Oruç tüketim ahlakını disipline eder

AKÜ Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Karakaş, “Tüketim Toplumu ve Oruç” başlıklı sunumunda oruç tutarak kişisel ve toplumsal tüketim ahlakının disipline edilebileceğini kaydetti. Karakaş, oruç tutan bireyin bedeninin kölesi olmaktan kurtulup özgürleşeceğini hatırlattı AKÜ Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Sosyoloji Bölüm Başkanı Ensar Vakfı Yönetim Kurulu üyelerinden Prof. Dr. Mehmet Karakaş, [&hellip]

Oruç tüketim ahlakını disipline eder

AKÜ Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Sosyoloji Bölüm Başkanı Prof. Dr. Mehmet Karakaş, “Tüketim Toplumu ve Oruç” başlıklı sunumunda oruç tutarak kişisel ve toplumsal tüketim ahlakının disipline edilebileceğini kaydetti. Karakaş, oruç tutan bireyin bedeninin kölesi olmaktan kurtulup özgürleşeceğini hatırlattı

AKÜ Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Sosyoloji Bölüm Başkanı Ensar Vakfı Yönetim Kurulu üyelerinden Prof. Dr. Mehmet Karakaş, Ensar Vakfı’nın Ramazan’da İkindi Sohbetleri programında “Tüketim Toplumu ve Oruç” başlığında konuştu. Konuşma öncesi Otpazarı Camii İmam Hatibi Muhammed Emin Çankaya tarafından Kuran tilavetinde bulunuldu.
TÜKETİM ÜRETİMLE İLİŞKİLİ
Tüketmenin insanoğlunun yaşam serüveninde farklı anlamlar kazanan bir olgu olduğunu söyleyen AKÜ Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Karakaş, geleneksel tüketimin gerekli ihtiyaçları karşılamak anlamına geldiğini belirtti. Tüketimin modern zamanlarda daha çok ekonomik sistemde üretim tüketim ilişkisi bağlamında ele alındığını belirten Karakaş; “Yeterince tüketilmediğinde ekonomik sistem açısından ne olacağı bağlamında tüketim meselesinin ele alınması gerektiğini biliyoruz. İçinde yaşadığımız dönem modern zamanların geç dönemi olarak tanımlanıyor. Dolayısıyla içinde yaşadığımız zaman diliminde tüketme kavramına verilen anlamların bir üretim tüketim ilişkisi bağlamında ele alındığını görüyoruz.” dedi.
ÜRETİMDEN TÜKETİME DÖNÜLDÜ
Tüketme eğilimine verilen anlamın dönemlere ve zamanın ruhuna göre değiştiğini belirten Prof. Dr. Mehmet Karakaş, geleneksel zamanlarda tüketimin ihtiyaç karşılama olarak değerlendirildiğini kaydetti. Tüketimin modern zamanlarda daha fazla tüketerek iktisadi sistem varlığı ve toplumsal düzenin devamlılığını sağlamayı amaçlaya bir mantıkta ilerlediğini aktaran Karakaş; “Modern zamanlarda üretim, tüketim ilişkisine bakıldığında modern zamanların başlangıcında ki bu 19. yüzyıldır. Daha çok üretim olgusunun ön plana çıkıp daha fazla üretme anlayışının ön plana çıktığnı görüyoruz. Özellikle kol gücünden fabrika üretimine geçişin yaşandığı dönemlerde daha fazla üretme mantığı ile hareket ediliyor. Özellikle Amerika’da 20. yüzyıl başlarında ortaya çıkan gelişmeler üretimin yerine tüketimin ön plana çıkmasıdır. Üretim odaklı toplumsal yaşamdan tüketmi odaklı toplumsal yaşama doğru bir evrilme süreci yaşanıyor.” diye konuştu.
EN MUHALİFİ BİLE
SİSTEME HİZMET EDİYOR
