İnsan, zıt duyguların sürtüşüp tartıştığı bir ortamı içinde taşımaktadır. Namaza durup Hakk’a yöneldiğinde ruhu yüce ve kutsal âleme doğru kanat açarken, nefsi şeytanın sık sık gönderdiği sinyallerin tesiri altında kalıp aşağı âleme kapı açar da birtakım vesvese ve temayüller baş gösterir. Bu durumda namazın fazileti mi düşer, yoksa olduğu gibi bozulur mu?
Ebu Hüreyre (r.a.) den yapılan rivayette, Resulüllah (s.a.v.) Efendimiz, bu konuda her türlü şüpheyi giderecek anlamda ümmetini şöyle aydınlatmıştır:
“(Ezan okunup) namaza davet başladığında şeytan arkasını dönüp uzaklaşır da bu arada ezanı duymamak için birtakım uygunsuz sesler çıkarır. Ezan okunup bitince, o dönüp gelir. İkamet edilmeye başlayınca, o yine arkasını dönüp uzaklaşır; ikamet tamamlanınca dönüp gelir de kişiyle nefsi (kalbi) arasına birtakım vesveseler sokar:
“Şunu hatırla, bunu hatırla” diye diye kişiyi (tesir altına alır ve o da) olmadık şeyleri aklına getirmeye başlar. Öyle ki bu arada kaç rek’at namaz kıldığını şaşırır. O bakımdan sizden biriniz namaz kılarken üç rek’at mı, yoksa dört mü kıldığını bilmediği zaman (teşehhüd halinde) oturur bir vaziyette iki secde yapar. (Yanılma-sehiv secdesi yapar.)”
Büyük ve küçük abdeste sıkışık iken namaz kılmak mekruhtur. Bu konuda Resûlullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Biriniz küçük veya büyük abdesti sıkışırken namaza başlamasın, (çünkü sıkışıklık durumu namazın huşu ve huzuruna engel olur.)” (Ahmet. İmâm Suyuti, Camiu’s-Sağir, Aydın Yayınevi: 1/656)
— Resûlullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Sizden biriniz namazdayken (namazınızı bozdurmak maksadıyle) şeytan onun yanına yaklaşır. Mak’adinden bir kıl çekerek kişiye abdestinin bozulduğunu zannettirir. Böyle bir olayla karşılaşan kişi, kesinlikle abdestinin bozulduğuna kanaat getirmedikçe namazını bozmasın.” (Ebu Said. İmâm Suyuti, Camiu’s-Sağir, Aydın Yayınevi: 1/690)
Namazda, namazın içinde gaflet (namazda gaflet) affedilirken, namazdan gaflet yani namaz kılmamak nifak alâmetidir. Müslümanlar namazın içinde gaflet edebilirler, namazın içinde unutarak, yanılarak gaflet edebilirler. Bu nifak değildir. Hattâ namazın içinde bir şeyleri unutmak günah bile değildir. Nitekim Allah’ın Resûlü de namazda unutmuş ve bu unuttuğunu telafi etmek için sehiv secdesi yapmıştır. Önemli olan namaz içerisinde gaflete düşmek değil, gaflet içerisinde olarak namazsız yaşamamaktır.
Namazda Şüpheye Düşmek
—Resûlullah (s.a.v.) buyuruyor ki:
“Kim namazın içinde, ben üç mü, yoksa dört mü kıldım, diye düşünüp şüpheye düşerse, azını kabul ederek üzerine bir rekât ilave ederek namazını tamamlar. (ve sehiv secdesi yapar.) Çünkü fazla olarak kılman bir namaz eksik olarak kılmandan daha hayırlıdır.”(Hâkim. İmâm Suyuti, Camiu’s-sağir, 1/740)
Dört mezhebe göre de, namazda iken kalbe gelen vesvese ve benzeri kalbi amellerden dolayı namaz bozulmaz. Çünkü insanın yaratılışında hâkim olan vasıf ve özelliği gereği, bu gibi şüphe ve vesveselerden kurtulması pek mümkün değildir. Her kişi derece ve makamına, takva ve teslimiyetine göre, birtakım vesvese ve şüphelerin tesiri altında kalır. Önemli olan, namaz boyunca kalbi bu tür şeylere kaptırmamak, gelen şüphe ve vesveseyi atıp okuduğu ayet ve surenin manasını ve Allah’ın huzurunda olduğunu düşünerek idrak içinde ibadetini tamamlamaktır. Bunun için Resûlüllah (s.a.v.) Efendimiz ümmetine yol göstererek şöyle buyurmuştur:
“Seni şüpheye düşüren şeyi bırak, şüpheye düşürmeyen şeye yönel!”