'Önceliğimiz birlikteliğimizi ve kardeşliğimizi muhafaza'
Memur-Sen Konfederasyonuna bağlı Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim Bir-Sen) Afyonkarahisar 1 Nolu Şube Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Arslan, olağan seçimli genel kurul toplantısı sonrası ilk röportajını Kocatepe Gazetesine verdi.Burcu Aydın: Yeni dönemde Eğitim Bir-Sen Afyonkarahisar 1 Nolu Şubesinin aktiviteleri, hedefleri neler olacak?Mustafa Arslan: Eğitim Bir-Sen Afyonkarahisar'da sendikal anlamda geleneği oturmuş, marka olmuş bir teşkilattır. 2018 yılı [&hellip]
Memur-Sen Konfederasyonuna bağlı Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim Bir-Sen) Afyonkarahisar 1 Nolu Şube Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Arslan, olağan seçimli genel kurul toplantısı sonrası ilk röportajını Kocatepe Gazetesine verdi.
Burcu Aydın: Yeni dönemde Eğitim Bir-Sen Afyonkarahisar 1 Nolu Şubesinin aktiviteleri, hedefleri neler olacak?
Mustafa Arslan: Eğitim Bir-Sen Afyonkarahisar’da sendikal anlamda geleneği oturmuş, marka olmuş bir teşkilattır. 2018 yılı Mayıs itibariyle 5 bin 307 üyemiz var.Bir kısım çalışmalarımız önce ki süreçlerden devam ederek önümüzde ki süreçlere ışık tutacak şekilde oldu. Öncelikli hedefimiz; Birlikteliğimizi ve kardeşliğimizi muhafaza etmek. Bununla ilgili olarak seçim süreciyle ilgili olarak kardeşlik hukukuna halel getirmemek ilkesiyle bir yol yürüdük. Hiçbir kardeşimizi süreç içerisinde kendisini ötekileştirmiş hissetmeden bağlarımızı, muhabbetimizi ve kardeşliğimizi kavileştirerek yol yürümeyi kendimize ilke edindik. Hedeflerimiz noktasında şu anda zirve de olan bir teşkilattan bahsediyoruz. Bunu seçim çalışmalarımızda da sürekli vurgulamıştık. Şu anda yetkiyi alması yönüyle 5 binin üzerinde ki üye sayısıyla en yakınında ki sendikayı ikiye katlayan bir farkla zirvedeyiz. Çalışmalarımızla, kültürel faaliyetlerimiz yönüyle ilden taşarak Türkiye’de örnek gösterilen projelere imza atan bir teşkilat, böyle bir Eğitim Bir-Sen Şubesiyiz.
Burcu Aydın: Gelecek dönem için planlarınız nedir?
Mustafa Arslan: Önümüzde ki dönem bunları daha geniş bir alana yayarak ilerletmeyi planlıyoruz. İşin şu kısmı var ki, zirvede bir teşkilat devir aldık. Hedefimiz bu zirvede ki teşkilatı hem kazanımları hem de faaliyetleriyle bir üst noktaya taşıyabilmektir. Bununla ilgili yapmış olduğumuz bir kısım çalışmalardan örnek vermek gerekirse; Bir tanesi Türkiye’de de örnek gösterilen bir kitap okuma yarışmamız var ki kongremiz yeni neticelendi. Bu çalışma İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Afyonkarahisar Belediyesi ve sendikamızın üçlü protokolü ile yapılıp Türkiye de örnek gösterilen bir yarışmadır. Bismillah çekip göreve başladığımız andan itibaren bahsettiğimiz kitap okuma yarışmasının diğer iki tarafıyla görüşmelerimizi gerçekleştirdik. Bu sene de inşallah yeniden protokolümüzü imzalayarak ortalama geçen yılın şartlarında bu yarışmayı gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Bu bizim çok önemsediğimiz bir yarışma. Türkiye de belli sayıda ilde yapılabilen, binlerce öğrenciye ulaşılabilen okul kütüphanelerini bu manada zenginleştirmemize katkı sunan bir yarışmadır. Afyonkarahisar Belediyemizden Allah razı olsun. Finansal kaynağı protokolle gerçekleştiren kendileridir. Bu vesile ile Belediye Başkanı Burhanettin Çoban’a bir kez daha teşekkür ediyorum. Geçtiğimiz dönemde ki iki kitap okuma yarışmamızla ilgili ciddi mana da eğitime katkı sunmuştur. Aynı zamanda İl Milli Eğitim Müdürümüz Metin Yalçın’a da teşekkür ediyorum. Kendileri bu yarışmanın milli eğitim ayağını geçtiğimiz iki yıl içerisinde sağlıklı şeklide yürütmüştür. Kitap okuma ile ilgili kısmı önemsiyoruz. Çünkü eğitim yapılabilecek en güzel etkili yatırım. Bu manada evlatlarımızın geleceğinin milli ve manevi değerlerle teçhiz edilmiş şekilde yetiştirilmesi bizim ana gayelerimizden birisidir.
