Otomotivde Derin Çöküş!

Alman otomotiv sektörü, 2024 yılının sonunda derinleşen krizle dikkat çekiyor. Sipariş eksikliği, üretim kısıtlamaları ve istihdam kayıpları, sektörü zorlu bir döneme sürüklüyor. Peki, bir zamanlar ekonominin bel kemiği olan bu sektör, yeniden toparlanabilecek mi?

Alman otomotiv endüstrisi, 2024’ün sonunda derinleşen krizle mücadele ediyor. Münih merkezli Ekonomi Araştırma Enstitüsü (Ifo) tarafından yayımlanan İş Ortamı Anketi sonuçlarına göre, Kasım 2024’te eksi 32,4 puan olan otomotiv sektörünün iş ortamı endeksi, Aralık 2024’te eksi 34,7 puana düştü. Şirketlerin mevcut iş durumlarına ilişkin değerlendirmeleri Kasım ayına kıyasla biraz iyileşirken, geleceğe dair beklentileri giderek kötümser bir tablo çiziyor. Ankette, sektördeki iş ortamının kötüleşmesinin ana nedenleri arasında sipariş birikimlerinin yetersizliği ve dış ticarette beklenen zayıf ivme dikkat çekiyor.

Otomotivde Derin Çöküş!

İHRACAT VE ÜRETİM BEKLENTİLERİ ZAYIFLADI

Alman otomotiv sektörünün ihracat beklentileri, Kasım 2024’teki eksi 19,1 puandan Aralık 2024’te eksi 20,3 puana geriledi. Özellikle Çin ve Avrupa’dan gelen düşük talep, şirketlerin üretim kapasitelerini yeterince kullanamamasına neden oluyor. Uzmanlar, sipariş eksikliğinin sektördeki şirketlerin üretim planlamalarını olumsuz etkilediğini ve ihracatın 2025’te de toparlanmasının zor olduğunu belirtiyor. Otomotiv endüstrisinin krizden çıkışına yönelik ciddi adımların atılmaması durumunda, ihracattaki daralmanın devam etmesi öngörülüyor.

İSTİHDAM BEKLENTİLERİNDE DÜŞÜŞ SÜRÜYOR

Sektördeki düşüş eğilimi istihdam beklentilerini de etkiliyor. Kasım 2024’te eksi 33,9 puan olan istihdam beklentileri, Aralık 2024’te eksi 36,7 puana indi. Ifo Endüstriyel Organizasyon ve Yeni Teknolojiler Merkezi uzmanlarından Anita Wölfl, sektörün daha derin bir krize sürüklendiğini belirterek, işten çıkarmaların artabileceğine dikkat çekti. Wölfl, otomotiv sektöründe birçok şirketin, mevcut ekonomik koşullar altında maliyetlerini düşürmek için çalışan sayısını azaltmayı değerlendirdiğini ifade etti.

Otomotivde Derin Çöküş!

ELEKTRİKLİ ARAÇLAR VE YÜKSEK MALİYETLER BASKIYI ARTIRIYOR

Elektrikli araçlara geçiş süreci, Alman otomotiv sektöründe maliyet baskısını artıran unsurlar arasında öne çıkıyor. Çığır açan otomotiv teknolojilerinin büyük ölçüde Çin ve ABD merkezli olması, Alman üreticiler için rekabet gücünü zayıflatan bir etken olarak görülüyor. Özellikle Çinli üreticilerin pazarda artan varlığı, sektördeki yerleşik markaların pazar payını daraltıyor. Volkswagen’in Almanya’da 35 bin kişiyi işten çıkarma ve kapasite azaltma kararı, sektördeki krizin boyutlarını bir kez daha gözler önüne serdi.

TRUMP’IN POLİTİKALARI AVRUPA İÇİN TEHDİT OLUŞTURUYOR

2025’te göreve yeniden başlayacak olan Donald Trump’ın, Avrupa Birliği’nden yapılan ithalata yüzde 10 ila yüzde 20 oranında gümrük vergisi getirme planı, Alman otomotiv üreticileri için başka bir tehdit oluşturuyor. Trump’ın yerli üretimi teşvik etmek için dış ticaret açığını azaltmayı hedefleyen politikalarının, Avrupa’dan yapılan ihracatı olumsuz etkilemesi bekleniyor. Alman ekonomisinin en büyük ihracat kalemi olan otomotiv sektöründe yaşanacak daralmanın, tüm ekonomiyi olumsuz yönde etkileyebileceği belirtiliyor.

Otomotivde Derin Çöküş!

ALMAN EKONOMİSİNDE KIRILGANLIK DEVAM EDİYOR

Alman ekonomisi, imalat sektöründeki zayıflığın devam etmesiyle kırılgan yapısını sürdürüyor. 2024’ün üçüncü çeyreğinde yüzde 0,2 büyüme kaydeden ekonomi, teknik resesyona girmekten kurtulsa da belirsizlikler devam ediyor. Otomotiv endüstrisinin toplam katma değer içindeki yüzde 5’lik payı ve ihracattaki yüzde 17,3’lük oranı dikkate alındığında, sektörün içinde bulunduğu kriz, ekonominin geneline yansıyabilecek ciddi bir risk oluşturuyor.

GÜÇLÜ BİR PLANLAMA ŞART

Uzmanlar, Alman otomotiv sektörünün krizden çıkış için güçlü bir planlamaya ihtiyaç duyduğunu vurguluyor. Üretim kapasitesini artıracak adımların atılması, rekabet gücünü koruyacak yatırımların teşvik edilmesi ve ihracat pazarlarının çeşitlendirilmesi gibi konular, sektörün yeniden toparlanması açısından kritik önem taşıyor. Ancak, mevcut koşullar altında bu adımların atılmasının zaman alacağı ifade ediliyor.

Bakmadan Geçme