Öğretmenler, teröre boyun eğmeyecek – Kocatepe Gazetesi
Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi ve Türk Eğitim-Sen Afyonkarahisar Şube Başkanı Erol Özsoy, terör örgütünün son dönemde artan öğretmen kaçırma eylemlerini kınadı. Özsoy, “Ülkemizin fedakâr ve inançlı eğitimcileri, ülkemizin neresinde olursa olsun memleket evlatlarını ülkelerine ve milletine sadık ve faydalı bireyler olarak yetiştirmeye devam edeceklerdir” dedi Türkiye Kamu-Sen İl Temsilciliği, Afyonkarahisar PTT önünde bir basın açıklaması [&hellip]
Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi ve Türk Eğitim-Sen Afyonkarahisar Şube Başkanı Erol Özsoy, terör örgütünün son dönemde artan öğretmen kaçırma eylemlerini kınadı. Özsoy, “Ülkemizin fedakâr ve inançlı eğitimcileri, ülkemizin neresinde olursa olsun memleket evlatlarını ülkelerine ve milletine sadık ve faydalı bireyler olarak yetiştirmeye devam edeceklerdir” dedi
Türkiye Kamu-Sen İl Temsilciliği, Afyonkarahisar PTT önünde bir basın açıklaması yaparak bölücü örgütün öğretmenleri kaçırmasını lanetledi. Türkiye Kamu-Sen İl Temsilcisi ve Türk Eğitim-Sen Afyonkarahisar Şube Başkanı Erol Özsoy, öğretmenlerin bu tür eylemlerle yıldırılamayacağını belirterek “Ülkemizin fedakar ve inançlı eğitimcileri, ülkemizin neresinde olursa olsun memleket evlatlarını ülkelerine ve milletine sadık ve faydalı bireyler olarak yetiştir-meye devam edeceklerdir. Yıllardır olduğu gibi bundan sonra da hiçbir hain girişim ve tehdit kahraman öğretmenleri bu idealinden geri durduramayacaktır. Yürekten inanıyoruz ki; bölücü hainlerin emelleri; öğretmenlerimizin yetiştirdiği vatansever memleket evlatlarının sayesinde iğrenç kursaklarında kalacaktır” şeklinde konuştu.
Devletin hizmetine engel olmaya çalışıyorlar
Özsoy, “Çok açıktır ki bölücü örgütün eğitimcilere ve okullara yönelik saldırısının asıl amacı, çocuklarımızın iyi eğitim almasını, aydınlanmasını ve memleketine sadakatle bağlı vatan evlatları olarak yetişmesini engellemek ve böylece kendi insan kaynağını oluşturmaktır. Öte yandan öğretmenevlerine, kamu binalarına, devletin iş makinelerine saldıran katil sürüsü, kamu hizmetlerine engel olarak vatandaşlarımız ile devletimiz arasındaki güven ilişkisini de rencide etmeyi hedeflemekte, bu sayede ideolojik propagandasının zeminini oluşturma arzusunu taşımaktadır” dedi.
Kaçırılan öğretmenler bir an önce bulunmalı
Bölücü terör örgütünün 30 yıldır Türk milletine zarar verdiğini belirten Özsoy, “Otuz yıldır ülkemizin kanını emen bölücü terör örgütü, bugüne kadar yüzü aşkın öğretmenimizi katletmiş, okullarımızı basmış, eğitim yuvalarını yakarak eğitim hizmetini sekteye uğratmayı amaçlamıştır.
Tek amaçları, öğrencilerini ülkesine ve milletine faydalı donanımlı bireyler olarak yetiştirmek olan öğretmenlerimize yönelik bu hain saldırıları şiddet ve nefret kınıyoruz. Hükümetin, kaçırılan meslektaşlarımızın bir an önce yuvalarına ve çok sevdikleri mesleklerine sağlıkla dönmelerini sağlamasını istiyoruz” diye konuştu.
