Organ bağışının yetersizliği hayat kayıplarına neden oluyor
Ülkemizde organ bağışının çok yetersiz olduğuna dikkat çeken Yoğun Bakım ve Anesteziyoloji Uzmanı Dr. Volkan Ertuğrul, 'Beyin ölümü gerçekleşmiş bir hasta, organ bağışlaması halinde sekiz hastaya hayat verebiliyor. Ancak ne yazık ki ülkemizde beyin ölümü gerçekleşen her dört hastadan sadece birinin organları bağışlanıyor' dedi.
Acıbadem Eskişehir Hastanesi Yoğun Bakım ve Anesteziyoloji Uzmanı Dr. Volkan Ertuğrul, 3 Kasım Organ Bağışı Haftası vesilesiyle önemli bilgiler paylaşarak “İşlevini yerine getirmeyen, hasarlı veya eksik bir organın yerine, bir donör yani vericinin vücudundan çıkarılarak bir alıcı vücuda yerleştirildiği operasyonlara organ nakli denilir. Son dönem organ yetmezliğindeki hastanın organı çalışmaz, görevini yapamaz ve iflas etmiş durumdaysa hatta vücuda zarar vermeye başladıysa bu hastanın tek tedavisi organ naklidir” dedi.
“Hastalar organ nakli yapılmadığı takdirde hayatlarını kaybediyorlar”
Diyabet, hipertansiyon ve nefrit gibi hastalıkların son dönem böbrek yetmezliğine; Hepatit B ve C’ye bağlı siroz, doğuştan gelen bazı karaciğer hastalıkları ile besin ve bitkisel ilaçlara bağlı zehirlenmelerin son dönem karaciğer yetmezliğine neden olabileceğini belirten Dr. Ertuğrul, son dönem organ yetmezliği olan hastaların organ naklinden başka tedavisi olmadığının altını çizdi. Bu hastaların organ nakli yapılıncaya kadar diyaliz tedavisi ile yaşamlarını sürdürebildiklerini anlatan Dr. Ertuğrul “Organ buluncaya kadar diyaliz tedavisi köprü vazifesi yapıyor. Ancak diyaliz tedavisi böbreğin üre temizleme görevini üstlense de böbreğin kan yapımı ve diğer iyonları düzenleme gibi diğer görevlerini yerine getiremiyor. Bu kez de hastalarda diyalize bağlı kalp büyümesi, annemi gibi başka hastalıklar ortaya çıkıyor” diye konuştu. Bu aşamadaki hastaların çalışamadığını ve bunun da ailevi, sosyal ve ekonomik sıkıntılara yol açtığına değinen Dr. Ertuğrul “Ne yazık ki son dönem böbrek yetmezliği dışındaki diğer organ yetmezliği olan hastaların diyaliz gibi bir tedavi şansları da olmadığından bu hastalar organ nakli yapılmadığı takdirde hayatlarını kaybediyorlar” dedi.
“Nakil işlemi ya canlı vücuttan ya da kadavradan yapılır”
Günümüzün tıbbi olanaklarıyla organlar arasında böbrek, karaciğer, kalp, akciğer, pankreas ve ince bağırsak nakli yapılabildiği bilgisini veren Dr. Ertuğrul, kornea, kalp kapağı, kemik iliği gibi nakillerin doku nakli; kol, bacak, yüz gibi nakillerin ise kompozit doku nakli olarak isimlendirildiğini ifade etti. Nakledilecek organ veya dokular için iki ihtimal bulunduğuna, nakil işleminin canlı vücutlardan veya kadavralardan alınabileceğine dikkat çeken Dr. Ertuğrul insanların sağ iken böbrek gibi iki organından birini veya karaciğer örneğinde olduğu gibi organının bir kısmını bağışlayabileceğini dile getirdi. Kadavradan yapılan nakillere de değinen Dr. Ertuğrul “Kadavra nakilleri beyin ölümü gerçekleşmiş hastaların bağışlanan organlarından yapılan nakildir. Beyin ölümü beyin yaralanması ve hasarı sonucu, beyin fonksiyonlarının kayba uğramasıdır. Beyin fonksiyonların geri gelmesi mümkün değildir, beynin çalışması durmuştur. Beynin devre dışı kaldığı bu beyin ölümü halinin tedavisi bulunmadığı için tıbben bu hasta ölmüş kabul edilir” dedi.
“Maalesef organ bağışı yetersiz”
Beyin ölümüne neden olan faktörlerin sıklıkla trafik kazaları, yüksekten düşme, çarpma, dövülme beyine isabet eden ateşli silah yaralanması gibi olaylar olduğunu ifade eden Dr. Ertuğrul beyin ölümü kararının, organ nakli ekibinde bulunmayan “beyin cerrahisi ve/veya nöroloji, Anesteziyoloji ve Reanimasyon hekimlerinden oluşmuş bir kurulun verdiği raporla” kesinleştirildiğini vurguladı. Beyin ölümü gerçekleşmiş bir hastanın bağışlanan organlarıyla nakil bekleyen sekiz hastaya hayat verilebildiğinin altını çizen Dr. Ertuğrul “Ülkemizde beyin ölümü gerçekleşen her dört hastadan sadece birinin organları başlanıyor. Yani maalesef organ bağışı yetersiz. İhtiyacın çok altında bağış yapıldığı için nakil bekleyen hastalar organ bulunamadığından hayatını kaybediyor” diyerek konunun önemini ifade etti.
Organ bağışlama sürecinden de bahseden Dr. Ertuğrul, ölümü halinde kullanılmak üzere sağ iken organlarını bağışlama kararı veren kişi sağlık müdürlükleri veya büyük hastanelere başvurabilir. Basit bir form dolduran kişinin bu beyanı Sağlık Bakanlığı’nın sistemine kayıt edilir. Ancak bağışçının ailesini ve yakınlarını da bilgilendirmesi nakil sürecinin hızlı işlemesini sağlayacaktır” dedi.