Tüketimin mantığında tatminsizlik ve doyumsuzluk olduğunu dile getiren Prof. Dr. Mehmet Karakaş, sunulan her yeni malın bir tatminsiliği ortaya çıkardığını kaydetti. Tüketimin bir yalayıp yutma, içine çekme isteği olması halinde doyuma ulaşılması gerektiğini ifade eden Karakaş; “Tüketimin mantığında bir doyumsuzluk mantıksızlık var. Bizler bir şekilde bu sisteme entegre oluyoruz. Yeni tüketim biçimi bir şekilde bir toplumsallaşma sürecinde kedini gerçekleştiriyor. Bireylerde bu toplumsallaşma sürecinde tüketim eylemine entegre ediliyor. Öyle entegre ediliyor ki en muhalif olanımız dahi bu sisteme geri dönüp bu sistemin bir aktörü olarak sistem çarkının dönmesine hizmet edebiliyoruz. Sistem bu şekilde güçlü, çok ayartıcı, gerçekten tatminsizlikler üzerine kurulmuş bir sistem. Sisteme karşı muhalif olmamızın da çok fazla anlamı kalmıyor. Gerçekten insan doğasının hakikatleriyle buluşamazsak muhalif olmamızın çok fazla anlamı kalmıyor.” şeklinde konuştu.
KUR’AN YEGANE ÖĞRETİ
AKÜ Fen Edebiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Karakaş, insanın fıtratına uygun davranıp özgür olmayı başarabilecek bir değerler sisteminden hareket etmesi gerektiğini kaydetti. Böyle bir imkan olduğunu söyleyen Karakaş; “İnsanın potansiyel güç ve iradesini yönlendirebilecek değerler sisteminden hareket etmesi gerekiyor. Fıtratına uygun değerler sistemi üzerinden hareket ederek bu girdaptan kurtulmanın imkanına sahip. Böyle bir imkan var. Değerler sisteminin kaynağına baktığımızda en başta dinleri görürüz. Dinler değerler sisteminin en temel kaynaklarıdır. Tahrif olmuş dinler üzerine hak din olarak gönderilmiş Müslümanlık günümüz şartlarında biraz önce ifade ettiğimiz sıkıntı ve sorulardan insanı kurtararak özgürleştirecek yegane öğretidir. Kuran öğretisi bu girdaptan bireyi kurtarabilecek ve dengeli bir toplumsal sistem üzerinde ihtiyaçlarını da dengeli giderebilecek yegane öğretidir.” ifadelerini kullandı.
ORUÇ İNSANI HER YÖNDEN TUTAR
Prof. Dr. Mehmet Karakaş, İslamiyetin temel unsurlarından biri olan orucun tüketim toplumunun insan için kurduğu tuzaklar ve bağımlılıkları bozabilecek en önemli imkan olduğunu söyledi. İslamiyet ve Kuran öğretisi içerisinde birçok imkan olduğunu dile getiren Karakaş şöyle konuştu: “Bugün Müslümanlar’ın yaşama biçimlerine ve oruç eylemine baktığımızda ne görüyoruz? Gerçekten bu imkan gereğince kullanılıyor mu? Bu imkan gerçekten bu işlevi yerine getirebiliyor mu? Burada oruçla tüketim meselesinin bağlantısını kurmaya çalışacağım. Orucun Arapça’sı ‘sav’ anlamı da tutmaktır. Oruç; Nefsi yiyecek, içecek, şehvetten, öfkeden, kinden, hasetten, sevgisizlikten, hayasızlıktan ve hayvanilikten tutmaktır. Niçin tutmaktır? Kalp kapılarını açmak için. ‘Ey oruç tut bizi.’ duası da aslında bunun içindir. Aslında oruç kendini tutmaktır. İnsan kendisini tutamadığı zaman kendisini yitiriyor, kaybediyer. Böylece kendisine yazık ediyor.”
ORUÇ İNSAN İRADESİNİ EĞİTİR
