Nöbetçi Eczaneler
20 Ocak 2015 Salı 02:00:00 Türkiye’nin en kavşak noktasında bulunan yaşadığımız şehirde nüfusumuz sürekli azalıyor. Köyler, kasabalar, ilçeler boşalıyor. Azalan nüfus başka şehirlere göç ediyor.
Bunun en baştaki sebebi elbette ekonomiktir. Tarım ve hayvancılık kötüye gittikçe köyler, kasabalar, işsizlik arttıkça da ilçeler boşalıyor. Sosyal ve idari faktörlerde elbet etki etmektedir. Genel nüfusumuz yaklaşık 706.000, göç etmiş nüfusumuz ise 1.000.000 dur. Nerelere göç veriyoruz; Eskişehir, İzmir, Denizli gibi illere. Hatta yurt dışına, özellikle Belçika’ya giden gidene… Gidenlerin ufku açılınca ve geri dönemeyecekleri düşüncesinin verdiği korku ve azimle gittikleri şehirlerde başarılı oluyorlar ve daha da geri gelmiyorlar.
Bunun adı aynı zamanda beyin göçüdür. Sonra da ilimizde aydın ve akil adam kıtlığı yaşanmaktadır. Özellikle bilgili, kaliteli yönetici sayımız hızla azalmaktadır. Kısacası ilimiz fiziki, ekonomik ve nitelik olarak her geçen gün küçülmektedir.
İşte bunların sonucu olarak da bir dönemde milletvekili sayımız 7’den 5’e düşüverdi. Sonra da kalkıp büyümeden ve yıldız olmadan bahsediyoruz. İllerin gelişmişlik düzeylerinden birisi de nüfus değil midir? Madem gelişiyoruz, büyüyoruz neden nüfusumuzu tutamıyoruz? Bölge illerimizle konum ve imkânlar itibariyle kıyasladığımızda çok da iyi olmadığımız rakamlarla da görülecektir. İşadamlarımız da kendilerini kandırmasınlar. Civar illere gidip incelesinler.
Türkiye’de komşu yedi ile direk karayolu açılımı olan ve demiryollarında bölge durumunda olan tek ili işte bu yaşadığımız şehirdir. Aynı özelliklere sahip böyle ikinci bir il yoktur. Allah’ın verdiği nimettir bunların hepsi. Mermer, gıda ve termal gibi sektörlerde de lokomotif durumundadır. Aynı zamanda bu kadar güzel imkânları değerlendirememiş de bir şehirdir. Eğer iktidar mensuplarının yıllardır dediği gibi Ege’nin yıldızı olsaydık Ege’de en çok nüfus kaybeden il olmazdık. Kalkınan bir ilin göç vermemesi, aksine alması gerekir. Müthiş bir tezat değil mi sizce de? Belediyelerimizin yarısını kaybetmiş olmamız da bu durumun göstergelerinden sadece birisi değil mi? İktidar mensupları adeta masal söylüyorlar.
Değerli okuyucum; bütün sivil toplum kuruluşları mensupları ve siyasilerimiz ellerini vicdanlarına koymalı ve hamaset değil proje üretmelidirler. Herkes bu şehir için bir araya gelmeli ve çareler aramalıdır.
Büyükşehir olmayı konuşurken 49 belediyemizi köy yaptık. Bir kasabaya sahip çıkamadık. Otoyolu da kaptırdık. Sakın ha bir gün gelip bizi de Kütahya’ya bağlamasınlar! Hala “Durmak yok, oy vermeye devam” mı diyorsunuz?
