Önemli olan standardı yakalamak – Kocatepe Gazetesi
AB Nezdinde Türkiye Daimi Temsilci Yardımcısı Fatih Hasdemir, Türkiye’nin AB üyeliği sürecinde yaşam standardını geliştirip yükselten gelişmelerin önem taşıdığını kaydetti. Hasdemir, Türkiye için AB üyeliğinin olmazsa olmaz olmadığını önemli olanın yaşam kalitesinde standardın yakalanması olduğunu kaydetti “Belçika’ya Yerel Medya Arası Mesleki Paylaşım Araştırma ve İnceleme Gezi Projesi” programı 27 Nisan Pazartesi sabah saat 10.00’da AB [&hellip]
AB Nezdinde Türkiye Daimi Temsilci Yardımcısı Fatih Hasdemir, Türkiye’nin AB üyeliği sürecinde yaşam standardını geliştirip yükselten gelişmelerin önem taşıdığını kaydetti. Hasdemir, Türkiye için AB üyeliğinin olmazsa olmaz olmadığını önemli olanın yaşam kalitesinde standardın yakalanması olduğunu kaydetti
“Belçika’ya Yerel Medya Arası Mesleki Paylaşım Araştırma ve İnceleme Gezi Projesi” programı 27 Nisan Pazartesi sabah saat 10.00’da AB Nezdinde Türkiye Daimi Temsilci Yardımcısı Fatih Hasdemir’i ziyaretle başladı.
SÜRECİN KAZANDIRDIKLARI ÇOK ÖNEMLİ
Ulusal Ajansın eski Başkanı olarak medya çalışanları ile biraraya gelmekten duyduğu memnuniyeti dile getiren Türkiye Daimi Temsilci Yardımcısı Fatih Hasdemir, “Belçika’ya Yerel Medya Arası Mesleki Paylaşım Araştırma ve İnceleme Gezi Projesi” gibi projelerin yararını yakından gördüğünü söyledi. Proje katılımcılarının programlarını en verimli şekilde tamamlamalarını temenni eden Hasdemir, proje katılımcılarının ülkelerine farklı deneyimlerle döneceklerinin altını çizdi. Türkiye’nin AB üyelik sürecini yorumlayan Hasdemir; “Uzun yıllardır Türkiye AB’ye girmeye çalışıyor. Türkiye’nin yaklaşık 50 yıldır Avrupa ile macerası devam ediyor. Bu süreç daha ne kadar sürer açıkçası bizlerde onlarda bilmiyor. Takip edildiği şekilde müzakare süreci aslında her iki taraf için çokta iyi gitmiyor. Biz bu sürecin Türkiye’ye kazandırdıkları ile daha da çok ilgileniyoruz. Bu sürecin Türkiye’ye birşeyler kazandırıp kazandırmadığı konusuyla daha fazla ilgiliyiz. Bizim için önemli olan vatandaşlarımızın hayat standartlarında ki artıştır. Bu vesile ile ülkemiz vatandaşlarının hayat standartlarını artırmaya çalışıyoruz. Bugün marketlere gittiğimizde raflarda aldığımız ürünlerin kalitesi artıp daha standart hale gelmişse AB Müktesebatı ve yürütülen çalışmaların bunda etkisi var. Üye olur muyuz olmaz mıyız bu başka bir mesele. Onu hep birlikte, bekleyip göreceğiz.” dedi.
VERİLECEK KARAR İLİŞKİLERİ ETKİLER
Türkiye’nin AB üyeliğinin iki boyutu olduğunu kaydeden Daimi Temsilci Yardımcısı Fatih Hasdemir, birinci aşamanın siyasi olduğunu teknik açıdan ne kadar hazır olunursa olunsun AB üyesi ülkelerin tamamının oybirliği ile üyelik kararının çıkacağını kaydetti. Hasdemir; “Biz Türkiye olarak AB’den şunu talep ediyoruz; Diyoruz ki, teknik olarak uyum sürecini tamamlayalım, üye olup olmayacağıımıza hem sizler hem de bizim halkımız sonradan karar versin. Üye olmamızı isterseniz ve bizim halkımız da isterse ne ala. İstenmezse de AB üyeliği Türkiye’nin olmazsa olmazı değil. Türkiye AB kurulmadan önce vardı şimdi de var. AB’nin gelecekte ne olacağı belli değil. Ama Türkiye gelecekte de var olacak. Dolayısıyla her iki tarafta bir an önce ne yapacağına karar verirse ona göre Türkiye ve AB arasındaki ilişkiler yeni bir boyut kazanabilir.” diye konuştu.
TÜRKİYE SIRADAN BİR ÜLKE DEĞİL
Türkiye’nin üyeliği konusunda AB üyesi ülkelerin aralarında görüş birliğine varamadıklarına dikkat çeken Hasdemir, üyeliği destekleyenler ve desteklemeyenlerin olduğunu belirtti. Üye ülkeler arasında üye olmasın diyenlerin yanı sıra farklı bir ortaklık beklentisinin de gündeme geldiğini söyleyen Fatih Hasdemir; “Maaleseef bunu yüzümüze söylemiyorlar. Bir Cumhurbaşkanı’nın verdiği bir örnek vardı. ‘Bu kararlar tamamen siyasidir. İstediğimiz zaman bir ülkeyi bir gece de karar verir üye yaparız. Ama üye yapmak istemediğimiz zamanda o ülkede üretilen salatalığın boyutunu bahane eder üye yapmayız.’ açıklaması var. Nitekim bazı üye ülkelere baktığımızda Türkiye standartları diğer üye ülkelerin altında olduğunu görüyoruz. Türkiye tabii sıradan bir ülke değil. Türkiye küçük bir ülke değil. Türkiye bölgesinde ve dünya da gerçekten önemli bir konuma sahip. Bizim gibi bir ülkeyi içlerine almak hakikaten onlar içinde kolay değil.” şeklinde konuştu.
AB HİBELERİNDEN 380 BİN KİŞİ YARARLANDI
Türkiye’nin dünya barışına hizmet edebilecek ekonomik ve siyasi anlamda da güç katabilecek bir ülke olduğuna temas eden Fatih Hasdemir, üyelik süreci engellerinden bir tanesinin de Kıbrıs süreci olduğunu kaydetti. Hasdemir; “Bu konuda da önemli gelişmeler sağlandı. Ümidimiz inşallah bu sorunda çözüme kavuşturulursa müzakere süreci önümüze çıkarılan engellerden bir tanesinin de kalkmış olacağını düşünüyoruz. Mümkün olduğunca engeller azaltılırsa projede hızlanır. Bu sürecin bize kattığı en önemli husus özellikle vatandaşlarımızın eskiye oranla çok daha fazla aktif hale geldiğini görüyoruz. Ulusal Ajans programları kapsamında Türkiye’den bugüne kadar 380 bin vatandaşımız AB programlarından, hibelerinden yararlandı. Bu rakamı yararlanıcıların çevresindeki kişilerle çarptığınızda milyonlarca vatandaşa bir şekilde AB’nin ne demek olduğu anlatılmış gösterilmiş oldu. Önemli olan vatandaşlarımızın bu vesile ile hem kendilerini tanımaları hem de Avrupa’daki meslektaşlarını tanımaları açısından, işlerin burada nasıl yapıldığını yakından görme fırsatı sağlayacağız.” ifadelerini kullandı.
