• Haberler
  • Genel
  • Özgürlüklerin teminatı ve ötekileştirmeyen Anayasa

Özgürlüklerin teminatı ve ötekileştirmeyen Anayasa

Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, “Medeniyet Davamız ve Demokrasi Mücadelemiz” isimli konferansta konuştu. Gündoğdu, öteki oluşturmayan bir devleti, özgürlüklerin teminatı olacak bir Anayasa'yı önemsedikleri mesajını iletti “Medeniyet Davamız ve Demokrasi Mücadelemiz” isimli konferansı veren Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, konfederasyon olarak emperyalizme, kapitalizme, siyonizme ve sömürüye karşı oldukları gibi IMF'ye de hep karşı olduklarını söyledi. [&hellip]

Özgürlüklerin teminatı ve ötekileştirmeyen Anayasa

Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, “Medeniyet Davamız ve Demokrasi Mücadelemiz” isimli konferansta konuştu. Gündoğdu, öteki oluşturmayan bir devleti, özgürlüklerin teminatı olacak bir Anayasa’yı önemsedikleri mesajını iletti

“Medeniyet Davamız ve Demokrasi Mücadelemiz” isimli konferansı veren Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, konfederasyon olarak emperyalizme, kapitalizme, siyonizme ve sömürüye karşı oldukları gibi IMF’ye de hep karşı olduklarını söyledi.
HESAPTA BİR YANLIŞLIK VAR
İl Müftülüğü salonunda gerçekleştirilen konferansta Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, IMF’nin şifa verdiği hiçbir ülke olmadığını, kendilerinin IMF’nin kovulması için Kızılay’da eylem yaparken, TÜSİAD başta olmak üzere iş dünyasının IMF’si hayat olamayacağı görüşünü savunduğunu söyledi. Türkiye’nin artık IMF’ye borç verir hale geldiğine işaret eden Gündoğdu; “Türkiye her yıl yüzde 8-10 büyürken, krizi en iyi yöneten ülke bizken, büyüyen pastadan IMF gitmesin diyenlerin elde ettiği pay daha fazla. Bunu da anlamıyorum. Bu sosyal politikadaki bir sorun. Katsayı engeli kalksın dediğimizde, hayır bu engel kalkmaz diyen TÜSiAD, bu engellerin kalktığı iklimden daha çok kar ediyorsa, her krizde onlarca banka batarken bu krizde ise bankalar kar elde etmeye devam ediyor ve memura gelincede azla yetinin deniliyorsa bu hesabı kabul etmemiz mümkün değil. Altını çizerek söylüyorum, bu ülkenin başı dardaysa maaş almadan görev yapmaya hazırız, razıyız. Ama bu ülkenin başörtü özgürlüğüne, demokrasisine savaş açanlar, darbecilere brifing verenler, onlarla iç içe girenler büyüyen pastanın bayramını yapıyorsa da burada bir hesap yanlışlığı var. İktidara çağrımız bu hesap yanlışlığını düzeltin. İnsan haklarını gasp edenlerin ipini, bu halka şaşı bakanların elinden kurtarmak bütün vicdani olan insanların ortak sorunudur.” dedi.
CAHİLİYE DÖNEMİNİN
DEMOKRASİSİ YAŞANIYOR
ABD’nin emperyalizmle, kapitalizmin merkezi Siyonizm’in sponsoru olduğunu ifade eden Ahmet Gündoğdu, batının yaptığı medeniyet tanımının öldürmeyi esas aldığını belirtti. Gündoğdu şöyle konuştu: “Bizim medeniyetimiz de bir insanın kurtuluşunu kainatın kurtuluşu, ölümünü ise kainatın ölümü olarak görür. Batı medeniyetinin demokrasi anlayışı da ikiyüzlü, çifte standartlıdır. BM’nin 202 üyesi var. Amerika, Çin, Rusya, İngiltere ve Fransa veto etmek yetkisine sahip. Hatırlayın, 2,5 yıl önce 186 ülke Gazze’de yapılan katliam durdurulsun diye karar aldı. Ama Amerika veto etti. Bu demokrasi bize cahiliye döneminin demokrasisini anlatıyor. Cahiliye dönemindekiler kervanlarla başka ülkelere yolculuğa çıkarken azıklarının yanına helvadan yapılmış önemli putlarını alıyorlarmış. Azıkları bitince de o putları yiyorlarmış. Tıpkı bugün Batı’nın demokrasi putunu yediği gibi BM de, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve IMF de böyle.”
12 EYLÜL REFERANDUMU MİLAT
Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, 1982 yılı anayasasından kalan kamu kurumlarında çalışan personelin kılık, kıyafet yönetmeliğini kabul etmediklerinin altını çizdi. Türkiye’de demokratikleşme ile ilgili 2010 yılındaki 12 Eylül referandumunun milat olduğunu kaydeden Gündoğdu; “O güne kadar devletin milleti olarak dikkate alınan, 10 yılda bir haddi bildirilen millet olgusu referandumla milletin devletine dönmüştür. Darbeciler artık milletin nezdinde itibar sahibi değildir. Milleti, göbeğini kaşıyan adamlar ilan etme hadsizliğini terk etmek zorunda kalmıştır. Ama millete dönen bu sisteme uygun Anayasa ve bazı yasal değişiklikleri yapılmış olmasına rağmen anayasadaki değşikliklerden en önemlilerden birisi olan memurlar için toplu sözleşme hakkıdır. İş güvencemize dokundurtmadan diğeri ise kadınlara pozitif ayrımcılık hakkıdır. Hak var ama kullanımında hem toplu sözleşmenin hazmedilmesinde işveren ve siyaset açısından hem de pozitif ayrımcılığın sahaya sürülmesinde s��kıntı devam ediyor.” diye konuştu.
“ADIM ATMAYAN NAMERT”
Baş örtüsü ile ilgili değerlendirme yapan ve bunu örneklendiren Ahmet Gündoğdu şunları söyledi: “Üç kadın üzerinden özgürlüğü sizlerle paylaşmak istiyorum. Birisi Merve Kavakçı, birisi Nazlı Ilıcak, Nesrin Ünal. Nazlı Ilıcak, başını örtmeyen, örtmesi gerektiğine inanmayan ya da düşünmeyen demokrat bir kadın. Kimse Nazlı Ilıcak’a niçin başını örtmüyorsun diyemez. Bu demokrasinin ihlalidir, tercihlere saygısızlıktır. Ama Nazlı Ilıcak’ın, başını örtmesine gereğine inanmadığı halde başını örtene saygı göstermesi örnek bir rol modeldir. Merve Kavakçı bu milletin inançlarıyla yetişmiş, inançlı bir kadın olduğu için örtünen bir milletvekili. Merve Kavakçı erkek olsaydı bu inancıyla meclise girmesinde bir sorun var mıydı? Yoktu. Kadın olduğu için, cinsiyet ayrımı yapıldığı için bu millet hadsizler tarafından terbiye edilmeye çalışıldığı için bu tablo yaşanmıştır. Bir sendika Memur-Sen’in baş örtüsünü istismar ettiğini söyleyecek kadar haddini aşıyor. Bu nasıl istismar ki kurulduğumuz günden beri özgürlükler için mücadele ediyoruz. İstismar 28 Şubat sürecinde Ergenekoncuların ağababalarının milletin darbe ile iradesine ipotek koyduğu günlerde baş örtülü öğretmenleri yalnız bırakıp ‘Siz okulları niçin terk ediyorsunuz, devlet yasaklıyorsa vardır bir hikmeti.’ diyenlerin bu fetva ile yetinmeyip,’Siz başınızı açmayıp okullardan ayrılarak okullardaki çocukları komünistlere bırakıyorsunuz’ diyerek Eğitim-Bir-Sencileri’de komünist ilan edenler, ikinci bir fetvaya girişip, ‘Hükümet baş örtüsünü çözsün, desteklemeyen namerttir.’ diyor. Hükümet baş örtü sorununu çözdükten sonra namertlere ihtiyaç yoktur. Hükümetlere bu sorunu çözdürtmek için adım atmayan namerttir.”
SİYASET HAKKI
GASP EDİLMEMELİ
Bugünkü mesaide kamu kurumlarında çalışan personelin Kılık Kıyafet Yönetmeliğini yok sayacağını bildiren Memur-Sen Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, anayasaya, yasaya, evrensel hukuka aykırı olduğunu belirttiği yönetmeliði yok sayacaklarını söyledi. Sorun çözülünceye kadar eylemin devam edeceğini aktaran Gündoğdu; “Çünkü biz eğitim hakkının, siyaset hakkının toplum mühendisleri eliyle gasp edilmesini istemiyoruz. Türkiye’de, eş kontenjanından kadın olgusu var. Yani baş örtülü kadın, cumhurbaşkanı eşi, başbakan eşi, milletvekili eşi, memur eşi olabilir. Ama bu örtüsüyle bunların kendisi olamaz. Yüzde 99’u Müslüman olan bu ülkede biz Merve Kavakçı’ya laikliğin gereği haddini bildirdik. Sütçü İmam’ın torunlarını Sütçü İmam Üniversitesi’nden sürgün ettik. Ama bizim sürgün ettiğimiz kızlar laikliğin doğduğu ülke olan Fransa’da baş örtüsüyle üniversitelerini okudular. Belçika meclisinde Merve Kavakçı ayakta alkışlanıyor. Avrupa’nın merkezinde Bosna Hersek’te baş örtülü Belediye Başkanı var. Artık toplum mühendisliği anlayışıyla insan olgusundan, kadın-erkek, baş örtülü-açık, Alevi- Sünni, Türk-Kürt öteki oluşturmayan bir devleti, özgürlüklerin teminatı olacak bir Anayasayı önemsiyoruz.” ifadelerini kullandı. Konferansı dinleyenler arasında; İl Milli Eğitim Müdürü Metin Yalçın, İl Sağlık Müdürü Dr. Necip Yemenici, Afyonkarahisar Kamu Hastaneleri Birliği Genel Sekreteri Dr. Ayhan Erenoğlu, İl Müftü Vekili İsmail Yıldırım, AK Parti İl Başkanı Mehmet Zeybek ve Memur-Sen Konfederasyonu’na bağlı sendika başkanları ve üyeleri katıldı. (Kocatepe)

Bakmadan Geçme