Kimse devlete kafa tutamaz
Bölücü örgütün son yıllarda terör eylemlerinde artış olduğuna dikkat çeken Özsoy, “Anne karnındaki bebeğe bile kastedecek kadar çıldırmış olan cinayet şebekesi; büyükşehirleri-mizi bombalarla kana bulamakta, Türk Kürt ayrımı yapmadan vatandaşlarımızı öldürmekte, şehir merkezlerinde güpegündüz cinayet işlemekte; kaymakamlarımızı, sağlık memurlarımızı, öğretmenlerimizi kaçırmakta; yol keserek kimlik kontrolü yapmakta, sözde mahkemeler kurmakta, vergi adı altında haraç toplamaktadır. Velhasıl, uzun sözün kısası ‘Buraların ağası benim’ demektedir. Türkiye Cumhuriyeti, toprakları üzerinde bir çapulcu sürüsünün hüküm sürmesine göz yumacak bir muz cumhuriyeti değildir. Türk Devletine kimse kafa tutma cüretini gösteremez. Fakat devletimizi yönetme pozisyonunda olanlar da bu şuurla hareket etmelidir” ifadelerini kullandı.
Hükümet cesur olmalı
Hükümetin bölücü örgütün üzerine kararlılıkla gitmesi gerektiğini hatırlatan Erol Özsoy, Demokratik Açılım çalışmalarının sonuç vermediğini de gördüklerini söyledi. Özsoy, şöyle devam etti:
“Hükümeti daha cesur hareket etmeye davet ediyoruz: Bugünden tezi yok, bölücü örgüte ve destekçilerine karşı en sert tutumu almaktan çekinmeyin. Bölücülere ekonomik, siyasal ve sosyal destek sağlayan unvanı ve sıfatı ne olursa olsun her unsura karşı ivedilikle tedbir alın. Bin yıldır her melanete kolkola karşı duran, her felaketi birlik ve beraberlik içerisinde defeden büyük milletimizin arasına nifak sokan bölücülük mikrobunu artık temizleyin. Bunun için ne gerekiyorsa yapın. Demokrasi, insan hakları, ekonomik ve sosyal talepler terörün malzemesi olamaz! Anne karnındaki bebekleri dahi katleden, ekmeğinin peşinde olan kamu çalışanlarını kaçıran, güvenlik görevlilerini şehit eden cinayet şebekesi demokrasinin ve siyasetin muhatabı değildir. Ne adına ve hangi sıfatla olursa olsun bölücü terör örgütü ve temsilcileriyle doğrudan ya da dolaylı müzakere edilmesi ve muhatap olunması kabul edilemez. Bu görüşmelerin bölücü örgüte ve faaliyetlerine meşruiyet kazandırdığı gözden kaçırılmamalıdır. Devlet bütün vatandaşlarının huzur ve can güvenliğini sağlamakla mükelleftir. Devlet bunun için vardır. Devleti yönetme sorumluluğu da Hükümettedir. Her memleket meselesinde olduğu gibi terör belasında da muhatabımız Hükümettir. Dolayısıyla Hükümet edenlerin çağrılarımıza kulak vermesi, eleştirileri-mizi dikkate alması ve gereğini yapması asgari bir zorunluluktur. Bu yara, bir iç siyaset meselesi değildir. Başta sayın Başbakan olmak üzere tüm sorumluluk makamında olanlar şapkayı önlerine koymalı, “nerede hata yapıyoruz” diye bir değerlendirme yapmalıdırlar. Neredeyse sıfır kayıptan her gün şehit verilen noktaya gelinmiş olması bir şeylerin yanlış yapıldığının en somut göstergesidir. Her vahim olaydan sonra atılan hamasi nutuklar, sözde terörle mücadele kararlılığı ve artık alışıldık oyalamalar kamuoyunu tatmin etmemektedir. Sorumsuz ve vurdumduymaz geçiştirmeler vatandaşlarımızda artık tiksinti uyandırmaktadır. Hükümet şunu unutmasın ki, bölücü teröre karşı atacağı her adım milletimizden tam destek görecek ve teşvik edilecektir. Yanlışlardan bir an önce dönülmeli ve büyük Türkiye Cumhuriyeti Devleti bu beladan kurtarılmalıdır. Bir öğretmenin, bir sağlık memurunun, bir kaymakamın kendi toprağımızda bir çete tarafından kaçırılıyor olması kudretiyle övündüğümüz Devletimizin ayıbıdır. Türkiye Cumhuriyeti’ni bu ayıptan kurtarın. Kendi toprağımızda can güvenliğimizden ve huzurumuzdan emin bir şekilde yaşamak istiyoruz.” (Kocatepe)