70 BİN VATANDAŞ
PROGRAMINDAN YARARLANDI
Proje katılımcılarına az uyuyup çok gezmeleri tavsiyesinde bulunan Daimi Temsilci Yardımcısı Fatih Hasdemir, AB üyeliği sürecinde haklı olunsa bile bunun yeterli olmadığına dikkat çekti. Hasdemir şunları söyledi: “Çoğu zaman haklı olmak yetmiyor, güçlü olmak zorundasınız. Hem ekonomik hem de siyaseten güçlü olursanız haklılığınızı anlatmanız çok daha kolay. Beşeri sermaye kalitesinin mutlaka arttırılması lazım. İnsan kaynağı kalitesinin arttırılması lazım. Bu herşeyden önce geliyor. İnsan kalitesi artınca her alanda gelişmelerin çok daha hızlı olacağını söylemek mümkün. Bu nedenle projelere her zamankinden fazla kaynak ayırdık. Yararlanılan programlar sadece AB hibe desteği sağlamıyor. AB’nin verdiği kadarda biz kendi ulusal bütçemizden de harcıyoruz. Sağlanan kaynağın yaklaşık yarısı devletimizin bütçesinden gidiyor. Bu da her sene arttırılıyor. Bu aralar 2014-2020 programları imzalanacak onda da eski yıllara oranla daha fazla kaynak ayrılacak. Geçtiğimiz yıl yaklaşık 70 bin vatandaşımız Ulusal Ajans programından yararlanmıştı. Bunun gelecek yıllarda artarak devam edeceğini düşünüyoruz. Eskiden vatandaşlarımız genelde durumu kabullenirdi. Artık Türk vatandaşlarımız şikayetçi oluyorlar. Bu güzel bir şey. Şikayet edebilen kişi demekki bir takım bilgilere sahip.” >> Burcu AYDIN’ın haberi
“Polemik üzerine habercilik yapılmamalı”
AB Nezdinde Türkiye Daimi Temsilci Yardımcısı Fatih Hasdemir, ziyaret sırasında proje yararlanıcılarının sorularını da yanıtladı. Haberlerin gerçekçi ve net hazırlanması gerektiğini savunan Hasdemir, polemik üzerine habercilik yapılmaması gerektiğini kaydetti
Kocatepe Gazetesi muhabiri Burcu Aydın’ın “Avrupa’dan Türk medyasının saygınlığını nasıl değerlendiriyorsunuz.” sorusuna yanıt veren Fatih Hasdemir, medya olarak öğrenecek çok şeyin olduğunu söyledi.
Yapılan haber konusunun çok iyi araştırılması gerektiğini kaydeden Fatih Hasdemir şöyle konuştu: “Kimle ya da ne ile ilgili haber yapılıyorsa onun görüşlerinin alınması lazım. Ben önce yazarım ondan sonra tepkilere bakarım, yazar geçerim ondan sonrası umursamam düşüncesinin terk edilmesi lazım. Polemik üzerine habercilik olmaması lazım. Bir akademisyen bir makeleyi yazarken nasıl araştırma yapıyorsa kanaatimce habercilerin de bir haberi yazarken başını, sonunu iyi düşünüp araştırması lazım. Eskiden basınla bir takım sıkıntılar yaşamış biri olarak söylüyorum, haberin objektif olarak araştırılıp tüm yönleriyle ortaya konulması lazım. Doğru bilgi ve verinin kullanılmasına özen gösterilmeli. Kat edilmesi gereken çok daha fazla mesafe var diye düşünüyorum.
Hedef içeriği zengin verimli program
Türkiye Brüksel Büyükelçiliği Basın Müşaviri Veysel Filiz, “Belçika’ya Yerel Medya Arası Mesleki Paylaşım Araştırma ve İnceleme Gezisi”nin içeriği zengin bir program olarak planlandığını, programın verimli geçmesini hedeflediklerini söyledi
Türkiye Cumhuriyeti Brüksel Büyükelçiliği Basın Müşaviri Veysel Filiz, “Belçika’ya Yerel Medya Arası Mesleki Paylaşım Araştırma ve İnceleme Gezisi” katılımcıları ile biraraya geldiği toplantıda gezi programı hakkında katılımcıları bilgilendirdi.