Orucun insanın iyiyi, güzeli ve yararlı olanı kazanmasında etkin olan ibadetlerden sadece bir tanesi olduğuna temas eden Karakaş; “Oruç bir ibadet disiplininin adıdır. İnsanı kötü ve sevimsiz işleri yapmaktan alıkoyar. İnsan hayatını düzenler, dağınıklıkları yok eder bir işleve sahiptir. Hz. Peygamber bunu telaffuz bakımından ‘Oruç kalkandır.’ biçiminde kullanmıştır. Kalkan insanı savaş sırasında insanı oklardan koruyan bir alettir. Oruç insanı toplumsal düzende kendisine yönelen kötü oklardan koruyan bir kalkandır. Müslümanlar Ramazan ayı içerisinde bir ay boyunca oruç tutuyorlar. Oruç tutmak anlamında bir yere kadar. Asıl doğru olan ise orucun bizi tutmasıdır. Günahlar insanın hep kendisini tutamamasının bir sonucu değil midir? Bir ay boyunca oruç tutan bir Müslüman irade eğitiminden geçiyor. Kendisini olaylar karşısında bırakmaması gerektiğini öğreniyor.”
ORUÇ İNSANLARI SOSYALLEŞTİRİR
Orucun sadece yeme içme yapmayarak mideye değil tüm organlara tutturulmuş olduğuna işaret eden Prof. Dr. Mehmet Karakaş sözlerini şöyle sürdürdü: “Tüm bu noktalarda oruç insanı eğitiyor, cemiyet içerisinde faydalı bir birey haline gelmesini sağlıyor. Demek ki insan oruç tutar, oruçta insanı tutar. Oruç insanın nefsini ıslah etmekle onun ruhunu incelterek iyilikler ve güzelliklerin paylaşılması noktasında motive eden bir ibadettir. Oruç duygu eğitiminin önemli noktaları olan; sevgi, estetik, iyi ahlak ve şefkat duygularını da geliştirir. İnsanlar arasında sosyal bağların güçlenmesine vesile olur. Oruç insanlarda bencilliği giderip paylaşmanın bir erdem olduğunu hatırlatır. İnsanı sosyalleştirir insanları, yoksulları koruyacak bir sorumluluk duygusu kazandırır. Çağımızın bir hastalığı olan yalnızlık psikolojisine de son vermenin yoludur. Oruç zengin ve fakiri eşit seviyeye getirerek hem nefsi olgunluğa hem de zengini fakiri düşünmeye davet eder. Oruç tüketme ahlakını, şükür ve sadaka ölçülerine uygun şekillenmelerini de ifade edebilen bir yüce işleve sahiptir. Oruç tutumluluk anlayışı ile tüketmeyi ön gören bir ibadettir.”
ORUÇ KİŞİYİ BEDENİNDEN ÖZGÜR KILAR
Yapılan araştırmaların Ramazan ayında tüketimin daha fazla olduğunu ortaya koyduğunu aktaran Karakaş; “Bu durum Müslümanlar açısından yeniden değerlendirilmesi gereken bir durumdur. İçinde bulunduğumuz tüketim toplumunun tuzaklarını dikkate aldığımız zaman Ramazan ayı içerisinde tüketimin kat ve kat artmasını değerlendirmemiz gerekiyor. Bir özeleştiri yapmamız gerekiyor. Tüketim ne adına gerçekleştiriliyor? Oruç ayı Ramazan’da infak adına mı yok sa tüketim toplumunun isteği üzerine mi? Müslüman elindeki malın gerçek sahibi olarak Allah’ı kabul ettiği için tüketmek için ihtiyacı kadar satın alan bir birey olmalıdır. Çünkü Müslüman bütün nimetlerden hesaba çekilecektir. Allah-u Teala Tekasür Suresi’nin 8’nci ayetinde şöyle diyor, ‘Nihayet o gün dünyada kazanıp harcadığınız dünya nimetlerinden hesaba çekileceksiniz.’ İslamiyet tüm ibadet formları ile insanın varlık ve ahlak anlayışını bir bütünlük içerisinde vaaz ediyor. Bu bütünlük sınırları içerisinde kalmayı emrediyor. Oruç insanı bedeninin kölesi olmaktan kurtarıp onu bedeninden özgürleştiren bir işleve de sahip. Oruç böyle tutulursa oruçta kişiyi tutar.” >> Burcu AYDIN’ın haberi

Bakmadan Geçme