Namus hareketi adı altında örgütlenilmeli

Hafta sonu Afyon’a gelen Gazeteci Yazar Banu Avar yaptığı konuşmada, çözüm sürecinin tehlikeli bir boyutta ilerlediğini, buna karşı 1919 yılındaki gibi Kuvayi Milliye ruhu ile bir araya gelinip 'Namus hareketi' adı altında örgütlenilmesi gerektiğini savundu Rehberlik ve Araştırma Merkezi (RAM) toplantı salonunda Kamu-Sen İl Temsilciği tarafından gerçekleştirilen “Yıldız-Hilal Kalpak Buluşmaları” isimli seminerde konuşan Gazeteci-Yazar Banu [&hellip]

Namus hareketi adı altında örgütlenilmeli

Hafta sonu Afyon’a gelen Gazeteci Yazar Banu Avar yaptığı konuşmada, çözüm sürecinin tehlikeli bir boyutta ilerlediğini, buna karşı 1919 yılındaki gibi Kuvayi Milliye ruhu ile bir araya gelinip “Namus hareketi” adı altında örgütlenilmesi gerektiğini savundu

Rehberlik ve Araştırma Merkezi (RAM) toplantı salonunda Kamu-Sen İl Temsilciği tarafından gerçekleştirilen “Yıldız-Hilal Kalpak Buluşmaları” isimli seminerde konuşan Gazeteci-Yazar Banu Avar’ın sunumuna yoğun ilgi gösterildi. Katılımcılar toplantının düzenlendiği RAM salonu dışına taştı.
YOL HARİTASI SAVAŞ OPERATÖRLERİNDEN
Kalpak Hilal Konuşmaları isimli etkinlik için Afyonkarahisar’a gelen Gazeteci Yazar Banu Avar, halktan çok korkulduğunu “ikna mangaları” olarak tanımladığı Akil İnsanlar heyetinin bu nedenle Afyonkarahisar’a geldiğini söyledi. Psikolojik savaş operatörlerinin bulunduğunu söyleyen Avar; “Vamık Volkan gibi isimlerden birçok kitapta sizlere bahsettim. Savaş operatörleri bir yol haritası verdi Türkiye’ye. Bu yol haritasına göre hareket etmek zorundalar. Yol haritasında önce Türkiye’nin bütün kaynakları batılı finansörlere peşkeş çekilecekti. Bu iş yapıldı. Önce bütün kaynakların bitirilmesi söz konusuydu. Bunu yaptılar. Benim ailemin yarısı demiryolcu yarısı şekerci. Yolda gelirken onlarla karşılaştım. Bitirilen Devlet Demir Yolcular. Sizleri selamlıyorum. Korkmayın onları geri alacağız. Şimdilik böyle kararlar veriliyor olabilir.” dedi.
BİRİLERİ ATAMA İLE GELİYOR
Venezüella’nın petrolünü, demiryolunu ve kamuya ait her şeyin satıldığını belirten Banu Avar, Chavez’in tüm satılanları geri aldığını kaydetti. Uluslar arası kanunlara aykırı duruma karşılık Chavez’in “Üç kâğıtla alındı geri alıyorum. El koyuyorum. Gelin siz de benden geri alın.” Sözlerini aktaran Avar; “Chavez’i öldürdüler ama geri aldı, kurabildi. Bunun yolları var. Ama şu anda her şeyi satıyorlar peşkeş çekildi. Peşkeş çekildiğinde ne olur? Mesela önceki gün Malatya’da idim. Orada olan Sümerbank’ta insanlar çalışıyordu. Artık Sümerbank yok. Onun yerine alışveriş merkezi var. Şeker vardı, artık yok. Yerine alışıveriş merkezi var. Tekel’in yerinde de alışveriş merkezi var. İşte bu psikolojik, ekonomik, siyasal savaş operatörleri bunları sağlıyorlar. Ülkenin başına önce atama ile birilerini koyuyorlar. Tamamen atama ile çünkü seçim sistemleri güvenilir değil.” diye konuştu.