Türkiye Brüksel Büyükelçiliği Basın Müşaviri Veysel Filiz, 15 gün süreli programın verimli geçip maksimum yarar sağlanmasını amaçladıklarını söyledi. Günlük üç ve beş ziyaret programı ile çeşitli temaslarda bulunulacağından söz eden Filiz; “Program süresini en iyi ve verimli şekilde değerlendirmek amacını güdüyoruz. Ayvalık, Kırşehir, Trabzon, Diyarbakır’ın yanı sıra Brüksel’deki Türk vatandaşların ağırlıklı olarak Afyon Emirdağ’lı olmasına özel Afyon cephesinden 4 kişinin yer alması güzel oldu. Programın sonuna doğru gerçekleştireceğimiz panelde de Diyarbakır’dan Mehmet Çakan, Afyonkarahisar’dan Burcu Aydın’ın konuşmacı olarak katılımlarını uygun gördük. Programın yararlı ve hayırlı olmasını diliyorum.” dedi.
>> Burcu AYDIN’ın haberi
Belçika’da Diyanet Vakfı’na bağlı 68 Cami var
Belçika’da Diyanet Vakfı’na bağlı 68 adet Cami bulunduğunu belirten Diyanet Vakfı Genel Müdürü Coşkun Beyazgül, din hizmetlerini en etkin şekilde verme gayretinde olduklarını söyledi
Belçika Diyanet Vakfı Diyanet Genel Müdürü Coşkun Beyazgül, “Belçika’ya Yerel Medya Arası Mesleki Paylaşım Araştırma ve İnceleme Gezisi” paydaşları tarafından ziyaret edildi.
HEDEFTE İMAM HATİP VAR
Belçika Diyanet Vakfı Genel Müdürü Coşkun Beyazgül, kendisinin Brüksel’de dünyaya gelen bir Türk olduğunu söyledi. 1991 yılından itibaren Diyanet Vakfı’nda hizmet verdiğini aktaran Beyazgül; “Din eğitimimi Türkiye’de yaptıktan sonra üniversite eğitimi için tekrar Brüksel’e döndüm. Genellikle kurumlarımızdaki Türk görevliler Türkiye’den gelmedir. Belçika Diyanet Vakfı’nın sivil toplum kuruluşu olarak hizmet veriyor. Hizmet binamızı tarihi ve eski bir burjuva ailenin sahip olduğu bir evmiş. Hizmet binamız yaklaşık 130 yıllık. Bizden önce burası Noter tarafından işletilen bir mekandı. Belçike Kraliyet Kararnamesi ile Belçika Diyanet Vakfı 1987 yılında tanınmış. Uluslararası birlik statüsünde. Uluslararası birlikler kararname ile tanınır. Vakfımıza bağlı 68 tane cami var. Bir tane araştırma merkezimiz var. Bir tane Eğitim Kültür Merkezimiz var. 2012 Yılında 62 dönümlük bir yer satın alarak 80 öğrencinin yatılı kalabileceği, 6 derslikli bir eğitim yeri olacak. Orada bizim projemiz İmam Hatip Lisesi yapmaktır.” dedi.
