Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

ONLAR ALİMLERİNİ VE RAHİPLERİNİ RAB KABUL ETTİLER

Muharrem Günay 12 Aralık 2018 Çarşamba 13:28:17
 

Kur’an-ı Kerîm, Yahudî ve Hıristiyanlardan bahsederken, “Onlar, âlimlerini ve rahiplerini Allah’tan başka rabler edindiler.” Der. (Tevbe 9/ 31) Şüphesiz, herhangi birini rab edinmek için, ona “rab” namını vermiş olmak şart değildir. Allah’ın hükümlerini bırakıp rahiplerin helal kıldığını helal, haram kıldığını da haram kabul etmek, onları rab edinmek demektir. (Tirmizi, Tefsir, 9-10)
Yahudi ve Hıristiyanların rahiplerini rab olarak kabul etme konusu Adiy İbni Hatem ile Peygamber Efendimiz arasında Adiy’in Müslüman olduğu sırada şöyle geçer:
Allah’ın Resûlü boynunda gümüşten bir haç olduğu halde yanına giren Adiy bin Hatam’e “Onlar, âlimleri ve râhiplerini Allah’tan başka rabler edindiler.” (Tevbe 9/31) Âyetini okudu. Bu ayeti duyan Adiy bin Hatem Resûlullah’a (s.a.v.) şöyle der:
“Bu ayet bizi, âlimlerimizi ve rahiplerimizi rabler edinmekle suçluyor. Bunun gerçek manası nedir? Zira biz onları kendimize rabler edinmeyiz.” Resûlullah (s.a.v.) cevaben:
“Siz onların haram kıldığı şeyleri haram, onların helal kabul ettiklerini helal kabul etmiyormusunuz?” Deyince, Adiy:
“Evet böyledir.” Diyerek tasdik etti. Hz. Peygamber (s.a.v.) de:
“İşte bu sizin onları rabler edinmenizdir.” Buyurdu.
Daha sonra Allah Resûlü (s.a.v.) : Ey Adiyy, ne dersin? Seni “Allah en büyüktür.» denilmesi mi kaçırdı? Allah’tan başka daha büyük bir şey biliyor musun? Seni kaçıran nedir? “Allah’tan başka tanrı yoktur.» denilmesi mi seni kaçırdı? Allah’tan başka bir tanrı biliyor musun? Buyurup onu İslâm’a davet etti. Adiyy müslüman oldu ve gerçek bir şahâdetle şahâdette bulundu. O, şöyle anlatır: Gördüm ki yüzü açıldı, neşelendi ve şöyle buyurdu: “Muhakkak ki Yahudiler gazaba uğramışlardır, Hıristiyanlar ise sapıtmışlardır.” “Onlar Allah’tan ayrı hahamlarını ve râhiblerini rablar edindiler.” Âyetinin tefsirinde Huzeyfe îbn el-Yemân, Abdullah İbn Abbâs ve başkaları: “Muhakkak ki onlar (Yahûdî ve Hıristiyanlar) onların helâl ve haram kıldıklarında onlara tâbi olmuşlardır” demiştir. Süddî ise şöyle der: “Onlar, insanları nasîhatçi kabul ettiler (insanların nasîhatlannı dinlediler), Allah’ın kitabını ise terk edip arkalarına attılar.”  (İbni Kesir Tevbe Suresi 31.ayetin tefsirinden)
Bu hadis Allah’ın kitabına yetki tanımaksızın helal ve haramın sınırlarını belirleme yetkisini kendisinde görenlerin nefislerini İlah ve Rabb edindiklerini ve onlara kanun koyma yetkisi tanıyanların da onları rabler edindiklerini göstermiş olmaktadır.
Şeytanın dostları olan tâğutlar, inkârcılar, münâfıklar ve fâsıklar Allah’ın emir ve yasaklarının aksini yapmak ve yaptırmak ve kendi fikirlerine/ideolojilerine bağlılık isterler. Onlara gönüllü itaat etmek, onları rab olarak tanımak ve Allah (c.c.)’a ortak koşmak olur. Nitekim Kur’an-ı Kerim’de bu tehlikeye dikkat çekilir:
“…Hakikaten şeytanlar sizinle mücadele etmeleri için kendi dostlarına fısıldar (telkinde bulunur)lar. Eğer onlara (gönüllü) itaat ederseniz, elbette siz de (Allah’a) ortak koşanlardan olursunuz.” (Enam 6/121)

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER