Ana Sayfa Arama Galeri Video Yazarlar
Üyelik
Üye Girişi
Yayın/Gazete
Yayınlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Gazeteler Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Muharrem Günay

NAMAZI İKÂME EDEN KURTULMUŞTUR – Kocatepe Gazetesi

Muharrem Günay 1 Mart 2019 Cuma 13:01:39
 

Namaz Allah (c.c.) ile kul arasında bir bağdır. Namazı terk eden bu bağı kesmiş ve koparmış olur. Müslümanlar günde beş defa “Hayyaalassalâh, Hayyaalelfelah”  (Haydin namaza, haydin kurtuluşa) çağrısı ile Allah ile barışa ve kurtuluşa davet edilmektedirler. Bu bakımdan namazı ikâme eden kul öncelikle kendisini kurtarmış ve Yüce Yaratıcısı ile barışmış olur.
Önce Kendinimizi Kurtaralım
Hz. Ömer kendisine atfedilen bir sözde: “İnandığınız gibi yaşayınız. Zira inandığı gibi yaşamayanlar, yaşadıkları gibi inanmaya başlarlar” der. Bildiği ve inandığı gibi yaşamayan ilim sahipleri Cuma suresi beşinci ayette kitap yüklü merkeplere benzetilmiştir. Bu bakımdan başta İslâm âlimleri ve din görevlileri olmak üzere, İnsanları Allah yoluna çağıran, vatan ve millet kurtarma davasında olan insanların öncelikle inandığı gibi yaşamaları, namazlarını ikâme ederek kendilerini kurtarmaları sonra da millet ve vatan kurtarma ve dine ve vatana, millete hizmet etme davasında bulunmaları gerekir.
 Allah (c.c.) yüce kitabımızda şöyle buyuruyor:
“(İnsanları din, ibadet ve itaat için) Allah’a çağıran, Salih amal işleyen (Söylediğini önce kendisi yapan) ve “Şüphesiz ben Müslümanlardanım” diyen kimseden daha güzel sözlü (olan) kimdir?” (41/Fussilet-33) “Ey iman edenler yapmayacağını şeyleri niçin söylüyorsunuz. Yapmayacağınız şeyleri (başkalarına yapın) diye söylemeniz büyük gazap gerektiren bir iştir.” (Saf: 2-3)
Peygamber Efendimiz bir hadislerinde şöyle buyuruyor:
“İnsanlar helak oldu, içlerinden ancak âlimler kurtulabildi. Âlimler de helak oldu; ancak içlerinden ilmi ile amel eden kimseler kurtuldu. ve ilmiyle amel edenler de helak oldu; ancak onların içinde de sadece amelini ihlâsla yapanlar kurutulabildi.”
İslâm’ın beş temel esasından birisi olan beş vakit namaz, Mekke’de, hicretten bir buçuk sene evvel mübarek Miraç gecesinde farz kılınmıştır. Farziyeti kitap, sünnet ve icma ile sabittir.
Âlimlerin bildirdiğine göre, Miraç’ta farz olan beş vakit namazla ilgili ilk inen ayet İsra suresinin “Gündüzün güneş dönüp gecenin karanlığı bastırıncaya kadar (belli vakitlerde) namaz kıl; bir de sabah namazını. Çünkü  sabah namazı şahitlidir” mealindeki 78. ayetinde beş vakit namaza yer verilmiştir. Kurtubî bu konuda âlimlerin icmaı olduğunu söylemiştir.( Bk. Kurtubî, İsra 78. ayetin tefsiri).
Yine başta Abdullah ibn Abbas olarak pek çok İslâm âlimine göre, “Haydi, siz akşama ulaştığınızda (akşam ve yatsı vaktinde), sabaha kavuştuğunuzda, gündüzün sonunda ve öğle vaktine eriştiğinizde (namaz kılın), ki göklerde ve yerde hamd O’na mahsustur.”(Rum: 17-18) mealindeki âyetleri de beş vakit namazı bildirmektedir.
Enes b. Mâlik (r.a.)’den yapılan rivayette demiştir ki: İsrâ gecesinde Resûlüllah (a.s.) Efendimize elli vakit namaz farz kılınmıştı. Sonra azaltılarak beş vakte indirilmiştir. Sonra da ona şöyle seslenilmiştir: “Ya Muhammed! Şüphesiz ki söz benim yanımda değişmez. O bakımdan şu beş vakit ile sana elli vaktin (sevabı) vardır.” (Buhâri, Salât, 76; Enbiya, 5; Müslim, İman, 263;Tirmizî, Mevakıyt:45, Ahmed:3/161)
 Namaz da Allah’ı sürekli hatırlamanın en büyük vesilesidir. Nitekim âyette “Beni hatırlamak/anmak için namaz kıl” (Tâhâ: 14) buyrulmaktadır. Beş vakit namaz emrini, Allah Teâlâ’nın yeryüzüne melek aracılığıyla göndermeyip Mirac gecesi Hz. Peygamber’in huzuruna çıktığında ona tebliğ etmesi de (Buhârî, “salât”, 1; Müslim, “îmân”, 263), bu ibadetin Müslümanın dinî ve ruhanî hayatı açısından önem ve anlamını göstermektedir. Bu sebeple de dinî edebiyatımızda namaz ibadetinin bu yönünü, namazın kulun Allah’a ulaşması, kavuşması yolunda önemli bir araç olduğunu anlatmak için namaz müminin miracıdır denilmiş, ümmetin namazla ilgili ortak bilinç ve değerlendirmesi âdeta bu cümleyle özetlenmiştir. Beş vakit namaz; akıllı, ergenlik çağına giren kadın ve erkek her Müslüman’a farzdır.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER