Ölülerle Sohbet Dönemi Mi Başladı?

Teknoloji, insan hayatının en derin duygularına bile dokunabilecek bir noktaya ulaştı. Yapay zekâ artık yalnızca bilgiyi işlemekle kalmıyor, kaybettiklerimizi de dijital dünyada yeniden canlandırabiliyor. Peki, ölen sevdiklerinizle tekrar konuşma fikri sizi heyecanlandırır mı, yoksa tedirgin eder mi?

Yapay zekâ teknolojisi, her geçen gün insan hayatında daha büyük bir yer edinmeye devam ediyor. Özellikle dil modelleri üzerine yapılan çalışmalar, makinelerin insanlarla çok daha doğal bir şekilde iletişim kurmasını sağlıyor. Yapay zekâ destekli sohbet botları, yalnızca bilgi vermekle kalmıyor; insanlara duygu ve anlam yükledikleri konuşmalar sunabiliyor. Ancak bu gelişmeler, etik ve psikolojik açıdan bazı tartışmaları da beraberinde getiriyor. Son dönemde dikkat çeken yapay zekâ tabanlı sohbet botlarından biri olan Thanabots, bu tartışmaların merkezinde yer alıyor.

Thanabots, hayatını kaybeden insanların kimliğine bürünerek, onlarla dijital ortamda iletişim kurulmasını sağlıyor. Ölen bir yakını ile tekrar konuşabilme fikri, bazıları için büyük bir fırsat olarak görülürken, bazı uzmanlar bu tür bir teknolojinin ciddi psikolojik ve etik sorunlara yol açabileceğini düşünüyor. Yapay zekânın insan duygularına dokunan bu yeni kullanımı, gelecekte daha büyük tartışmaların fitilini ateşleyebilir.

Ölülerle Sohbet Dönemi Mi Başladı?

BİR BİLGİSAYAR PROGRAMCISININ ÖLÜMLE İLGİLİ GELİŞTİRDİĞİ PROJE

Amerikalı bilgisayar programcısı Jason Rohrer tarafından geliştirilen Thanabots, yapay zekâ destekli bir sohbet botu olarak dikkat çekiyor. Rohrer, geliştirdiği Project December isimli internet sitesi üzerinden bu teknolojiyi kullanıma sundu. Sistem, OpenAI tarafından geliştirilen ve dünya çapında yaygın olarak kullanılan bir dil modeli olan ChatGPT’nin öğrenme mekanizmasından faydalanıyor.

Yapay zekâ, ölen kişilerin sosyal medya paylaşımları, e-postaları, yazıları ve diğer dijital verilerini analiz ederek, onların konuşma tarzını taklit edebiliyor. Böylece, kullanıcılar kaybettikleri yakınlarıyla dijital ortamda “konuşma” deneyimi yaşayabiliyor. Bu, insanların sevdiklerine olan özlemlerini gidermeleri için bir fırsat olarak görülse de, bazı etik ve psikolojik sorunları beraberinde getiriyor. Bir kişinin hatıralarının ve dijital varlığının, gerçekte var olmayan bir yapay zekâ tarafından canlandırılması, kimileri için umut verici bir gelişme olarak değerlendirilse de, kimileri için oldukça rahatsız edici bir durum olarak görülüyor.

YAPAY ZEKÂ ÖLENLERİN KİMLİĞİNE BÜRÜNEBİLİYOR

Thanabots’un çalışma prensibi, geniş çaplı bir veri analizine dayanıyor. Ölen kişinin daha önce dijital ortamda bıraktığı tüm veriler, yapay zekâya öğretiliyor. Yapay zekâ, bu verilerden yola çıkarak kişinin yazı stilini, kelime seçimlerini ve hatta duygusal tepkilerini taklit edebiliyor. Böylece, kullanıcılar geçmişte kaybettikleri sevdiklerinin sanal bir yansımasıyla sohbet edebiliyor. Ancak bu noktada uzmanlar, yapay zekânın birebir aynı kişilik özelliklerini taşıyamayacağını ve zamanla farklı bir karaktere bürünebileceğini belirtiyor.

Ölen bir kişinin yalnızca dijital ayak izlerinden yola çıkarak oluşturulan bir yapay zekâ botunun, tamamen aynı duygusal ve düşünsel süreçleri yansıtamayacağı ifade ediliyor. Bu durum, insanların Thanabots aracılığıyla konuştukları kişiyi gerçekten sevdikleri biri olarak görmelerine neden olabilir ve zamanla duygusal bağımlılığa yol açabilir. Ayrıca yapay zekânın öğrenme süreci, zamanla kendini güncelleyerek ölen kişinin gerçek kimliğinden farklı bir karakter ortaya çıkarabilir. Bu da, kullanıcıların yanıltıcı bilgilerle karşılaşmasına veya yapay zekâya gereğinden fazla anlam yüklemesine neden olabilir.

