• Haberler
  • Genel
  • Öğrencilere drama anlatıldı – Kocatepe Gazetesi

Öğrencilere drama anlatıldı – Kocatepe Gazetesi

Afyon Kocatepe Üniversitesi öğrenci kulüplerinden AkadeMinik kulübü tarafından düzenlenen “Eğitimde Çağdaş Bir Yaklaşım: Drama” konulu seminer, Ahmet Necdet Sezer Kampusü 1. Eğitim Binası Abdullah Kaptan Konferans Salonunda gerçekleştirildi Seminere Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Neriman Aral ve Prof. Dr. Aysel Köksal Akyol ile Oluşum Tiyatrosu ve Drama Atölyesi Lideri Naci Aslan konuşmacı olarak katıldı.Akordeon [&hellip]

Öğrencilere drama anlatıldı

Afyon Kocatepe Üniversitesi öğrenci kulüplerinden AkadeMinik kulübü tarafından düzenlenen “Eğitimde Çağdaş Bir Yaklaşım: Drama” konulu seminer, Ahmet Necdet Sezer Kampusü 1. Eğitim Binası Abdullah Kaptan Konferans Salonunda gerçekleştirildi

Seminere Ankara Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Neriman Aral ve Prof. Dr. Aysel Köksal Akyol ile Oluşum Tiyatrosu ve Drama Atölyesi Lideri Naci Aslan konuşmacı olarak katıldı.
Akordeon ve keman dinletisi
Konferans, Afyon Kocatepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müzik Bölümü tarafından sunulan akor-deyon ile keman eşliğindeki müzik dinletisi ile başladı. Seminere Afyon Kocatepe Üniversitesi öğretim elemanları ve öğrencilerinin yanı sıra Afyonkarahisar’daki çok sayıda okul öncesi öğretmeni yoğun ilgi gösterdi.
“Rolleri yerine getiriyoruz”
Seminerin açılış konuşmasını yapan Eğitim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Ergün, her insanın doğumdan ölüme kadar oynadığı bir rol olduğunu belirterek, “Doğuştan getirdiğimiz rolleri yerine getiriyoruz. Eğitim-öğretimde bunu kasıtlı olarak kullanıyoruz. Eğitim ve öğretimdeki en büyük eksikliklerimizden biri drama, diğeri ise düzgün konuşmayı öğretemememizdir. Okullarda konuşma eğitiminin de ders olarak okutulması gerekir” dedi.
Temelinde hümanizma var
Açılış konuşmasının ardından dramanın tarihsel süreci ile ilgili bilgi veren Oluşum Tiyatrosu ve Drama Atölyesi Lideri Naci Aslan, dramanın temelinin hümanizme dayandığını söyledi. Aslan, “Fransız İhtilalinden sonra öğrenmenin odağında hümanizm görülmeye başlanmıştır. Türkiye’deki drama çalışmaları ilk olarak 1900’lerin başlarında görülmüştür. 1908 yılında İsmail Hakkı Baltacıoğlu, eğitimde çağdaş yaklaşımları takip etmek üzere İngiltere’ye gönderilmiş ve bu şekilde oradaki drama eğitiminin ilk uygulamaları alınıp Türkiye’ye getirilmiştir. Aslında 1936 yılından itibaren eğitim programlarında adı ‘drama’ olmamakla beraber literatürde ‘mektep temsili’ ya da ‘tarihi temsil’ şeklinde geçmekteydi. 1930’lardan sonra eğitim programlarında dramayı bir şekilde görüyoruz. Adı drama değil, ama Baltacıoğlu diyor ki metni okuyup kavramak ve bunu izleyicilere sunmaktır önemli olan. Anlamın karşıya aktarılması önemlidir. Buna eğitimde tiyatro deniyor. Türkiye’de drama ile ilgili kavramlar, müzik, tiyatro, eğitim gibi başka alanlardan alınmıştır. Aydınlanma dönemi ile birlikte ‘doğaçlama’ kavramı drama alanına girmiştir. Bunun yanı sıra ‘rol oynama’, ‘oyun’ gibi kavramlar da drama alanına girmiştir. Dramada rol oynama, bireysel olan bir şeydir; grup etkinliği değildir. Oyun ise daha çok kazanmak ve eğlenmek amacıyla kurallı ya da kuralsız yapılan uygulamalardır” dedi. Bir çalışmanın drama çalışması olabilmesi için rol oynama ve doğaçlamanın gerektiğini ifade eden Aslan, “Sadece oyun oynamak, rol oynamak yeterli değil ya da sadece doğaçlama yapmak drama için yeterli değildir” diye konuştu. Aslan, “Dramada iki temel yaklaşım vardır; bunların birincisi, eğitimde dramanın uygulanmasıdır. Bu yaklaşıma göre, öğretmenler sınıfta ders anlatırken dramayı bir yöntem olarak kullanmaktadırlar. İkincisi ise, dramanın ayrı bir ders olarak kullanılmasıdır. Bu yaklaşımla çocukların gelişim aşamalarına destek olunmaktadır” şeklinde konuştu. Drama ile etkin ve kalıcı bir öğrenme sağlanmasının nedenini dramadaki karşıtlık ile açıklayan Aslan, “Dramada hiçbir yöntemde olmayan bir özellik var; dramada karşıtlık nedeniyle kalıcı ve etkin bir öğrenme oluyor. Drama çalışması yapılırken karşıtlıklar oluşturmak gerekir” dedi.
Öğretmen merkezdir
Prof. Dr. Neriman Aral, Okul Öncesi Eğitim Programının nasıl olması gerektiği ile ilgili bilgi verdiği konuşmasında, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından 2006 yılında güncellenen Okul Öncesi Eğitim Programının 36-72 aylık çocuklara yönelik düzenlendiğini belirtti. Konuşmasında, Okul Öncesi Eğitim programlarının geleneksel ve çağdaş yapısını karşılaştıran Prof. Dr. Aral, “Geleneksel yapıdaki Okul Öncesi Eğitim Programlarında konu amaçtır; öğretmen merkezdedir, her şeyi bilir ve bilgilerini çocuklara öğretme çabasındadır. Çocuk ise pasiftir ve dışsal düzenleme söz konusudur.
Daha özgürlükçü bir yapıda olan Çağdaş Okul Öncesi Eğitim programlarında ise konu araçtır. Merkezde çocuk vardır, etkin öğrenme esastır, öğretmen çocuklarla birlikte öğrenir ve öğretmen, öğretici değil, rehberdir. Bu yapıda, içsel bir düzenleme söz konusudur” dedi.

Bakmadan Geçme