Olumlu gelişmeler de var, olumsuz gelişmeler de
Eğitim Bir-Sen Afyonkarahisar Şube Başkanı Abdullah Çelik, 2011-2012 eğitim-öğretim sezonunda olumlu ve olumsuz gelişmeleri bir arada yaşadıklarını söyledi Eğitim Bir-Sen Afyonkarahisar Şube Başkanı Abdullah Çelik, 2011-2012 eğitim-öğretim sezonunun ilk yarısının bitimi dolayısıyla bir değerlendirme yaptı. Çelik, bu yarıyılda olumlu gelişmeler olduğu kadar olumsuz gelişmelerin de olduğunu söyledi. Çelik, '28 Şubat'ın dayatmasıyla ilk ve orta kısımların [&hellip]
Eğitim Bir-Sen Afyonkarahisar Şube Başkanı Abdullah Çelik, 2011-2012 eğitim-öğretim sezonunda olumlu ve olumsuz gelişmeleri bir arada yaşadıklarını söyledi
Eğitim Bir-Sen Afyonkarahisar Şube Başkanı Abdullah Çelik, 2011-2012 eğitim-öğretim sezonunun ilk yarısının bitimi dolayısıyla bir değerlendirme yaptı. Çelik, bu yarıyılda olumlu gelişmeler olduğu kadar olumsuz gelişmelerin de olduğunu söyledi. Çelik, “28 Şubat’ın dayatmasıyla ilk ve orta kısımların ilköğretim adı altında zorunlu kesintisiz 8 yıl şeklinde birleştirilmesi, geride bıraktığımız 13 yılda en çok tartışılan konuların başında gelmiştir. Fizyolojik, pedagojik ve sosyal açıdan yanlışlığı tartışma götürmeyen 8 yıllık kesintisiz eğitim dayatması, ‘siyasi hayatıma mal olsa dahi yapacağım’ diyenlerin siyasi haya-tını bitirmekle beraber sanayide çırak, mesleki eğitimde yönlendirme gibi önemli hususları da bitirme noktasına getirmiştir. Milli Eğitim Bakanlığı’nın en üst danışma kurulu olan 18. Milli Eğitim Şurası’nda da kararlaştırılan kesintili 13 yıllık eğitimin, içinde bulunduğumuz eğitim-öğretim yılının birinci döne-minin son günlerinde gündeme alınmış olması önemlidir” dedi.
19 Mayıs kutlamalarına yapılacak düzenlemeyi de yerinde bir uygulama olarak niteleyen Çelik, “
Milli bayramların stadyumlarda sınırlı sayıda öğrencinin katılımıyla kutlanmasının önüne geçmek ve katılımcılığı çoğaltmak için sadece Ankara’da stadyumda kutlanıp, diğer illerde okul ortamında etkinliklerle kutlanmasını öngören düzenleme yerinde bir yaklaşım olmuştur. Milli bayramlar, hem kutlamalarda görev verilen öğrencilerin eğitimini aylarca aksatan hem de kutlamaları dar bir alana sıkıştıran uygulamalar olmaktan çıkarılmalıdır” ifadelerini kullandı.
Kanun Hükmünde Kararname, mağdur etti
Öğretmenlerin bazı sorunlarla da karşı karşıya olduklarını hatırlatan Çelik, “666 sayılı KHK ile ek ödeme oranları belirlenirken, öğretmen ve öğretim elemanlarının ücretlerinde iyileştirme yapılmamış olması ile Milli Eğitim Bakanlığı’nın kendi çalışanlarının mali ve özlük haklarıyla ilgili yeteri kadar çaba göstermediği kanaatini ortadan kaldıracak somut girişimlerin yapılmamış olması da yine birinci döneme damgasını vuran olumsuzluklar olmuştur. 2,5 milyon memurun toplu sözleşme yapmasını sağlayacak olan 4688 sayılı Kanun’da değişiklik öngören Toplu Sözleşme Yasası’nın çıkarılamamış olması, geride bıraktığımız dönemin hanesine eksi olarak yazılan yine önemli konuların başında gelmektedir” diye konuştu.
