Ora’da bir konak var uzakta…

2 Şubat 2010 Salı 02:00:00
  Afyonkarahisar Valiliği ve Belediyesi’nin çabalarıyla Kale’nin arkasında hummalı bir çalışma yağmur, soğuk demeden devam ediyor.
Her biri asırlık birbirinden güzel evler hızla restore ediliyor. Bu resto-rasyon ve iyileştirme çalışmalarının en önemli dönüm noktası ise Hüseyin Şehit-oğlu’nun Şehitoğlu Konağı’nı, Afyon Kocatepe Üniversitesi’nin ise Mihri-oğlu Konağı’nı resto-re ettirerek turizm amaçlı kullanıma açmasıydı. Şehitoğlu Konağı’nın açılışını gerçekleştiren Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, tarihi sokaklardaki çalışmaları beğenerek 2 milyon TL’nin üzerinde ek ödenek göndermişti.
Peki bu çalışmalar yeterli mi? Örneğin tarihi sokakları ne kadar tanıtabildik? İlimizdeki 5 yıldızlı termallere gelen misafirleri tarihi sokaklara çekmek ya da restore edilmiş konakları korumak için ne yaptık.
Geçen hafta Mihrioğlu Konağı’nda uzun süre vakit geçirme fırsatı buldum. Açıldığı günden beri ilk kez gitme fırsatı bulduğum Mihrioğlu Konağı’nda gezerken, bu güzel mekanı keşfetmek için çok geç kaldığımı fark ettim. Açılığı gün haber telaşesinden iç mekanın inceliğinin farkına varamadığım bu ko-nakta, fiyatlar oldukça ucuz. İlimizdeki pek çok cafeden uygun fiyatlara sahip bu konakta kahvaltı ve yemek gibi alternatif seçenekler de bulunuyor. Özel gruplarla, nişan ve düğün gibi özel günlerinde de indirimli fiyatlarla hizmet veren bu mekanın bilinirliğinin arttıkça herkes tarafından ilgi göreceğine eminim. Özel indirime rağmen üniversite öğrencilerinin bile yeterince haberdar olmadığı hem sessiz hem de sakin Mihrioğlu’nu, şehirdeki özel işletmelerin kalabalık ve hengâmesinden kaçmak isteyenlere tavsiye ederim.
Tarihi evler bölgesinin bence en önemli adımıysa bence Şehitoğlu Konağı’nın açılmasıydı. Afyonkarahisar’n 5-10 yıl sonrasında sayılarının onları aşacağı butik otel ve konak pansiyonlarının ilk örneği olan Şehitoğlu Konağı hak ettiği ilgiyi görmüyor. Şehrin turizmine ve gelişimine öncülük edecek bu konağın Afyonkarahisarlı tarafından desteklenmesi gerektiğini düşünüyorum. Restoran bölümünde yemek gruplarına hizmet veren bu konakta da, fiyatlar Afyonkarahisar standartlarında tutulmuş. Bir gün hediyelikçileriyle, Afyonkarahisar’a özgü ürünlerin satıldığı dükkanlarıyla cazibe merkezi haline gelecek tarihi sokakların misafirlerini ağırlayacak bu konakların hem korunması hem de işletmelerin varlığını sürdürebilmesi için desteklenmesi gerekiyor.
Söz tarihi konakların korunmasına gelmişken, konakların restorasyon sonrası akıbeti bence restorasyon kadar önemli. Geçtiğimiz aylardan birinde İstanbul Fotoğraf Sanatçıları Derneği’nden 5 fotoğrafçıya ili-mizde rehberlik etme fırsatı buldum. Her biri yıl içinde birkaç ödüllü yarışmada derece almış bu fotoğrafçılar, ilk gün yaptığımız Frig Vadisi gezisinin ardından ikinci gün tarihi konakları özellikle gece görüntülemek istediler. Havanın kararmasının ardından başladığımız bu eğlenceli foto-safaride mahallenin ilgi dolu bakışları ve hoş sohbetiyle keyifli dakikalar geçirdik. Ancak konu fotoğraf çekimi olunca aynı keyifli anları yaşadığımızı söyleyemem. Restorasyonu biten bu tarihi konakların balkonlarına kurulan uydu antenler, çatı kenarlarına takılan analog antenler tarihi yapıyla uyuşmayan gudubet bir görüntü oluşturuyor.
Korunması gerekli kültür varlığı olan, restoras-yonu bile uzmanlarca yapılan bu konaklar ve evler restorasyonun tamamlanmasının ardından nasıl oluyor da böyle sahiplerine teslim ediliyor anlamı-yorum. Bu ev ya da konakların sahipleri koruma ve görünüm konusunda uyarılmıyor mu? Bu bölgede turist ağırlamak istiyorsak herkesin üzerine düşen görev ve sorumlulukları bilmesi gerekiyor. Örneğin mahalle halkının artık evler arasına çamaşır asmaktan vaz geçmesi gerekiyor. Anten, uydu ve gün ısı gibi tarihi dokuya uymayan gereklilikler ise çatının görülmeyen bölümlerinde yapılmalı. Valilik ve belediyemiz de bu bölgenin korunması açısından bir denetleme ekibi ya da kurulu oluşturabilir.
Restore etmek kadar restorasyon sonrası da korumak gerekir. Varlığını unuttuğumuz tarihi sokaklar birkaç yılda yine tarihi virane bir görünüme kavuşabilir. Eğer turizmde marka olmak istiyorsak ‘orada bir konak var uzakta, gitmesek de görmesek de’ mantığından vaz geçmeliyiz.