Ölülerle Sohbet Dönemi Mi Başladı?

PSİKOLOJİK ETKİLERİ GÖZ ARDI EDİLMEMELİ

Thanabots ve benzeri teknolojiler, bazı insanlar için büyük bir yenilik olarak görülse de, psikoloji ve etik alanında ciddi soru işaretleri oluşturuyor. Uzmanlar, ölen biriyle konuştuğunu sanan bireylerin, yas sürecini sağlıklı bir şekilde tamamlamakta zorlanabileceğini vurguluyor. İnsan psikolojisi, kayıpları kabul etme ve hayata devam etme üzerine kurulu bir süreçle işler. Ancak yapay zekâ destekli bir sistem, insanlara ölü yakınlarıyla sürekli iletişim kurma imkânı sunduğunda, yas sürecinin doğal ilerleyişini sekteye uğratabilir.

Gerçek bir insan olmaktan çok, dijital bir yansıma olan bu sohbet botları, kullanıcıların duygusal olarak bağımlı hale gelmesine sebep olabilir. İnsanlar, ölen bir yakınının gerçekten hala var olduğu yanılgısına kapılabilir ve bu durum, psikolojik travmalara yol açabilir. Ayrıca, bu tür yapay zekâ sistemleri, insanların gerçekte var olmayan anılar oluşturmasına da neden olabilir. İnsan beyninin hatıraları zaman içinde değiştirme ve yeniden şekillendirme özelliği düşünüldüğünde, Thanabots gibi sistemlerin bellek üzerinde yanıltıcı etkiler yaratabileceği ve kullanıcıların geçmişi olduğundan farklı hatırlamasına sebep olabileceği ifade ediliyor.

GELECEKTE DAHA DA YAYGINLAŞABİLİR

Teknoloji dünyasında yapay zekânın sınırları her geçen gün genişliyor. Thanabots’un ortaya koyduğu bu sistem, gelecekte çok daha gelişmiş versiyonlarla karşımıza çıkabilir. Yapay zekâya erişimin kolaylaşması, kişisel verilerin dijital ortamlarda daha fazla yer alması ve insan psikolojisinin bu tür teknolojilere yatkın olması, ölüleri taklit eden sistemlerin çoğalmasına neden olabilir.

Özellikle sosyal medya platformlarında, insanların bıraktıkları dijital izlerin giderek artması, yapay zekânın bireyleri daha gerçekçi bir şekilde taklit etmesine olanak sağlayabilir. Bununla birlikte, etik tartışmaların ve hukuki düzenlemelerin bu sürecin yönünü belirlemede kritik bir rol oynayacağı da kaçınılmaz görünüyor. Yapay zekâ, ölen kişilerin kimliğini kopyalayarak dijital bir yansıma sunarken, bu teknolojinin kötüye kullanılma ihtimali de göz ardı edilmemeli. Özellikle dolandırıcılık ve sahte kimlik oluşturma gibi konular, gelecekte büyük bir sorun haline gelebilir.

YAPAY ZEKÂ DİJİTAL DİRİLİŞİN KAPILARINI ARALIYOR MU?

Thanabots’un ortaya koyduğu teknoloji, yapay zekânın sadece bilgi işlemekle kalmayıp, insan deneyimlerini taklit edebildiğini de gösteriyor. Ancak bu durum, büyük bir etik tartışmayı da beraberinde getiriyor. Yapay zekâ gerçekten de insan duygularını anlayabilir mi, yoksa sadece verilere dayalı bir simülasyon mu sunuyor? İnsanlar bu tür bir teknolojiye alıştıkça, gerçeklik algıları nasıl değişecek?

Ölen bir yakınının sesini duyan veya mesajlarını okuyan bir birey, bunun gerçek olmadığını bilse de, duygusal olarak nasıl bir tepki verecek? Bu sorular, önümüzdeki yıllarda daha fazla gündeme gelecek gibi görünüyor. Thanabots ve benzeri projeler, yapay zekânın insan hayatındaki rolünü yeniden düşünmemize neden olacak gelişmeler arasında yer alıyor. Gelecekte, insan-makine etkileşimi konusunda yapılacak etik düzenlemeler ve bilimsel araştırmalar, bu tür teknolojilerin nasıl şekilleneceğini belirleyen en önemli unsurlar olacak.

Bakmadan Geçme