Burcu Aydın: Faaliyetler eğitim çalışanlarının kazanımları dışında neler?
Mustafa Arslan: Diğer iş kollarında ki sendikalar gibi sadece eğitim çalışanlarının hakları ve kazanımları için çalışıp bu yönde gaye sarf eden değil aynı zamanda memleketi ve milleti içinde hayırlı işler yapma gayretinde olan bir teşkilatız. Eğitimciyiz eğitimin önemini biliyoruz. Bu noktada detaylı olarak izah ettiğim kitap okuma yarışmasının önemini biliyoruz. Bunu bizimle birlikte önemseyen Allah’a hamd olsun etkin ve yetkin protokoller yaptığımız yetkililerde mevcut. Onlarla birlikte bu çalışmaları yürüteceğiz.
Burcu Aydın: FETÖ’nün en büyük rezervi sözde öğretmenler ve onların sözde eğitim iş kolunda ki sendikası eğitim sendikalarına bakış açısını değiştirdi mi?
Mustafa Arslan: FETÖ denilen yapının eğitim de kullanmış olması, insan kaynağını özellikle buradan sağlaması adına onların en başından beri etkin şekilde yapılandıkları bir yerdi. Biz geçmişte bireysel manada görüşlerimizi arkadaşlarla paylaşırken ifade etmiştik. Herhangi bir okulda, doğu da ki illerimizden Kandil’e devşirilen, çocukları Kandil Dağına çıkarıp onların terörist olması için çalışan ne ise bizim için Afyon’da, Ankara’da, Konya’da okullarımızda vatan coğrafyasında Fetullahçı Terör Örgütüne insan kaynağı sağlayanlar aynı hükümdedir. İşin şu tarafı da var ki bunu geçtiğimiz yıllarda 17-25 Aralık ve 15 Temmuz öncesinde böyle ifade ettiğimiz zaman çok sert tepkilerle karşılaştığımızı da biliyoruz. 17-25 Aralık ve 15 Temmuz tarihlerine kadar bunların gerçek yüzü çıkmadığı için ciddi manada bazen en yakınımızda ki insanları bile bu konunun ciddiyeti ve bu yapının tehlikesi ile ilgili ikna etmekte güçlük çektiğimiz dönemler oldu. Kur’an, sünnet, hadis gibi değerlerimizin bu işe alet etmeleri de can acıtan bir noktadır. Şeytanın en tehlikeli hali sağdan yaklaşanıdır. Bunlarda bu manada bu ülkede cuntaların, darbecilerin geçtiğimiz dönemlerde sağcı-solcu ve mezhepler üzerinden insanları kullandıkları gibi cuntacı yapılanma bu sefer dini bir kisve ile karşımıza çıktığını gördük ki 12 Eylül 1980’nin Kenan Evren’i ne ise bu yapının da onlardan bir farkı yok. 28 Şubat ne ise bunların da onlardan bir farkı yok. Ülkemizde maalesef her 10 yılda bir var olan darbe geleneğinin en kanlısı. Meclisini bombalanıp, insanların parçalanıp, tankların insanların üzerinden geçtiği çok acı çok vahşice bir süreç yaşadık.
Burcu Aydın: Asli zarar size göre ne oldu?
Mustafa Arslan: Aslında o yapının göründüğü gibi bir yapı olmadığı insanlarımız nezdin de nettir. Bu yapı dini bir kisve ile ortaya çıktığı için dindar, muhafazakâr insanlarında bulundukları yapılardan sadece sendikal manada değil diğer manalarda hayır kurumlarına imza atmaları manasında da insanların kafasında soru işareti bıraktılar. Afyon için bu manada bir örnek paylaşmak istiyorum; İnsanlar kendilerini referans olarak kullanırken namaz kılmayı artı bir avantaj olarak söylerlerdi. Ama 15 Temmuz’dan sonra şuna şahit oldum, ‘Ben FETÖ’cü değilim, namaz bile kılmam’ Yüzde 99’u Müslüman olan bir toplumda namaz kılmak bir artı referans bir avantajken namaz kılmamayı referans olarak gösterebilen bir topluma dönüştürme ile asıl zararı bu şekilde verdiklerine inanıyorum. Aileler dağıldı, eşler boşandı acı, yıkıcı bir süreç yaşandı. Bu yapılanmanın bir sendikası vardı. Geçmişte bu yapılanmanın yaptıkları da ortada olduğundan bu sendika üzerinden bir takım işlemleri oldu. Sendikal manada da insanların bir kısmının zihninde de bir takım soru işaretleri oluşturdu. Acaba bundan sonrası için farklı bir şeyler mi olur? Ben şu kısmına değinmek istiyorum; Biz FETÖ yapılanmasının ne olduğuna dair Eğitim Bir-Sen Afyonkarahisar 1 Nolu Şubesi olarak ülkemizin hakikati gördüğü 17-25 Aralık ve 15 Temmuz tarihlerinde ki kritik eşikler değil onun öncesinde de bu manada tavrı, tutumu net olan bir teşkilattık.
