'Otizmli Ailelerin Zorlu Yolu: Sabır, Empati ve Güzel Anlar'
Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Kadın ve Aile Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi tarafından 'Otizmde Aile Olmak: Zorluklar ve Güzel Anlar' temalı söyleşi etkinliği düzenlendi.
AKÜ M. Rıza Çerçel Kültür ve Sanat Merkezi Konferans Salonunda düzenlenen söyleşiye; Kadın ve Aile Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdür Yardımcısı Dr. Öğretim Üyesi Mürşide Şimşek ile otizmli çocuklar ve aileleri katıldı.
“OTİZMDE, BİREYSEL FARKLILIKLAR TEMEL ALINIR”
Söyleşinin moderatörlüğünü yapan Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Fatma Betül Şenol, otizm spektrum bozukluğu olan bireylerin ve ailelerinin yaşantılarına daha yakından bakmak ve onların deneyimlerini paylaşmak adına bir araya gelindiğini belirtti. Şenol, “Otizm, yalnızca bireylerin değil aynı zamanda bir ailenin, bir yaşam biçiminin ve bununla birlikte toplumsal farkındalığın da konusu olarak karşımıza çıkmaktadır. Otizm spektrum bozukluğunda, bireysel farklılıklar temel alınır. Ailenin yaşamlarında da bu bireysel farklılıklar temel alınarak ilerleyen bir sürecin söz konusu olduğunu görürüz.” dedi.
“OTİZMLİ ÇOCUKLARIN HER BİRİ, BİRBİRİNDEN FARKLI”
Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Ahsen Ela Kızılkaya ise otizmin getirdiği zorluklar üzerine bilgiler verdi. Kızılkaya, özel gereksinimli bir çocuğa sahip olmanın hayatı farklı bir şekilde değiştirdiğini belirterek, “Otizm, sadece belirli belirtilerle ya da belirli çözüm öneriyle ele alınabilecek bir bozukluk değildir. Otizmli çocukların her biri birbirinden farklı, aynı yaş grubunda aynı tanıyı almış ya da aynı cinsiyette dahi olsalar hepsi birbirinden farklı özellikler gösterebiliyor.” diye konuştu.
Otizm farkındalığı üzerine açıklamalarda bulunan Kızılkaya, şu bilgileri paylaştı:
“Ailelerin ilk çocukları otizm farkındalığı konusunda biraz daha şanssız. Çünkü aile, kıyaslayabileceği bir kardeş örneği bulamadığı için biraz daha geç tanı alabiliyor. Dünyada yapılan çalışmalarda şunu biliyoruz ki, aileler şüphelendikten ortalama 4-5 yıl sonra tanı alıyorlar. Doğru uzmana ulaşamama ya da doğru uzman diye düşünülen kişilerin kafalarda soru işareti ile size dönüt vermesi, tanı alma sürecini geciktirebilir. Tanı konulmasa dahi ailenin içinde bir şüphe varsa özel eğitim sürecine bir an önce başlanmalıdır.”
“OTİZMLİ AİLELER, DAHA SABIRLI”
Eğitim Fakültesi Özel Eğitim Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Hasan Kızılkaya ise aileler ile otizm danışmanlarının birlikte hareket etmesinin önemini vurguladı. Ailelerin, bazı durumlarda danışmanların işlerini engellediğine dikkat çeken Kızılkaya, “Otizmli çocuğa faydalı olabilmek adına bazen aileyi geri plana itebiliyorum. Tanı koyma aşamasında aile bireylerinden biri durumu kabullenmeyebiliyor. Bu noktada aileyle sert bir yüzleşme yapmak gerekiyor” dedi.
Otizmli ailelerin kazandığı olumlu yönler hakkında da bilgiler de aktaran Kızılkaya, otizmli aileler ile ilgili yapılan çalışmalarda empati, sabır ve hayatı anlama konusunda ailelerin diğer ailelere göre usta olduğunu görüyoruz. Aileler, uzun ve meşakkatli bir yol sonrasında çocuklarından empatiyi ve sabrı öğreniyorlar” diye konuştu.
Söyleşi, soru cevap bölümünün ardından sona erdi.