Öğretmen ve öğretim üyelerinin Kanun Hükmünde Kararname mağduru hâline geldiğini hatırlatan Çelik, şöyle devam etti:
“666 sayılı KHK ile farklı kurumlarda aynı unvanda çalışan kamu personelinin ücretlerinde ek ödeme oranları üzerinden eşitleme yapılırken, öğretmen ve öğretim elemanlarının ücretlerinde iyileştirme yapılmaması ve öğretmenlerin kamuda en düşük maaş alan ikinci personel seviyesine düşürülmesi nedeniyle, öğretmen ve öğretim elemanları KHK mağduru haline getiril-miştir. Eşit işe eşit ücret ilkesi kapsamında kurum içi ücret dengesi dikkate alınarak Milli Eğitim Bakanlığı ve üniversitelerde çalışan şube müdürü, şef, memur ve hizmetlilerin Maliye Bakanlığı başta olmak üzere diğer kamu kurumlarında çalışan emsalleri ile ücretlerinin eşitlenmesi için yıllarca verdiğimiz mücadelenin öğretmen ve öğretim elemanları unutularak düzenlenmiş olması, eğitimcileri huzursuz eden en önemli olaylardan biridir. 10 Ocak 2012 tarihinde yayımlanan Milli Eğitim Bakanlığı Yönetici ve Öğretmenlerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Karar’da yapılan değişiklikler, ek ders-ek ödeme ayrımı sonrası zaruri kısımları tadil etmiş ama köklü bir çözüm getirmemiştir. Okul yöneticilerinin 6 saat derse girme zorunluluğu, ikili eğitim yapan okullardaki yöneticilerin mağduriyeti, iki gün derse girmeyene geri kalan üç günde ek ders tahakkuk ettirmeyen çarpıklık ve ek ders dağılımındaki adaletsizliklere çözüm üretilmemiş, sorunlar yine ötelenmiştir.”
Okullara bütçe gönderilmiyor
Okullara herhangi bir bütçe gönderilmediğini, bu nedenle bazı zorlukların yaşandığını kaydeden Abdullah Çelik, “Okullara herhangi bir bütçe gönderilmezken, devletin yükümlülüğünü yerine getirmemesi yüzünden okul aile birlikleri kanalıyla bağış adı altında velilerden alınan paralarla ilgili okul yöneticilerinin tamamının Bağış Genelgesi ile hedefe konulmuş olması asla doğru olmamıştır. Okul yöneticilerini güven duyulmayan, inadına veliyi zora sokmaya çalışan, art niyetli çalışanlar olarak algılatan, veliler dâhil herkesin gözünde değersizleştiren bu yaklaşımın yol açtığı tahribatın izlerinin silinmesi kolay olmayacaktır. Bağış soruşturmasının sonuçlarıyla birlikte iptal edilmesi bu olumsuz izi bir nebze ortadan kaldırabilecektir” dedi.
Çelik, şöyle devam etti:
“652 sayılı KHK ile yapılan düzenlemede özür grubu tayinlerinin yılda bir kez yaz döneminde yapılacak şekilde sınırlanmış olması, ara dönemde tayin bekleyen eğitim çalışanlarının ve ailelerinin morallerini bozmakla birlikte aile bütünlüğünü tehdit eder hale gelmiştir. Ulusal Öğretmen Stratejisi Çalıştayı’nda özür grubu tayin hakkının yılda iki defa yapılması kararı alınmasına karşın sorun kökten çözülememiştir. Eğitim-Bir-Sen olarak, sorunun çözümüne yönelik girişimlerimizin verdiği olumlu sonucun kılavuzla gölgelenmesi de yine yanlış olmuştur. Sağlık ve öğrenim özrü, eş durumu özründe sınırlama, il içi özür grubu tayin hakkı gibi bölümlerin kırpılarak sunulması, mağduriyeti ortadan kaldırmak bir yana, tayin hakkı bekleyen ailelerin bir kısmının moralini bozmuş ve mağduriyetlerin yeni dönemde devam ettirilmesine neden olmuştur.” (Kocatepe)