BORÇLANMA HER YERE SİNDİRİLİR
Tüm dünyadaki kaynakların yüzde 65’ini elinde tutan bazı kişilerin olduğunu belirten Banu Avar, Rockefeller, Jack Morgan’dan söz etti. Jack Morgan’a ait olan sistemden söz eden Avar; “Bu sistemin ana sörvırları Yunanistan üzerinden Washington’a bağlı. Siz istediğiniz kadar oy falan kullanın hiçbir anlamı yok. İki tane tuşa bastığında listeler eline geliyor. Hadi çok ani bir seçim yapıldı. Eğer sizin medyanız tümü ile batının elinde ise ki bugün öyle; sürekli bir beyin yıkamaya tabi oluyorsunuz. Beyin yıkama batılılaşma üzerine, Hıristiyan değerlerini kabullenme üzerine. Mutaasıp aileler bile çocuklarını Acun’a göndermek için yırtınıyorlar. Televizyonlarda mutaasıp bilinen dinine bağlı insanlar Micheal Jakson kılığına sokup dans ettirmek için adeta yırtınıyorlar. Ya da Survevior seyretmek için birbirleriyle yarışıyorlar. Demek istediğim; önce elden bütün kaynakları alıp daha sonra evlerde televizyonlara bakmaya başlanılır. Çocuklar bilgisayar delisi olurlar. Önce ekonomik olarak borçlandırıp ne varsa batıya peşkeş çekilir. Kişisel borçlanma gibi memleketlerde de borçlanmanın verdiği pskiloji her yere siner. Aynı anda her şeyi edinmek istersiniz. Bu psikolojik bir yolculuktur. Her şeyiniz olsun istersiniz. Televizyon size sürekli sende niye yeni yok der.” şeklinde konuştu.
ERASMUS YOK ETMENİN ADI
Her şeyin yenisinin edinilmesi, hiçbir şeyin eksik olmamasının sürekli pompalandığına dikkat çeken Banu Avar bu durumun eğitimden doğum yapmaya kadar yurt dışında yapılması tercihine kadar tırmandığını kaydetti. Çocuğu koleje gidemiyor diye ağlayan annelerin varlığına işaret eden Avar; “Bu zavallılığa düşen insanlar. Çocuklarını Erasmus programı ile yurt dışına göndermeye çalışan insanlar var. Oysa Erasmus, dünyadaki bütün Türkler itlaf edilmeli diyen bir filozoftur. Amerika bu sistemi boşuna mı koydu direk yok ediyor. Siyasete ve içindeki adamlara bakın. İki dudak arası ile seçiliyorlar. Milletvekilleri bunu çok iyi bilir. Emir geliyor ama ben seçmen olarak onu değil başkasını seçmek istiyorum. Ben demiryolu işçisini, basın mensubunu seçmek istiyorum. Oraya niye giremiyorlar? Seneler önce Adnan isimli bir arkadaşımla siyasete girmesi için konuşmuştum. Kendisi dürüst olduğunu, dil bildiğini, hukukçu olduğunu, çalıp çırpmadığını siyasete girmek istediğini söyledi. MHP’ye yakınım dedi. Ama bilindiği üzere 28’nci sıraya koydular vazgeçti. Olmuyor burada bir bozukluk var.” ifadelerini kullandı.
YAPILANLAR ORTADA
CHP’ye bakıldığında artık konuşma lüzumunu dahi görmediğini belirten Banu Avar, neler olduğunun herkesçe bilindiğini belirterek; “ 705 nolu CIA ajanı Sezgin Tanrıkulu genel başkanın yanında diyor. Vedat Bilgin’i ben afişe ettim. ABD’de gö-rüştüğü kişilerin isimlerini genel merkeze gönderiyordum. Mithat Belen’de her dakika Saroz’la görüşüyordu. Ben ABD’de görüyorum kendide yazıyor görmüyor musunuz? 13 yıllık dava arkadaşım diyorsunuz görmüyor musunuz? Adam bunlarla beraber iş pişiriliyor. Onun için artık bunları söyleyecek birileri lazım. Çünkü yetti. Gaziantep’e gidiyorsun, doğudaki tek milletvekili milliyetçi bir partiden adamdan herkes nefret ediyor. Eski bir emniyet müdürü onu gören kaçıyor sanki oraya özel konulmuş. Var mı böyle şeyler bu şekilde olmaz. Bizler bu şekilde hep yüz senedir annem saçımı örüyor gidiyor oyumuzu kullanıyoruz. Eve gelip ay vay diyoruz.” dedi.