Burcu Aydın: Aktif anlamda sendikal mücadelede bulunmaktan hiç çekinmediniz mi?
Mustafa Arslan: Şu kısmın altın çizmek istiyorum, bu yapının tehlikesine olan ön görümüz nedeniyledir ki geçmişte de bu yapının en çok sıkıntı vermeye çalıştığımız bir kesim olduğumuza da inanıyorum. Malum yapılanma Aktif Eğitim-Sen Genel Başkanı Afyonkarahisar’da hakkımda soruşturma açtırmıştır ki öğretmenlik hayatımda bir ilktir. TCK’nın ilgili maddelerinden dolayı soruşturma geçirmiş bir öğretmen sendikacı olarak söylüyorum, başından beri onlar karşılarında kimi engel olarak görüyorlarsa sindirmek, susturmak, etkisiz hale getirmek isterlerse gerekeni yaparlar. Bizlerde bunların bir kısım girişimlerine de maruz kalmış olan sendikacı öğretmenleriz. Belki biz bunları en ucundan yaşadık ama mücadeleyi terk etmedik. Bu konu bizim için şu yönüyle önemli, Sendikacıyız mücadele insanıyız. Birileri elbette ne olursa olsun karşımıza da çıkacak. Bu tür yapılanmalar olduğu gibi elde ettiğimiz kazanımlarla ilgili bunları engellemeye çalışan bir kısım yapılar, insanlar ve kurumlarda olacaktır. Bizim işimiz mücadele etmek. Kaldı ki bu yapılanma sadece eğitim alanını değil ülkeye ciddi manada zarar veren yıkıcı bir yapılanmaydı. Bu yönüyle de geri durmak, eyvallah edivermek zaten bizim inancımıza ters düşen bir şeydir. Aksi durumda inancımızla, kendimizle, kişiliğimizle çelişmiş olurduk.
Burcu Aydın: Sivil toplum ve sendikal mücadele de bu durumdan yara almadı mı?
Mustafa Arslan: İşin sendikal boyutu, sivil toplum FETÖ’nün bunlara verdiği zarar insanların aklında bir soru işareti bırakmasından ibarettir. İşin hakikati bu manada ki yapılanmaların sayısı bellidir. Eğitim çalışanlarının akıllarında en ufak bir şüphenin olmasına bizim gönlümüz razı olmaz. Tüm yapıları bu şekilde değerlendirmemek gerekir. En büyük zararı sivil toplum kuruşlarına da verdiler. 15 Temmuz darbe girişiminden sonra insanlar artık daha tedirgin haldeler. Eğitim Bir-Sen bu manada gerekli izinler çerçevesinde kurulmuş legal yapılanmadır. Yetkili sendika olarak hakların geliştirilip korunması ve hak arama mücadeleni veriyoruz. Herhangi bir kamu çalışanının sendika üyeliğinden uzak durması demek şöyle bir riski ortaya koyar. Türkiye’de sendika yasasının bazı boşlukları var. Sendika üyesi olmasa da memuriyetten dolayı sendikaların toplu sözleşmelerden elde ettiği tüm kazanımlardan istifade ediyorlar ve bunu da açık yüreklilikle dillendirenler oluyor. Bu durum mücadele vere insanlara ve kesime karşı kesinlikle bir haksızlıktır.
Burcu Aydın: Zaman zaman alevlenen “hükümetin arka bahçesi olma” tartışmasına yetkili sendika yöneticisi olarak nasıl bakıyorsunuz?
Mustafa Arslan: Buna dair cümleler her zaman kuruldu ve kurulacak. İşin şu kısmını hatırlatmak isterim ki Eğitim Bir Sen’in kuruluş tarihine baktığımızda mevcut siyasal iktidar partisinin kurulduğu süreçlerin çok daha öncesine dayanır. 1990’lı yıllarda rahmetli Mehmet Akif İnan varken mevcut iktidarın partisi henüz resmi olarak kurulmuş değildi. Mevcut iktidarla örtüştürülmemizden insanların haklı olabilecekleri tek yer tabanımız, üyelerimizin büyük bir kısmı iktidarın görüş ve düşüncelerini beğenir ve destekler. Ama sendikal manada ki duruşumuz bununla aynı değildir. Biz masaya oturduğumuzda üyelerimizin desteklemiş olduğu hükümet ve siyasal iktidar da karşı taraflardayız. Biz çalışanların hakkını korumakla mükellefiz. Kesinlikle herkes konumunu bilir. Sendika ve sivil toplum birbirinden farklı şeylerdir. Biz şube olarak hasleten buna dikkat etmenin önemini bilerek adımlarımızı ona göre attık. Biz böyle devam ettirsek de şubemiz ya da Türkiye genelinde bu tarz yakıştırmaların devam edeceğini bizde biliyoruz. Hakikati bizler biliyoruz. Doğru bildiğimizi yaptıktan sonra birilerinin bizi nasıl yaftaladıklarını da çokta fazla önemsemiyoruz.
>> Burcu AYDIN’ın Özel Röportajı