Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Kemal DEMİRKIRKAN
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

NEDEN ŞİMDİ?

İlk kez Turgut Özal’la başlayan Başkanlık sistemi tartışmaları günümüze kadar aralıklı alevlenmelerle gündeme getirildi. Uzun bir süre içeriği belli olmadan dünya örnekleri üzerinden yürütülen tartışmaların sonunda Türk Tipi Başkanlık denilen demokrasiden nasibini almamış bir garabet önümüze Anayasa olarak getirildi.
15 Temmuz 2016 tarihinde yaşanan darbe girişimine ilk andan itibaren tüm vatandaşlarımız karşı duruş gösterdi. Tüm siyasi partilerimiz darbecilere tepki gösterdi. Yenikapı’da birlik ve beraberlik mesajları en üst perdeden verildi. Yenikapı’da hep bir ağızdan, demokrasiye sahip çıkarak, bu durumdan ancak ve ancak  parlamenter demokrasinin güçlendirilmesi ile çıkılabileceği ifade edildi.
Peki bunların ardından ne oldu da Parlamenter sistemden vazgeçip, rejim değişikliğine karar verildi?
Sayın Bahçeli’nin 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde meydanlarda “17-25 Aralığın hesabı sorulacak”, “Teröristlerle müzakere eden AKP hesap verecek”, “Versin Bilal’i alsın iktidarı.” noktasından “Koltuğumu koru, al başkanlığı” noktasına gelmesinin sebebi nedir? Seçim sonrasında her grup toplantısında AKP iktidarını ve Cumhurbaşkanını acımasızca eleştiren sayın Bahçeli’ye ne oldu da 18 Ekim 2016 tarihinde Başkanlık sistemi, ülkenin beka sorunu çözen sihirli anahtar oluverdi. Yaşadıklarımız anlayabilmek için bu soruların cevaplarını öğrenmemiz şarttır.
Bu zamanlama konusu ben dahil birçoğumuzun kafasını karıştırmaya devam ediyor. Diğer yandan ülkemizin hemen tüm komşularıyla ciddi sorunlar yaşadığı bir dönemdeyiz.
Bize ait olan Ege adacıklarından 18 tanesine Yunan bayrağı çekilmiş. Sesimizi çıkartamıyoruz.
Kıbrıs’ta taraflar arası müzakereler yapılıyor. Ne alınıp, ne veriliyor. Bilemiyoruz.
Suriye’de tankıyla, topuyla, uçağıyla, piyadesiyle açık bir savaş hali yaşanmaktadır. Savaşan taraflardan birisi de Türkiye’dir.
Irak’ta İŞİD ve PKK militanlarıyla savaş hali devam ediyor.
İran’la ilişkilerimiz bir yandan Suriye politikası, diğer yandan Rıza Zerrab nedeniyle bozuk.
Rus uçağını düşürmemiz ardından yaşadığımız ambargo nedeniyle Ruslarla aramız bir iyi, bir kötü.  Ambargonun sonucunda turizm ve gıda sektörlerimiz darmadağın oldu. Rusya bir yandan PYD’ye destek veriyor diğer yandan da bize uyguladığı ambargoyu kaldırıyormuş!
AB ve ABD ile ilişkilerimiz tarihimizde hiç bu kadar bozulmamıştı. Avrupa’ya vizesiz seyahat beklerken, bakanlarımızın dahi ziyaretleri dahi iptal ediliyor.
Terör örgütleri ülkemizde cirit atıyor. Bir yandan PKK, diğer yandan İŞİD terörü nedeniyle bombalar patlıyor, silahlı saldırılar oluyor her gün şehitler veriyoruz.
Ekonomide uzun zamandan beri devam eden durgunluk hali, yerini örtülü krize bırakıyor. Dolar ve Euro yükseliyor, enflasyon 2 basamaklı seviyelere çıkıyor, işsizlik son yılların en yüksek değerine çıkıyor.
Gün birlik ve beraberlik içinde sorunlarımıza hızlı ve kalıcı çözümler üretme günüyken, ülkemiz içerde ve dışarıda ciddi sorunlar yaşamasına sebep olan iktidar ise, ülkemizi ikiye bölen, kutuplaştıran, ortak yanlarımızı değil ayrılıklarımızı gündeme getirmemize sebep olan, “Hayır” diyene vatan haini, terörist yaftasının yapıştırıldığı Anayasa değişikliği ile uğraşıyor.
Aceleniz ne? Yangından mal mı kaçırıyorsunuz?
Anayasa değişikliği ülkemiz için bu kadar elzemse, uygulama için neden 2019 yılını bekliyoruz.
Soz Söz; istediğiniz değişiklikleri yaptırmak için 15 Temmuz kalkışmasını fırsat bilip ülkemizin ve insanlarımızın geleceğini bugünden karartmayın.

YAZARLAR

TÜMÜ

SON HABERLER