KİMLİK TARTIŞMALARI
AVRUPA’DA PLANLANDI
Banu Avar, içinde bulunulan süreçte başka bir dönemin başladığını, artık Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bekasının tehlikeye girmeye başladığını kaydetti. Avar; “Adamlar diyorlar ki, ‘Öyle bir süreç başladı ki terör örgütü sizin başınıza geçebilir.’ Bunu söyleyen herhangi bir adam değil Morton Abramowitz. Eski ABD Büyükelçisi. 28 Ocakta yazdığı yazıda Mandela’nın 27 sene yatıp çıktığını, sonra Cumhurbaşkanı olduğunu Apo’nun niye olamayacağını yazıyor. Türklerin Cumhurbaşkanı Apo olmalı diyor. Bunu yazabiliyor. Buraya yansıtılmıyor. Aradan birkaç ay geçtikten sonra 3-4 AKP milletvekili onu görmeye gidiyor. Bu çok ilginç. Geldiğimiz noktada tüm kaynaklarımız çalıp çırpılmıştır. İnanılmaz bir borç dehlizi içindeyiz. En önemlisi psikolojik bir harp uzmanlarının ön gördüğü bir yol haritasından geçtik. Geldiğimiz noktada kendimizi sorgulamaya başladık. Biz kimiz acaba? Bir çoğunluk var. Biz o muyuz bu muyuz? Çünkü ben Türkümden gelinen noktada ben acaba yüzde ne kadar şuyum yüzde ne kadar buyum? Sky Türk’te Çerkez programı yapılmaya başlandı. Dikkat. Benim ailemde Çerkezler de var. Şimdi Çerkezleri kaşıyacaklar, arkasından Lazları. Tayyip Erdoğan bunun sinyalini verdi. Devamlı olarak çeşitli kimlikler ortaya sürülüp Türk’ün dışında burada birçok insan yaşıyor şeklinde veriyorlar. Ben bilindiği üzere bunu 2006 yılında Avrupa’da bütün bunların nasıl planlandığını Türkler’e nasıl yutturulacağını Hangi Avrupa kitabımda uzun uzun röportajlarla kendi ağızlarından okurlara iletmiştim. Böyle olunca üzerime yürünmüş komplo teorisi denilmişti. Nasılmış istemezdim bunu demek. Ama aynı noktadan daha da ileri gidildi. Benim o zaman öngördüğüm nokta şuydu; Bu kimlik tartışmaları belli bir noktaya geldiği zaman PKK terör örgütü eş zamanlı olarak Türk Silahlı Kuvvetleri ile eşitlenecek. İnsanların aklında burada TSK, burada PKK terör örgütü olacak. Bu ikisini birden özgür bıraktıktan sonra beyaz bir sayfa açalım. Bundan sonra da İrlanda’da bu numarayı yaptılar, açık toplum olarak gidelim. Amaç bu olacak.” diye konuştu.
BİR KISIM ATATÜRK’LE BİR KISIM ALLAH’LA ALDALTILDI
Banu Avar, uzun yıllar önce çıkarılan bir madde olduğunu belirttiği kendi kaderini tayin hakkı ile ilgili belgeyi 2003 yılında Tayyip Erdoğan’ın imzaladığını söyledi. Kendi kaderini tayin hakkı ile bir grubun parmağını kaldırıp yurt dışında benim haklarım korunmuyor diyebilmesidir. Yani yurt dışında uluslar arası camia denilen çakallara elini kaldırıp benim hakkımı bu devlet korumuyor dediği anda onların müdahale hakkını kabul etmektir. 2003 yılında bu imzalandı. 1991 yılında Avrupa Yerel Yönetimler Yasası imzalandı. Bu Türkiye’nin federatif yapıda bölünmesinin alt yapısını hazırlamak içindi. 2003 yılında ikiz yasalar için parmak kaldırıldı, yurt dışına müdahale hakkı imzalama kanunu imzalandı. 2006 yılında bölgesel ajanslar kanunu kabul edildi. Bu federatif yapının alt yapısının tümüyle hazırlanacak olması ve bunun için uzman yani ajan, yani istihbaratçı, içerideki uzantıları yani akiller ve ona benzer adamların buluşmaya başlaması demektir. Bunlar yapıldı. Bütün bunlar yapılırken biz Acun’un programlarını seyrettik. Başka şeyler dizileri seyrettik. Alışveriş merkezlerine gittik eve yeni koltuk kanepe aldık. Süslendik, Bugün Ne Giysem’i filan seyrettik. Kadınlar batılı gibi olmaya çalıştı. Alışveriş merkezlerinde akşamüstü çayları içildi. Bir kısım Atatürk’le bir kısım ise Allah’la aldatıldı. Bu şekilde bir dönem geçirdik. Tabi bunlar planlıydı.” şeklinde konuştu.
