Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

NASIL DUA EDELİM (1) – Kocatepe Gazetesi

Muharrem Günay 16 Temmuz 2015 Perşembe 03:00:00
  Duada acele etmemek. Çünkü her şeyin belli bir zamanı vardır, o zamanı beklemek gerekir. Peygamberimiz buyuruyor: “Bir kul günahı veya akrabası ile dargınlığa vesile olacak bir şey dilemedikçe ve bir de acele etmedikçe duası kabul olunur.” Peygamberimize: -Ey Allah’ın Resûlü, duanın kabulüne engel olan acele etmek ne demektir? Diye soruldu. Peygamberimiz: “İnsan, çok dua ettim de kabul edilmedi, der. Dileğinin gecikmesinden dolayı duayı terkeder. İşte acele etmek bu demektir” buyurdu. (Buharî, Daavat,22; Müslim, Zikir ve Dua, 25.)
Görülüyor ki, İnsan Allah’tan bir dilekte bulunduğu zaman kabul edilmesi gecikirse acele edip de, “işte dua ettim de kabul olmadı” diye duadan vaz geçmesin, duasına devam etsin. Çünkü Allah Teâlâ dua edenin duasına icabet buyuracağını Kur’an-ı Kerim’de va’detmiştir.
Dua eden kimse içten dua ederek yaptığı duanın kabul edileceğine inanmalıdır. Duam kabul edilir mi, edilmez mi gibi bir tereddütle yapılan dua makbul olmaz. Ebu Hureyre (r.a.) anlatıyor: Peygamberimiz şöyle buyurmuştur: “Dualarımızın kabul edileceğine inandığınız halde Allah’a dua edin. İyi biliniz ki Allah, gafil olan ve gönlü Allah’tan başka bir şeyle meşgul bulunan kimsenin duasını kabul etmez.” (Tirmizî, Daavat, 66)
Dua eden kimse korku ve derin bir saygı içerisinde bulunmalı, bağırarak yalvarmaktan sakınmalıdır. Dua, küçüğün büyükten, acizin güçlüden ihtiyacını ciddi olarak istemesi demek olduğuna göre duada yalvarma halinde bulunmamak, ufak da olsa bir saygısızlık etmek, dua sınırını aşarak iltimas sınırına geçen bir haddini aşma olayı olduğu gibi, gizli bir şekilde yapmamak bağırıp çağırmak da ihlâs sınırından gösterişe geçen bir hadsizliği kapsar. Allah Teâlâ Kur’an-ı Kerim’de kendisine nasıl yalvaracağımızı bildiriyor ve şöyle buyuruyor: “Rabbinize dua edin, yalvararak ve gizli olarak. Muhakkak ki O, haddi aşanları sevmez.”(A’raf, 55.)
Peygamberimiz de: “Siz ne bir sağıra, ne de bir orada olmayana dua ediyor değilsiniz, şüphesiz bir işitene ve yakına dua ediyorsunuz”(Buharî, Meğazî, 38; Müslim, Zikir,44,45; Ebû Davud, Vitir, 26; Tirmizî, Daavat, 57.) buyurmuştur. Duada fazla söz söyleme ve uzatma da bir nevi haddi aşmadır. Toplu dualarda da Duayı çok uzatarak cemaati usandırmamak gerekir. Ebû Umame (r.a.) den rivayete göre, Abdullah b. Muğaffel oğlunun, “Allah’ım, Cennete girdiğimde sağ tarafındaki beyaz köşkü senden isterim” diye dua ettiğini işitince: “Oğlum, Allah’tan Cenneti iste ve ateşten O’na sığın. Ben Allah’ın Resûlünden dinledim, şöyle buyurdu: “Bir topluluk gelecek, duada haddi aşacaklar.”(Ebû Davud, Vitir, 23; İbn Mace, Dua, 12.
Dua edecek kimsenin abdest alması, ağız ve diş temizliğine dikkat etmesi ve kıbleye dönerek ve geçmiş günahlarına tevbe etmesi duanın adabındandır. Böyle yapması duasının çabuk kabul olmasına sebeptir.
Duadan önce Allah’a hamd etmek, Peygamberine salât ve selam getirmek gerekir. Fudele b. Ubeyd (r.a.) anlatıyor: Biz Peygamberimizin yanında oturuyorken bir adam içeri girdi, namaz kıldı. Sonra da:
Allah’ım, beni bağışla ve bana merhamet eyle.” Diye dua etmeye başladı. Peygamberimiz bu adama: “Acele ettin, ey namaz kılan, namazı kılıp da oturduğunda önce Allah’a layık olduğu şekilde hamdet, bana salât ve selam et, sonra da dua et” buyurdu. Bundan sonra bir adam namaz kıldı. Namazdan sonra Allah’a hamdetti, Peygamber sallahu aleyhi ve selleme salât ve selam etti. Bunun üzerine Peygamberimiz kendisine: “Ey namaz kılan, şimdi dua et, duan kabul olunur.” Buyurdu.(Tirmizî, Daavat, 65; Ebû Davud, Salât, 358.) Secde hali de duanın kabul olunmasına en uygun hallerdendir. Nitekim Ebu Hureyre Allah’ın Resulünden şöyle rivayet etmiştir:
“Kulun Rabbine en yakın olduğu hâl secde ettiği haldir. Binaenaleyh secdede bolca dua ediniz. “(Müslim)
Hanefiler, Hz. Huzeyfe’den gelen şu hadis uyarınca secdede “sübhane rabbiyel a’la” duasını okurlar. Huzeyfe (r.a) diyor ki: “Hz. Peygamber rükûunda ‘sübhane rabbiyel azim’; secdesinde de ‘sübhane rabbiyel a’la’ derdi.” (Ebu Davud, II, 30).
Secdede yapılacak duaların âyet ve hadislerde geçen dualar olması ve tek başına kıldığımız sünnet/nafile namazlarada yapılması tavsiye edilmektedir.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER