Oruç tutmaya bahane arayan ecdadın aksi hareket eden torunlarıyız
Sıla Derneği’nden Abdurrauf Özder, “Eski ve Yeni Ramazanlar” başlıklı konuşmasında, oruç tutmaya bahane arayan bir ecdadın, oruç tutmamaya çareler üreten torunları olunduğunu söyledi Ensar Vakfı Ramazan’da İkindi Sohbetleri programının sekizinci gün konuğusı Sıla Derneği’nden Abdurrauf Özder’di. Özder, “Eski ve Yeni Ramazanlar” başlıklı sunumunda önemli mesajlar verdi. Programın sunumunu Ensar Vakfı Şube Başkanı İbrahim Durgut yaptı. [&hellip]
Sıla Derneği’nden Abdurrauf Özder, “Eski ve Yeni Ramazanlar” başlıklı konuşmasında, oruç tutmaya bahane arayan bir ecdadın, oruç tutmamaya çareler üreten torunları olunduğunu söyledi
Ensar Vakfı Ramazan’da İkindi Sohbetleri programının sekizinci gün konuğusı Sıla Derneği’nden Abdurrauf Özder’di. Özder, “Eski ve Yeni Ramazanlar” başlıklı sunumunda önemli mesajlar verdi. Programın sunumunu Ensar Vakfı Şube Başkanı İbrahim Durgut yaptı. Sohbet öncesi Süleyman Bircan tarafından Kur’an-ı Kerim tilavetinde bulunuldu.
ALLAH ÇITAYI YÜKSELTMEYİ
NASİP ETSİN
Sıla Derneği’nden Abdurrauf Özder, Peygamber Efendimizin (SAV) her ismi şerifi duyulduğunda, salatta bulunulmasını, Ramazan ayı başta olmak üzere tüm zamanlarda besmeleden sonra Resulullah’ın mübarek ismi şerifinin zikir edilmesi gerektiğini hatırlattı. Özder, haliki mutlakımız Allah Azze ve Celle’nin sohbet programı cemiyetince oluşturulan birlikteliği ve bu iş için inşaa edilen müessesenin nice hayır, feyzlere, bereketlere, füruzatlara, keşiflere, küşufatlara ve imani noktada çıtayı yükseltmeye vesile kılmasını diledi.
HER AKŞAM TERAVİHLE BERABERİZ
Allah Azze Celle’nin ulvi rıza-i şerifi için bir yerde toplanmanın ve katılım sayısını az görülmemesi gerektiğinden söz eden Abdurrauf Özder, her nerede, ne zaman ve ne zeminde olursa olsun ilim, irfan meclislerinin, takvanın kazanılmasına sebep olan meclislerin çoğalmasına herkesin vesile olması zorunluluğuna dikkat çekti. Özder; “Sohbetlerimize bilindiği üzere Ramazan-ı Şeriften dolayı ara verdik. Hani bir takım müesseseler derler ya, ‘Ramazan münasebetiyle kapalıyız.’ Bizde her akşam teravih ile beraberiz. Dernek ve dergahımızda. Teravihten sonra 5-10 dakika bir fıkıh münazarası yapıyoruz.” dedi.
ESAS OLAN ARADAKİ
FARKLILIKLARI TESPİT
Sohbetin ana konusunun “Eski ve Yeni Ramazanlar.” olduğunu geçen yılda ayın konu üzeride konuştuğunu kaydeden Abdurraf Özder, yaşça büyük olanların eski Ramazanlar’la ilgili olarak bir takım şeylerin daha fazla farkında olduklarını belirtti. Özder; “Aslında onların da yaşlarının yetmediği, onların da dinleyerek bizlere ulaştırdıkları anlı şanlı ecdadımız Osmanlı’dan kalma, evvelinden de Osmanlı’ya ulaşmış bir takım eski ananelerimizden, Ramazan-ı Şerif adetlerimizden, geleneklerimizden bahsedeceğiz. Sohbet bu şekilde ilerlemeyecek. Çünkü benim işim dinleyicilere şenlik anlatmak değil. Güllacın nasıl yapıldığı, içerisine kaç gram ceviz katılacağını anlatmak işim değil. Eski Ramazanlar ile günümüzde yaşanan Ramazanlar arasında ki ana, temel unsur ve farklılıkları bulmak işimiz.” diye konuştu.