AVRASYA’NIN KİLİDİ TÜRKİYE
Yapılanların planlı olmasına karşılık gizli olmadığını, açık ve net olarak söylendiğini kaydeden Banu Avar, bunların Türkiye’nin Avrasya’nın kilidi olması nedeniyle yapıldığını söyledi. Bu kilit kırılmadan büyük bir kriz içinde olan batının elini sokup Avrasya’nın zenginliklerini alamaz. Avrasya’nın zenginlikleri denildiğinde dünyanın bütün enerji kaynaklarının dörtte üçü Türkiye ve Çin arasındadır. Orada yüzde 25 var bizde yüzde 75. Onun için Çin, İran, Rusya, Türkiye kuşatılıyor. Batman’da bir kadının bahçesinde petrol fışkırmış. Gelen geçen kamyonculara satıyor. Kadını karakola götürdüklerinde petrol çıkıyorsa bahçeden ben ne yapayım diyor. Böyle şeylerde oluyor. Eskişehir benim memleketim buraların altı bor dolu. 9 trilyon dolardan bahsediliyor. Her tarafta altın var. Bergama’da, Erzincan’da da var. Beria Kington Çalık ortaklığıyla bu altınlar Karadeniz’den götürülüyor. Büyük bir ekonomik kriz sözkonusu. ABD nüfusunun yüzde 50’si yemek kuponu ile yaşıyor. Newyork’un yüzde 50’si şu anda sokakta yaşıyor. Köprünün altında ambalaj kutuları ve buzdolapları görüyorsunuz. İçinde insanlar yatıyor mortgate krizi sonrası. Bunlar kışın sabaha karşı ölüyorlar. Belediye gelip onları siyah muşambalara koyup götürüyor. Durum bu. ABD filmlerde görüldüğü gibi değil. Kıtlık var. Çok yakında burada da olacak. Siz buğday filan ekmeyin biz size parayı veririz diyorlar.” ifadelerini kullandı.
AKİLLER TEHDİT SAVURDU
Altının Afrika’da çok özel bir bölgede bulunduğunu ABD’liler ve Fransızlar’ın çekişme halinde olup el koymak üzere olduklarını aktaran Avar şunları söyledi: “Tıpkı Kızılderililere yaptıkları gibi adamları özel kamplara koyarak bütün toprağa el koydular. Öyle bir duruma geldik ki; tüm ekonomik kaynaklarımızı devir ettik diyoruz, hepimiz 7’den 70’e borçluyuz diyoruz. Bir yandan da etnik ve dinsel ayrıştırmanın tam ortasındayız diyoruz. Bir yandan da PKK ile sürdürülen mücadele artık müzakereye dönüştürüldü ve hatta ülkeyi yönetir, tehdit edebilir hale geldi. Afyon’da bir iki gün kalacak olan akil denilen adamlara biraz değinmek lazım. Bu akiller bilindiği üzere geçenlerde tehdit savurdular. Bu tehditte yine planlar çerçevesindeydi. Dediler ki; ‘Bu çözüm süreci doğru düzgün gelişmezse AVM’ler bile patlayacak. Etler havaya uçuşacak.’ Bunu Baskın Oran söyledi. Sadece belli bir rotada gitmiyorlar, tehditte ediyorlar. Eğer bizim dediğimiz gibi barış ya da çözüm süreci ilerlemezse o zaman sizi patlatırız da diyorlar. Bir de tehdit söz konusu. Bunu Başbakan’a da söylüyorlar. Herkese açık tehdit. Arkalarında olan 7 düvel ile sizin icabınıza bakacağız diyorlar. Bunları dikkatle izlemek lazım. Biz bunları yazıp çiziyoruz. Ama bu televizyonlarda yapılan narkotik durum, insanların bunları dinlemesine ya da bir yol haritası bulmasını mümkün kılmıyor. İnsanlar bunları dinliyorlar ama evlerine gittiklerinde lale devrini ya da muhteşemi seyrediyorlar. Ondan sonra unutuyorlar. Bu ilginç bir uyutma durumu. Yugoslavya’yı işte böyle uyuttular. Şu anda Yugoslavya’nın adı bile yok. Yugoslavya zeytinyağı ve gümüşün merkezi. Her şeyleri ellerinden alındı. 8 parçaya bölündü. Yugoslavya kalmadı ve tamamen Hıristiyanlaştırılıyor. Bunu da Kur’ani hassasiyeti olanlara, Müslümanız diyenlere hatırlatmak istiyorum. Çünkü bu başka bir durumdur. 4+4+4 gibi. Tamamen Hristiyanlaştırmak için getirilmiştir.”
HEDEF TÜRKİYE KİLİDİNİ KIRMAK
Gazeteci Yazar Banu Avar, Türkiye’nin büyük bir tehlike karşısında olduğunu önlem alınması gerekitğini savundu. ABD’li emekli diplomat Morton Abramowitz’in Ocak ayında yaptığı değerlendirmeye dikkat edilmesi gerektiğini belirtti. Avar şöyle konuştu: “Türk devletinden büyük bir korku var. Çok önemli bir şey söylemiş. Türkiye ile ABD’nin çıkarları zıttır. Hani biz diyoruz ya dostumuz, müttefikimiz, canımız diye. Maşallah ordunun içinde her türlü adam var. Astsubaylarla subayların ayrıştırılmasına kadar bazı şeyler özellikle yapıldı. Her türlü numara yapıldı. Belli adamlar ordu içine konuşlandırılarak nefret dolsun diye bunlar yapıldı. Bunları biliyoruz kafadan atmıyoruz. Sahte muhalefet yapılanması oluşturulacak deniliyor. Bütün Türk Milleti bir bozkurttur ehlileştirilirse faydalı olur. Karşısındaki Kürt kangalı ile çatışmaya mecbur kalacak. Buna testere politikası deniliyor. Aynı anda iki tarafı da keseriz deniliyor. Tıpkı Mısır’daki gibi. Libya’dan haber alıyor musunuz? Sürekli kan akıyor. Bu coğrafya uzun zamandır aynı tehditlerle karşı karşıya. Türkiye kilidi kırılmadan biz kesinlikle Avrasya içine geçemeyiz diyorlar. Şimdilik Kürdistan’ın zamanı değil. 30 Yıl sonra deniliyor. Türk Milleti dik bir millet. Adamlar bunu çözmüşler. Damar operasyonu yapmaya karar veriyorlar. Sızma ile beyni alma. Beyin yıkama yöntemi de var. Sürekli lüks yaşam ve elinizdeki tüm üretim güçlerinin yok edilmesi.”
3. DÜNYA SAVAŞI MULTİ FAZ OPERASYONLAR
Bir uzmanın sürekli dizi izleyen bir insanın sentez düşünme özelliğini bir yıl içinde kaybedeceği ifadesini aktaran Banu Avar, söz konusu dizilerde 60 kelime üzerine çıkılmadığını, beyninde çalışmadığını söyledi. Avar şu ifadeleri kullandı: “Yugoslavya’da pembe diziler yapıldı. Şimdi bize uygun dizilerle aynı numara yapılıyor. Acun’un yaptığı işlerin hepsi Amerikan formatlıdır. En samimi arkadaşları ile güle oynaya bir adaya giden kişiler Türk fıtratına göre ben Türküm diyen adam arkadaşı için ölen adam arkasından dedikodu yapıyor. Bunu normalleştiriyor. Bizim beynimize bir format atıyor. Bunu normal saydırıyor. Oysa bizler nasıl yetiştik? Aile için, ülke için, arkadaş için ölürsün. Bu coğrafya öyle bir yer mi? Gidip onun bunun arkasından konuşmak mı? Ayrıca bu günahtır da. Şu anda Türk Milletine büyük bir psikolojik savaş uygulanıyor. Bu yeni değil. Üçüncü dünya savaşı multi faz operasyonlarla gelişiyor. En önemli oyun Suriye, İran, Türkiye’de dönüyor. Allah’ı kalkan yaparak, Allahu Ekber diyerek adam kesenlerin hepsi uyuşturucu kullanıyorlar. Düğmeye basıldığında bunlar bize ne yapacaklar biliniyor mu? Suriye’de neler gördüğümü anlatamam. Esad kendi karargahlarını mı bombaladı? Buna kim inanır. Esas hedef Türkiye’dir. Bunlar tecavüz de eder, keserler de, doğrarlar da herşey mümkündür. Bir de hepsini Türk vatandaşı yaptılar oyda kullanacaklar. Şu anda bile ABD nüfusumuzu 5 milyon fazla sayıyor. Çözüm süreci tehlikeli bir boyutta ilerlemektedir. Buna karşı 1919 yılındaki gibi Kuvayi Milliye ruhu ile bir araya gelinip namus hareketi adı altında örgütlenilmelidir.” Yaklaşık iki saat süren seminerin ardından Banu Avar’a günün anısına plaket verildi.
Burcu AYDIN

Bakmadan Geçme