Osmanlının Gidişatını Değiştiren Adam Karacehennem İbrahim Ağa
Türk tarihinin en çarpıcı figürlerinden biri olan Karacehennem İbrahim Ağa, Osmanlı İmparatorluğu'nun en köklü kurumlarından biri olan Yeniçeri Ocağı'nı yalnızca birkaç saat içinde tarihe gömmeyi başaran kişidir.
Hem askeri yetenekleriyle hem de acımasız tutumuyla tanınan İbrahim Ağa'nın hikayesi, ironik bir biçimde, günümüz Taksim'inde bir apartmanın temelinde son bulmuştur.
KARACEHENNEM LAKABININ DOĞUŞU
İbrahim Ağa'nın "Karacehennem" lakabını alması, tarihe damgasını vuran bir olayla ilişkilidir. 1839 yılında, Osmanlı İmparatorluğu'nda görevli Alman subayı Helmuth Karl Nernhard Graf von Moltke, Nevşehir’deki ziyaretinde İbrahim Ağa ile tanışmış ve anılarında ona dair şu diyalogu aktarır:
Moltke: “Sizi daha önce görmemiştim, ancak hakkınızda çok şey duydum.”
İbrahim Ağa: “Ne duydunuz?”
Moltke: "Çok iyi bir topçu olduğunuzu ve 'Karacehennem' olarak anıldığınızı…"
İbrahim Ağa'ya bu korkutucu lakabın verilmesi, 1826’daki Vaka-i Hayriye olarak bilinen Yeniçeri Ocağı'nın kaldırılması sırasında gösterdiği şiddet ve cesaretten kaynaklanıyordu. Bu olay, Osmanlı tarihinin en büyük askeri dönüşümlerinden biri olmuştur ve Karacehennem lakabının İbrahim Ağa'ya kazandırılmasında belirleyici olmuştur.
VAKA-İ HAYRİYE: YENİÇERİ OCAĞI'NIN ÇÖKÜŞÜ
15 Haziran 1826, İstanbul’un Aksaray semtinde Et Meydanı olarak bilinen alanda tarihe geçen büyük bir olay yaşandı. Bugün Historia AVM'nin yakınlarındaki bu alan, Yeniçeri Ocağı'nın kasapları ve askerlerinin buluştuğu bir yerdi. Et Meydanı’nda bulunan "Yeni Odalar" adlı yeniçeri kışlası, Karacehennem İbrahim Ağa'nın komutasında birkaç saat içinde topçu ateşiyle yok edildi. Kışlada bulunan binlerce yeniçeri hayatını kaybetti. Şair Keçecizade İzzet Molla, bu olayın ardından şu dizeleri yazmıştır:
Tecemmu’ eyledi meydân-ı lahm’e
İdip küfrân-ı ni’met nice bâğı
Koyup kaldurmada ikide birde
Kazan devrildi, söndürdü ocağı.
Bu olay, Osmanlı'daki askeri yapıyı köklü bir şekilde değiştiren bir dönüm noktasıydı ve Karacehennem İbrahim Ağa'nın sert liderliği, askeri disiplininin ve cesaretinin simgesi haline geldi.
KALAN YIKINTILAR VE TAKSİM'E TAŞINAN TARİH
İsveç elçisi Carl Gustaf Löwenhielm, bu olaydan sonra İstanbul'daki yıkıntıları çizimle tasvir etmiştir. Löwenhielm’in resimlerinde, Et Meydanı’nda kalan harabe ve enkaz oldukça net bir şekilde yer almaktadır. Bu resimlerde görülen sütunlardan biri, bugün Historia AVM’nin 500 metre yakınında bulunan Kıztaşı'dır.
Yeniçeri Kışlası'nın kalıntıları, 1930'larda İstanbul’daki büyük yıkımlar sırasında ortaya çıkmıştır. O dönemin vakıflar genel müdürlüğü, kışlanın kapılarını yıkarak yeni projeler için alan açmış, ancak geriye yalnızca hatıralar ve kalıntılar kalmıştır. Bu kemerli kapı, zaman içinde ortadan kaldırılmış ve hafızalarda silinmiştir.
SONUNDA BİR APARTMAN TEMELİ
Karacehennem İbrahim Ağa, 28 Şubat 1853'te İstanbul'da yaşamını kaybetmiş ve Gümüşsuyu'ndaki Ayazpaşa Mezarlığı’na defnedilmiştir. Ancak, bu mezar yerinden sonraları Osmanlı Bankası'nın müdür lojmanı yapılmak üzere taşınmış ve zamanla kaybolmuştur. 1930’larda inşaat yapılan alanlarda, Karacehennem İbrahim Ağa'nın mezar taşlarının apartman temellerine dahil edilmesi, Semavi Eyice'nin 1973’teki yazısında da belirtilmiştir. Bu taşlar, inşaatlarda duvarlarda ve çevre yapılarında kullanılmıştır.
GÜNÜMÜZDE KALAN İZLER
Bir zamanlar İstanbul’da "Karacehennem İbrahim Sokağı" olarak bilinen bir yer vardı. Ancak mahalle sakinlerinin bu isme duyduğu rahatsızlık nedeniyle, sokak adı değiştirilmiş ve "Kutlugün Sokağı" olarak anılmaya başlanmıştır.
Günümüzde Karacehennem İbrahim Ağa’dan geriye kalan tek somut iz, televizyonlarda evlilik terapisti olarak tanınan Selin Karacehennem’in soyadıdır. Selin Karacehennem, Karacehennem İbrahim Ağa'nın torununun gelinidir. Bu şekilde, Osmanlı'nın önemli askeri figürlerinden birinin soyundan gelen bir isim, günümüz Türkiye'sinde yaşamaya devam etmektedir.
BİR DÖNEMİN ÇÖKÜŞÜ VE BİR BAŞLANGIÇ
Karacehennem İbrahim Ağa'nın hayatı, Osmanlı İmparatorluğu'ndaki büyük dönüşümlerin ve çöküşlerin simgesi olmuştur. Ancak geriye kalan izler, yalnızca tarihin derinliklerinde değil, aynı zamanda Taksim’de inşa edilen modern yapılar altında gizlidir. 500 yıllık bir askeri düzenin yıkılması, geçmişin güçlü figürlerinin zamanla unutulması ve modern yapılar altında kaybolması sürecini göstermektedir.
Sonuç olarak, böylesi çalkantılı bir geçmişin sonunda Karacehennem İbrahim Ağa'nın hikayesi, bugünkü apartman temellerine, kaybolan mezarlara ve adını değiştiren sokaklara karışmış ve tarihsel bir devrin sona erdiğini bir kez daha hatırlatmıştır.