PEK ÇOK AKTİVİTE YAPILIYOR
Belçika genelinde 750 bin Müslüman nüfus bulunduğunu bunun 250 bininin Türk olduğuna işaret eden Diyanet Vakfı Genel Müdürü Coşkun Beyazgül, Kur’an derslerinin yanı sıra çeşitli kurslar düzenlediklerini anlattı. Hac ve Umre organizasyonları da yapıldığını belirten Beyazgül, vekalet karşılığı kurban kesim kampanyası yürütülüdüğünü dile getirdi. Beyazgül; “Kutlu Doğum Haftası dolayısıyla etkinliklerde bulunduk. Sağlıkla ilgili konferanslar düzenlendi. Aile seminerleri düzenliyoruz. Aile ve Hukuk Danışmanlık hizmetleri veriliyor. Tüm camiilerde yılda bir kez kermes düzenliyoruz. Bu ülke bizim ikinci vatanımız konumunda. Bizim için insanların Müslümanlar’dan etkilenerek Müslüman olmaları ve İslamiyete uygun bir yaşam tarzının benimsenmesi önemli. Brüksel’de en çok Muhammed ismi konuluyor.” diye konuştu. >> Burcu AYDIN’ın haberi
ENAR Brüksel’de ayrımcılıkla mücadele ediyor
İnceleme gezisi kapsamında yürütülen programda ziyaret edilen ENAR Temsilcisi Michael Privat, sivil toplum örgütü olarak her türlü ayrımcılık ve ırkçı yaklaşıma karşı mücadele ettiklerini söyledi
Avrupa Irkçılıkla Mücadele Derneği (ENAR)Temsilcisi Michael Privat “Belçika’ya Yerel Medya Arası Mesleki Paylaşım Araştırma ve İncelem Gezi Projesi” paydaşlarının ziyaretinde dernek çalışmalarını anlatırken, soruları yanıtladı.
ÖNLEMLERİN ALINMASI SAĞLANDI
ENAR Temsilcisi Michael Privat, derneğin 1998 yılında kurulduğunu söyledi. Derneğin Avrupa’da ırkçılıkla mücadele için biraraya gelen bir sivil toplum örgütü olduğunun altını çizen Privat; “Dernek olarak özellikle yasama çalışmaları için faaliyetler yürütüyor, iletişim alanında çalışıyoruz. 2000 yılında eşitlik üzerine çalışmalar üretmeyi başardık. 2000 yılından itibaren gerçekleştirdiğimiz yasama çalışmaları sayesinde tüm AB üye ülkeleri bu yasama süreçlerini hayata geçirmek durumundalar. İş başvuruları olsun, konaklama olsun her türlü alanda ırkçılık ve her türlü ayrımcılığa maruz kalınmaması için tüm önlemler alındı. Din alanında da eşitlik üzerine bir yasama çalışması yapıldı ama çalışma iş ve istihdam üzerine oldu. Hayatımızın bütün alanlarında bunu hayata geçirmeye çalışıyoruz. Ama önümüzde uzun bir yol var.” dedi.
2024 HEDEFİNDE SEÇİMLER VAR
ENAR olarak her yıl “Gölge Yayınlar” adı altında yayın ürettiklerini ifade eden Michael Privat, bu yayınların Avrupa’da ki ırkçılıkla ilgili son durumları ele aldığını anlattı. Beş alanda çalışma yaptıklarını kaydeden Privat; “Etnik yapı ve din üzerine. Özellikle iş alanında bilgi toplamamız gerekiyor ki, görülmeyen şeyleri biraraya getirebilelim. Sadece iş alanında kamu ile değil özel şirketlerle de çalışıyoruz. Bizimle çalışmaya istekli şirketlerle çalışarak sonuç almaya çalışıyoruz. İşyerlerinde farklı dini inançlara sahip insanların dini vecibelerini yerine getirebilecekleri alanların oluşması, helal yemek gibi bu tarz isteklerle ilgili girişimlerimiz var. Hem Türkiye hem de AB ile ilgili iyi uygulamalarla ilgili bir proje yapmayı düşünüyoruz. Irkçılıkla ilgili suçlara yönelik bir proje üzerinde çalışıyoruz. Bunun içinde polis, hakimler ve işin içine giren oluşumlarda yer alıyor. 2024 hedefinde Avrupa seçimleri için çalışmayı düşünüyoruz. 11 Eylül öncesinde herkes parlamento da bu konuları tartışarak önlemler almak istiyorlardı. 11 Eylül saldırılarından sonra tüm ivmeler sağa doğru yöneldi.” diye konuştu. >> Burcu AYDIN’ın haberi