz lazımdır. Sanayicimizi desteklemek daha yeni aklımıza geliyor. Hatırlayın Türk Lirasının aşırı değerlendiği dönemlerde herkes sanayiciyi unutmuştu. Türkiye’nin dış borç stokuna baktığımızda o da 2002 yılındaki seviyenin çok üzerindedir.”
“KAMU BANKALARINA VERİLEN
128 MİLYAR DOLARLIK DÖVİZİ KİM ALDI?
“Bir 128 milyar dolar meselemiz var.” diyen Öztrak şunları kaydetti: “Nedir bu 128 milyar dolar meselesi? Bundan önceki iki seçim sürecinde Merkez Bankasının kendi kasasında duran 128 milyar doların normal bir açık piyasa ekonomisinde açık, şeffaf tüm dünyanın göreceği şekilde satılması gerektiği halde o şekilde satılmadığını görüyoruz. Merkez Bankasından alınıp, Hazine mevduatı denilerek götürülmüş kamu bankalarına verilmiştir. Kamu bankaları üzerinden satılmıştır. Bir kere dövizi böyle sattığınızda burada çok ciddi acaba ahlakri riziko meydana geldi mi diye düşünürsünüz. Bu kamu bankalarından bu dövizi kim aldı? Kaçtan aldı ve kaçtan sattı? Tekrar kaçtan aldı? İnsanların aklında böyle bir tereddütü yarattığınız andan itibaren ekonominin tamamına duyulan güven sarsılmaya başlar. Daha da önemlisi eğer siz sermaye hesabının açık olduğu bir ekonomiyim iddiasında bulunuyorsanız Türk Lirasını tutmak için çok istisnai durumlarda spekülatif dalgalanma olduğunda satarsınız. Ama kuru uzun süre bir yerde tutmak için dövizi satmak demek çılgınlık demektir. Dibi delik kovaya su boşaltmak demektir. O kova su tutmaz ki. Nitekim tutmadı ondan sonra bu işi makyajlayabilmek için bu sefer svap anlaşmaları yapalım dediler. Bu anlaşmalarla çok kısa vadeli dövizi geri vermek üzere dövizi almaktır. Tüm bu svapları falan dikkate aldığınızda bugün hala daha Merkez Bankası kasasının 35 milyar dolar stand-by tanımlı bütçeye göre yapılan bir hesaptır. Günlük bilançoya göre yapılan hesapta 52 milyon dolar açık verdiğini görüyoruz. Bunu sadece biz değil piyasadaki oyuncular ve analistler görüyorlar. CHP olarak iktidara geldiğimizde devlette kral değil kural olacak.” >> Burcu AYDIN’ın Haberi

Bakmadan Geçme