AZICIK SİLKİNİP DÜŞÜNMEK GEREK
Müslüman toplum olarak içeriden ve dışarıdan çok büyük bir itikadi zaafa uğratılmışlıktan söz eden Abdurrauf Özder, ne oldukları belirsiz bir takım insanlar tarafından özellikle imani sahada kendi kalemize goller atıldığını belirtti. Orucun tüm müminler üzerine yazıldığını kaydeden Özder; “Elhamdülillah ne mutlu ki orucun farz kılınması ile bir ibadet daha bize farz kılınmış oldu. Allah Celle Cellalüh mahlukunu muhatap sayıp, mükellef kılıp, İslam ile, iman ile, edep, ahlak ve iman ile müzeyyen hale getirip, böyle olmasını istemiştir. Vallahi bizim için büyük şereftir. Ama ahir zaman içerisinde bir takım girdaplarda, uçurumlarda dolaşmamız bizi asıl gaye ve hedefimizden uzaklaştırmaktadır. Ama azıcık bir silkinsek, azıcık bir düşünsek inanın birçok yol alacak. Bir adım değerinde binlerce adım sayılacak, yolları inşallah kat edeceğiz. Rabbim nasip eylesin.” şeklinde konuştu.
ORUÇ EVVELKİ
ÜMMETLERE DE FARZDI
Ümmeti Muhammed’den öncekilere de oruç ibadetinin farz kılındığını belirten Abdurrauf Özder, Rabbimizin bunu bildirdiğini dile getirdi. Adem Aleyhisselam’dan bugüne namazın var olduğu gibi geçmişte de orucun farz kılındığını söyleyen Özder; “Değişik vakitlerde, değişik şartlarda, değişik farzlarda namaz vardı. Ama bizde namazın en mükemmeli var. Nasıl mı? Vakit olarak, sayıca, içeriside ki erkan olarak. Kimi ümmette bir öğle namazı vardı. Kiminde de sadece kıyam. Ayakta durmak vardı. Kimisinde yalnız kıraat vardı. Kimisinde yalnız sücut vardı. Kimisinde yalnız rüku vardı. Bizden önceki ümmetlere farz kılınan oruçta tabii ki mahiyetleri, içeriği farklı olabilir. Mesela Meryem Anamız sükut susma orucu tutuğunu Kur’an da yer almaktadır.” ifadelerine yer verdi.
İLLA EDEP, İLLA EDEP, İLLA EDEP
“Allahım ümmetin üzerinde ki ölü toprağını kaldırsın.” diye dua eden Abdurrauf Özder, Müminlerin üzerinde ki uyku yorganlarının kalkmasını diledi. Ferdi olarak uyanış ve ayağa kalkmaların sonucu dirilişin vücud bulacağından söz eden Özder; “Ancak İslam hassasiyeti ile ayağa kalkılır. Bu İslam edebi ile olur, İslam ahlakı ile olur. İlla edep, illa edep, illa edep. Mahiyeti farklı olarak bizden evvel ki insanlar bu orucu tuttular. Oruç tutmaya bahane arayan bir ecdadın, oruç tutmamaya çareler üreten torunları olduk. Nasıl olup bittiğini bize sormayın artık. Aynı toplumda yaşıyoruz. Muazzam bir yozlaşma, muazzam bir kopma ve asıldan yüz çevirme var. Bunun bize kar getireceğini zannediyoruz. Fakat zarardan başka hiçbirşey getirmez. Bir daha bu fırsat elimize geçmeyebilir. Bundan sonra ki Ramazan’ı görüp görmeyeceğimiz meçhul. Bu Ramazan’ı da son Ramazanımız gibi geçirsek ne olur Allah aşkına? O zaman farziyeti bizde başka şekilde vücud bulur.” ifadelerini kullandı. >> Burcu AYDIN’ın haberi